KAÇIŞ

"Bence çok bile vakit kaybettik,ben koşmaya karar verdim.Bunun için sizi zorlayamam gelmek zorunda değilsiniz, ve burada kalmanız konusunda size saygı duyuyorum".

"Şaka mı yapıyorsun?diye sordu,"Asu.

"Hayır gayet ciddiyim"  diyerek yanıt verdi Ezel.

"Yani ölüme gidiyorsun öyle mi?"diyen Asu'ya,nasılsa öleceğiz ha burada bekleyerek ölmüşüz ha ben yolda koşarken yolda ölmüşüm, ne fark eder?

"Bu saçmalık dedi "Asu.

"Anlamıyor musun Asu?sıkıldım.Burada böylece oturup, hiç bir şey yapmadan beklemekten sıkıldım.Koşmak istiyorum.Oraya asla varamayacağımı biliyorum, ama, en azından bunun için çaba sarf edeceğim, ve bu şekilde ölmüş olacağım.Burada böylece oturup, koşmakta olan insanları izlemek beni mutsuz ediyor".

"Oraya asla varamayacaksın dedi" Asu.Bunu biliyorsun değil mi?

"Biliyorum,ama, gene de koşacağım.En azından elimden geleni yapmış olacağım,diyerek son kez kararlı bir biçimde konuştu,"Ezel.

"Ezel,arkadaşlarına sarılarak vedalaştı.Tam gitmek üzereydi ki,dur"  diyerek arkasından bağırdı,Beyza.

"Beyza,lütfen ben kararımın arkasındayım. Boşuna kalmam için beni ikna etmekle uğraşma".

"Seni kalman için ikna etmeyeceğim, merak etme.Sadece beni de al diyecektim.Bende gelmek istiyorum".

"Emin misin?".

"Evet diyerek kafasını salladı "Beyza.

"Siz beni delirtmek mi istiyorsunuz?aranızda anlaştınız öyle mi?".

"Asu,lütfen ben sadece diyordu ki,Beyza, birden bire Asu'nun da yolculuk için hazırlandığını fark etti".

"Sende mi geliyorsun?".

"Bende miymiş?ne yani burada tek başıma mı kalacaktım?yapayalnız sizsiz olmaz,bu yolda beraberiz dedi" Asu.

"Emin misin?"diyen Beyza'ya,bunu bir kez daha sorarsan bozuşacağız ha ona göre diyerek karşılık verdi,Asu.Bunu söylerken son derece sinirli görünüyordu.

"Ben hazırım dedi "Ezel.

"Sen zaten saatlerdir hazırsın Ezel.Bunu planladığın o kadar belli ki dedi "Asu.

"Neyi planladığım?".

"Yok bir şey artık hazırsanız koşmaya başlayalım dedi "Asu.

"Neyi planladığım çabuk söyle" diye ısrar eden Ezel'e ye amma da meraklısın diyerek karşılık verdi,Asu.

"Önemli bir şey değil niye bu denli söylemem için ısrar ediyorsun ki?tamam mesele şu ki,koşmaya olay olduğu andan beri karar vermiştin sadece düşünüyordun ve bunu tek başına yapmayacağını da biliyordun.Yani aslında sen bizim seninle geleceğimizi seni o yolda tek başına bırakmayacağımızı biliyordun Ezel".

"Yani şey ben".

"Boşuna kıvırmaya kalkma biz dostuz ve dostlar birbirlerini asla yarı yolda bırakmazlar.Ayrıca zor günlerde de dostlar birbirlerinin yanında olurlar.Hep iyi günlerimizde birbirimizin yanında olursak o zaman dostluğun ne anlamı var ki?".

"Nede güzel söyledin diyerek elini arkadaşının omzuna koydu," Beyza.

"Çok doğru dedi" Ezel'de.Ve artık büyük yolculuğa hazırdılar.Korkuyorlardı, ama, bildikleri bir şey vardı,oda korkularıyla yüzleşmeleri gerektiğiydi.

Korkularımızda yüzleşmeliyiz.Bu Ezel'in aklına birdenbire ünlü bir filozofun sözünü getirdi."beraberinde getirdikleri umutlar ve korkularla akın-akın gelen arzulara teslim olduğumuz sürece...kalıcı mutluluğa ya da huzura hiçbir zaman kavuşamayız"demişti Arthur Schopenhauer.

Ve koşmaya başladılar.Durmadan koştular, ellerinden geldikleri kadar koştular.

Koştular ve koştular.Durmadan...

Ta ki nefesleri tıkanıp yoruluncaya kadar.1 dakikalığına da olsa durdular.Çok yorulmuşlardı.Biraz dinlenmeleri gerekiyordu.Fakat bunun için bile fazla vakitleri yoktu.Birbirleriyle hiç konuşmadılar.Sadece oldukları yerde kalarak öylece birbirlerine bakıp,dinlendiler.

Zaman giderek daralıyordu.

"Devam edelim dedi" Asu.

"Haydi dedi" Ezel'de.Böylece yolculuklarına kaldıkları yerden devam ettiler.Herkes telaşlı bir biçimde asla oraya varamayacaklarını bilmelerine rağmen koşuyorlardı.Kimi de durumu kabullenmiş parklarda oturup sohbet ediyorlardı.Ölmeden önceki son zamanlarını konuşarak,yemek yiyerek,içerek geçiriyorlardı.Bir kaç tane köpek kıvrılmış kaldırımda uyuyor,hava hafif esiyordu.

Bunlar başımıza gençler yüzünden geldi diyerek bağırdı, ihtiyar bir adam.

"Neden gençler? "diye sordu,koşmakta olan orta yaşlarda bir adam.

"Neden olacak?" interneti kullanan onlar.Bizim sosyal medyayla işimiz mi var?dünyaya virüs bulaştırdılar ,ve hepimiz,tüm insanoğlu ölüyor.Suç tamamen onların.Düşüncesizce davrandılar,cep telefonlarını gereksiz kullandılar.Faydalı işler yapmadılar.Üretmediler.Yararlı bir biçimde kullanmadılar.İşte bizde bunun bedelini ödüyoruz.Hepimiz hatalıyız.Yaşlı adam bunları söylerken diğer adam çoktan gözden kaybolmuştu bile.Yanıtı asla öğrenememişti.Ezel,haklı diye düşündü,koşarken.Bu olanların yaşanmasında insanoğlunun da hata payı yüksekti.Her ne kadar dünya hatasını kabul etmeyen insanlarla dolu olsa da, bu bir gerçekti.

Acı gerçekler.Hayaller ise güzeldi.Mesela şu anda içlerinde bulundukları durumdan kurtulmayı istemeleri tamamen bir hayaldi.

Zor bir hayaldi.

Bunun gerçeğe dönüşüp dönüşmeyeceklerini bilmiyorlardı.Sadece o an için kurtulduklarını hayal etmek onları mutlu ediyordu.Koşuyorlardı, ve bunu diğer insanlar gibi olmayacağını bilerek yapmak istemiyorlardı.

Azda olsa inanmak istiyorlardı.En azından her şey sona erene dek.

Son yakındı.

Koşarlarken birdenbire Ezel,onu gördü.Bu Carlos'du.Sevdiği,koşarken kaybettiğini sandığı ve bir daha asla göremeyeceğini düşündüğü adam.Oda onu görmüştü.Uzun bir süre oldukları yerde durarak bakıştılar.

O an görülmeye değerdi.

Bakıştılar ve Carlos koşarak ona sarıldı.

"Carlos sen ben seni kaybettim sandım göreceğimi sanmıyordum.Sen yaşıyorsun diyerek konuştu,Ezel.Bunu söylerken dayanamadı, ve birdenbire ağlamaya başladı.Gözyaşları yanaklarından aşağıya doğru yavaşça akmaya başladı.Carlos, merak etme ben iyiyim, bende seni kaybettim sandım,sensiz öleceğimi bilmek beni kahrediyordu.Artık seninleyim,yanındayım ve seni asla bırakmayacağım".

"Keşke Carlos,ama,az kaldı.Zamanımız giderek daralıyor.Virüs salgını gittikçe şehrin her yanına yayılıyor, ve kurtulmak için hiç şansımız yok".

"Bunu biliyorum.Olsun seni buldum ya en azından seninle birlikte öleceğim,yalnız değil.Herkes tuhaf, ama , bir gemiden bahsediyor.Oraya ulaşmayı başaran bir azınlık kurtulacakmış".

"Ah Carlos evet ama bu imkansız".

"Gene de koşacağız değil mi?".

"Evet"  diyerek kafasını salladı,Ezel.Carlos'a bir kez daha sarıldı.Artık yanındaydı , ve kendisini daha bir güvende hissediyordu.Onun yanında mutluydu.Her ne olursa olsun,ne yaşanırsa yaşansın onu seviyordu.Aynı şekilde Carlos'un, da kendisini sevdiğini biliyordu.Onun için her şeyi yapmaya hazırdı.Ölüme gitmeye bile.

Birbirinize tekrar kavuşmanıza çok sevindim diyerek ağlamaya başladı,Beyza.Aklına Kıvanç,gelmişti.Bütün bu olaylar olmadan önce onu aramıştı.Fakat kendisine geri dönmemişti.Muhtemelen telefonu bozulmuştu, yoksa onun bildiği Kıvanç,her ne olursa olsun kendisini arardı.Sonra bu olaylar başlamıştı.Kim bilir Kıvanç neredeydi?nerede?ne yapıyor?hayatta mı?korkuyor mu?onunda gözleri benim onu aradığım gibi arıyor mu?diye düşündü,içinden.Of çıldıracağım.

"Beyza, ne oldu?neden ağlıyorsun?ayrıca dalıp gittin ne düşünüyorsun?"diyerek endişeli bir biçimde konuştu,Ezel.Carlos'a, kavuştuğu için çok mutluydu,ama,arkadaşının üzgün olup,ağlamasına da dayanamıyordu.İçi acıyordu ,ve çok üzülüyordu.

"Ben Kıvanç'ı, düşünüyordum.Onu bulamadım.Beni hiç aramadı,yani haber alamadım".

Telefonu bozulmuştur, ya da şarjı bitmiştir,merak etme en kısa zamanda seni arayacaktır.

"Ölmeden önce onu görmek istiyorum,son bir kez daha dedi" Beyza.Ezel'de,bu esnada ona sarılarak teselli etti.Bu olayları gören Asu'da,en sonunda dayanamadı, ve Yasemin'i, aramaya karar verdi.O ilişkiyi bitirmişti.Arkadaşlarına bitirmesinin nedeninin nedensiz olduğunu söylemişti.Fakat nedensiz değildi.Tıpkı hiç bir şeyin de nedensiz olmadığı gibi.Utanmıştı.Çevresinden,arkadaşlarından,toplumdan ve herkesten utanmıştı.Muhafazakar bir çevrede büyüyen geleneklerine,göreneklerine bağlı biri olan Asu,bir kadınla yakınlaşınca sanki dünya başına yıkılmıştı.O böyle biri değildi,olamazdı da.Duldu.Boşanmıştı, ve kocasını çok sevmişti.

Bir zamanlar...

Evet sevmişti.Kadınlara ilgisi olamazdı.Olmadığını düşünüyordu,ta ki Yasemin'e,rastlayıncaya dek.

Lezbiyen olduğunu itiraf etmekten korkmuştu.Fakat o buydu.Ve ne kadar inkar etmeye kalkarsa kalksın gerçeği asla değiştiremezdi.Oda Yasemin'i,sevdiği gerçeğiydi.Gene de bunu kızına açıklayıp,söyleyemezdi.Ondan özür dileyecekti.Ölmeden önce bunu yapmalıyım , diye düşündü.Hem de bir an önce.Yoksa çok pişman olacaktı.Pişman olacağını biliyordu.

"Alo Yasemin,ben Asu.Çok özür dilerim.Seni kırmak istememiştim.Seni seviyorum.Cevap gelmeyince Asu,orada mısın?lütfen konuş benimle"  diye bağırdı.

"Evet buradayım".

"Yasemin,ben çok üzgünüm".

"Bak biseksüel olduğun için üzülmene gerek yok.Bunu bekliyordum , zaten.Sen benim gibi değilsin,er ya da geç beni terk edecektin".

"Niçin böyle konuşuyorsun?".

"Sen lezbiyen filan değilsin, kendini de suçlamayı bırak.Sadece bilirsin , bazı anlık zevkler, gelir.Ve sende hayatına değişiklik getirmek istediğin için benimle birlikte oldun,bir kaçamaktı oldu,bitti diyelim ne dersin?".

"Hayır öyle değil dedi "Asu.

"Öyle değilse ne?benden utandın.Bizden utandın öyle mi?eğer öyleyse bu daha kötü".

"Ben üzgünüm".

"Kapatmak zorundayım".

"Yasemin lütfen seni seviyorum, bize bir şans daha ver".

"Bir dakika sen ciddi misin?".

"Evet gayet ciddiyim. Seni seviyorum, ve ölmeden önce seni bir kez daha görmek istiyorum".

"Neden ölesin ki?sen neden bahsediyorsun?iyi olduğundan emin misin?başın belada mı yoksa?".

"Yasemin sen neredesin?olanlardan haberin yok mu yani?ölecek olan sadece ben değilim, tüm insanlık bir kaç gün içinde yok olacak".

"Ben evdeydimMüzik dinledim.Ve hiç bir şey anlamıyorum".

"İki gündür evden dışarı çıkmadın mı yani?".

"Hayır çıkmalı mıydım?".

"Olamaz.Peki hiç ses gürültü filanda mı duymadın.Bağıran,koşan insanlar filan?".

"Hayır".

"Peki ya televizyon iki gün boyunca televizyonu da mı açmadın?".

"İnternette film izledim,sadece".

"Bak olanları sana telefonda anlatamam".

"O halde dışarıda buluşalım,dedi,"Yasemin.

"Tamam, ama, çabuk gelmelisin.Biz şehrin dışındayız,epey bir uzaklaştık.Koşuyoruz".

"Koşuyor musunuz?".

"Yasemin lütfen,bak sana adresi söylüyorum,"diyerek yolu tarif etti,Asu.

"Orada ne işin var?çok uzaktasın.Oraya gelmem en az yarım saati bulur".

"Sorun değil ben beklerim,çabuk gel,bir an önce yola koyulmalısın,vaktimiz yok.Gelince sana her şeyi anlatacağım,tamam mı?".

"Tamam geliyorum bekle beni,ama,beni korkutuyorsun,"diyerek telefonu kapattı,Yasemin.Hazırlanıp,bir an önce yola koyuldu.Ve otobüsteyken koşmakta olan panik içerisinde bir sürü insan gördü.İşte o anda bir şeylerin ters gittiğini anladı.Telefonuyla internete girdi,ve son dakika haberleri yazdı.

Ve o anda her şeyi anladı.Haberi okurken hem çok şaşkındı,hem de ağzı bir karış açıkken gözlerinden bir kaç damla yaş süzüldüğünü de anca telefonu kapatırken fark edebildi.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top