NARİN YAR..
MULTİ: TAYFUN.. :)
Keyifli okumalar...
Hala yerden kalkamamıştım. Alman çakması Eren kolumdan tutup beni kaldırdı. Sonunda bunu akıl edebilmesine sevinmiştim. Ayağa kalktığımda üstümü silkeledim. Üzerim temizdi fakat pantolonum çamur olmuştu. Sinirden ofladığım sırada Eren konuşmaya başladı;
" İyi misin ?" dedi yarı gülerek. Hafifçe başımı salladım. Arabadan inerken çarptığım kolumu ovuşturmaya başladım.
" Araba sağlam mı ya?" diye bir soru sordu Buğra kahkaha atarak. Sinirle ona baktığımda ağzını kapatıp sessizce gülmeye devam etti sinir şey.
Arabaya girip çantamı aldım. İyi ki yanıma ' Belki ıslanırım!' diyerek yedek pantolon almıştım. Ne kadar da zekiyim! Tam arabadan inecekken ' Yine düşerim!' korkusu çarptı aklıma. Erkeklere baktığımda tam takım orada olduklarını gördüm. Eren sanki derdimi anlamış gibi elini uzatıp, gülümsedi. Sevinerek eline tuttum ve sağ salim araban inebildim. Teşekkür edip, Duygu'yu bulmak için etrafıma bakındım. Köşede sevgilisi sigara içerken, sevgilisine bir şeyler anlatıyordu. Ağlamaklı bir sesle seslendim ona. Bana baktığında, yan dönüp kirlenmiş pantolonumu gösterdim. Sevgilisine bir şey söyleyip yanıma geldi.
" Kim yaptı sana bunu?" diye sordu safça. Bazen bu kadar saf olması sinirimi bozuyordu.
" Saf mısın kızım? Düştüm düştüm. Arabadan inerken bildiğin yere çakıldım!" dedim sinirle. O da herkes gibi gülmeye başladığında daha da sinirlendim. Hayır, yani, komik bir şey miydi? Komikse ben neden gülmüyordum?
Kaşlarımı çattığımda gülmesini biraz durdurmaya çalıştı. Etrafa biraz göz gezdirdiğimde; derenin kenarındaki ahşap kafe çekti dikkatimi. Güzel bir mimarisi vardı, iki katlı ve şirindi. Etrafı çam ağalarıyla çevrilmiş daha çok dikkat çekiyordu. Kafenin yanındaki lavaboyu görünce Duygu'yu kolundan çekiştirerek hafif karlı yolda ilerlemeye başladık. Karın ayaklarımın altında ezilmesi bana zevk veriyordu.
Geride ayak izlerimizi bırakarak lavaboya girdik. Çantamın içinden temiz pantolonumu alıp, çantayı Duygu'ya verdim sonra da içeriye girdim. Lavabonun temiz olması içimi rahatlatmıştı. Pis bir yer olsa üstümü değiştiremezdim. Pantolonumu çıkarıp yenisini giydim. Kirli pantolonumu, pis kısmı içerde olacak şekilde katladım ve dışarı çıktım. Çantayı aldım ve pantolonu en alt kısma yerleştirdim. Bu iş beni baya bir uğraştırmıştı açıkçası. Kremimi alıp ellerime sürdüm, dudağıma da nemlendiricimi sürüp işlemlerimi bitirdim. Temiz olmanın verdiği rahatlıkla lavabodan çıktık.
Gelirken bıraktığımız ayak izleri yağıştan dolayı kapanmıştı. Karlı yola yeniden izlerimizi bırakarak arabaya vardık. Herkes arabaya geçmiş bizim gelmemizi bekliyordu. Arabaya girdiğimde kimsenin laf atmaması işime gelmişti. Tabi, arkadan kıkırdama sesleri geliyordu ama bunları göz ardı ederek yerime oturdum.
Araba yeniden hareket ettiğinde bu sefer uyumayı reddettim. Etrafı seyretmek daha cazip geliyordu şuan. Yukarıya çıktıkça yerler daha bir beyaz oluyordu. Ağaçların üzerine duvak gibi örtülmüş kar, yerin bembeyaz oluşuyla mükemmel bir ahenk oluşturmuştu. Arada gözüken yeşillikler, bir genç kızın makyajı gibi sade ve güzeldi. Bu güzel manzarayı bozan tek bir unsur vardı bence; yağacak olan karı temsil eden kara bulutlar... Gözüme batmışlardı!
Alman çakması arabanın ortasına geçip; ilgiyi üzerine toplamaya çalıştığında ona döndüm. Eren sarı düz saçları olan, kahverengi gözlere sahip bir çocuktu. Uzun boylu fakat cılızdı. Ama yine de fena değildi. Herkesin ilgisini tamamen çektiğinde konuşmaya başladı.
" Hadi herkes en sevdiği sözü söylesin! Sessiz sessiz gitmekle bu yol çekilmez! On sekiz kişiyiz, herkes söyleyecek!" dedi ve güldü. Herkesin hoşuna gitmişti herhalde ki kimseden ses çıkmamıştı. Ve en önde oturan söz söyleme oyunumuzu başlattı.
" Sal yaralı balıkları gitsin, misina artık çok gergin." Dedi.
" Keşkelerle hayalini kurduğumuz insanlardan, neyselerle vazgeçiyoruz!" diye devam etti yanındaki.
" Boğuluyorsun adadım, hadi boy ver!" bunu gülerek söyleyen Duygu'ya sevgilisi öyle bir bakış atmıştı ki şoför dahil tüm araba kahkahalara boğulmuştu.
" Sana karşı içimde dev dalgalar var!" dedi Oğuz, Duygu'nun gözlerine bakarak. Romantik ponçikler.
" Çok şey gizliyorum. İçim çok karışık."
" Oluyor gibi olur, olacak gibi olur, oldu gibi olur, sonra bir bakarsın olan sana olur." Dedi aşk acısı çeken Ayfer.
" Bazen birkaç saniyelik bakışmak bile mutlu olmaya yetiyor."
" Boşver, dün de sevilmemiştin."
" Egosu kadar beyni olsa filozof olacak."
" Yazacaksan sadece bana yazacaksın."
"Herkes kalbimde bir yere sahipken senin ülken vardı."
" Yanlış şehirde yanlış insanlarlayız."
" Birileri ilkin olmadan son olursun!" dedi sabahtan beri dikkatimi çeken çocuk. Bu egosuna karşılık şu sözü söyledim:
" Ah be evladım! Dalgasız denizde herkes kaptan!" dedim ve arkadan gelen 'ooo' sesleri...
" Oysaki sen banaydın, ben sana."
" 50 kuruş versene ya!" dedi fırlama Buğra aynı zamanda da sınıfımızın dilencisi sayılırdı. Ve ardından tekrar kahkahalara boğulan bir otobüs...
" Akıl benim, ama nedense hep sende kalıyor!" dedi Esma mızmız bir şekilde.
" Gülme komşuna gelir başına!" dedi alman çakması. Kendisiyle ne kadar da çelişkili bir södü bu böyle.
" Bence de Eren!" dedim arabadan düştüğümde bana gülen hallerini ona anımsatarak. Söylediğimi sadece düştüğümü görenler anladığı için onlar güldü, diğerleri de ne olduğunu anlamaya çalıştı. Eren olayı tüm otobüse anlatmaya başladığında gözlerimi devirdim ve kulaklıklarımı taktım. Yeniden kahkahalarını dinlemeye mecalim yoktu. Yine o meşhur remixli müziklerimi dinlemeye koyuldum.
***
Kulaklıklarımın kulağımdan çekilmesiyle yeniden otobüse döndüm. Buğra kafamın üstünde dikilmiş bana bakıyordu. Ne var gibisinden baktığımda konuşmaya başladı:
" Hep beraber şarkı söyleyeceğiz! Hadi!" dedi ve öndekilere komut verdi. Bir rahat duramıyorlardı ama şarkı söylemeyi sevdiğim için – her ne kadar sesim kötü olsa da – aralarına katılacaktım. Müzik başladı ve bizde eşlik etmeye başladık.
Yok ki başka hiç kimsem
Yok yok yok bana
Ne hallerdeyim bir bilsen
Bir sor sor bana
Seni seviyorum canım desem
Çok zor zor bana
Neler çektim inanmazsın
Bir sor sor bana
Yapma ne olur
Kızarsam son olur
İkimize bu dünya
İnan ki dar olur
Yapma ne olur
Kızarsam son olur
İkimize bu dünya
İnan ki dar olur
Benim narin narin yârim
Suya düştü hayalin
Ne olacak şimdi halim
Benim narin narin yarim
Benim narin narin yârim
Suya düştü hayalin
Ne olacak şimdi halim
Benim narin narin yarim
Nerelere kaçsam elinden
Aşka merhem olmaz ki
Şu benim deli gönlüm
Senden ayrılamaz ki
Sonuna da bakmam aldırmam
Aşka çare olmaz ki
Şu benim deli gönlüm
Senden ayrılamaz ki
Benim narin narin yârim
Suya düştü hayalin
Ne olacak şimdi halim
Benim narin narin yarim
Benim narin narin yârim
Suya düştü hayalin
Ne olacak şimdi halim
Benim narin narin yarim
Keşke benimde narin yârim diyeceğim bir sevgilim olsaydı...
UMARIM BEĞENİRSİNİZ. OKUYAN ARKADAŞLARINI ETİKETLERSE ÇOK MUTLU OLURUM KİTABIM DAHA YENİ OLDUĞU İÇİN PEK BİLİNMİYOR. DESTEKLERİNİZİ BENDEN ESİRGEMEYİN. ÖPÜLDÜNÜZ.. <3 MULTİDE ŞARKI VAR...
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top