28. Bölüm⚜️


04.04.2023 bugün Mafya ve Savcı bir yaşında!
Galiba duygulandım🥹


-Kaç yaşındasın?
+Kimin yanındayken?

Beş gün olmuştu. Ilgaz'ın bana söz vereli ve ben yaralanalı koskoca beş gün olmuştu. Sabah can sıkıntısıyla evin içerisinde dolaşırken telefonuma Ilgaz'dan bir mesaj gelmişti. Sadece yarım saate kadar hazır olmamı ve beni almaya geleceğini yazmıştı. Ona ne olduğunu sorduğumda görüldü atmaktan başka hiçbir şey yapmamıştı.

Bugün kolumdaki yaraya son kez pansuman yaptıktan sonra üzerime doğru düzgün bir şeyler aldım. Düz mavi bir kot pantolon üzerine yeşil kareli bir gömlek giyinmiştim. Saçlarımı da güzelce taradıktan sonra salık bırakmayı tercih etmiştim.
Ayakkabılarımı giyinirken telefonuma düşen mesaj bildirim sesiyle heyecanla telefona bakındım. Ilgaz aşağıda olduğunda dair kısa bir mesaj atmıştı. Hızlıca diğer ayakkabımı da giyindikten sonra çantamı da alarak koşarcasına evden çıktım.

Apartmandan çıktığımda arabasına yaslanmış olan Ilgaz ile göz göze gelmem bir olmuştu. Geldiğimi görünce arabasından bir adım kadar uzaklaştı. Karşısında durdum. "Günaydın."

"Günaydın." Ona hafifçe gülümsedikten sonra arabanın ön tarafından dolarak ön koltuğa geçtim. Arabaya biner binmez hemen emniyet kemerimi takındım. Ilgaz da kendi yerine geçtiğinde arabayı çalıştırarak yola çıktı.

Ellerim kucağımda huzursuzca etrafa bakınıyordum. Beni nereye götürdüğü hakkında hiçbir fikrim yoktu. Arabaya bindiğimizden beridir sessizdi. Bir şeyler söylemesini bekliyordum. Kendi içimden tahminde bulunmaya çalışıyordum ancak karşımdaki kişi Ilgaz Yargıç olunca işler değişiyordu. Neyle karşılaşacağımı bilmiyordum. Ve bu biraz beni ürkütüyordu.
"Yaran nasıl?"

"Ha?" Şaşkınca ona baktım. Gözlerini anlık olarak bana çevirdi. "Yaran?" Elim koluma gitti. "Daha iyi." Başını hafifçe sallayarak geri yola döndü. Bulunduğum yere bakındığımda görebildiğim tek şey etrafımızın bomboş oluşuydu. Boş arazilerin önünden geçiyorduk. Sadece arada tek tük müstakil evler görüyordum. Onun dışında etrafta hiçbir şey yoktu. "Korkuyor musun?"

"Neyden?" Kaşlarım hafiften çatılırken tamamen ona doğru döndüm. "Nereye gittiğimizi sormadın, neden gittiğimizi de. Aynı zamanda arabaya bindiğimizden beri senden beklenmeyecek şekilde sessizsin." Söyledikleri beni bir bir şoka uğratırken elini havaya kaldırarak devam etti. "Ha bir de şaşkın ördek gibi etrafına bakınman ve ellerinle oynaman da var. Onları unutmamak lazım."

Gerçek bir kahkaha atmıştım. Arabanın içerisinde benim kahkahalarım yankılanırken Ilgaz şaşkınlıkla bana bakınıyordu. "Asıl korkan siz olmayasınız? Baksanıza beni nasılsa dikkatli incelemişsiniz." İşaret parmağımı ona doğrultarak hafifçe yaklaştım. "Yoksa benden korkuyor musun?" Alınmış gibi yaparak elimi göğsüme koydum. "Savcım! Siz benden korkuyor olamazsınız değil mi?! Alınırım! Gücenirim! Kırılırım!" Ela gözleri şaşkınlıkla irileşti. Gözlerini bana çevirmek istediğine emindim ancak araba kullanıyor oluşu onu engelliyordu. "Sen gerçek bir çatlaksın!" Ellerimi birbirine vurdum. Ve bir kahkaha daha attım. "Bunları iltifat olarak almalı mıyım?"

Yüzünde bir gülümseme oluştu. "Delisin." Arkama yaslanarak gülmeye devam ettim. Onunla bu şekilde şakalaşmak saçma bir şekilde hoşuma gidiyordu. Bana kendimi iyi hissettiriyordu.

"Sana göstermek istediğim yere varmak üzereyiz. Oraya gidince hiçbir şeyden korkma," durdu. Döndü ve bana baktı. "Korkacağını da pek tahmin etmiyorum ama." Sessizce kıkırdadım. "Aklına takılan şeyleri orada bana sor. Sakın aklına estiği gibi davranma İzgi." Kaşlarımı çatarak oturduğum yerde doğruldum. "Siz beni çocuk mu sandını? Anlamıyorum ki. Bende nerede nasıl davranılmasını gerektiğini biliyorum. Yani en fazla nereye gidiyor olabiliriz ki zaten?" Ellerimi iki yana açarak sorgulayıcı bakışlarımı ona diktim. "Daha önce böyle bir yere gittiğini pek zannetmiyorum." Kaşlarım hayretle havalandı. Ona bakmaya devam ederken araba durdu.
"İn hadi." Emniyet kemerimi çözmek için önüme döndüğümde gördüğüm şeyler gözlerim ardına kadar açıldı.

Karşımda üç katlı büyük bir ev bulunuyordu. Beni şaşırtan şey ev değildi, evin etrafında duran siyah takım elbiseli adamlardı. "Hadi be!" Hızla kemerimi açarak arabadan indim. Ilgaz'ın arkasından eve doğru ilerlerken etrafı incelemekten alamıyordum kendimi.

Ortada bulunan büyük evin çevresinde siyah takım elbiseli adamlarla doluydu. Onun dışında evin etrafı büyük duvarlarla çevriliydi. Ön bahçesinin her tarafında büyük büyük ağaçlar, ortada süs büyük bir çeşme, çeşmenin hemen yanında siyah bir araba duruyordu. Etrafı incelemeye devam ederken başımı sert bir şeye çarptım. İnleyerek başımı tuttum. "Bir kere de dikkatli ol." Başını kaldırdığımda Ilgaz'ın üstten üstten bana baktığını fark ettim. Gözlerimi kaçırdım anında. Galiba utanmıştım.

"Selen geldi mi?" Daha yeni utançla kaçırdığım bakışlarım bu sefer anlamsızca ona döndü. "Daha yeni geldi." Ilgaz karşısındaki adamın omzuna hafifçe vurdu. Başka bir adam kapıyı açtı. Ilgaz bana dönerek eliyle içeriyi işaret edince sessizce dediğine uydum ve girdim. Biz içeriye girdikten sonra ardınızdan kapı kapandı. Hızla ona döndüm. "Bunlar ne demek oluyor? O kapıda ki adamlar kim? Selen kim?"

"Selen şu anda tam arkanda." Gözlerimi şaşkınlıkla kırptım. Baş parmağımla omzumun üzerinden arkamı işaret ettim. "A-arkamda mı?" Ilgaz yüzündeki keyifli ifadesiyle başını salladı. Topuklarımın üzerinde yavaşça arkama döndüğümde gördüğüm yüz beni büyük bir şaşkınlığa uğratmıştı. "Hayal?"

Hayal mahcup bir gülümseme ile bana doğru yaklaştı. Elini uzattı. "Tam tanışamadık. Selen Yargıç." Gözlerim öylece Hayal'in yüzünde takılı kalmıştı. O da mı yalandı? O da mı oyundu?
Hayal'in yüzü düştüğünde elini indirdi. "Abim aslında sana söyleyecekti. Ona kızma. Sadece ben buraya gelmeni beklemek istedim."

Yanımda duran Ilgaz'a döndüm. "Neden?" Kırgın çıkan sesim onu bozguna uğratmış gibiydi. "Neden ona sormuyorsun?"

Tekrardan Hayal'e döndüğümde yanıma geldi, koluma girdi. "Önce oturalım. Ben sana bütün ayrıntısıyla anlatacağım her şeyi."

"Siz yalnız kalın en iyisi."
Ilgaz'ın yanımızdan ayrılması ile Hayal beni yönlendirmeye başladı. Büyük bir salona girdiğimizde sessizce koltuğa oturdum. Hayal hemen yanıma oturarak elimi sıkıca kavradı. "Yıllar önceydi. Bu evde hatta bu salonda felaket bir olay yaşandı İzgi." İç çekerek gözlerini salonda gezdirmeye başladı. Bende kendime mani olamamış onun gibi etrafa bakınmaya başlamıştım. "O gece yaşanan olay ailemizi derinden sarstı. Belki de ne olduğunu merak ediyorsundur. Bunu sana en iyi anlayacak kişi abimdir. Ben o zamanlar küçük bir kız çocuğuydum. O gece olanlardan sonra hayatımız tamamıyla değişti. Abimde bende isimlerimizi değiştirmek zorunda kaldık. Abim sana birazda olsa anlatmıştır eminim. Beni de saklaması için sahte bir kimliğe ihtiyacım vardı. Bizi de öldü şeklinde göstermişti."

Elimin üstündeki eline baktım. Elimi sıkmaktan bembeyaz kesilmişti. Diğer elimle elini tuttum. Yüzünde hafif bir tebessüm oluştu. "Dışarıda Hayal, abimin yanında Selen. Umarım bana kızmazsın İzgi."

"Alıştım artık ben." Göz kırptım. Derin bir nefes verdi. "Sana hangi isminle hitap edeyim?"
Sorumla birlikte gülmeye başladı. "Gerçeği bildiğine göre gerçek ismimi tercih ederim." Baş parmağımı havaya kaldırdım. "Oldu bil!"

"Ben gidip abini bulsam iyi olur. Bana anlatmadığı gereken bir sürü şey var gibi duruyor." Beraber ayaklandık. "Haklısın." Ona son kez baktıktan sonran salondan çıkmak için sırtımı dönmüştüm ki bana seslenmesiyle durmak zorunda kaldım. "İzgi!" Yavaşça ona döndüm. "Emin ol abim sana güvenmese hiçbirini anlatmazdı. Seni buraya getirmezdi. Eğer o seni buraya getirdiyse," sustu. Bana doğru birkaç adım attı. "Sana değer veriyor demektir." Kocaman sırıtmasıyla geriye kaçtım. Elimi havaya kaldırarak başımı olumsuz anlamda salladım. "Aa hayır! Hayır lütfen!"

Ellerini çırparak olduğu yerde küçük bir çocuk gibi zıplamaya başladı. "Oldunuz valla!"

"Ben gidiyorum!" Ona sinirle arkamı döndüm. "Görüşürüz yenge!" Tam kapıdan çıkarken bana hitap ediş şekliyle olduğum yerde kaldım. Arkamdan hala güldüğünü duyunca sinirle ayağımı yere vurdum. Ardından bir şey demeden evden çıktım. Dışarıya çıktığımda yüzüme vuran rüzgarla anlık olarak titremiştim. Hızlıca kendimi toparladıktan sonra kapıdaki adamlardan birisine döndüm. "Ilgaz'ı gördünüz mü?"

Adamlar sorumla birbirlerine bir bakış attılar. "Arka tarafa doğru gitti yenge."

"Tamam-" Gitmek için arkama döndüm. Ancak beynimde yankılanan kelime ile durdum. Yavaşça konuşan adama döndüm. "Ne dedin?"

"Arka tarafa doğru gitti yenge, dedim?" İşaret parmağımı havaya doğru kaldırdım. "Ben nereden senin yengen oluyorum?"

"Abimin yanında sizi görünce-" Hızla lafını kestim. "Abinizin yanında her gördüğünüz kadın yengeniz mi?" Adam başını eğdi. "Estağfurullah yenge." Aldığım cevapla avucumu alnıma yapıştırmam bir oldu. "Adın ne senin?"

"Onur yenge." Ona doğru bir adım attım. Sakin kalmaya çalışıyordum. "Bak Onurcuğum. Ben senin yengen falan değilim."

"Yengeciğim ne yapıyorsun burada?" Yanımıza gelen Hayal yani gerçek adıyla Selen koluma girerek Onur'a döndü. "Sen yengemin kusuruna bakma Onur. Bugün biraz sinirli."

Sinirim gittikçe artarken Selen'e döndüm. "Neyden bahsediyorsun sen?!" Bir anda bağırmamla birlikte bütün herkesin bakışları bize dönüşmüştü. Selen'in yüzünde oluşan tedirgin ifadeyle beni kolumdan çekiştirmeye başladı. "Kızım ne yapıyorsun ya?!"
Bizi evden biraz uzaklaştırdığında en nihayetinde durmuştu. "Emin ol böyle bilmeleri daha iyi olur." Tek kaşım havalandı, ellerimi belime koydum. "Nedenmiş o?"

"Çünkü..." Cümlesini tamamlamaması üzerine ona doğru bir adım attım. Gözleri bir anda arka tarafıma kayınca gözleri parladı. Ben daha ne olduğunu anlamadan Selen zıplamaya başladı. "Buradayız abi!" Gözlerimi sıkıca yumdum.

Ilgaz yanımıza geldiğinde gözlerimi yavaşça araladım. Gözleri ne olduğunu anlamak istercesine bir bana bir de Selen'e bakınıyordu. "Bir sorun mu var?" Gözlerim anlık olarak Selen'e kaydığında tereddütle bana bakıyordu. Derin bir nefes verdim. "Hayır yok. Sadece seni bulmak için bahçeye çıktım," elimle Selen'i göstererek devam ettim. "Ben bulamayınca Selenciğim de yardımcı olmak istedi." Emin olmak istercesine gözleri bu sefer Selen'e kaydı. "Bakma bana öyle abi. İzgi doğru söylüyor."

"Pekala." Eşlerini cebine yerleştirdi. "Sen eve geç hadi." Selen adeta kaçarcasına yanımızdan uzaklaştı. "Seninle biraz yürüyelim mi? Anlatmam gereken önemli şeyler var."
Başımı olumlu anlamda sallayarak teklifini kabul ettim.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top