HAKTAN
Ayaklarını uzattığı pufu sinirli bir tavırla tekmeledi genç adam alkolün verdiği zorbalıkla. Zaten yine aynı zorbalıkla daha yarım saat önce bir zamanlar " Benimle yaşlanır mısın? " diye aşkla sorduğu kadına tokat atmamış mıydı? Alkol böyle bir şeydi işte. Şişe de durduğu gibi durmuyor kimi bünyeden bir komedyen çıkarırken kimi bünyeden bir öküz çıkartıyordu. O öküzler kervanında en başı çekiyordu Tan' da...
Oturduğu berjer koltuğun kolundan güç alarak kalkmaya çalıştı. Deniz'in nerede kaldığını merak etmekten çok, boşalan viski kadehini dolduracak olan şişenin gelmemiş olmasına sinirliydi. Dengesini zor sağlıyordu. Masanın üzerinde duran cep telefonunu aldığında adeta kırmızı görmüş bir boğa gibi burnundan soluyordu. Telefonun ekran kilidini açıp son aramalara girdi. Bilinçli olarak değil de bedensel hafızası ile yapıyordu her şeyi. Son aramalarda "Deniz" olarak kayıtlı olan aramayı buldu ve üstüne dokundu parmağının ucuyla. Bundan sadece birkaç ay önce " Karıcım " diye kayıtlıydı oysa ki Deniz'in adı. Kendi günahlarını kamufle edebilmek için günah keçisini karısı ilan etmişti.
İşte tam o birkaç ay önce de kopmuştu dananın kuyruğu. Tan'ın müdür olarak çalıştığı İnşaat firmasında satış pazarlama koordinatörü olarak Tanya isimli bir kadın başlamıştı işe. Her erkeğin libidosunu derinden sarsacak güzellikte bir kadındı Tanya. Üstelik güzelliğinin farkında, farkında olması yetmezmiş gibi bunu her amaç için kullanacak kadar hırslı bir kadındı. Kullanmıştı da. Sık sık bir şeyler sormak için Tan'ın odasını ziyaret ediyor, ya derin dekoltesinden göğüslerini adamın gözüne sokacak bir frikik veriyor, ya parfümünü adamın burnuna sokuyor en olmadı dosyayı koymak ya da bilgisayar ekranında bir şey göstermek için sanki kazara olmuş gibi bedenini Tan'ın bedenine sürtüyordu.
Geç saatlere kadar çalıştıkları bir akşamdı. Tanya ofiste kimsenin kalmamış olmasını fırsat bilerek daldı Tan'ın odasına. Üzerindeki bluzün yakasını biraz daha aşağı çekerek dik ve güzel göğüslerini ortaya çıkarmayı ve parfüm sıkmayı ihmal etmedi. Yine proje üzerinde bir şeyi göstermeyi bahane ederek Tan'ın koltuğunun arkasına dolandı. Kalçasını ona karşı boş olmayan adamın sırtına değdirerek eğildi masanın üzerine. Bilgisayarda dosyayı açmaya çalışırken Tan kadının dolgun kalçalarına bakıyordu. Evde ki karısından tamamen farklıydı Tanya. Deniz babet ya da spor ayakkabı giyiyor, Tanya topuklu ayakkabıların üzerinde adeta süzülüyordu. Deniz eşofman veya tayt giyiyor, oysa Tanya muhakkak diz kapağının üstünde düzgün fiziğini arsızca sergileyen etekler giyiyordu. Deniz özel geceler veya olaylar haricinde katiyen makyaj yapmıyor ancak Tanya adeta bir derginin kapağından fırlamış kadar profesyonel makyaj yapıyordu. Deniz lavanta kokulu kolonya Tanya ise afrodizyak etkili hipnotize edici parfümler kokuyordu. Aradaki bu farklar adamın önce libidosunu şaha kaldırıyor ardından da aklını başından alıyordu.
Sadece birkaç saniye sonra dengesini kaybetmiş gibi yaparak kucağına düştü libidosu tavan yapmış adamın. İstediğini almıştı Tanya. Oturduğu kucakta, altında hissettiği sertlik onun zafer bayrağını kaldırdığını gösteriyordu. Geriye doğru attı kendisini gözleri Tan'ın gözlerine kilitlenmiş dudaklarının arasında sadece bir parmak mesafe kalmıştı. İçinde tuttuğu mentol kokulu nefesini üfledi adama. Ardından alt dudağını dişledi gözlerini şaşkınlıktan nutku tutulmuş adamın gözlerinden ayırmadan. Tan'ın bu davete icabet etmesi çok vakit almadı. Sağ eliyle kavradı kadının saçlarını, ardından aralarındaki o bir parmaklık mesafeyi silip attı. Nefes almasına izin dahi vermeden dudaklarını yağmalamaya başladı arsızlıkta sınır tanımayan Tanya'nın. Bir eliyle kafasını kendisine bastırırken diğer eliyle kucağında oturan kadının eteğinin altından iç çamaşırını parçalıyordu. Yıllardır git-gel ve arkanı döne dönüşen cinsel hayatının içinden bir anda ormanların kralı gibi bir arslana dönüşmüştü Tan. Hemen önündeki masaya yasladığı kadının içinde sert hareketler sergiliyor, bir eliyle çığlık atan kadının ağzına bastırırken diğer eliyle de onunla uyum içinde hareket eden kadının kalçalarına sert şaplaklar vuruyordu. Kaç defa hayalini kurmuştu bu sahnenin Tan. Deniz'i içip içip önce dövüp sonra yatakta dizlerinin üzerine çöktürüp Tanya'nın hayalini kurarak becermişti son bir ay içinde defalarca. Nihayet fantazileri gerçek olmuş, hayalini kurduğu ofis odasında kendi masasının üzerinde Tanya'nın sınırlarını zorluyordu. Birkaç defa daha beraber oldular o gece Tanya ve Tan o ofis masasının üzerinde. Ardından hiçbir şey olmamış gibi ayrıldılar. Çok şey olmuştu oysa. Tan ve Deniz'in evliliği Titanic'in ani batışı gibi okyanusun dibine batmış ve kaybolmuştu.
Tan daha da uzaklaştı böylece evliliğini ayakta tutmak için kendisini paralayan Deniz'den. Artık çoğu zaman mesaiye kalıyor, kaldığı bu mesaide Tanya ile farklı fantezilerini hayata geçiriyordu. Tan'ın evli olması Tanya'nın işine geliyordu. Onun Tan ile birlikte olmasının amacı bir ilişki yaşamak değil genel müdürü olduğu şirkette Tan'ı basamak olarak kullanıp yükselmek ardından kendisini birden fazla şirketin sahibi olan patrona yamamaktı. Patrona giden yolda bedenini genel müdüre sunmak onun için basit bir olaydı. Ayrıca Tan hemen hemen her kadının fantezilerini süsleyecek kadar yakışıklı ve bakımlı bir adamdı. Üstelik yatakta da oldukça iyiydi. Aralarında sex arkadaşlığı gibi bir şey geliştirmişlerdi. Kıskanmak yok, kural yok. Hesap sormak yok.
Deniz'in telefonun mutfakta çaldığını anlayınca daha da sinirlendi Tan. Hemen ardından son aramalardan Tanya'nın adını bulup dokundurdu parmağını ekrana. İki kez çaldıktan sonra açıldı telefon.
" Efendim Tan bey?"
"Neredesin?"
"Şimdi şirketten çıkıyorum efendim."
"Tamam, acilen yerimize gel, seni becermek istiyorum."
"Peki efendim. Hemen dosyaları istediğiniz yere getiriyorum."
"Çabuk gel, çıkıyorum. İçindeyken adımı bağıracaksın. Çabuk!"
Tanya'nın cümlesini tamamlamasına dahi izin vermeden kapatmıştı telefonu. Sendeliyordu. Eve girerken fırlattığı kasenin içinden arabanın ve evin anahtarını alarak çıktı. Arabaya bindiğinde burnunun ucunu göremeyecek kadar sarhoştu. Telefonu araç kitine bağladıktan sonra arabayı çalıştırıp tekrar Tanya'yı aradı. İkinci çalışta açtı Tanya.
" Çıktım şimdi arabaya bindim. "
"İnle!"
"Anlamadım?"
"İnle diyorum *rospum değil misin? Adımı söyleyerek inle!"
"Tan! Ah! Becerecek misin beni?"
"Geliyorum *rospu! Seni sabaha kadar anırta anırta becereceğim."
Sonrası yoktu. Acı bir fren sesi ile takla atan arabanın içinden Tanya'nın ne olduğuna anlam veremeyen sesi yükseliyordu.
"Tan! Tan neler oluyor orada? Cevap ver Tan! Tan!"
***
Yeni bölümde görüşmek üzere
Sevgili hunili ailem. Yara izi tür açısından +18 bir hikaye. Bu yüzden kitabı okumasını istediğiniz kişileri etiketlemeden önce bunu göz önünde bulundurmanızı önemle rica ediyorum.
İyi ki varsınız ve çok seviliyorsunuz.
Bu satıra okumasını istediğiniz kişiyi etiketlemeyi unutmayın.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top