20. Bölüm 'Şey Sanırım Bende Seni S...'

20. Bölüm 'Şey Sanırım Bende Seni S...'

Tam kapıyı çalmak üzereydim ki David'e son birkez daha baktım. Bundan emin miydi? Gözlerini devirdi.

-Hadi ama bu kadar korkak olma ne olabilir ki?

-Hiç bir şey falan dememi bekliyorsan yanılıyorsun Johnson.

Güldü bende kapıyı hafifçe çaldım. Ne olur duymamış olun yada ne bileyim evde olmayın. Zaten benim ne zaman dileklerim kabul olmuştu ki. Annemin hafif topuklu terliğinin sesini duyabiliyordum. David'se yanımda bir elimi tutmuş gayet rahat görünüyordu. Onun rahatlığı sinirlerimi daha çok bozuyordu.

-Ne ne var Melanie durdukça dahada sinirleniyor gibisin.

-Evet daha da sinirleniyorum senin rahatlığın öfkelenmemi neden oluyor.

-Daha huzursuz veya acemi erkekler gibi heyecanlı olmamı mı istiyorsun? Yani senin için bir denerim ama pek başarılı olacağımı sanmıyorum.

Bana doğru bakıp göz kırptı. Annemde o ara kapıyı gülerek bana açtı. Yani sadece ben varım sanmıştır herhalde. Ama yanımda David'i görünce biraz şaşırdı.

-Biz geldik anne.

Annem kendini hemen toparladı.

-Hoşgeldiniz tatlım. Hoş geldin David seni burada görmek ne kadar güzel.

-Teşekkürler Bayan Winston.

-Lütfen bana Kate de. Buyurun içeriye girin.

İçeriye girerken annem David ile ellerimize bakıp yavaşça gülümsedi. Bana da içtenlikle gülümsedi. Sevgilisini annesine göstermeye çalışan aptallar gibi hissediyordum kendimi. Hiç böyle bir şey düşünmemiştim. Kimse için.

David elimi bırakacak gibi değildi onun için bende onun yanına oturmak zorunda kaldım. Annemde karşımıza oturdu. Ortamda garip bir sessizlik vardı. Bundan rahatsız oldum. Odama gitmek istiyordum en azından üstümdekileri değiştirmek için. David'de burada yalnız kalsın buraya gelmeyi kendi istedi. Elimi çekip konuştum.

-Ben üstümü değiştirmek için odama çıkıyorum.

David'in hayır falan demesini veya gözleriyle kalmam bu garip gerginlikte onu yalnız bırakmamam için bakmasını falan bekliyordum. Oysa o çok rahat birşekilde elini benden çekti. Ve anneme dönerek konuşmaya başladı. Sinirle odama çıktım. Yatağıma oturdum. Hala sinirliydim ve bu çok saçmaydı. Neden sinirleniyordum ki David çok normal bir şey yapıyordu annemde her zaman konuştuğum kişileri tanımak bilmek isterdi. Bu onunda hoşuna gitmiş olacak. Ama bende bir gariplik vardı. Bunu istemiyordum ve David bunun için bana sormamıştı. Daha fazla üstünde durmamaya çalıştım. Bir akşam yemeği Mel yensin ve David'de gitsin. Ama sorun o değildi. David iyice kendini hayatımın içine sokuyordu. Yerleşiyordu. Bundan rahatsızdım yoksa arkadaşlarımla akşam yemeği benim için hiç sorun değil. Daha fazla sinirlerimi bozmadan banyoya girdim soğuk suyla yüzümü yıkadım. İyi gelmişti kollarımı da ıslattım boynum derken pes edip banyoya girdim.

Su kendimi daha iyi hissettirmişti. Çıktığımda haince gülümsedim. Yaklaşık 20 dakikadır yoktum ve David'in gitmiş olma olasılığı vardı. Üstümü giyip saçımı kuruttuğumda merdivenlerden aşağıya inerken  annemin kahkasıyla karşılaştım. Şaşırdım babamda David^'in yanında oturmuş gülümsüyordu. Ben gelince David gözleri ışıldayarak bana baktı. Annem onun bana bakışına gülümsedi. Bende asık suratımla David'den en uzak yere oturdum.

-Hiç oturma Mel hadi masaya yemek yiyelim.

Sonra yavaşça David'e döndü.

-Sende akşam yemeğinde bizimlesin değil mi David?

Güldüm işte şimdi gitme zamanıydı.

-Tabi bayan Kate memnuniyetle.

Kafamı çevirip şaşkınlıkla ona baktım. Oysa bana haince gülümsüyordu. Kafamı eğip masaya ilerledim. Masanın başına babam otururdu bende onun yanına değişmeyen yerime David'in oturmasına bozulmuştum. Bu babam için önemli bir konuk onu yanımdan ayırmak istemiyorum demekti. Annemin yanındaki sandalyeye oturdum. David yemeklerden az az ama yiyordu. Şaşırmıştım. Bildiğiniz insan gibi yemek yiyor her lokmasının ardından zorlukla suratını düzeltip harika yapmışsın Kate bayıldım diyordu. Yemekde de annem ve babamla harika geçiniyordu. Bense sesimi hiç çıkarmamıştım. Yemeğimi yiyor David'in suratına bile bakmıyordum. Yemek bitti. Ve David'in gitme vaktide gelmiş oldu.

-Biraz daha kalsan sorun olur mu ailen açısından falan?

-Teşekkürler Kate  her şey için ama artık gitsem iyi olacak.

-Geldiğin için memnunuz David ne zaman istersen gelebilirsin.

Babama geleceğini söyledi. Kapıya kadar eşlik ettik. Sonra babam ve annem içeriye girdiler. Annem gitmeden önce

-Çok fazla kapının önünde kalma Mel dışarısı soğuk dedi. David gözlerimin içine bakıyordu.

-Bir sorun mu var ne bakıyorsun öyle?

-Bu günden rahatsız oldun öyle değil mi?

-Bunun bir önemi yok beni dinlemedin ve geldin.

-Evet. Dinlemedim çünkü bilmelisin ki senin için yanlış olan hiç bir şey yapmam ben ama bu yanlış değildi Melanie. Ben sadece hayatında yer aldığımın bilinmesini istiyorum.

-Ama bunu daha ben bile kabul etmezken.

-Bunu bildiğim için yaptım zaten. Beni kabullenmen için kim gerekiyorsa onunla iletişime geçerim.

Bu sözüne ne diyebilirdim ki. Bir şey demedim. Yüzümü asıp kafamı eğdim. Bir eliyle çenemden tutup yüzümü kendi yüz hizasına kaldırdı. Diğer eliyle belimden tutup kendine çekti. Yine çenemden öpeceğini sanıyordum onun için yüzümü biraz daha kaldırmasını doğal karşıladım. Ama o çenemden biraz daha kaldırıp dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Şok olmuştum. Onu dudaklarımda hissettiğim an kalbim deli gibi atmaya başladı. Ellerimi nereye koyacağımı şaşırdım. Onun için hiç oynatmadan öylece onun kollarında kaldım. Oysa beni gittikçe daha tutkulu bir şekilde öpüyor belimi daha çok sıkıyordu. Diğer eliyle de ensemdeki saçlardan beni kendine daha çok çekiyordu. Sanki daha fazla yakınlaşabilirmişiz gibi. David delirmiş miydi.? Bunu biz yalnızken bile yapmazken şimdi evimin kapısının önünde yapıyordu. Ama onu itecek cesareti kendimde bulamadım. Kendime de çekemiyordum kendimden de uzaklaştıramıyordum. Öpücüğüne onun gibi delice karşılık vermesem de onu öpüyordum. Tanrım ne olur dursun artık! Beni biraz daha öptükten sonra dudaklarını dudaklarımdan çekti. Nefes nefese kalan bir ben değildim. Ellerinin hala biri belimde biri ensemdeydi. Sonra gülümseyerek gözlerime baktı. Gülümsemesi gittikçe büyüyordu. Nedenini anlamamıştım. Eğer herhangi bir şey yapmış olsaydım kesin yanlış bir şey yaptımda ona gülüyor derdim ama.

-Bu ..da ney.-di böyle?

Soruyu zorlukla sormuştum. Gülümsedi. Son olarak yavaşça dudaklarımdan öpüp kendini benden uzaklaştırdı.

-İyi geceler Melanie

Deyip gitti. Ne güzle bir açıklama ama. O gittikten sonrada kapıda öylece beklediğimi anlayınca kollarımı ovuşturup kapıyı kapattım. Daha önce evimin kapısı önünde öpüşmemiştim. Aslında bu konuda pekde iyi sayılmazdım.

İçeriye girdim. Annem gitmeyi düşündüğü okulun öğrencilerinin resimlerine bakarken babam maç izliyordu bense bir hayalettim.

-Mel?

-Melanie?

-Ne ahh pardon efendim anne. Dalmışım.

-İyi misin diye soracaktım.

-Evet iyiyim yani sanırım.

-Bu arada David oldukça düzgün bir çocuğa benziyor gelip bizimle tanışmasıda büyük incelik.

-Yaa evet sormayın kendisi çok anlayışlı ve ince bir İNSANdır.

-Belli.

Babamda konuşmaya girdi.

-Babası Victor Johnson ve karısıda oldukça iyi insanlardır.  

-Onlarla daha önce tanışmadım ama görmek isterim.

Annem sözlerinin ardından bana bakıyordu. Ne demek görmek isterim David'in ailesini neden görmek istiyordu ki? omzumu silktim.

-Ne münasebet neden tanışmak istiyorsun ki çok saçma.

Dedim ve odama girip hayalet olmaya devam ettim. Bu öpücük kafamı allak bullak etmişti. Düşünememeye çalıştım. Ama onu öperken aklıma Colin gelmişti. Ve bu tamamen onu düşünmemi engelliyordu. Veya David'leyken bir anda aklıma Colin gelip onu düşünebiliyordum. Bu ona haksızlıktı bunuda biliyordum ama yapabileceğim bir şey yoktu. Colin'in yanında olduğum zamanda David hem aklıma geliyor hemde yanlış bir şeyler yapıyormuşum gibi geliyordu. Artık ciddi anlamda bir karar vermenin zamanıydı. David olmadığını düşünüp öyle davranmalıydım veya Colin yokmuş gibi. Eğer hangisini daha çok özlersem kesinlikle onunla olmalıydım. Çünkü böyle bir öyle bir böyle hem beni hemde onları yıpratıyordu. Daha erken olmasına rağmen kafamı yastığıma koyup uyumaya çalıştım. Tam uyuyacaktım ki yastığım altındaki telefonum titredi. David mesaj atmıştı. 'daha erken değil mi uyuyacak mısın gerçekten?' Ahh inanamıyorum Sasha ile yaptıkları bu anlaşma sinirimi bozmaya başlamıştı. Sasha benimle ilgili gördüğü herşeyi anlatmak zorunda mı gerçekten. ' Sasha'ı rahat bırak ve evet uyumayı düşünüyorum' telefonun yine yastığın altına koydum. Ama gözlerimi kapamadım. Ondan mesaj bekliyordum kendi kendime güldüm. ' Bu zamana kadar onu boşuna mı korudum ayrıca eğer seni her istediğim zaman görebilecek olsaydım bu yeteneğin olması için her şeyimi verirdim. Neyse uyu Melanie'm rüyanda seni gerçekten mutlu edecek istediğin şeyleri gör keşke bende uyuyabilsemde akşamlarıda seni rüyamda görebilsem iyi geceler benim kırmızı gelinciğim.' Bu mesajdan sonra hemen uyumamı beklemiside garip yine gülümsedim. Bir şey yazmadım zaten gülümsediğimi Sasha yaklaşık 3-4 dakika sonra görür David'e söyler. Telefonu komedinin üstüne koydum tam uyuyacaktım ki bir mesaj daha. Bu David değildir o asla beni uykumda uyandırmaz. Tahmin ettiğim gibi David değildi. Colindi mesajı atan. ' Yarın seni alamaya geleyim mi Mel?' Evet güzel bir soru şimdi ben David beni almaya gelecek gelme nasıl derim gerçi gerek yok sağ ol Colin yazsam bile anlayacaktır. Lanet olsun akşam akşam Colin'i üzmek istediğim son şey. Ne yapacağımı anlayamamıştım ki David'den bir mesaj daha geldi. 'Tamam bu kadar düşünme sorun değil benimle olman demek arkadaşlarından kendini soyutlayacağın anlamına gelmiyor Colin'le tabiî ki gidebilirsin hem benim yarın halletmem gereken işler var okulda görüşürüz seni seviyorum' Bu mesajı okuyunca David'e karşı içimde yine bir şeyler hissettim. O kesinlikle harika birisi benim gibi birine aşık olupta sürünmemesi gereken birisi. Gülümsedim ve bende ona büyük ihtimalle şimdi yazmazsam bir daha yazamam 'teşekkür ederim sen bu dünyada tanıdığım en harika kişisin ve şey evet sanırım bende seni seviyorum' yazıp vazgeçmeden gönder tuşuna bastım. Colin'e de ' tamam harika olur Colin yarın görüşürüz o zaman :)' yazıp gönderdim. Artık ciddi anlamda uyusam iyi olacaktı. Kafamı kesin olarak yastığa koyup rahatça uyudum.

Sabah biraz erken kalktım. E tabi o saatte uyursam hangi dersler var diye bakarken aklıma yapmadığım fizik ödevim geldi. 2 saat içinde onu bitirsem kalan zamandada hazırlansam evet tamam vakit var. Ödevimi bitirdiğimde boynum ağrımış ve resmen sandalyeyle birleşmiştim. Aşağıya inip annemle kahvaltı yaptım.

-Anne sence ne giysem?

-Hımm kahverengi ve krem rengi çok uyumludur sana da çok yakışıyor.

-Evet ne giyeceğimi biliyorum haklısın teşekkürler yukarıdayım ben.

Hızlıca yukarıya çıktım. Altıma kahverengi bir pantolon üstüme de krem rengi bir bluz giydim. İnce kahverengi bir kemer taktım. Saçlarımı her zaman ki gibi düz yapmak yerine biraz daha dalgalandırıp bukleler yaptım. çantamıda koluma alıp tam kapıyı açacaktım ki Colin karşımda belirdi.

-Günaydın Colin

Deyip arkama döndüm anneme seslendim.

-Ben çıkıyorum anne.

-Tamam tatlım görüşürüz.

Tekrar ona döndüm bana bakıyordu.

-Güzel görünüyorsun. Bu neye borçluyuz.

-Sanki her zaman berbat giyinipte bu gün dikkat etmişim gibi davranmasan iyi olur hani.

Güldü.

-Emin ol bunu anlamaman için elimden geleni yaptım.

Karın boşluğunu dirseğimle dürttüm. Güldüm. Arkasında tuttuğu elini bana doğru uzatıp karamelli dondurma paketini elime bıraktı. Görünce çocuk gibi sevinmiştim aynı zaman da daha 1.5 ay önce getirdiği dondurmayı hatırladım o zaman sanki 10 yıl önceymiş gibi geliyordu. Güldüm ve bir yandan Colin'i çekiştirerek evden uzaklaştırmaya çalışarak koluna girdim. Oda güldü.

-Sanki o günü yaşıyor gibiyim.

Anlamamazlığa gelerek gülerek

-Hangi gün dedim.

Kafasını sallayarak gülümsedi. Arabayla gelmemişti. Bizde yürüyerek ve konuşarak okula doğru ilerledik. Vardığımızda David ortalıklarda görünmüyordu. Belki kafeteryadadır diye Colin'le ayrılmadan oraya gittim. Hiç biri yoktu. Her zamanki masamıza oturacaktım ama Lena oradaydı. Geri dönmek yerine gidip Lena'nın yanına oturdum. Yüzüme bile bakmadı. Ben konuşacaktım.

-Günaydın Lena.

Sarah konuştu.

-Bize günaydın yok mu Mel sadece Lena'ya mı?

-Önemi yok Sarah benim günaydınımı alabilirsin çünkü hiç mi hiç önemi yok benim için. (sonra bana döndü) sende yanımda oturmaktan vazgeç sana söyleyeceğimi söyledim.

Herkesin içinde bu söylediklerine şok olmuştum. Colin'de onaylamayan bakışlarla Lena'ya bakıyordu. Bende sinirle kalktım.

-Haklısın seninle konuşarak hata bendeydi zaten. Sen ergen sorunlarınla ve kıskançlıklarınla devam et.

Ben bunu söyleyince deliye dönmüştü bunu görebiliyordum ama daha fazla orada durmadan kapıya yöneldim. Hızlı hızlı gidiyordum giderken Aaron'a çarptım. Hepsi kafeteryaya giriyordu.

-Pardon Aaron ben görmedim.

-Artık benide görmüyorsan ciddi bir şey olmuş demektir.

Gülümsedim. David geldi. Koluma dokundu.

-Bir sorun mu var.

Sasha cevap verdi.

-Lena.

David anlamayan bakışlarla bana baktı.

-Lena mı? Sorunların vardı değil mi? Artık anlatma vaktin gelmedi mi?

Haklıydı zaten ona herşeyi anlatıyordum. Hem olayı Sasha'da biliyordu. Eğer anlatılmasını istemeseydi söylemezdi. İçimi çektim. Elimi Aaron'a uzatarak onu gösterdim.

-Sorun mu sorun o işte.

Buse  YARALI

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top