II-) 1⚜️

Yeni yıla; yeni isimle, yeni kapakla ve yeni bölümümüzle giriş yapmış bulunmaktayız!!!! 2024'ün herkes için mutlu huzurlu ve sağlıkla geçmesini umuyorum🙏


Sevgili Kendim;
Olmayınca olmuyormuş, boş ver.

"Sakın korkma, tamam mı?" Karanlıktaydım. Hiçbir şey göremiyordum. Ama tek başıma olmadığımı da biliyordum. Korkuyla olduğum yerde tanıdık sesin sahibini ararken ellerime bir çift el temas etti. Tam çığlık atmak üzereyken yeniden sesini duydum. "Bedenen yanında olamam belki ama," elinin birisini iki göğsümün arasına, tam kalbimin üzerine, koydu. "Ben her zaman buradayım İzgi." Onu geç tanımanın verdiği suçlulukla gözlerimden yaşlar akmaya başladı. "Hande, özür dilerim. Ben böyle olmasını istemedim." Hala karanlıktaydık. Yüzünü göremiyordum. Yalnızca bana olan minik temaslarını hissediyor, sesini duyuyordum. "Biliyorum, biliyorum." Göğsümün üzerinde duran elini çektiğini hissettim. "Seni uyarmam gerekiyor. Etrafındaki insanlara dikkat etmelisin İzgi. Gözünü dört açmalısın. Seni öncesinde uyaramadığım için özür dilerim." Göremeyeceğini bile bile başımı olumsuz anlamda iki yana salladım. "Hayır, sen nereden bilebilirsin ki." Ona sarılmak istedim. Onsuz geçirdiğim bir senenin acısını çıkartmak istedim. Öne atılarak kollarımı açtığımda beni koca bir boşluk karşıladı. Karanlıkta dizlerimin üzerine düştüğümde kalbime bir acı saplandı. "Hande?" Defalarca kez adını seslendim. Ama ondan bir daha yanıt alamadım. "Hande!"

Gözlerimi yeni bir güne daha açtığımda kendimi oldukça halsiz hissediyordum. Yattığım yerde gözlerim açık bir şekilde duruyordum. Gördüğüm rüyanın etkisiyle göğsüm oldukça hızlı bir şekilde kalkıp iniyordu. Nefeslerim olması gerekenden daha hızlıydı. Hafiften titreyen ellerimle kalbimi tutarak yattığım yerden doğruldum. Oturduğum yerde sürünerek geriledim ve sırtımı yatak başlığına dayadım. Gözlerimi kapatarak gördüğüm rüyanın yalnızca hatırladığım kısımlarını kendi içimde tekrarlamaya başladım. Çok bir şey hatırladığım da söylenemezdi. Yavaşça üzerimde olan ince örtüyü kenara attım. Ayaklarımı aşağıya sarkıtarak yerde duran terlikleri ayağıma geçirdim. Daha güne başlamadan üzerimde bir halsizlik vardı.

Omuzlarım düşmüş bir şekilde ayaklarımı sürüye sürüye banyoya geçtim. Önce dağılmış olan saçlarımı tokadan kurtardım. Ardından onları güzelce taradım ve tepeden sıkı bir at kuyruğu yaptım. Saçlarımı toplayınca elim yüzüm bir açılmıştı ve biraz da olsa beni rahatlatmıştı. Musluğun soğuk kısmını açarak her iki avucuma suyu aldım, sertçe yüzüme çarptım. Bu olayı birkaç kez ardı ardına tekrarladım. Sağ tarafımda bulunan havluyu almış yüzümü kurularken odamın içerisinde telefonumun zil sesi yankılanmaya başladı. İstemsizce dudaklarımda minik bir tebessüm yer edindi. Kimin aradığını gayet iyi biliyordum. Havluyla ellerimi kurulamaya devam ederken banyodan çıktım, odama geçtim.

Makyaj masasının üzerinde şarjda takılı olan telefonumu aldım. Şarj aletini prizden çıkartarak bir kenara bıraktım. Telefondaki çağrı sonlanmak üzereyken son anda cevapladım. Ekranda Ilgaz'ın yüzü belirdiğinde kocaman gülümsedim. Onun için. "Neden telefonu açman bu kadar uzun sürdü?" Bunu biraz endişeyle biraz da alayla karışık bir şekilde sormuştu. Diğer elimde bulunan havluyu havaya kaldırarak kadraja soktum. "Çünkü yeni uyandım, henüz elimi yüzümü yıkama aşamasındaydım." Cevabımla birlikte yüzüne anında bir rahatlama ifadesi yayıldı. "Peki İzgi Hanım."

Elimdeki havluyla birlikte geri banyoya yürürken diğer yandan da ekrandaki Ilgaz'ı seyrediyordum. O da elini çenesinin altına dayamış aynı benim gibi sessizce bana bakıyordu. Elimdeki havluyu geri yerine astıktan sonra banyodan çıktım ve ışığını kapattım. "Bu hep böyle mi olacak?" Sorumla birlikte kaşları çatıldı. "Ne hep böyle mi olacak?" Hala dağınık olan yatağımın ayak ucuna otururken Ilgaz'ın görebileceği şekilde omuz silktim. "Geri buraya dönesiye kadar her sabah beni görüntülü mü arayacaksın?" Bir yeni sorumla kaşları sanki mümkünmüş gibi daha da çatılmıştı. "Rahatsız mısın?" Sesinde ki değişikliği fark etmiştim. Ondan rahatsız olduğumu düşünmesi komikti. "Elbette hayır. Sadece çok yoğunsun. Oradaki işlerin çok fazla. Sana engel olmak istemiyorum Ilgaz."

Söylediklerim onu memnun etmiş olacak ki, çatılmış olan kaşları düzeldi ardından dudağının bir kenarı sevimlice yukarıya doğru kıvrıldı. "İzgi... galiba ben sana kendimi anlatamıyorum? Sen bana hiçbir şekilde engel olamazsın. Anla bunu." İşaret tırnağımın ucuyla üzerimdeki pijama altıyla oynamaya başladım. "Kaldır başını da yüzünü göreyim. Bu evde yalnız kalman sana hiç iyi gelmiyor. Bugün Rüya'ya gitsen acaba? Hım?" Kaşlarımı hafiften çatarak başımı kaldırdım. "Adliyeye gitmek istemediğimi biliyorsun. Ben artık Savcı değilim Ilgaz. İstifa edeli iki ay oldu." Yeniden kaşları çatıldığında dudaklarının arasından sıkıntılı bir nefes verdi. "Neden istifa ettiğini bana söylememekte kararlı mısın?" Düşünmeme bile gerek yoktu. Onunla bu konuyu konuşmak istemiyordum. Bu daha çok Başsavcı ile benim aramdaki meseleydi ve ben o şekilde de kalmasını istiyordum. "Anladım." Sesinde ki kırgınlığı hissetmiştim. Tam duyduklarımı aralamış ona itiraz etmek üzereyken arkasından bir ses geldi. "Hadi ama Ilgaz! Sabahtan beri seni bekliyorum. Söz vermiştin!"

Bu bir kadın sesiydi. Kadın cümlesini tamamladıktan sonra Ilgaz'ın gözleri telefonun arka tarafında bir yere kaydı. Yüzünde tek bir duygu bile belirmezken yeniden bana döndü. "Benim gitmem gerekiyor. Görüşürüz."

"Görü-" cümlemi tamamlayamadan telefon yüzüme kapanmıştı. Elim havada şaşkınlıkla kararan ekrana bakakaldım. Neden pat diye telefonu yüzüme kapatma ihtiyacı duymuştu ki? Bu hareketiyle kalbimin kırıldığını hissettim. İçimdeki buruklukla oturduğum yerden ayaklandım, telefonu geri aldığım yere bıraktım. Neden böyle yapmıştı ki? Açıklama yapmaması bir kenara daha ben bir görüşürüz bile diyemeden telefonu yüzüme kapatmıştı. Ona güveniyordum. Bana ihanet etmezdi. Hem bir kadın sesiydi alt tarafı. Bu tarz şeylerde etrafında kadınlar olması oldukça normaldi. Yatak örtüsünün ucunu çekiştirirken kendi kendime düşüncelerime baş salladım.

Şu anda ciddi bir şekilde saçmalıyordum. Ama kadının konuşma şekli? Bir anda örtünün üzerindeki buruşukluğu gidermek adına hareket eden elim durdu. Ilgaz oraya gideli daha tam bir hafta bile olmamıştı ki? Hangi ara bu kadar samimi bir şekilde konuşabilecek kadar yakınlaşmış olabilirlerdi? Kafamın içerisinde yoğunlaşan düşüncelerimle yatağa sertçe vurmaya başladım. Bence bunları düşünerek daha fazla kendimi sinirlendirmeme gerek yoktu. Sonuçta Ilgaz oraya birkaç haftalığına sadece bir davayı halletmek içi gitmişti. Eninde sonunda orayla olan ilişkisi kesilecekti. Hem birkaç saat sonra bu sefer bir ilk yaparak onu ben görüntülü arardım.

Bu düşünce ile içime hafifte olsa bir rahatlama geldi. Yastığımı da güzelce yatağa yerleştirdikten sonra odadan çıkarak salona geçtim. Son günlerde evde herhangi bir ses olmadan rahat edemiyordum. Bu yüzden de televizyonu açarak You Tube'a bağlanarak sevdiğim bir müzik açtım. Müzik sesi tüm evi kapladığında artık kendimi daha rahat hissediyordum. Müzik sözlerini mırıldanarak mutfağa giriş yaptım.

Daha geçenlerde yeni aldığım kahve makineme doğru ilerledim. Fişini prize taktıktan sonra onun açılmasını beklerken buzdolabından her sabah olduğu gibi kendime göre yiyeceklerimi tezgaha çıkardım. Kahve makinesinden açıldığına dair bir ses geldiğinde büyük kupamı kaparak yerleştirdim ve favori kahve çeşidimin tuşuna basarak onu kendi haline bıraktım. Kahvem bir köşede hazırlanırken bir tepsi çıkarttım ve kahvaltılıkları yerleştirdim. Açtığım müzik sona ererek bir başkası çalmaya başladığında olduğum yerde hafif ritimlerle dans etmeye başladım. Bu da yeni edindiğim bir alışkanlıktı. Ama çok iyi geliyordu. Güne enerjimi toplayarak başlamış oluyordum.

Tam tepsim hazır olduğundan kahve makinesinden de kahvenin hazır olduğuna dair bir ses yükselmişti. Mükemmel bir zamanlamaydı. Kahve makinesinin fişini prizden çekip kapattım. Hazır olan kahvemi alarak ilk önce burnuma götürdüm. Şu kokuya bayılıyordum. Bardağımı da tepsiye koyduktan sonra masaya geçtim. Telefonumu odamda unuttuğumu hatırlayınca koşar adımlarla odaya dönerek telefonumu aldım. Tam o anda da ekranda bir mesaj bildirimi belirmişti. Mesaj Rüya'dan gelmişti. Mesai saati içerisinde bana mesaj atmasına birazcık şaşırmıştım. Zaman kaybetmeden bildirimin üstüne tıklayarak mesajını okudum. Bugün adliyeye gitmeyeceğini ve ona gelip gelemeyeceğimi soruyordu. Hızlı hareketlerle ona gelebileceğime dair bir mesaj gönderdim. Mesajım iletilir iletilmez anında görüldü olmuştu.

Üstte isminin altında yazıyor ibresini görünce odadan çıktım ve mutfağa geçtim. Yerime oturarak hala açık olan ekranda gelecek olan mesajı bekliyordum. Tam ekran kapanmak üzereyken mesaj düştü. Benden gelirken bir pastahaneye uğrayıp pasta almamı istemişti. Bu isteği karşısında gülsem mi yoksa kaygılansam mı bilemedim. Çünkü ne zaman Rüya'nın bir derdi olsa benden pasta isterdi. Ona alabileceğimi ve herhangi bir sorun olup olmadığını sorduğumda sadece iyi olduğunu ve en yakın zamanda gelmemi istediğini söyleyerek karşılık verdi. Ona birkaç saate yanında olabileceğimi söyledikten sonra anlaşmıştık.

Telefonu kapatarak masanın üzerine bıraktım ve güzelce kahvaltımı yaptım. Kahvaltı bulaşıklarını makineye yerleştirip etrafı toparlamış ve kısa sürede üzerimi giyinmiştim. Bugün içimden saçma bir şekilde oldukça sade giyinmek geçmişti. Buz mavisi bir kot üzerine de beyaz bir tişört ile pantolonum ile aynı renkte olan belimin üzerinde biten bir kot ceket giymiştim. Saçlarımı da tepeden at kuyruğu yapmıştım. Giyinme işleminden sonra evden çıkmadan önce kontrol amaçlı mutfakta ki prizleri kontrol ettim en sonda da televizyonu kapatarak evden çıktım. Aşağı otoparka inerek arabama bindim. Arabamla yeniden birlikte olmak çok güzeldi.

Emniyet kemerimi taktıktan sonra arabayı çalıştırarak otoparktan ayrıldım. Evime on dakika kadar uzaklıkta olan her zaman geldiğim bir pastaneye gelmiştim. Arabadan indim. Ardımdan kapıyı kapattıktan sonra kilitledim. Olduğum yerden birkaç adım uzağımda olan yaya geçidine doğru yürüdüm. Önce sağıma sonra da dikkatle soluma baktım. Herhangi bir arabanın olmadığını görünce hızlı adımlarla karşıya atladım. Pastahanenin kapısından içeriye girer girmez her zaman tezgahın arkasından karşılayan satıcı kadın ile karşılaştım. Kadın yüzündeki kocaman gülümsemesi ile benim olduğum tarafa doğru geldi. "Hoş geldiniz. Size nasıl yardımcı olabilirim?" Aynı onun gibi gülümseyerek karşılık verdim. "Hoş buldum. Pastalarınız taze mi?"

Kadın sorumu başıyla onayladı ve pastaların olduğu tarafa doğru yürüdü. "Daha birkaç saat önce çıktılar." Pasta tezgahının önünce durunca hafifçe eğilerek pastalara baktım. Orta boy olan pastaların arasından çikolatalı olanı işaret ettim. "Bu olsun lütfen."

"Hemen hazırlıyorum. Siz isterseniz boş masalardan birisine oturun. Ben hazır olunca size haber ederim." Başımı olumlu anlamda sallayarak arkamdaki boş masalardan birisine oturdum. Pastanın hazırlanmasını beklerken cebimden telefonumu çıkartarak mesajlaşma uygulamasına girdim. Rüya'nın hemen adının altında kalan Ilgaz'ın adına tıkladım. En son yarım saat kadar önce çevrim içi olduğu gözüküyordu. Alt dudağımı dişlerimin arasına alarak ısırdım. Kararsızca parmaklarımı klavyede gezdirdim ve en sonunda bir şeyler yazmayı başardım.

Nasıl gidiyor?

Evet, biraz saçmaydı. Ama nabız ölçer nitelikteydi. Mesajım iletildikten hemen sonra Ilgaz çevrim içi oldu ama mesajım okunmadı. Kaşlarım çatılırken herhangi bir mesaj yazmasını bekledim ama hiçbir şey yazmadı. Yaklaşık iki dakika sonra da uygulamadan çıkarak çevrim dışı oldu. Bugün farkında olmadan ikinci kez kalbimi kırmıştı. Omuzlarım düşmüş bir halde uygulamadan çıkarak telefonu kapattım ve geri cebime koydum. "Pastanız hazır." Tezgahın arkasında bulunan kadının seslenmesiyle oturduğum yerden kalktım ve kasaya ilerledim. Pastanın ücretini ödedikten sonra kadına iyi günler diledim, poşetimi de alarak pastahaneden ayrıldım. Arabama varmam için yine karşıya atlamam gerekiyordu. Aynı yaya geçidine geldim, önce sağıma sonra da soluma baktı. Bir tane bile araba yoktu. İlk adımımı attım, ikinci adımımı attım tam yolun ortasına kadar gelmiş bir diğer adımımı da atmak üzereyken sağımdan bir korna sesi yükseldi ne olduğunu anlayamamıştım. Şaşkınlıkla yolun ortasında kitlenip kaldım.

Araba ile aramızda birkaç santim kala arkamdan kalın ve güçlü bir kol belime sarıldığı gibi beni yolun ortasından çekip aldı. Olduğum yerde savrulurken kendimi bir yabancı ile yolun kenarında buldum.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top