7
Taehyung'dan
"Çok saçma anlıyor musun? Neden başka bir şirkette çalışıyorsun ki!?"
Yükselen sesine karşı gözlerimi devirdim. Neredeyse her hafta bu tartışmayı yaşıyorduk.
Arkamdan masaya ilerleyen bedeninde gezindi gözlerim. Yıllar ondan hiçbir şey almamıştı.
Elleri kravatını düzeltmek için boynunda gezerken dırdır etmeyi bir an olsun kesmemişti.
"Seokjin..."
"...sabahları birlikte bile gidemiyoruz ya inanılır şey değil!"
"Seokjin," bedenimi bedenine ulaştırıp sevimli halimi takındım. Gerçi bu yaştan sonra üzerinde bir etkisi var mıydı bilmiyorum ama.
"Başka şirket dediğin şey bizim şirketimizin ilçe şubesi. Lütfen otur ve kahvaltımızı yapalım."
Bir bebek gibi kaşlarını çatıp onayladı beni.
"Yine de, senden ayrı kaldığım her durumdan nefret ediyorum."
Kısa bir kahkaha dudaklarımdan kopup giderken bu masum kıskançlığı kalbimi eritiyordu.
"7 yıl geçtikten sonra bile böyle konuşuyor olman da ne bileyim şov."
Sinirli tavrından ödün vermesi için söylediğim sözlerle sonunda tebessüm etmişti. Yıllar sonrasına uzanan birlikteliğimizde bitmeyen şeyler vardı.
O tebessüm ettiğinde içimde açan çiçekler de bunlardan sadece biriydi.
****
Seokjin'den
Elimdeki kitabın biten sayfasıyla birlikte yorulan gözlerimi kitaptan çekip sevgilime çevirdim. Koltukta uyuyakalmış olduğunu görüp gülümsedim.
Bugün çok yorulmuş olmalıydı. En çok seveceği kısımları okuduğum halde uyuyakalmasının başka açıklaması yoktu.
Olsun, yarın yine okurdum.
Kitabı usulca yana koyup, başımı elime yasladım. 7 yıl geçmişti. Içimdeki sevdanın nasıl katlanarak arttığını anlamadığım 7 yıl.
Aşkı, alışkanlığa dönüştürmeden yaşamıştık. Geceleri şiir, akşamları kitap okurduk birbirimize. Sabahları söylediği güzel her kelimede kalbim ilk zamanlardaki gibi atardı.
Ki şimdi de öyle.
Bu yedi yılın sonunda bana sorsalar, hala en güzel manzara karşımda uzanmış yatan adam derdim. Gözlerimi açtığım anda onu dilenirdi gözlerim. Ağzımdan çıkan her bir kelime onun adını kıskanırdı.
İç çekerek başımı yasladığım avucumdan kaldırdım. Biraz daha böyle yatmaya devam ederse ya ben kalp krizinden ölecektim ya da o amansız bir bel ağrısına yakalanacaktı.
"Sevgilim..."
Elimin içiyle yanağını okşarken usulca seslenmiştim ona. Irkilsin istemiyordum.
"Hı?"
Tepkisi tebessümüme derinlik katarken koltuk altlarından tutup oturur pozisyona getirdim. İster 26 yaşında olsun ister 56, o benim bebeğim olarak kalacaktı.
"Odamıza gidelim hadi."
Kırgın olsak dahi senelerdir tek bir kez bile ayrı yatmayı düşünmediğimiz odaya taşıdım bedenini.
Sonra soydum, öpücük kondurdum omzuna ve giydirdim.
Sonra o derin uykuların kollarına atarken kendini, ben dünyanın en şanslı adamı olarak izledim.
****
"Jungkook, abicim gelir misin bir dakika?"
Nazikçe olan isteğimden sonra odadan çıkmadan önce gördüğüm son şey Jungkook'un korku dolu gözleri olmuştu.
Peşimden kapıdan çıktığı anda kazağının omuz kısmından tutup arkamdan mutfağa kadar çektim.
"H-hyung ne oldu ya?"
Gözlerimi kısıp karşımda duran Jungkook'a sert bir bakış attım.
"Ulan şerefsiz şeytan! Annemin yanında niye Taehyung'u utandıracak şeyler söylüyorsun!"
"Heaa..."
Anlamamış gibi bir de sonradan böyle tepki vermesine karşılık olarak elimle kafasına bir tane geçirdim.
"Ne vuruyorsun ya! Hyung dedik bağrımıza bastık yap-"
"Çocuklar, bir sorun mu var?"
Annemin gelen sesiyle ikimiz de kendimize çeki düzen verip ona döndük. Taehyung gibi, hassas biriydi ve aramızdaki şeyi bir tartışma sanmasını istemiyordum.
"Jungkook'la yaptığı çizimler hakkında konuşuyoruz anneciğim. Bir sorun yok merak etme."
Yüzü yeniden şefkatiyle aydınlanırken elini sırtıma koyup sıvazladı ve gitti.
Dolmasına mani olamadığım gözlerimle arkasından baktım bir müddet.
Taehyung, bana yeni bir hayat bahşetmişti. Önce sevgisiyle beni kutsamış sonra ise bana yeni bir aile kazandırmıştı.
****
Yazardan
7 yıl geçmişti evliliğe adım attıkları o günün üstünden.
Bu sürede Seokjin hayalini kurduğu şirketi sevgilisiyle birlikte kurmuş, üstelik ülkenin en prestijli şirketi konumuna da bu kısa sürede getirmeyi başarmıştı.
Üzerlerinde taşıdıkları 'Ilk eşcinsel evliliğini yapan çift' unvanları ile bu sürede birçok insana dayanak olmuş, sevgilerini korkmadan yaşayabilmelerini sağlamışlardı.
Namjoon, kendini geliştirmek için Londra'ya taşınmıştı. Jungkook ise ülkenin en iyi ikinci şirketinde yönetici olmuştu.
Bay Park, Seokjin şirketten ayrılırken birini önermesini istemiş sonrasında ise yönetici olarak önerilen Jungkook'a sonsuz güvenini sunmuştu.
Peki, Yardımcı Ahn'a ne mi oldu? Dört sene önce tutulduğu bir kadının peşinden Japonya'ya gidip yeni bir hayat kurdu. Aşk, ondan sonunu getirecek hırsını almış dünyalar güzeli bir kız çocuğu bağışlamıştı.
*******BÖLÜM SONU********
Merhabalar💜
Hayatlarında neler oluyor diye yazmak istedim biraz. Umarım beğenirsiniz.
Ve...
Sizi çok özlüyorum.
Sizi seviyorum, Taejin'i sevin.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top