25.Bölüm 'Geçmişten Geleceğe David Johnson'

Meredith'i görünce kanım dondu. O .. çok .güzeldi. Kadın vampir olarak Sasha ve Lillie'yi görmüştüm. Onlar bana çok hoş ve birazda vahşi bir güzellik gibi gelmişti. Sasha'nın vampir dişleri dışında biraz önde olan dişleri, her zaman hırçın olan saçları, bakışları ile itici bir çekiciliğe sahipti. Sasha'ya uzaktan baktığınız zaman bir şeyler bu kızın tehlikeli olduğunu bağırır size her şeyiyle. Bakışları sizi rahatsız etse de ona bakmaktan alıkoyamazsınız kendinizi , kırmızı gözlerini kapatmak için taktığı lens bile koyu kahverengidir. Uzaktan dipsiz bir kuyuyu andıran gözleri beni hep biraz ürkütmüştür. Aaron'un bu vahşiliği çok sevdiğini anımsıyorum. Bir konuşmada geçtiğine yemin edebilirim.

Lillie ise biraz kısa boyu ile uzaktan size narin bir kadın imajı sergilese de yakınına geldiğinizde detaylardaki vahşilik bir anda yüzünüze çarpar. Her iki kadınında vampir olduğuna çok çabuk inanmıştım eğer görmemiş sadece duymuş olsam bile inanırdım görünüşlerini her ne kadar bastırmaya çalışsalar da ikisindede ayırt edelebilir bir asi güzellik var.

 Oysa bu kadın o kadar naif ve hoş ki. Beyaza yakın koltukla derisi arasında bir renk ayrımı yok. Neredeyse o kadar açık tenli. Yanındaki Lillie çok daha koyu tenli kalıyor bu kadının yanında. Gözlerinde ki mavilik alabildiğine derin. Başak tarlasında hissi veren sapsarı saçları insanı benliğine sürükleyecek kadar güzel. Dikkatli bakınca kaşlarının bile sarı olduğunu anlayabiliyorsunuz. Açık teni, mavi gözleri, narin duruşu ile bu kadının arabamızın önüne uçarak geldiğini bilmesem asla - bırakın vampir olmayı - zararlı bir şey olduğunu bile tahmin edemezsiniz.

Vampir olduğuna inandıran tek özelliği bakışları. Bana bakan keskin gözlerinin bütün vücudumda gezindiğini hissedebiliyorum. Siz o tarafa bakmazken birinin size baktığını hissedersiniz ya sanki suratınızda böcek geziniyormuş hissine kapılıp rahatsız olursunuz şu an bu duygular içinde kıvranıyorum. Bunun üzerine birde delice seviyelere ulaşmış merak hissini eklersek ayakta durabildiğime şaşırıyorum. Ben artık bakışlarımı bu narin vampirden çektim. Daha fazla bakmak istemiyordum bu canımı yakıyordu egomun zaten kalması mümkün değildi ama daha fazla bakarak eksilere inmek istemiyordum. Ben başımı yere eğince David elimi daha sıkı sıktı. Yüzümü ona çevirdim. Bana bakıp gülümsüyordu. Gülümsemesi o kadar güven vericiydi ki. Sanki 'boşver güzelliğini ben seni ondan daha çok seviyorum' der gibi. 'ondan daha çok' demekki onuda seviyordu nedense aklıma bir anda bu düşünce geldi. Aslında kimi kandırıyorum ki bu düşünce David'in kızın adını söylediği andan beri kuvvetli olarak ihtimal verdiğim bir fikirdi. Bu biraz uzun sessizlikte sonunda biri konuştu. Eddie bir bana bir Meredith'e bakıyordu. Sonunda gülümseyerek başını salladı. 

-Şu bakışlarada bakın hele. Soğuk savaş.

Sesli olarak güldü. Sonra konuşmaya devam etti. 

-Eğer bir savaş olacaksa ben bahisimi Merediht'ten yana kullanıyorum ne kadar tehlikeli olabileceğine gözlerimle şahit oldum. 

Eddie elini saçlarına götürerek gülümsedi. Merediht'te bu iltifattan hoşlanmış olacak ki – sanırım onlara göre Eddie'nın söylediği bir iltifat olsa gerek – gergin yüz ifadesini bozarak gülümsedi. Yerinden kalkıp karşıma dikildi. David yanımda yavaşça tısladı.

-Ona bu kadar yaklaşma Merediht. 

-Nedenmiş o sen bile bu insana bu kadar yakınsan ben neden yaklaşamıyorum. Dayanıklıklık konusunda senden daha iyiyim bunu yıllar önce kanıtladığımı sanıyordum. 

Bu cümlede beni rahatsız eden iki şey vardı öncelikle adımı bildiğine emin olsam da bana 'insan' tanımını yapıp sanki olması gereken şey değilmişim gibi davranması. Burada farklı olan onlardı ben değil. İkincisi ise haklıydım bir geçmişleri vardı. Eddie'nin de söylediklerini göz önünde bulundurursak sadece David ile değil bütün Johnson ailesi ile. Belki David'i tersler bu konuşması birazcık da rahatsız etmiş olabilir. 

David gözlerini devirdi. 

-Tamam zaten sen herhangi bir şey yapmayı aklından bile geçirsen bunu nasıl ödeyeceğini biliyorsun. 

Merediht gözlerini kıstı. Aynı zamanda alaycı bir ifadede vardı yüzünde. 

-Eğer yanındaki insana zarar vermek istesem bunu yaparım yapacağımıda biliyorsun. 

Artık sinirlerimi bozuyorlardı. Buraya soru işaretlerime çözüm aramaya gelmişken hem rezil oluyor hemde sorulara ve karmaşaya sürekli bir yenisini daha ekliyordum. David'i konuşturmadan ben konuştum. Bu saçmalığa çok bile dayanmıştım. Ses tonumu ayarlamaya çalışarak hafifçe sesimi yükselttim. 

-Yeter artık! Ne olduğunu anlamaya geldim ben. Birincisi benim adım Melanie bunu bildiğine eminim ikincisi bana zarar verdiğin takdirde David ile aranızda ne olduğunu bilmiyorum aslında şimdi düşününce bu umurumda değil ama seni bu dünya üzerinde barındıracağını sanmıyorum bende bana zarar vermek isteyenlere ne hale dönüştüğüne gözlerimle şahit oldum. 

Son cümlemi Eddie'yi taklit ederek konuşmuştum. Sinir bozucu beni anında küçük düşürmüştü. Eddie'ye baktığımda küçük çocuklar gibi dudağını büzmüştü. Normalde gülebileceğim bu hareketini görmezlikten geldim. David'e döndüğümde bana ışıldayan gözlerle bakıyordu. Bende bundan aldığım güçle Merediht'in gözleriyle buluştum. Bana çok güzel bir şekilde baktığını söyleyemem. Gözlerinde ve mimiklerinde birazda alay vardı.

-Sanırım buraya David ile aramızda ne olup olmadığını öğrenmeye geldin. pekala Hah sana anlatacak ve hayallerini kıracak bir hikaye anlatmak isterdim ama üzgünüm Melanie zamanında buna izin vermedim şimdi böyle bir tablo ile karşılaşacağımı bilseydim bir pişmanlık daha eklerdim bu gün. 

Dudaklarını büzerek sanki birazda hayranlıkla David'e bakıyordu. Buda ne demekti böyle anlamayarak David'e baktım. Arkada bir hareketlenme gördüm. Lillie ellerini bana uzatarak geliyordu. Elimi David'den çekip tereddüt etmeden Lillie'ye sarıldım. 

-Bu gergin hava beni bile rahatsız etti. Sana bir hoş geldin bile diyemedik tatlım. Saat biraz ilerledi Melanie bu gün burada kalsana hem Sasha'nın sana anlatacakları varmış bende bilmiyorum aslında Eddie dışında kimse bilmiyor. Neyse sana anlatır artık anneni arasak mı güzelim merakta kalmasın. İstersen bende ararken yanında olabilirim. 

-Teşekkür ederim Lillie. Şey ben ne anlatacağını bilmiyorum. 

Sasha'ya baktım. Biraz değişik duruyordu başını cama çevirmiş etrafı izliyordu. Ben lafı ortada bırakıp ona bakınca oda bana döndü.

-Burada kal lütfen sana anlatacaklarım var. 

Eddie sinirlendi.

-Anlatacak veya kayda değer bir şey yok konuşma.

-Kes sesini olmasa şu an bunun konusunu açmazdım. 

Eddie biraz titriyordu. 

-Sana konuşmayacaksın dedim Sahsa konuşmayacaksında. 

Aaron birazda sinirle Eddie'nin yanına gitti. 

-Sasha gördüğü hiçbir şeyi bu zamana kadar ailemizden veya bilmesi gereken kimseden sakınmadı. Yine aynı şeyi yapıyor eğer Melanie'nin bilmesini ve bizim şu an için bilmemizi istemiyorsa bu böyle olur Eddie. 

Eddie Aaron'un kardeşçe koyduğu kolu sertçe itti. Aaron şaşırmıştı. 

-Neler oluyor sana Eddie? Sana ne yaptım ben tuhaf davranıyorsun?

Lillie araya girdi. 

-Melanie ile bir şey konuşuyorduk. Tartışmanızı sonraya saklayın. 

Bana döndü. 

-Ne dersin tatlım anneni arayalım mı? Bu merak konusunu gayet iyi bilirim anneninde merakta kalmasını istemiyorum.

-Şey evet haklısın Lillie sende yanımda olursan harika olur aslında. 

-Tabiki. 

Benim koluma girerek yukarıya götürdü. Telefonu elime alıp numarayı yazdım. 

-Melanie?

-Evet benim anne.

-Neredesin tatlım biraz geç kalınca merak ettim. 

-Haklısın evet üzgünüm sana önceden haber vermeliydim ama bir anda karar verdim şey ben şimdi Johnson'lardayım. 

-Johnsonlarda mı?

-Evet. Hatta Lillie Johnson şimdi yanımda onunla konuşmak ister misin?

-Şey tamam ver telefonu.

Telefonu Lillie'ye uzattım. 

-Merhaba Bayan Winston ben kendimi taktim edeyim. Lillie Johnson. Victor Johnson'un karısıyım. Melanie ile çok yakınız ama sizinle bir türlü tanışma fırsatımız olmadı. Neyse efendim bu gün evde yalnızca ben Victor ve Sashsa var. Diğerleri zorunlu bir aile ziyareti yapmak zorunda kaldı ve Sasha'nın canı çok sıkkın acaba Melanie diğer kaldığı gün gibi bizde kalsa sizin için sorun olur mu? Sanırım sizinde bu gün yapmanız gereken işleriniz vardı. Emily Kellden hanım için gerçekten üzüldüm yapabileceğimiz bir şey varsa Victor'un veya benim lütfen çekinmeyin söyleyin. 

Lillie'nin bu uzun cümlesi aynı uzunlukta annemce karşılık almıştı. 

-Anlıyorum ama ne olursa olsun çekinmeyin lütfen yardımımızı esirgemeyeceğimize emin olabilirsiniz. Bu arada teşekkür ederim Kate emin ol kızına kendi kızım gibi bakacağım zaten onu oldukça çok seviyorum. 

Bana bakıp sevecence gülümsedi. 

-Tabi veriyorum Melanie'ye. 

-Anne Emily'e ne oldu bana hiçbir şey anlatmıyorsun korkuyorum.

-Meraklanma tatlım bir şey yok. Kontrolleri işte biliyorsun çoçuğu veya bir kocası olmadığı için onu yalnız bırakmak istemiyorum babanda beni yalnız bırakmak istemiyor aynı zamanda sen varsın derken neyse bu gün orada mı kalmak istiyorsun şey aslında bu çok hoşuma gitmedi. ama.

-Sorun değil anne Sasha ile oldukça iyi vakit geçiriyoruz.

-Tamam öyleyse saat 8'yi geçiyor 8.30 gibi evden çıkacağız biz sen sıkılırsan ne bileyim davranışları hoşuna gitmezse bir arabaya atla eve gel. Anahtar sarı saksının içinde olacak. Sarı olan unutma.

-Yıllardır aynı vazo biliyorum anne tamam sıkılırsam gelirim. 

-Veya kötü davranırlarsa ne bileyim poliside arayabilirsin-

-Anneee!

-Tamam tamam kendine dikkat et bebeğim seni arayacağım yine.

-Tamam. 

Mahcup bir ifade ile Lillie'ye döndüm. 

-Şey ben..

-Sakın özür falan dileme annen haklı şimdi ne insanlar var gazetelere bakmıyor musun hiç annen seni çok sevdiği için önlem alıyor çok da doğru yapıyor eğer gerçekten sıkılırsan söyle Sasha ile seni evine götürebiliriz. Sasha'da seni yalnız bırakmaz evinde. Şey birde annene söylediğimiz küçük yalan.-

-Buna gerek olur mu bilemiyorum ama olursa sana söylerim Lillie. Hem öyle söylediğin iyi oldu izin vermeyebilirdi. 

-Tamam tatlım. 

Lillie yavaşça saçlarımdan öptü bu kadın bana Emily teyzemi hatırlatıyordu. Sanırım birazda onun için bu kadar seviyordum. Derin bir nefes alarak aşağıya indim. David ayakta dikilmiş, oturmakta olan Merediht ile tartışıyordu. Ben gelince sustu. Hemen yanıma geldi. Suç işlenmiş çocukların kendini affettirmek için annesine baktığı gibi bakıyordu bana. Ellerimi tuttu. 

-Melanie izin ver olanları sana ben anlatayım yukarıda sadece benden duy olanları herkesten bir şey duyup iyice karıştırma kafanı. 

Ellerimi sıkıca tutmuş birazda titriyordu. Sanki şimdi ona hayır deyip çekip gidecekmişim gibi davranıyordu. Belkide doğrusu buydu bilmiyorum ama onun birazda korkuyla bekleyen gözlerine bakıp konuşamadım sadece başımı salladım. Yüz kasları biraz gevşedi. Beni çekti biraz kendine.

-Tamam bir şeyler ye ve dışarıya çıkalım ,yıldızlarına. 

Mutfağa gitti. Kurulu robot gibiydim. Normalde hep tersleyen ve David'in dediğini yapmayan ben kuzu gibi her dediğini yapıyordum. Mutfakta David karşımda oturarak birşeyler yedim. 

-Bitti mi doydun mu?

-Evet.

-Çok az yedin ama?

-Canım istemiyor yemeyeceğim daha. 

-Peki.

Elini bana uzattı. Elini tutmuyordum da geri çekmiyordum da. Mutfak kapısından bahçeye çıkacaktı ki durdum.

-Ne oldu?

-Dışarı çıkmak istemiyorum.

-Neden? Sen seversin burayı.

-Evet ama şimdi istemiyorum David. Odaya çıkmak ve uzanmak istiyorum belki film izleriz. 

-Tamam ne istiyorsan onu yapalım. 

Yatağım odanın biraz kenarına çekilmiş olsada yine oradaydı. David nasıl bir film istediğimi sordu. Fantastik farklı bir şeyler koyup izlemeye başladık. David hemen yanıma geldi. Ellerini belime dolayıp beni göğsüne bastırdı. Hareketleri biraz tuhaftı sanki kaybetmek üzere olduğu bir şeymişim gibi davranıyordu ben filmi izlemeye çalışıyordum oda ya saçlarımdan öpüyor yada ellerimle oynuyordu. Bir ara annem aradı onunla konuştum. Biraz uzun ama güzel bir filmdi. David anlatacaklarından kaçar gibi bir hali vardı. Uykum gelsin diye sonuna kadar izlediğim film az çok etkisini göstermişti. Yorucu bir gündü çok fazla enerji kaybetmeme rağmen yine iyi ayakta durmuştum. David'e döndüm.

-Saat kaç?

-12'i biraz geçiyor.

-Bu gün yorucuydu uykum geldi. 

-Tamam uyu Melanie'm. 

-Sende aşağıya in istersen ben uyuyacağım zaten.

Bana iyice sarıldı.

-Asla sen burada olacaksın ve ben aşağıya mı ineceğim beni kimse buradan, senden ayıramaz. Sen hariç tabi.

Yatağın içine girdim. David'de ellerini belime dolayıp beni kendine daha çok çekti. Nefes alışverişini duyabiliyordum. Uyumak için yatmıştım ama nedense gözlerimi duvara kitlemiş bakıyordum. Aslında bekliyordum. Neyi beklediğimi bilmiyordum ama David'in konuşma sırasının geldiğini hissediyordum. Oda bunu anladı ki saçlarımdan öpüp konuşmaya başladı. 

-Yaklaşık 60 yıl önce sen daha hayatta bile değilken Melanie'm hayatımıza bir kadın girdi. Daha doğrusu Victor'un ama eğer aile üyelerimizden birinin başına bir şey geldiyse bu hepimizin sorunu olur. O zaman Sasha daha bizimle değildi. Onun dışında 5 kişilik bir vampir topluluğuyduk. Victor o zamanda iyi bir üniversitede öğretim üyeliği yapıyordu fark etmişsindir yönetim kurulundakiler eğer bir tanıdığı yoksa çoğunlukla daha orta yaşlı insanlar olurlar. Tabi 35 yaşındaki Victor çok dikkat çekti. Orası bura gibi değildi küçük bir kasaba değil büyük bir şehirdi. Kadının adı Kebi idi. Victor'un Lillie'yi gerçekten sevdiğini hepimiz çok iyi biliriz. Ama Kebi ile çok yakın arkadaş olmaya başladılar. Sonra Victor Lillie'yi unutup bütün günlerini Kebi ile geçirmeye başladı. Victor'a ne olduğunu anlayamıyorduk. Bir anda her şey altüst olmuştu. Lillie Kebi'yle olan Victor'u bıraktı. Çekip gitti. Biz bunu bu kadar kolay kabul etmeyip araştırmaya başladık. Vampirler ilginçtir Melanie eğer insanken nasılsan vampir olduğundada birşekilde yine aynı kalırsın. Mesela sen vampir olsan herhangi bir kötü yeteneğin olmazdı. Bu senin doğanda var ama katil veya ne bileyim kötü bir insansan vampir olduğundada bunun izlerini taşır yakıcı ve acı dolu yeteneklerin olur. Kebi'ninde bunun sayesinde bir yeteneği vardı. İnsanları ve vampirleri istediği şekle sokabiliyordu. Onlara istediğini yaptırabiliyordu. Victor'uda böyle etkilemişti. Bir şekilde ondan kurtulmamız gerekiyordu. Bundan kurtaracak bir şeyler ararken bize Merediht'i önerdiler. Onun yetenek kesici bir özelliği var. Bunlar karışık konular sana bir gün anlatırım. 

İşte Merediht konuya girmişti. Beni ilgilendiren kısmın bundan sonra başlayacağını hissedebiliyordum. Sesimi çıkarmadan kollarının arasından devam etmesi için başımı salladım.

-Her neyse bize yardım etti. Victor'u etkiden kurtarıp Kebi'yi yok ettik. Aynı zamanda Lillie'yi bulup ona olanları anlattık. Lillie tekrar eve döndü ama bunlar o kadarda kısa süre içinde gerçekleşmedi. Yaklaşık 5 yılımızı aldı. Bütün bunlar olurken Merediht hep bizimleydi. Ondan fazlasıyla etkilenmiştim. Sırf bizim için o kadar zamanının harcayıp çalışıyor ve elinden geleni yapıyordu. Güzelliğide beni benden almıştı. Şimdi bakıyorumda abartmakta üstüme yok. O bana vampir gibi gelmiyordu insan gibiydi onun bizi koruyormuş olduğuna inanmak zordu çünkü hep korunmaya ihtiyaç duyan bir insanmış gibiydi. Bu süre zarfında ona aşık olduğumu sandım. Onu sevdiğimi falan aslında sevgi değildi bu yalnızca etkilenmeydi başka bir şey olamazdı. Sevgi çok daha farklı bir şeymiş Melanie bunu sende anladım. Ben hiçbir zaman canım pahasına onu korumak istemedim. Ona baktığımda hiçbir zaman içim titremedi. Baktıkça daha çok aşık olduğumu hissetmedim hiç bunları seninle yaşadım Melanie sana aşığım ama onu hiçbir zaman sevmedim ben, güçlü bir kadın olduğu için ilgi belkide beğeniden ibaret bu şeyi fazla büyüttüm. Bunu ona söyledim istemedi beni o beni istemeyince ulaşılamayan şey gibi hırs gözümü bürüdü beni sevmesi için asla yapmamam gereken şeyleri yaptım. Her gün peşinden koştum bu yaklaşık 4 yıl sürdü. Sonra bir gün avdan dönüşümde onu bir daha görmek istemedim. Oradan taşındık ve uzun yıllar onu görmedim aradan bir 15 yıl geçtiğinde geldi. Ve bana beni istediğini teklifi hala geçerliyse benim olabileceğini söyledi. Dediğim gibi istemedim. Aşık değildim ona hala ilgim sürsede sevmediğim bir kadınla ve beni bu kadar aşağılık bir hale getiren bir şeytanla olmak istemedim. Yaptıkları için teşekkür edip çekip gittim. Ve o günden sonra seninle birlikte eve dönüşümüzde gördüm onu. 

Bana döndü titrediğimi hissedebiliyordum. Bu beklediğim bir şey değildi demek düşündüğüm gibi Merediht David'in peşinden koşmamış her şeyi David yapmıştı. Kim bilir o kadın için neler yapmıştı. Merediht'in aşağıda söylediklerini şimdi anlayabiliyorum. Kendimi kontrol etmeye çalışarak dişlerimin arasından sordum. 

-Peki ne istiyormuş şimdi? Neden burada?

-Bunu bende bilmiyorum onu senin yanına gelmeden hemen önce buldum sormaya fırsatım olmadı. 

Sinirlenmiştim hemde çok sinirlenmiştim. Aniden kollarından kurtuldum. Yatakda hırsla doğruldum. 

-Melanie lütfen gitme yalvarıyorum sana ben sadece seni seviyorum kimin geldiğinin bir önemi yok. 

Ayağa kalktım gidecektim. Ama izin vermedi. Ben ayağa kalkınca vampir hızıyla bir anda önümde belirdi. 

-Çekil önümden gideceğim. 

-Böyle gitmene izin vermem olmaz lütfen bırakma beni ben bir şey yapmadım yani geçmişte çok yanlış yaptım ama şimdi asla yapmam sen başkasın benim için sen benim her şeyimsin. 

-Sana beni bırak dedim.

Attığım her adımla göremediğim bir hızla karşıma geçiyor yolumu kesiyordu. Yüzü kireç gibi olmuştu. Korkulu gözleri gitmemem için yalvarıyordu adeta. 

-Bırakamam ben seni-

-Ne o yoksa Merediht'e yaptıklarını banada mı yapacaksın ama o ölümsüzdü ona 4 yılsa bana olsa olsa 2 yıl olur yeter bile bana. 

-Neler söylüyorsun Melanie beni nende anlamıyorsun sen benim için farklısın sen benim yaşam kaynağımsın sana deli gibi aşığım seni seviyorum senin için her şeyi yaparım yapmayacağım hiç bir şey yok. 

O bunları söylerken bir şey düşündüm. Ben yanlış yapıyordum eğer Merediht David'i istiyorsa resmen elimle paket halinde ona sunuyordum. David'in gözlerine baktım daha önce birine aşkla bakan çok az kişi görsemde bu gözleirn bana bakışı boş değildi. Yalvaran gözlerine biraz daha baktım.

-Bırakma beni lütfen ben sensiz yapamam hele bu halde gidersen kendimi asla affetmem Melanie. 

Sessizce bir süre dikildim. Sonra ona arkamı döndüm. 

-Tamam gitmeyeceğim. 

Yüzüne bakmadan yatağa geri girdim. Kafama kadar çektim örtüyü yanıma oturmakla oturmamak arasında kaldığını hissedebiliyordum. Sonunda örtüyü hafifçe kaldırıp yanıma uzandı. Belimden tutup hemen kendine çekti beni o kadar sıkı sarılıyordu ki zor nefes alıyordum. David'i her yerde hissedebiliyordum her yanımı öpüyordu saçlarımı, yüzümü, gözümü hatta bu karmaşada dudaklarım bile öpücüklerden payını aldı. Sonra beni gıdıklayacak bir şekilde kulağıma yaklaştı. 

-Teşekkür ederim Melanie'm. Seni her şeyden kendinden bile çok seviyorum. 

En son duyduğum bu sözler oldu. Sonra aklıma Sasha'nın bana söyleyeceği şey geldi acaba sadece Eddie'nin bildiği ve bana anlatacağı şey neydi? Üstünde durmadım şu an kollarında olduğum David'in nefes alışverişleri beni huzurlu tutuyordu.

Buse ^^

  

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top