28.Bölüm 'Vampir Sırları'

28.Bölüm 'Vampir Sırları'

O gün boyunca David aramıza mesafe koymama bile izin vermedi. Her dakika yanımdaydı. Bir ara tuvalete giderkende gelecek mi diye düşündüm. David yerine başka biri olsaydı bu beni sıkardı ama David'le gülerek ve eğlenerek Kimya dersine rağmen iyi vakit geçirdik. Kimya dersinde David benim Aaron'da Lena'nın eşiydi. Sasha burada olsaydı büyük ihtimalle bu eşleşme kötü sonuçlanabilirdi ama onun kimya dersi Cuma günü. Lena Aaron'a yaklaşmak için bahane arasa da Aaron'da en az David kadar iyi olduğu için çalışmalarımız aşağı yukarı aynı hızda bitti. Sanırım Aaron'da biraz utanmış  daha çabuk yaparak Lena'dan uzaklaşmaya çalışmıştı. En son baktığımda Lena pes edip sandalyesini geriye çekmiş yüzü asık bir şekilde oturuyordu. Gün bittiğinde David'in arabasına bindim. Yüzünü bana döndü.

-Nereye gidelim?

Bu ne saçma bir soruydu Lake Placid kasabasında gidecek çokda bir yer olmazdı.

-Hımm ben şehrin merkezine gidip kendimizi diskoya atalım diyorum. Sex on the Beach'imizi yudumlarken çılgınca eğleniriz. Veya şu devasa alışveriş merkezimize gidip bir şeyler alırız ha ne dersin?

David gözlerini devirdi.

-Hep bir şeylerden şikayet ediyorsun Melanie. Bizde elimizdekilerle yetiniriz. Bunca zamandır burada yaşaman rağmen burayı hiç bilmiyorsun diyebilirim.

Omuz silktim. Sanırım annemin korumacı tavrı banada geçmiş her şeyden kendimi soyutlar olmuştum.

-Geçen gün gittiğimiz göl kıyısı-

-Ahh evet oraya gidebilir miyiz?

Bir anda aşırı bir heyecan duyunca kendime kızdım.

-Şey yani sen bilirsin tabi ama ben beğenmiştim orayı.

David gülümsedi.

-Tamam sen nereye istersen oraya gidelim Melanie'm.

Gülümsememek için dudaklarımı sıktım.

Göl her zaman ki dingilliğiyle biz hoş geldin dedi. david'e döndüm.

-Ben karışmam.

Soru soran gözlerle bana baktı.

-Eğer diyorum düşüpte bir yerimi yaralarsam anneme sen açıklama yaparsın ben karışmam.

Güldü.

-Birincisi sen düşmeden tutarım seni ikincisi ama olurdu bana rağmen düşmeyi becerirsen sanırım Kate ile bu sorunu halledebilirim. Benden çokda nefret etmedi sanki ne dersin?

Yorum yapmadım. Anlayamadığım birşekilde annem David'i en azından evden falan kovmamış benimle ilgilensin diye ona şans tanımıştı. Annemi anlamam her zaman zordu ama gittikçe zorlaşıyordu.

Arkamı dönünce şaşırdım. İki yakın ağaç arasında oldukça rahat görünen bir hamak vardı. Yüzümde oluşan gülücükleri hissederek David'e döndüm.

-Bu senin marifetin değil mi?

-Kimin olmasını istiyorsan onun.

Gülerek yanıma geldi. Usulca elimi tuttu. elimi çektim. Çektiğim elime baktı. Bozulmuştu aynı zamanda şaşırmıştı da sonra ellerimi boynuna doladım. Bedenime yaklaşan bedenini şaşkınlıkla kasıldığını hissedebiliyordum. Hemen oda ellerini belime sarıp aramızdaki küçük boşluğu doldurdu. Kulağına eğildim.

-Teşekkür ederim David. Beni bu kadar iyi tanıdığın ve beni burada bile mutlu ettiğin için.

-Ben teşekkür ederim Melanie'm. Şu anki tepkin için, berbat hayatıma girip beni hayatta tutacak bir neden olduğun için kısacası varlığınla beni onurlandırdığın için teşekkür ederim.

Bazen David'leyken kendimi çok eski zamanlarda hissediyordum. Ve bu çok hoş oluyordu doğrusu. Ellerimi hafifçe ondan çekerek hamağa doğru ilerledim.

Başım David'in karnına dayalı gölü ters yatmış bir şekilde izliyordum. David şaçlarımla oynuyor arada bir eğilip saçlarımı ve alnımı öpüyordu. Saçlarımla oynaması ve bedeninde yayılan koku kendimi iyi hissetmem neden oluyordu.

-David sana bir şey soracağım.

-Ne istersen?

-Bana vampirler ilgili bir şeyler anlatsana?

Başımın üstündeki vücudunun kasıldığını hissedebiliyordum.

-Bunları bilmek isteyeceğine emin misin?

-Evet hep senden korkarım falan diye anlatmadın bana şimdi anlatmanı istiyorum. Mesela biri nasıl vampir olunur? Sen nasıl vampir oldun? İnsanları nasıl avlıyorsunuz?

Biraz doğruldu ama kalkmamı istemediğini biliyordum eğer kendi için zor birşey söyleyecekse yüzüme bakmamayı tercih ederdi. Eğilip alnımdan öptü. Dudakları yavaşça alnıma değdi. Bu tüylerimi diken diken etti. Umarım anlatacağı konu sırasındada bunu yapmaz çünkü korktuğumu falan düşünebilir.

-Eğer bir insanı vampir yapmak istiyorsan ısırman yeterli olur mu?

-Hayır elbette hayır öyle olsaydı seni asla öpmezdim.

-Neden?

-Çünkü dişlerim tenine değebilir eğer sadece zehrimle dönüşseydin bunu göze almazdım.

-Başka ne gerekiyor?

-Vampir zehrinin yayılmasını engellemen gerekiyor.

-Anlayamıyorum David.

- Boğazından ısırıp kanın hızlı aktığı yer olması gerekir bileklerde olur. Şimdi sadece benim zehrim senin kanına karışırsa bu seni öldürür. O yüzden vampir yapmak istediğimiz kişileri ısırdıktan sonra öldürürüz.

-Ne öldürmek mi?

Sessizce 'evet' diyerek beni onayladı. Hamakta doğruldum ve yüzüne baktım.

-Sen şimdi ölü müsün?

-Isırıldıktan sonra zehrin dolaşım sisteminde dolaşmaması için onu öldürürüz böylece zehir vücüdunda dolaşıp insanı kanıyla boğmaz. Sadece içinde kalıp seni vampir olacak güçte bırakır. Ve evet bende bir ölüyüm.

-Hayır o anlamda demedim yani bu ...

İçimi çektim. Cümlemi bir solukta söyleyememiştim.

-İlginç geldi..

Diye fısıldadım. David acı acı gülümsedi. Sonra başını aşağıya eğdi. Bu hoşuma gitmedi ona biraz daha sokuldum.

-Evet devam et.

Elleriyle beni sardı.

-Beni kimin vampir yaptığını bilmiyorum bir gün sokakta yürüyordum ve sonra uyandığımda vampir olmuştum.

-Nasıl yani?

-Daha sonra Sasha yoluyla öğrendim. Bunu benim öz babam yaptı.

-Senin baban yani biyolojik baban vampirmiydi.

-Daha sonra vampir oldu. Ve bizi bırakıp gitmişti. Neden bıraktığını hiçbir zaman bilememiştim şimdi anlıyorum.

-Peki neden dönüştürmüş seni?

-Babam... o ... biraz anlaşılmaz biri. Anlatmamı istemezsin.

-Peki o zaman.

-Nasıl avlanıyoruz konusuna gelince. ... Aslında buda bilmek isteyeceğin bir şey değil ama.

-Bilmek istiyorum.

-Biz avımızı sonuna kadar bitirip uzunca bir süre avlanmayız. Ama başka yöntemlerde var zamanında denemiştim.

-Ne gibi yöntemler?

-Kendine birini belirlersin. Bir insan o senin kan depondur. Vampirliğin getirileri ile onu kendine bağımlı biri yaparsın. İhtiyacın olduğu zaman onu kullanır sonra bırakırsın tamamen bitirip öldürmezsin. İhtiyacın dışındada onunla eğlenirsin.

Omuz silkti.

-Bunu yaptığım zamanlarda insan öldürmediğim için kendimle gurur bile duyardım ama aslında bunun çok daha iğrenç bir şey olduğunu anladığım an bunu yapmayı kestim. Ölüm insanlar için daha onurlu öyle değil mi.

-Bir dakika peki onların kanını emerken ısırmıyor musun? E öldürmediğine görede vampir olamıyorlar zehrin onları boğmuyor mu? Ölmüyorlar mı?

-Isırıp zehrini bırakmak ayrı ısırıp kanını emmek ayrı bir şey kanını emerken bıraktığın zehride almış oluyorsun.

Ahh bu çok iğrençti.

-Onlar bunu anlamıyorlar mıydı? Her seferinde neden geri size geliyorlardı?

-Eddie bir insana düşünmesini istediği şeyi düşündürür. Mesela bir kız eve geldiğinde ne yapmış olursak olalım onun hatırladığı şey Eddie'nin beynine koyduğu şey olur.

-Bu şey yani bu özellik bütün vampirlerde olan bir şey mi?

-Hayır. Ama nasıl desem bilinen bir özelliktir. Herkeste olmasa da vampirlerin 3'te 1'inde var.

İçimi çektim. Bu gerçekten farklı ve tuhaftı. Sonra aklıma Eddie ile ilk konuştuğumuz zaman geldi. Evde onca olaya rağmen bana yardım ettiği sıra nasılda ondan korkmadığımı ve çığlık atmadığımı anlayamamıştım.

-Eddie, onunla beni öldürmek istediği zamandan sonra ilk konuştuğumuzdan benim ondan korkmamı istedi ve bende korkmadım öyle değil mi? Kitaplarımı yukarıya taşırken.

David rahatsızca konuştu.

-Evet. Ama emin ol cezasını çekti, senin beynine ilk ve son girişiydi. Ayrıca sana yaptığından dolayıda utanıyordu. Gerçekten bunu gördüm. Bir daha yapmayacağınıda. Zaten Emily teyzenin hayatınıda Eddie kurtardı. Yani sana ve ailene zarar vermez.

-Emily teyzem mi?

-Evet. Evinde bayıldığı zaman hastaneye yetiştirilmeseydi ölecekti. Eddie oradan geçerken kesik kesik soluk alışverişini duymuş seninde akraban olduğunu bilince aranızdaki buzları eritmek için teyzenin hayatını kurtardı.

Kafamı salladım.Ah inanamıyorum Eddie Emily teyzemin hayatını kurtarmıştı. Onun hakkında düşündüklerimi hatırlayınca kendimden utandım. Ona minnet borcum vardı. bunu ödeyebileceğim an ödeyecektim.

-Soruların bittiyse benimkilere başlayabilir miyim?

-Sormak istediğin bir şey mi var?

-Tek bir şey?

-Evet.

-Seni ilk öpen kişi kim?

Ahh bu nasıl bir soru böyle? Lanet olsun bunun cevabını bilmek isteyeceğin emin değilim.

-Neden böyle bir soru soruyorsun? Sasha'dan öğrenemedin mi? Ayrıca-

-Sur kızma hemen. Bu sadece... seninle ilgili herşeyi bilme dürtüm. Hastalık gibi bir şey seninle ilgili herşeyi bilmeliyim gibi geliyor. Ve Sasha'nın göremediği şeylerden.

-İyi söyleyeyim o zaman ciddi anlamda ilk öpücüğümü Colin'den aldım.

-Ne!

Çıldırmış gibi gözleri büyüdü. Kızdığı zaman hep gözleri kırmızı oluyordu. Lensleri aniden kayboluveriyordu. Bunun nedeni neydi acaba? Kızdığı zaman kırmızı olan gözleri şimdi kan kırmızısıydı ve parlıyorlardı. Gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Ayağa kalktı. Yerinde duramıyor gibi bir hali vardı.

-Nereye?

-Colin seni öptü ha? Bunu yaptı. Lanet olasıca her yerden çıkmak zorunda mı?

Hapishaneki suçlular gibi hırsla bir ileri bir geri gidiyordu. Sonunda kendimi tutamayıp gülmeye başladım. Yüzünü bana çevirdi.

-Saçmalama David. Burası çok büyük bir yer değil. Ve sanırım bende bu konuda biraz geride kaldım. Senden önce herhangi biriyle öpüşmedim ben.

Gözleri büyüdü. İçindeki kırmızılık beni ürpertse de bakışları yumuşacıktı. Gülerek yanıma geldi eliyle elimi tutup beni kaldırdı. Göğsüne sımsıkı sardı. Saçlarımı boynumu her yerime çılgınca öpücükler konduruyordu. Sonra biraz geri çekti sanki yüzümü daha önce hiç görmemiş gibi tekrar baktı.

-Beni çıldırtsanda, hayatına girmeme izin vermesende, seni o kadar çok seviyorum ki hiç bir şey umurumda değil. Vampir olmam veya senin insan olmam hiç bir şey. Ve senis en olduğun için seviyorum Melanie Winston. Şimdi düşününce aptalca geldi kiminle olmuş olman seni sevmemi engellemez şu an benimle olduğun sürece ben sadece o anda yaşarım.

Yüzümü ellerinin arasına alıp yavaşça bana doğru eğildi. Dudaklarını dudaklarıma değdirdiğinde ağzından gelen sıcaklık dikkatimi çekti. Beni yormadan yavaşça ve sakince öpüyordu. Sanki birbirimizi kırmamaya çalışır gibi. Dudakları narince aralanıyor dudaklarımla buluşunca tekrar kapanıyordu. Belimdeki ellerinin birini çekip saçlarımı düzeltti.

-Gidelim mi artık? Hava kararmaya başladı.

-Tamam.

Beni evime bıraktı. Arabadan inip kapımı açtı. Gülümsedim.

-Bazen cidden başka zamanlarda yaşıyormuşum gibi hissediyorum.

Oda gülümsedi.

-Kibarlığın daha önemli olduğu bir dünyada doğdum ben.

Bana sarıldı. kokusu çok güzeldi. Alnıma bir öpücük kondurup eve kadar girmemi bekledi. Sonra biraz kuşkuyla odamın penceresine baktığını gördüm.Hava kararmıştı. Anneminde dışarıda olacağımdan haberi yoktu. Sorun olur mu diye düşünürken David'le olduğumu duyunca sesini çıkarmadı. Bende homurdanarak odama çıktım. Tam kapıyı açtım çantamı bırakacaktım ki Sasha'yı yatağım üstüne oturmuş bir halde buldum.

-Sasha senin burada ne işin var?

-Sanada merhaba Melanie.

-Şey ben şaşırdım ondan dolayı. Merhaba Sasha ve burada ne işin var?

Gözlerini devirdi.

-Neyse konuya gelelim. Bu gün David'leyken sizi biraz izledim yani beynimde takip ettim sizi. Konuştuklarınızda David'in sana vampirler ilgili şeyler anlattığını duydum.

-Evet?

İçini çekti.

-Peki vampirlerle ilgili daha ilginç şeyler duymak ister misin?

Bağlantıyı kurmuştum.

-Sanırım bu biraz da Eddie ile ilgili ha?

-Evet. Bu gün minnet duyduğunu hissettim sanırım yardım edebilirsin. işler iyice karışıyor Mel. Yardımın gerekli en azından bilmelisin. 

Buse ^^

  

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top