17.Bölüm ' Ben Tavşan Değilim'
İnanmıyorum Colin ne yapıyordu öyle? O kadar şaşırmıştım ki David'in söylediklerini duyuyor ama algılayamıyordum.
-Melanie ne oluyor neden durdurdun?
Ona cevap vermeden arabadan atladım. Ben çıkınca onunda kapıyı açtığını duyabiliyordum. Hızla Colin ve onun daha önce görmediğim yeni arkadaşlarının olduğu yere gidiyordum. Belkide bu yaptığım saçmaydı ama Colin'in ne halde olduğunu görmem gerekiyor. İşaret parmağımı Colin'e doğru uzatarak konuştum.
-Sen, aptal burada ne yapıyorsun böyle elindekinin uyşturucu olmadığını söyle bana. Hem birde içkiyle mi içiyorsun gerizekalı kendini öldürmeye mi çalışıyorsun?
Kafasının iyi olduğu belliydi. Kelimeleri zorlukla söylüyor konuşurken dili peltekleşiyordu. Sırıtarak;
-Kendimi öldürmek mi hayır güzelim burada birazcık eğlenmeye çalışıyorum o kadar. Hem sanane sevgilini alıp basıp gitsene.
Dedi.
-Colin sen delirmişsin-
Daha konuşacaktım ama David hemen kolumdan tutup kendine çekti.
-Melanie iyi değil şimdi sonra konuşursun hadi gidelim.
-Hayır gitmiyorum ben bir yere şunun haline bak David hap içiyor.
-Bağırmayı keser misin? Şu an ne halde olduğunu sende görüyorsun gel gidelim sonra belki konuşursun onunla.
-Ne demek belki onunla konuşacağım David
-Melanie bu hale gelmiş biriyle konuşmana izin vermeyebilirim.
-Hah birde izin mi alacağım.-
Colin'in yeni arkadaşları gülerek konuşmamızı böldü.
-Aaaa olmuyor ama yeni sevgililerin böyle kavga etmesi. Yok yok hiç yakıştıramadık. Hem çekip gitsenize önümüzde tartışıyorsunuz. Ama sizde istiyorsanız
Elindeki ufak şeyi bize uzatıyordu. David tam elini kaldırdı vuracaktı ki elini tuttum. Haklıydı gitmeliydik. Ama şu konuşma kısmı için David'den izin falan almayacaktım.
-Tamam David gidelim hadi.
O sıra Colin'in gülen sesi yerinde ağlamaklı sesini duydum. Döndüm ve onu oldukça perişan bir halde gördüm.
-Sizi gördüm gülerek konuşarak gölün sahilinden iniyordunuz. Sen hiçbir zaman buraları sevmezdin ne oldu Melanie haaaa ne oldu da David'in bu kadar esiri haline geldin?
Onu böyle görünce içim parçalandı. Colin üzüldüğümde, sevindiğimde hep benimle olan harika bir insandı ve şimdi benim yüzümden ne hale gelmişti. Bende üzüntüyle yüzümü buruşturup elimi ona doğru uzattım. Oda elimi tutacakken David dokunmama bile izin vermeden elimi tuttu ve beni arabaya doğru sürüklemeye başladı.
-David dursana onunla konuşmalıyım.
-Tamam konuşursun ama burada bu şekilde böyle insanlar varken olmaz hadi eve gidiyoruz.
Beni böyle götürünce Colin'de sallana sallana bize doğru gelip David'e bağırmaya başladı.
-Bıraksana onu görmüyor musun benimle konuşmak istiyor.
David'in beni saran kolundan tuttu. David Colin'in ona dokunmasıyla hırlamaya başladı. Bu hoşuna gitmemişti. Zaten normalde David her halükarda Colin'i döverdi ama birde Colin böyleyken hiç şansı yoktu. David'e döndüm.
-Sakın ona bir şey yapma sakın.
-Arabaya bin hemen.
Colin konuşuyor bana ulaşmaya çalışıyordu.
-Hayır Melanie onunla gitme ben ...ben-
Bunları söylerken Colin David'i sürekli vurmaya benzer bir şekilde itiyordu. Sonunda David onu kolundan atıp hızla yere attı. Colin biraz gürültüyle yere düştü. Bir anda haykırdım.
-Ona dokunma dedim sana neden dinlemiyorsun beni ne yaptın sen?
Colin'e doğru giderken David beni tuttu.
-Melanie sana arabaya bin dedim ayrıca ona hiçbir şey yapmadım. Çok fazla şey içtiği için zaten dengesi yoktu itmemle devrildi. Hadi bin şu arabaya.
Tam binecekken Colin yerde oturur pozisyonda dikildi. Ağlıyordu. Onu öyle görünce bende gözyaşlarıma hakim olamadım. Ellerini sanki ulaşabilirmişim gibi bana uzattı.
-Melanie gitme ne olur? Onu seçme ben, ben onunla olmana dayanamam.
Biraz önceki cümlesini tamamlamıştı. Ağlamaklı ses tonuyla konuşmaya devam etti.
-Gitmeni istemiyorum Mel benimle olmanı istiyorum. Çünkü ben seni ..- ben uff lanet olsun seni çok seviyorum Melanie.
Ellerini umutsuzca indirdi. David ona gitmeme izin vermiyordu. Gerçi şu an onun yanına gitmem ne kadar doğruydu bilemiyorum. David'in düzenli tıslamasını duyabiliyordum.
-Colin ben ne yapacağımı bilemiyorum.
-Onunla olma. O yokken her şey çok güzeldi. Neden onun bu kadar içimize girmesine izin veriyorsun haa? Bırak onu yine okula beraber gidelim yine yanında sadece ben olayım. Bunun nasıl bir şey olduğunu tahmin bile edemezsin ben seni ondan çok daha fazla seviyorum Mel ama geldi ve bir anda seni benden aldı.
-Colin-
-Yeter artık.
David'di bunu söyleyen beni kucaklayıp zorla arabaya bindirdi. Bağırdım ama umurunda değildi. Sonra kendi arabaya süreceği kısma geldiği zaman Colin ona vuracaktı. Tabii ki vuramadı. David bu sefer hırsla yüzüne bir yumruk geçirdi.
-Sen artık fazla oluyorsun Petterson
Colin yere düştüğünde onun üzerine eğildi ve;
-Ayrıca bu dünyada onu benden daha fazla sevecek kimse yok.
Diye tıslayıp arabaya bindi. Ona yine vurmuştu. Ona vurmaması gerektiğini söylemiştim.
-Sen ne yaptığını sanıyorsun ona vurmamanı söylemiştim. Bunu yaptığın için bile senden nefret ediyorum.
Bana baktı. Sinirle bakıyordu.
-Biraz önce seni çok seviyorum Melanie seni ondan çok seviyorum deyip benimle ol diye yalvardı farkındasın değil mi? Ne yapacaktım. ? tamam deyip çekip gidecekmiydim? Eğer böyle bir şey beklediysen üzgünüm asla bunun gibi bir tepki vermem ben.
-Tepkilerini görüyorum. Hah David beni kendi evime bırak seninle olmak istemiyorum.
-Hayır.
-Ne demek hayır neden benim hiçbir dediğimi yapmıyorsun? Evime kendi evime gitmek istiyorum.
-Neden acaba 1.si evde kimse yok tek başına kalmana izin vermem.2.si tek başına olduğun için tekrar Colin'in yanına gidebilirsin ki buna asla izin vermem. 3.sü şuan hissetmeye bilirsin ama açsın Melanie eve gidip bir şeyler yemen gerek.
-Zaten bende senden izin bekliyordum.
Bağırarak konuşan hep bendim. Sonra daha fazla ısrar etmedim zaten bir şey değişmezdi. Kafamı cama yasladım ve Colin'i düşündüm. Onu ne hale getirmiştim. Açıkçası David'de de kötü davranmıştım. Haklıydı çekip gitmesini veya konuşturmasını bekleyemezdim. Ama ona vurmamasını söylemiştim. Ne olursa olsun onun canı yansın istemiyordum zaten yeteri kadar canı yanıyordu birde fiziksel bir acıya gerek yoktu. Ama David'de dayanamış vurmuştu. Bunları düşünürken aklıma Colin'in bir sözü geldi. 'Sizi sahile inerken gördüm' demişti. Nasıl yani eğer Colin oradaysa veya sonradan gelmişse bile David'in bunu bilmesi gerekir. Yani o bir vampir eğer bir insan ortama girerse bunun kokusunu alır bunu konuşmalarımızda kendi söylemişti. Ve onun orda olduğunu bilmesine rağmen acı çekmesi için bizi başka bir yere bile çekmemiş veya bana söylememişti. David'de dönüp bağırarak konuşmaya başladım.
-Sen ne yaptın haa?
-Yine ne oldu Melanie ayrıca bağırmadan konuşur musun?
-Sen çok kötü birisin David. Bunu nasıl yapabildin. Zaten çok kötüydü birde bunu nasıl-
-Neden bahsediyorsun sen?
-Gölün yakınında dolaşırken Colin'in orada olduğunu biliyordun ama yinede bana söylemedin veya bizi görmesini engellemedin. Bunu yapabilirdin. İnsanları hissettiğin zaman bizi kenara çekebilirdin ama yapmadın onun daha fazla üzülmesini istedin.
-Evet onların orada olduğunu biliyordum ama Colin'in daha fazla üzülmesini falan istemedim sadece benim olduğunu anlamasını istiyorum. Melanie ayrıca adil bir şekilde seni alacağımıda kimseye söylemedim. Bu zaten vampir olarak bulunmamdan dolayı hiçde eşit birşey değil elimdeki her durumu kullanmaktan başka ne çarem var?
-BU BİR YARIŞ DEĞİL. Ben de arkasından koşulan tavşan değilim.
-Eğer bir kişiyi aynı anda iki kişi birden seviyorsa ne durumda olunursa olunsun bu bir yarış haline gelir Melanie ama haklısın sen sürekli kaçan bir tavşan değilsin. İşte birazda bu yüzden Colin'in orada olduğunu söylemedim kendini kaçan biri gibi hissetme diye.
Haklı olsada olmasada şu an çok sinirliydim söylediklerini algılayamıyordum. Eve geldik. David aşağıya indi kapıma açmaya geliyordu. Ona fırsat vermeden kapıyı açıp hızla yürüdüm. Eve girdim. David arkamdan sesleniyordu.
-Bekle Melanie seninle konuşmam gerek bana bu şekilde tavır alma lütfen.
Onun sesini bile duymak istemiyordum. Hırsla odasına gittim. Kendimi yatağa attım. Geçerken diğerlerinin şaşkınlıkla baktığını görebiliyordum. Yorganın içine girip sakinleşmeye çalıştım. David kapıdaydı.
-Melanie içeriye girebilir miyim lütfen bak anlatmama izin ver. Yanlış anlıyorsun lütfen. Hem aşağıya in bütün gün bir şey yemedin.
-Git başımdan David bir şeyde yemek istemiyorum.
Kapıyı açıp içeriye girdi. Yatağın yanına oturduğunu hissedebiliyordum.
-Çek şunuda konuşalım lütfen.
- !!!
-Melanie yine konuşmuyorsun benimle en baştaki halimize geri döndük. Yapma böyle sana anlattım. Neden bir anda herşeyi silip Colin'i savunuyorsun ben ona bir şey yapmadım sende yapmadın bunu biliyorsun.
- ___
-Tamam benimle konuşmak ama şunları ye bari. Aç aç yatmana dayanamam hadi.
Yavaşça üstümdeki pikeyi aldı. Yüzümü yavaşça ellerinin arasına aldı.
-Ne olur bana böyle davranma.
-Melanie lütfen yapma böyle konuş benimle Colin en ufak bir şeyde içindekileri sana bu kadar belli ettiği için mi böylesin veya ağlayabildiği için mi? Ağlayamıyorum ama emin ol ağlayabilseydim bu zamana kadar beni oldukça çok kez ağlatırdın.
-Bu söylemen kendimi daha iyi hissettirdi. Çok sağol David.
-Kendini kötü hisset diye söylemiyorum beni anla diye söylüyorum bir şeyler yiyeceksin öyle değil mi?
-David gerçekten canım istemiyor gerçekten. Lütfen yemeyeyim zorlama beni.
-Tamam sen bilirsin.
Yatağa uzandım. Uyumak istiyordum.
-Uyuyacak mısın?
-Evet kendimi çok şeyy hissediyorum suçlu ve yorgun karışık.
Yanıma uzandı.
-Sakın kendini suçlu hissetme sana aşık olmak nasıl bir şey biliyorum o yüzden Colin'i az da olsa anlayabiliyorum. Bu bizim elimizde veya senin izninle olan bir şey değil. O yüzden kendini iyi hissetmelisin. Hadi uyu biraz.
Ne kadar ona sinirli olsamda elini belime dolayıp beni göğsüne yasladığı zaman birşey demedim. Ona yaklaştım ve hep güvenli olduğunu düşündüğüm kollarında suçlu çocuklar gibi içimi çekerek uykuya daldım.
Yazar: Buse YARALI
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top