19.Bölüm 'Tanışma'

Lena'yı kafasını sıraya yaslamış tek başına otururken buldum. Yanımda David vardı. Sanıırm oda benim gibi sürekli gülen arkadaşımın neden böyle olduğunu merak etmiştir. David'e döndüm.

-Seninle sonra görüşsek Lena'nın yanına gidiyorum ben.

-Tamam çıkışta alırım seni.

-Tamam.

Çenemden öpüp koridorda yürümeye devam etti. Artık alışmıştım. David'in çenemden öpmesi gayet normal bir şeymiş gibi gelmeye başlamıştı.

Lena'nın yanındaki boş sandalyeye oturdum.

-Bir sorun mu var Lena?

Yüzü asıktı.

-Hayır yok.

-Emin misin? Madem yok bu yüzünün hali ne o zaman?

- ...

-Lena hadi ama bendende mi saklayacaksın?

-Uff Mel ben sanırım Aaron'a aşık oldum.

Gözlerimi devirdim.

-Yapma Lena aşık falan olmadın. Sana anlatmıştım. Bu gözünde fazla büyütmekten başka bir şey değil.

-Hayır Melanie aynı değil. Hem sen kendine bak. David'den hiç hoşlanmıyordun ama şimdi sevgilisiniz.

-Hayır sevgili değiliz.

-Emin misin?

-Evet değiliz Lena söyledim ya.

-Tamam ama en azından aranızda bir şey var. Sen bile onlardan hoşlanabilirken ben neden sevmeyeyim. Hem onu tanıyorum artık Mel onu hem dış görünüşü hemde karakteriyle seviyorum ben eskisinden daha ezici bir güçle.

-Sen ciddi misin?

-Evet hem de oldukça eminim bundan. Beni eve getirip götürdüğü günlerde ilk başta bahsettiğin aptal duygu vardı. Ama onu tanıdıkça duygularım değişti ve nasıl desem farklı şeyler hissediyorum ona karşı.

David ve ailesinin vampir oluşu sonra başıma gelenler ,Colin'le olanlar derken en yakın arkadaşımı boşlamış onun neler hissettiğini bilemez olmuştum. Sanırım haklıydı. Baştaki saçma sahiplenme güdüsü şimdi kendiliğinden aşka dönüşmüş gibi. Bunu anlayınca sinirlendiğimi hissedebiliyordum.

-Aaron'u unut Lena Sasha ile sevgililer ve oldukçada iyi bir ikililer saçma duygularını kontrol et. !

-Ben sevgili olduklarını biliyorum.

Kısık sesle yavaşça söylemişti bunu. Sonra verdiğim tepkinin fazla olduğunu anlamıştım. Ama bunu yapmaması gerekiyor. Sasha o bundan rahatsız oluyor. Yani tamam Lena benim eski ve çok sevdiğim bir arkadaşım ama Sasha'ya bunu yapamaz.

-Ben üzgünüm bir anda aşırı tepki verdim ama yapma Lena bunun olmaması gerekiyor onun bir sevgilisi var ve mutlu gözüküyorlar. Bu duygularını-

-Duygularımı kontrol edecek zamanı geçtim Mel artık çok geç. Ama sorun şu ki onlar tahmin ettiğin kadarda mutlu değiller.

-Nasıl değiller? Ayrıca böyle bile olsa sen nereden biliyorsun Lena?

-Birazcık dikkat et Melanie birbirlerini gerçekten seven iki insan gibi miler?

-Ben bilmiyorum senin gibi dikkat etmiyorum ama sevmeseler neden birlikte olsunlar ki?

-Tamam hiç sevmiyorlar demiyorum sanırım o kadarda değil ama tahmin ettiğimiz gibi büyük bir aşk yok aralarında.

-Bunu bilmiyoruz Lena bilemeyizde ama sen bu Aaron sevdandan vazgeçeceksin.

Kafasını bana çevirdi.

-Sen beni anlayamıyorsun Melanie ya ben kendimi anlatamıyorum yada sen anlamak istemiyorsun.

Dedi ve çantasını alıp hızla yanımdan uzaklaştı. Kafam feci karışmıştı. Şimdi arkadaşımı kırmıştım ama önemli olan o değildi. Sorun sadece Sasha ile Aaron'un sevgili oluşu değildi. Aaron bir vampirdi ve Lena'nın ondan uzaklaşması gerekiyordu. Ona nasıl anlatırdım ki daha ben bile anlayamamış alışamamışken. Bende boş sınıftan kalkıp beden dersi için soyunma odasına gittim. Altıma eşofmanımı üstüme de beyaz okul tişörtünü giydim. Kaküllerimi bırakıp saçımı bağladım dolabımı kapayıp çıktım. Geçen hafta hentbol oynamıştık bu hafta büyük ihtimalle voleybol oynardık. Beden derslerini severdim. Enerjimi dışarı atmak için harika bir bahanemdi. Değişmeyen voleybol takımım oyuna başlamamış benim gelmemi beklemişti. Gülümsedim ve oyuna başladık. Bir ara gözüm yedeklerin bulunduğu tarafa takıldı. Lena orada öylece oturuyor birinin sakatlanmasını veya oyundan çıkmasını bekliyordu. Lena sportif olaylarda pek iyi değildi. Bende o biraz kafasını dağıtıp oynasın diye oyundan çekileceğimi yorulduğumu söyledim. Sarah itiraz etti.

-Yapma Mel ne yorulması seninle bütün gün voleybol oynadığımız zamanlar bile oldu.

-Bu gün kendimi pek iyi hissetmiyorum Sarah ben çıkayım Lena girsin oyuna

Sarah'ın biraz yüzü asıldı. Ama sonra kafasını salladı. Lena sinirle ayağa kalktı. Bana doğru dönerek zehirli oktan beter sözlerini saçtı.

-Senden bana karşı sadaka gibi oyun vermeni istemiyorum, kendince kafamı dağıtırım diye oyun oynamamı düşünmenide istemiyorum bunları sen yaparsın çok güzel voleybol oynarsın diğer sporlardada harikasın bilmediğin yeni bir şey öğrenecek olsanda hep müthiş olursun. Ders notlarında benden az çalışmana rağmen hep çok daha iyidir. Bu sensin Melanie Winston. Ama ben farklı biriyim ben Lena'yım ben kafamı dağıtmak istediğim zaman spor yapmam müzik dinleyip sahile inerim ama sen bunları nereden bileceksin çünkü her zaman senin dediğin olur öyle değil mi? Ben senden hiçbir şey istemiyordum sadece Aaron konusunda yanımda olmanı en azından beni teselli etmeni bekledim ama sen o kızı tercih ettin benden bu kadar Melanie hanım kendi başının çaresine bak artık Lena yok .

Hırsla kapıya doğru yürüyüp gözden kayboldu. Bense aptal gibi arkasından bakakalmıştım. Lena'nın bana bu kadar dolduğunu hiç tahmin edemezdim. Oysa ne kadar yanlış düşünüyordu. Bense her zaman onu daha çekici ve harika bulmuşumdur. Lena'nın gözleri ela-yeşil karışımıydı ve çok güzellerdi. Onun dışında Lena'nın çok iyi müzik bilgisi vardı hep biraz kıskandığım bir noktada çok cana yakın ve kolay arkadaş bulmasıydı. İnsanlar en çok onu severlerdi. Bende hep onun yanında sönük kaldığımı düşünmüşümdür. Söyledikleri karşısında şok olmuştum. Ben onu korumak istemiştim. Elimdeki topu bırakıp yavaşça çıkışa doğru yürüdüm. Gözümden yaşlar aktığını hissedebiliyordum. Herkes beni yanlış anlıyordu veya sürekli insanları kırıyordum. Bundan nefret ediyorum kendimden nefret ediyorum. Çalılıklara bakan banklardan birine oturdum. Ağladığımı birilerinin görmesini istemiyordum. Yavaşça olanları düşünürken yanıma birinin oturduğunu gördüm. Göz yaşlarımı silip kim olduğuna baktım. Colin gelmişti. Yavaşça yanımda oturuyor hiç sesini çıkarmıyordu elindeki mendili bana uzattı. Bende bir süre daha ağladıktan sonra mendille göz yaşlarımı silip kendime geldim.

-Rahatladın mı biraz?

-Sayılır.

-Seni ağlatan şeyin ne olduğunu sorsam söyler misin?

-Ben ... ben her şeyi mahvediyorum Colin. Lena beni yanlış anladı ve çok kötü şeyler söyledi. Sonra sen senide çok kırdım. Ben kendimden nefret ediyorum.

Colin huzursuzca yerinde kıpırdandı. Sonra vücudunu da yüzünü de bana döndü.

-Öncelikle Lena her zaman fevri bir kızdır sana bağırmış olsada haksız veya seninde mutlaka bir yerlerde haklı olduğunu anlayıp geri gelecektir. Bana gelirsek.-

Sesini biraz daha yumuşattı.

-Sen beni kırmadın Mel ben kendimi kaybettim. Bambaşka bir Colin oldum. Senin sevdiğini düşündüğüm Colin değildim ben. O anki sinirimle asla yapmam dediğim şeyler yaptım. kendimi ve beynimi uyuşturdum, sana kötü şeyler söyledim ve bir sürü şey daha. Bunları yaptım evet ama hiç biri senin suçun değildi ki. Sen gelip de Colin bana aşık ol demedin.

Bunu söyledikten sonra hafifçe gülümsedi. Bende gülümsedim.

-Dediğim gibi kendinden nefret etme eğer benim aptallıklarım için kendini üzersen asıl o zaman ben kendimden nefret ederim. Hadi şimdi ağlama Melanie.

Yanağımdaki kalmış olan son göz yaşını silerken elini yanağıma koydu şimdi dikkat ettim Colin'le bayağı yakındık. Rahatsız oldum. Bahçenin karşısında David'i gördüğüm zaman telaşlandım. Sanki yapmaman gereken bir şeyi yapıyor gibi hissediyordum. David uzaktan öylece bakıyordu sadece. Gülümseyerek geriye çekildim.

-şimdi kendini biraz daha iyi hissediyor musun?

-Evet kesinlikle daha iyiyim Colin. Sen harika birisin. Teşekkür ederim yanımda olduğun için umarım Lena konusunda dediğin gibi olur. Gitmem gerek hoş çakal.

Banktan kalkıp David'in olduğu yere hızla ilerledim. David bana bakmıyordu Colin'e bakıyordu. Tam yanında olduğum zaman bile bakışları halan Colin'deydi. Kısa bir süre sonra yüzüme baktı. Yüz hatları gergindi ama bana bakınca yumuşadı. Elini yanağıma koyup kendine çekti.

-Bir sorun mu var neden ağladın? Veya kim ağlattı?

Son cümleyi sertçe söylemişti. Hemen kavgaya hazır David güldüm.

-Yok bir şey sadece Lena işte. Ama onuda hallederiz gibime geliyor.

Ben gülünce rahatladı.

-İyisin yani sorun yok.

-Hayır yok.

-Tamam hadi eve gidelim o zaman.

-Hangi eve?

-Sizin eve.

Şaşırmıştım.

-Sende mi geleceksin?

-Sakıncası yoksa evet.

Evde annem vardı ve birazdan babamda gelecekti. David'in ne yapmak istediğini anlamadım ama onu kırmak istemediğimden 'Ne sakıncası olabilir tabiî ki gelebilirsin' dedim. Arabaya doğru ilerledik ne olduğunu anlayamadığım için aklıma gelen şeyi sordum.

-Ailem ile mi tanışmak istiyorsun?

Gülümsedi.

-Onları zaten Sasha sayesinde tanıyorum ama evet onlara göre öyle olacak.

-Sanırım benim hakkımda Sasha ile çok konuşuyorsunuz.

-Sasha'nın yeteneğini bu zamana kadar hiç bu kadar kullanmamıştım beni öldürmek üzere onu söyleyeyim sürekli sözler veriyorum ve yapmak zorunda kalıyorum.

Sözler tabi ya

-Demek Sasha'ya sözüm var derken bunun içindi.

-Tabiki yoksa Sasha'ya neden gidipte bir ev alayım ki?

-Ev mi ona ev mi aldın?

-Evet gitmek istediği üniversitenin yanında aslında kendide alabilir ama yeteneğini boşa kullanmak istemiyor.

Bunu söyledikten sonra güldü. Bense sinirlenmiştim beni ve hayatımı bir nevi kullanıyorlardı.

-Bu hoşuma gitmedi.

-Şaşırmadım.

Yine gülüyordu eve gidene kadar konuşmadım. Sonra arabadan indik David elimden tuttu. Ona bir bakış attım.

-Ne ne oldu yine?

-Şu elini çeksen diyorum.

Yapmacık bir şekilde şaşırmış gibi yaptı.

-Neden çekecekmişim? Buraya hangi sıfatla geldiğimi sanıyorsun Melanie?

Bu gün David'i çok güldürmüş olmalıyım yine gülüyordu. Yüzümü astım. Ve David'le el ele  ilk defa Winston'ların malikanesine doğru yürümeye başladık.

Yazar: Buse YARALI

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top