II-) 6. Bölüm⚜️



Bazen kalbin kırık uyursun, kimsenin haberi olmaz.

Gözlerimi açtığımda güneş yeni yeni doğmaktaydı. En son salondaki bütün eşyalarımı toparlamıştım. Sonrasında Rüya ile birlikte daha hızlı olur diye mutfağa girişmiştik. Uykuya yenik düşmeden hemen öncesinde ağzına kadar tıka basa eşyalarla doldurduğumuz kolilerim ağzını bantladığımı hatırlıyorum. Galiba tam da o sırada uykuya yenik düşmüş olmalıyım. Mutfağın ortasında yerde bulunan kolilerin arasındaydım. Başım bir ağzı bantlanmış halde bulunan kolinin üzerinde, sol elim kucağımda sağ elimde ise bir kavanoz vardı. Uyumadan önce bağdaş yaptığım ayaklarım hala aynı duruyordu. Ayağa kalkmadan hemen önce ayaklarımı açarak birkaç esneme hareketi yaptım. Bu sırada da uykulu ve kısık olan gözlerimi mutfakta gezdirerek Rüya'yı aramaya başladım. Her taraf dağınıktı. Eşyaları toplayacağız diye iyice dağılmıştık.

En sonunda Rüya'yı masada uyur bir halde buldum. Masanın üzerinde küçük bir koli vardı. Kolinin yanında yığınla gazete kağıtları ve kalan son birkaç bardak bulunuyordu. Rüya ise oturduğu sandalyeden masaya yaslanmış, masanın üzerine koyduğu kolunu yastık olarak kullanmayı tercih ederek öylece uyuyordu. En nihayetinde ellerimle yerden destek alarak ayağa kalkmayı başarmıştım. İçimde küçük sevinç nidaları yankılanırken ayağa kalkmanın getirdiği baş dönmesi ile sendeledim, ayağım kolilerden birisine çarptı. Koliden çıkan gürültüyle Rüya yattığı yerden sıçradı. Az önce sevinç nidaları atan iç sesim şimdi tam tersi Rüya'yı uyandırmanın verdiği suçlulukla kendi kendine kızıyordu. Avuç içimle alnıma vurdum.

"İzgi?" Rüya masadan uzaklaşmış, yumruk yaptığı elleriyle gözlerini ovalıyordu. "Seni uyandırmak istememiştim." Kısık ve pürüzlü çıkan seslimle yüzümü buruşturdum. Rüya, ellerini gözlerinden indirerek mutfak duvarında asılı olan saate bakındı. "Uyandırman iyi olmuş. İşe geç kalmak istemem." Oturduğu yerden kollarını havaya kaldırarak gerindi. Konuşmadan hemen önce boğazımı temizledim. "Kaç gibi gideceksin?" Sorumla gözleri yeniden duvar saatiyle buluştu. Saat henüz yediydi. "Ona doğru." Başımı olumlu anlamda salladım. "O zaman sen gitmeden önce kahvaltı hazırlayalım." Rüya'nın konuşmak için dudaklarını araladığında bana itiraz etmek üzere olduğunu anlayarak ondan önce konuştum. "Lütfen." Birkaç saniye sessizce yüzüme baktı ardından başını hafifçe sallayarak sandalyeden kalktı. O, elini yüzünü yıkamak için mutfaktan ayrılırken ben de akşamdan kalan kolilere bakındım.

Son hazırladığım kolileri de mutfağın diğer ucunda bulunan kolilerin yanına çektim. Rüya yeniden mutfağa geldiğinde masada kalan son bardakları da kahvaltıdan önce toparlamaya koyulmuştu. Ben de mutfaktan çıkarak banyoya ilerledim. Önce yüzümü yıkadım ardından bir güzel dişlerimi fırçaladım. En sonunda da dağılmış olan saçlarımı toplayarak banyodan ayrıldım. Yeniden mutfağa döndüğümde Rüya kalan son bardağı da koliye yerleştiriyordu. Henüz buzdolabındaki yiyecekleri kaldırmadığımız için rahatlıkla kahvaltı hazırlayabilirdim.

Beraber dolapta bulunan kahvaltılıkları çıkarttık. Yaklaşık yarım saat sonra küçük kahvaltı soframız hazırdı. Ağzımdaki zeytin çekirdeğini çıkartıp tabağa koyduğum sırada Rüya'nın iç çektiğini duydum. Merakla başımı tabaktan kaldırıp ona baktım. "Sorun ne?" Çatalının ucunda bulunan domates dilimini ağzına attı, ağır ağır çiğnedi. Ellerimi masada birleştirerek bütün dikkatimi ona verdim. Lokmasını yuttuktan sonra çatalını tabağın içerine bıraktı. "İşe gitmek istemiyorum." Kaşlarım şaşkınlıkla havalandı. Tam ona sebebini sormak için dudaklarım aralanmıştı ki konuşmama fırsat tanımadan o konuştu. "Biliyorum, dışarıdan okula gitmemek için huzursuzlanan küçük çocuklar gibiyim. Ama gerçekten gitmek istemiyorum. O kadının yüzünü dahi görmek istemiyorum."

Bu şekilde konuşması çok tuhafım gitmiş aynı zamanda beni bayağı şaşırtmıştı. Rüya her zaman işe düzenli gelen ve ciddiye alan bir insandır. Böyle birinin ağzından bu tarz cümlelerin dökülmesi değişikti. "İlk defa senden bu tarz şeyler duyuyorum. Normalde böyle yapmazdın sorun ne?" Parmak uçlarını ritmik şekilde masaya vurdu. "Aslında ortada somut bir şey yok." Oturduğu yerde huzursuzca kıpırdandı. "Şöyle anlatayım: kadında tuhaf bir şeyler var. Nasıl tarif edebilirim bilmiyorum ama onu gördüğüm anda bütün enerjim dağılıyor. Kadın resmen etrafa negatif enerji dağıtıyor. Onu gördüğüm anda göğsüm daralmaya başlıyor. Odasına adım dahi atmak istemiyorum. Hatta odasını bırak o adliyedeyken adliyeye bile girmek istemiyorum." Söylediklerinden sonra ne diyeceğimi bilemeyerek arkama yaslandım. "Kulağa saçma geldiğini biliyorum ama durum bu."

"Pekala, bunu Başsavcı ile konuşmayı düşündün mü?" Dudaklarının arasından sesli bir nefes döküldü. "Çoktan konuştum. Hatta değişim bile talep ettim ancak bunun mümkün olamayacağını benim dışımda kimsenin birbiriyle sorunu olmadığını söyledi. Eğer değiştirmeye kalkarsa ortaya haksızlık girermiş falan filan bir şeyler sıraladı." İşte bu beklediğim dönüt değildi. Sıkıntıyla soludum. "Ne kadar daha buralarda?" İşaret parmağının ucuyla alnını kaşıdı. "Bilmiyorum. Bunun hakkında herhangi bir bilgim yok."
Şakaklarıma saplanan ağrı ile baş parmaklarımı şakaklarıma yerleştirdim. "Aklıma bir yol gelmiyor. Daha önce böyle bir şey yaşamadım. Yani yaşamadık demek daha doğru. Seneler boyunca beraber çalıştık sonuçta." Şakaklarımda bulunan ellerimi indirdim. İşaret parmağımın ucuyla yavaşça masaya vurdum. "Bak ne diyeceğim. Bence işe başladığından beri yalnızca benimle çalıştın. Şimdi bir başkasıyla çalışmak sana farklı geliyor. Yeni bir şey böyle olur. Yani önce kötü hissettirir, seni boğar, huzursuz ettirir ve sana rahat vermez. Ama biraz zaman geçince alışırsın." Cümlemi bitirince durdu.

Dudakları söylediklerime karşın konuşmak için aralandı ancak saniyesinde geri kapandı. Her ne söylemek istediyse hemen vazgeçmişti. "Konuş. Aklından geçenleri söyle."

"Bu söylediklerin çok doğru şeyler ama bunların benim durumumla pek uyuştuğunu düşünmüyorum." Bir şeyler kafasını kurcalıyordu. Artık bundan tam anlamıyla eminim. "Baksana, boş ver. Kahvaltımızı edelim, ben zaten hazırlanmak için önce eve gitmeliyim. Çok geç kalmamam lazım." Konuyu kapatmasını görmemezlikten gelerek başımı salladım. Sonrasında sessizce kahvaltımızı yaptık. El birliği ile kahvaltıyı toparladıktan sonra Rüya ile vedalaştık. Yaptığımız bu konuşmadan ikimizde huzursuzduk. O, adliyeye gitmekten huzursuzken ben onu bir başına bıraktığım için huzursuzdum.

Rüya gittikten sonra yapacak hiçbir işim olmadığı için saatlerce evi toparlamak için uğraştım. Saat artık öğleden sonrasını gösterirken kollarım ağrımaya başlamıştı. En son nereye koyduğumu bile unuttuğum telefonum için dakikalarca kıvrandım. En nihayetinde onu salondaki koltuğun üzerinde bulmuştum. Koltuğun yanına kadar gelmeyi fırsat bilerek eşya toplamaktan yorulmuş olan bedenimi koltuğa bıraktım. Telefonun ekranını açarak herhangi bir arama ya da mesaj var mı diye bakındım. Mesaj uygulamasının üzerinde yazan üç sayısıyla geç kalmadan uygulamaya girdim. En üstte Ilgaz'ın adı ve yanında da bir bildirim vardı. Kaşlarım istemsizce katılmıştı. İsminin üstüne tıklayarak mesajı açtım.

İşler çok yoğun arayamadım en yakın zamanda arayacağım

Bu kadardı. Kısacık bir mesajdı. Mümkünmüş gibi kaşlarım daha da çatıldı. Cevap yazmak için klavyenin üzerindeki parmaklarım hazırdı. Ancak ona cevap yazmadım. İçimden ona bir şey yazmak gelmedi. Kırılmış gibi hissediyordum. Bu kadar basit bir mesajla beni atlatması incitmişti. Sinirle mesaj uygulamasından çıktım. Evde atılması gereken birkaç çöp vardı. Belki bu bahane ile dışarıya çıkmış olurdum hem de biraz nefes alırdım. Odama geçtim ve üzerimdeki pijamalardan kurtuldum. Rahat bir eşofman takımı alarak üzerime geçidim. Yalnızca çöp atmaya inecektim. Belki oradan da markete gider birkaç şey alırdım. Cüzdanımı ve telefonumu çantama attım. Dış kapının arkasına biriktirdiğimiz çöp poşetlerini de alarak evden ayrıldım.

Apartmandan dışarıya çıktıktan sonra güvenliğin yanından geçmek üzereyken başımı çevirip güvenlik görevlisine selam verdim. Adam selamıma karşılık başını salladı. Ardından birkaç adım ilerimde olan çöp konteynırına ilerledim. Tam elimdeki çöp poşetlerini çöpe atmışken arkamdan kalın bir ses duydum. "İzli Hanım?" Güvenlik kulübesinden çıkan görevli elinde bir kağıtla koşarak bana doğru geliyordu. Birkaç saniye sonra hemen yanımda durduğunda elindeki beyaz zarfı bana uzattı. "Bu dün ikindi vakti size gelmişti. Ama evde olmadığınız için posta bana bıraktı. Akşam vardiyasında diğer arkadaş olunca size anca verebildim." Uzattığı zarfı tebessüm eşliğinde aldım. "Teşekkür ederim, zahmet etmişsiniz." Görevli şapkasını çıkartarak öne eğdi. "Estağfurullah, iyi günler." Zarfı havaya kaldırarak hafifçe salladım. "Size de."

Görevli geri kulübesine dönerken olduğum yerde zarfa bakındım. Normalde posta bu tarz şeyler adliyeye getirirdi. Artık adliye de olmadığıma göre buna da alışmam gerekiyordu. Zarfın ucunu yırtarak hala yanında bulunduğum çöp konteynırına attım. İçerisinde büyük bir kağıtla karşılaşmayı beklerken minik bir kare kağıt ile karşılaştım. Elimi zarfın içerisine sokarak kağıdı çıkarttım.

Hiçbir şey yokmuş gibi davranma. Gözlerini dört aç. Yalancı hemen arkanda. Belli etme sakın korktuğunu. Önce yaralarını kolla sonra en yakınını. Aynaya bak. Göreceksin ardında bir çift göz.

Okuduğum her bir satıla daha da ürkmüştüm. Yeni bir notumuz daha vardı. Bu notları gönderen kişiyi bulmam gerekiyordu. Hem de en yakın zamanda. Yalancı dediği her kimse, tanıyordu. Onun kim olduğunu ve ne hakkında yalan söylediğini. Ama yaptığı tek şey beni buna karşı uyarmaktı. Elime ulaşan her bir not ile kafam daha çok karışıyordu. Kendimi daha çok çıkmazda hissediyordum. Bulunduğum yerden kendi eksenimde dönerek etrafıma bakındım. Ama her şey normaldi. Her zaman olduğu gibiydi. Dişlerimi alt dudağıma geçirdim. Çantamın içerisinde bulunan telefonumu çıkartarak rehbere girdim ve Baran'ın numarasına tıkladım.

Son zamanlarda sıkça gördüğüm o tanıdık araba hemen önümde durduğunda zaman kaybetmeden kapıyı açarak bindim. Emniyet kemerimi takmak için hareketlendiğim sırada Baran gaza yüklenerek evimin önünden ayrıldı. "Kulağım sende İzgi Başkan." Emniyet kemerimi taktıktan sonra sırtımı koltuğa yasladım. "Dün bazı şeyleri Rüya'ya anlattım. Henüz o sana anlatmadan daha doğrusu sen onu sıkıştırmadan önce benden duyman gereken birkaç şey var." Söylediklerimle birlikte başı hızla bana döndü. Saniyeler öncesinde normal olan gözleri şimdi oldukça tedirgin bakıyordu. "Son zamanlarda isimsiz notlar almaya başladım. Notlarda daha çok bir yalancı olduğundan ve bu yalancı konusunda dikkatli olmam gerektiğini söylüyordu. Hala ne görmemi istediğini çözemedim. Ama dün bir notla beraber bana adres gönderdi. Sadece adres. Neden oraya gitmem gerektiğini bilmiyorum ya da gitmemekte doğru mu yapıyorum bilmiyorum ama düzgün düşünemiyorum." Anlatmanın verdiği rahatlıkla omuzlarım düştü. "Bir dakika,"

Başımı omzumun üzerinden Baran'a çevirdim. "İsimsiz notlar alıyorsun ama bu notları gönderen kişi aynı zamanda seni bir tehlikeye karşı uyararak koruyor. Doğru mu anladım?" Söylediklerini kafamın içerisinde birkaç saniye tarttım. Ardından başımın onaylarcasına salladım. Benden aldığı onay ile devam etti. "Ve bu kişi sana bir adres yolladı. Pekala bu oldukça tuhaf." Ellerimi huzursuzca kucağımda birleştirdim. "Biliyorum."

"Adresi ver. Gidip de görelim bakalım neymiş bu adres." Daha öncesinde cüzdanımın içerisine kaldırdığım not kağıdını Baran'a verdim. Baran adresi okuduktan sonra sola sinyal vererek şerit değiştirdi. Bir süre sessizce gittik. Ta ki bu sessizliği Baran bozasıyla kadar. "Rüya nasıl? Sana bir şeyler anlatıyor mu?" Çatılan kaşlarımla ona döndüm. "Nasıl? Ne gibi şeyler?" Dikim aynasından arkasına bir bakış atarken omuz silkti. "İşle alakalı. Onu huzursuz eden bir şeyler var. Soruyorum ama bir şey olmadığını söylüyor. Farkındayım bir şeyler var." Kararsızca ellerimle oynamaya başladım. Tam olarak Baran'a anlatmalıydım bilmiyorum. Sonuçta Rüya bana anlatmıştı. Ama Baran onun kocasıydı. Eğer Rüya ile ilgili bir sorun varsa onunla bilmeye hakkı vardı. Yenilgiyle omuzlarımı düşürdüm. "Yeni gelen Savcı ile pek anlaşamamış gibiler. Bu durumda Rüya'yı oldukça huzursuz ediyor." Sessiz kaldı. Ama çok dayanamadı. "Neden? Yani kadının nesi rahatsız etmiş onu?"

Yavaşça omuz silktim. "Anlattığı kadarıyla çok tuhaf birisi. Yani kafasına göre hareket ediyor, ki bu da Rüya'ya çok ters biliyorsun."

"Yapabileceğimiz bir şey yok mu?" Başımı olumsuz anlamda iki yana salladım. "Maalesef. Ama bu konu üzerine düşünüyorum. Bir çıkar yol arıyorum." Araba durduğunda bulunduğumuz yere bakındım. Yıkık dökük tuhaf bir sokaktaydık. "Burası olduğuna emin misin? Doğru yerde miyiz?" Baran tekrardan bir adresin yazılı olduğu kağıda bir de arabanın ekranında açık olan navigasyon baktı. "Öyle gözüküyor." Öne doğru eğilerek yeniden bulunduğumuz mahalleye bakındım. Sol tarafımızda sıra sıra iki ya da üçer katlardan oluşan binalar bulunuyordu. Çoğu eski tipte. Ve evler olması gerekenden daha dip dibe daha yakındı. Yavaş yavaş çevremize birkaç insan toplanmaya başlamıştı. Sokaklarına giren bu yabancı arabaya ve içerisinde bulunan yabancı insanlara merakla bakıyorlardı. "Hadi inelim." Baran'ın kapısını açıp aşağıya inmesiyle benden arabadan indim. Sağ tarafımda bulunan mavi kapının önünde duruyorduk. Baran başını kaldırıp kapı numarasına baktı. "Burası."

Yumruk yaptığı eliyle sertçe kapıya vurdu. Bir süre bekledik. Herhangi bir hareketlik yoktu. Baran yine yumruğuyla kapıya vurdu. Ardından bana döndü ve gülmeye başladı. "Galiba senin gizemli koruyucun bizimle dalga geçiyor." Ters ters baktım. Eğer gerçekten öyleyse bu çok adice bir davranıştı. Tam arkamızı dönerek arabaya doğru hareketlenmiştik ki kapının sesi duyuldu. Önce birkaç tıkırtı ardından onu takip eden gıcırtı sesi. Baran ile kısa bir an bakıştık ardından hızla kapıya döndük. Ve tam o an belki de bu hayatta en son görmeyi beklediğim insanlardan birisini gördüm. "Ekin?"

...

Uzun zamandır Ilgaz'ın beklendiğinin farkındayım ama kendisi sadece birkaç bölüm daha ortada olmayacak. Buraları okumak belki sıkıcı gelebilir ama ilerideki bölümleri okurken herhangi bir sorun oluşmaması için buraları bilmemiz gerekiyor. En yakın zamanda Ilgaz aramıza dönmüş olacak. Sağlıcakla ve bizimle kalın👋🏼

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top