Bölüm#2 (Devre)
Güneşin kızıllığı yeni yeni odaya vurmaya başlamıştı. Yusuf hafiften doğrularak elini başına koydu derin bir nefes alarak.
^ Offf... Bu nasıl bir ağrıdır ya beynim çatlıyor sanki.
Diyerek ranzada oturmaya başlar, hafifçe başını ranzanın üst katına çevirir. Yüzünde buruk bir gülümseme oluşur. Tekrar önce yere bakarak ellerinin arasına başını koydu.
^ Senin intikamını da bu ihanetin hesabını da sorucam devrem sen merak etme.
Diyerek saçların arasında dolaşan parmaklarını yumruk yaparak biraz hırs soludu. Ardından karşısına doğru kafasını kaldırdı. Vatanın yattığı yatak boştu, çoktan kalkmış yatağını da toplamıştı.
Yusuf ayağa kalktı dolabına doğru gelip dolaptan üniformasını çıkarıp giymeye başladı. En son palaskayı takarken kapı çaldı.
^ Gel
Gelen Ramazan'dı tepside çayla gelmişti
" Komutanım size taze çay getirdim, sabahları seversiniz.
Yüzünde hafif bir utanma ve tebessümle, aynı şekilde Yusuf'ta tebessüm ederek
^Getir Ramazan getir
Sen beni iyi tanıyorsun Ramazan. Eee Turan'ın da hakkını yememek lazım.
Sahi Turanlar ne zaman geliyor.
" Vallah komutanım pek bilgim yok ama birkaç güne gelirler.
^ İyi iyi gelsinler, bu kadar fazla uzak kalmasınlar buradan.
Gülümseyerek.
" İnşallah komutanım.
Birkaç saniye sessizlik oluştu sonra ise sessizliği Ramazan bozdu.
" Komutanım haddim değil ama bir şey sormak istiyorum size.
^ Hmm... Sor bakalım neymiş
Dedikten sonra Ramazan'a doğru baktı.
" Komutanım çok durgunsunuz, sürekli kafanızda bir şeyler kurgular gibisiniz. Dışarıya içinizi öyle kapatıyorsunuz ki kimse görmesin diye mücadele veriyorsunuz. Neden komutanım?
Yusuf önce çayından son bir yudum aldı, ardından ranzanın üst yatağına baktı. Derin bir nefes aldıktan sonra Ramazan'a bir kaşı kalkık şekilde bakarak.
^ Her şeyin bir sebebi olduğu gibi bununda var tabi sebebi, sen şimdi bunları boşver. Hadi şimdi içtimaya geç kalmayalım.
Dolabından mavi beresini alıp odadan çıkarlar. İçtima alanında herkes hazırdır. Alana çıkan kapıdan çıkarken önce Serdar çıkıyor ardından Yusuf basamakları inmeden etrafı ucu bucağı gözükmeyen sabahın soğuğu ile belli noktalarda sis yapmış dağlara bakıyor. Ardından Serdarın yanına gitti. Başınla onay verir gibi Vatana kafa salladı. Vatan da askerlere dönüp yüksek sesle.
= Sancak Tepe. Rahat. Hazır ol.
= Dikkat...
Geri dönüp Serdarın karşısında tekmil vermeye başlıyor.
= Bir astsubay, bir uzman, dördü izinli olmak üzere otuz erbaş ve erle emir ve görüşlerini hazırdır komutanım.
~ Sağol Uzmanım.
Asker... Rahat...
Şimdi beni iyi dinleyin bahar geliyor hatta geldi. Malum grupları biliyorsunuz hepiniz. Yakında yine ısınmaya başlar buralar o yüzden sizden hazır olmanızı istiyorum. Boşlama, laubali hareketleri şimdilik bırakın. Teçhisatlarınızı kontrol ediniz, her daim teyakkuzda olun. Onlar aman vermez, her türlü hile hurda var.
Anlaşıldı mı asker?
©Emredersiniz komutanım.
Serdar Yusuf'a dönerek.
~ Senin bir diyeceğin var mı Yusuf?
^ Yok komutanım, eğitimde ben bilhassa ilgilenecem merak etmeyin.
Serdar tebessüm ederek.
~ İyi o zaman gerisi sizde beyler.
Serdar arkasına ellerini bağlayıp içeriye doğru giderken. Yusuf askerlere doğru ağır adımlarla ilerler. Yüzünde yapacaklarından dolayı mutlu olacak bir gülümseme ile.
^ Beyler spor eğitimi tam olarak sekiz buçukta ona göre hazırlanın.
Derken Hasan'ın yüzünde bir korku ifadesi.
' Aha şimdi sıçtık.
^ Şimdi herkes istirahatte.
Der ve herkes dağılır Yusuf'ta Serdarın odasına doğru ilerler.
Bir, bir buçuk saat sonra.
> Oğlum bu adama ne olmuş böyle? Durmak bilmiyor
* Ne olduğunu bilmiyorum dayı oğluda ciğersiz olduğu kesin. Öldüm lan ben.
Konuşmaları duyan Vatan koşma hızını keserek, askerlerin ona yetişmesini bekler.
~ Beyler çeneleri kapatalım, ayaklar çalışsın ayaklar.
Hadi Yusuf komutana yetişicez.
Hadi hadi...
Yusuf önde giderken tempoyu arttıran Vatan emir üzerine askerlerde tempoyu arttırır.
Yusuf yine aklında binlerce düşünce ile koşarken, aklına gelenler sayesinde daha çok hırslanıp daha çok hızlanıyordu. Karakola doğru yönelim nizamiyeye ilk giren Yusuf oldu duraksadı. Arkadan koşarak gelen askerlere bakıp.
^ Hadi beyler hadi.
Kumsalda koşmuyorsunuz, dağ burası dağ...
Ayaklarınız her vakit sağlam ve doğru yere basacak. Gözleriniz her zaman çevreyi gözleyecek.
O parmaklar her vakit tetikte hazır bekleyecek.
Hadiii...
Nizamiyeye giren askerler soluk soluya kaldılar. Birkaç direk yere uzandı bir kaçı çöktü, oturdu.
" Öldüm ben ciğerim yanıyor, offf.
! Sen mi ben mi? Bacaklarımı hissetmiyorum.
Vatan yavaşça Yusuf un yanına geçer.
= Komutanım şimdi ne yapıyoruz.
^ Parkura başlayalım.
= Emredersiniz komutanım.
Vatan askerlere doğru yönelerek.
= Hadi beyler yeter bu kadar dinlenme. Parkura başlıyoruz.
Hasan kalkmak için harekete geçerken
' Bir nefes alsaydık yaa...
^ Hasan...
İlk sen başla ve en son yine sen bitirecen.
' Ama komutanım.
^ Aması maması yok. Hadi Hasan.
Bir daha ki sefere içinden düşünmeyi unutmazsın.
Der ve güler. Yusuf un bu lafına diğer askerlerde güler. Hasan'da parkura başlar sinirli bir şekilde
' Ay ben ağzıma emi.
Askerler ikişer ikişer başlar parkuru yapmaya devam eder. Vatanla yan yana olan Yusuf pür dikkat onları izler. Üçüncü tur bitmeye yakın.
^ Vatan tur bitince sıraya geçirsene.
~ Emredersiniz komutanım.
Der ve Yusuf sıraya geçeceklere yere doğru adımlar.
= Asker beşli çift kol sıraya geç.
Diyerek emir verir ve askerler Yusuf un olduğu yöne doğru hızlı adımlarla ilerler. Ardından beşli sıra oluştururlar. Yusuf'ta onlara doğru ilerler ve yakın bir mesafe kala durur. Askerleri biraz gözler.
^ Evet beyler yoruldunuz mu?
Halinizden belli oluyor bazılarınızın.
Selim zor nefes alarak.
> Estağfurullah komutanım ne yorulması.
Ramazan'la Hasan Selime biraz sert bir şekilde kafalarını çevirmeden bakar. Aynı zamanda Yusuf ve Vatan da sessiz bir şekilde gülerler.
= Yorulmak iyidir komutanım.
^ Evet öyle iyidir hele ki bir şey uğrana yoruluyorsan ve o yorgunluğun karşılığını alıyorsan daha ne istenir dimi.
Beyler ben sizi boşa yormuyorum bu kadar hırpalamıyorum. Evet Vatan uzmandan ya da Serdar teğmenden daha fazla zorluyor olabilirim. Lakin bunun nedenleri var. Siz astsubaylık okuluna nasıl hazırlandığımı görseydiniz. Neyse konumuz o değil.
Bakın beyler bir şey başarmak istiyorsanız çalışmanız ve çabalamanız gerekli bu her ne olursa. Bizimde hazır olmamız lazım. Her zaman her şekilde. O yüzden şimdi teriniz soğumadan devam.
Şınav vaziyeti al...
Askerlerin her biri aynı anda yarım sağa dönerek direk şınav vaziyeti aldılar. Ardından Yusuf un komut vermesi için beklemeye koyuldular.
^ Bir... İki... Üç...
Emek vermeden hiçbir şeyi kazanamazsın. Dört...
Kazansa da elinde tutamazsın. Beş...
Güçlü olman lazım. Altı...
Güçlü olacaksın ki, savaşa bilesin. Yedi...
Savaşmadan yanında ki adamı koruyamazsın. Sekiz...
Duraksar aklına takılan şeyle. Birden sinirli bir şekilde.
^ Yanında ki adamı koruyamazsan ne için savaşacaksın lan. Dokuz...
Yanında ki adamı koruyamayan vatanı nasıl koruyacak. On...
Şimdi beni iyi dinleyin, devamı sizde.
Yusuf önce başını gökyüzüne kaldırır, ardından da karakol girişindeki direkte olan bayrağa bakar. Yusuf izleyen Vatan durumu anlar ve gülümser ardında ciddileşir.
^ Ey şanlı ordu,
Der ve şınav vaziyetinde olan askerler şınav çekerken tek bir ağızdan.
© Ey şanlı asker.
^ Haydi gazanfer,
© Umman-ı safter
^ Bir elde kalkan,
© Bir elde hançer.
^ Serhadde doğru,
© Ey şanlı asker.
Sesleri duyan Serdar ne olduğunu anlamak için cama doğru gelir. Yusuf'u ve şınav çeken askerleri görür. Yüzünde gururlanmadan ve duygulanmadan doğru bir gülüş ve gözlerinde bir ışıltı oluşur.
~ Helal olsun be aslanlarım...
^ Deryada olsa,
© Herşey muzaffer.
^ Dillerde tekbir,
© Allahü Ekber.
© Allahü Ekber,
© Allahü Ekber...
^ Ordumuz olsun daim muzaffer.
© Amin...
Herkesin yüzünde bir gülümseme ve huzur oluştu. Sanki o tüm yorgunluk gitmiş gibi. Yusuf önce bir nefes aldı ve.
^ Asker kalk...
Şınav vaziyetinde olan askerler hemen doğrulup hazır ol vaziyetine geçti.
^ Şimdi niye sizi bu kadar yorduğumuzu anlamışsınızdır umarım.
Bu günlük, yeter bu kadar hepiniz yoruldunuz dinlenen biraz. Yarın yine devam.
Askerler kendi aralarında biraz mırıldandı. Yusuf Vatanın yanına giderken birden geri döndü.
^ Şimdi ter dökmeyen, savaştı kan döker. Bunu da sakın unutmayın.
Askerler bir duraksadı ve ciddileşti. Ardından Yusuf Vatanın yanına doğru gitti.
^ Vatan gerisi sende paşam, ben üzerimi değişip Serdar teğmenin yanına geçicem işini bitir gel bir çay içeriz.
= Emredersiniz komutanım.
Yusuf odasına gider ve dolabını açarken, dolap kapağının iç kısmında bantlanmış olan fotoğrafa dikkatlice bakar. Kamuflajlı halde kendisi ve yanında aynı şekilde yanında biri daha vardı. İkiside birer kolunu birbirinin omuzlarına atmıştı. Fotoğrafa dokunup bir derin nefes aldı. Ardından kafasını hızlıca sallayıp. Askılıktan kıyafetlerini alıp hızlıca değişti üstünü ve odadan çıktı.
Akşam üzeriydi hafif hafif hava kararıyordu. Askerler koğuşta Yusuf, Vatan ise Serdarın odasında muhabbet ediyorlardı. Tam o sırada kapı çaldı. Muhabereden Yüksel gelir.
~ Gel...
¤ Komutanım, komutanlıktan arıyorlar sizi istediler.
~ Tamam geliyorum.
Serdar Yusuf'la Vatan a bakarak
~ Siz devam edin ben geliyorum.
Beş dakika sonra Serdar gelir.
= Hayırdır komutanım?
~ Bir devriye görevi geldi gece yarasına doğru. Kısa bir güzergâh üzerinde.
^ Tamam ben giderim timi alıp.
~ Yok sen kal Vatan gitsin.
^ Komutanım ben...
Serdar Yusuf'un sözünü keserek ve hafif tok sesle.
~ Yusuf...
^ Emredersiniz komutanım.
= Ben çocukları ayarlarım komutanım.
~ Tamam Vatan saat 10:30 da hazır olsunlar.
= Emredersiniz komutanım.
Yusuf'un biraz yüzü düşmüştür Serdara bakarak.
^ Komutanım ben müsaadenizi istesem.
~ Tabi tabi...
Yusuf tekmil verip çıkar odadan ve lavaboya gider elini yüzünü yıkarken. Kulağına bağlama sesi gelir. Ellerinde ki suyu iyice silkerek. Koğuşa doğru ilerler ve geldiğinde Yusuf'u gören Selime sorun yok dercesine el işareti yaptıktan sonra. Kapıya omzunu dayayıp ellerini bağlar ve Muharrem i izlemeye başlar ve çok geçmeden Muharrem sözleri söylemeye başlar.
(Medyada Şarkı Mevcut)
* Karadır şu bahtım kara
Sözüm kar etmiyor yara
Yaktım yüreğimi nara
...
Yusuf biraz dinledikten sonra eli telefona gider. Ardından hızlı adımlarla nizamiye ye doğru çıkar.
Rehbere girip babasını bulur aramaya basar. Telefonu kulağına götürürken karşı tarafı izler. Tam o esnada sırada gölgelenme ve hareketlenme görür. Odaklanıp dikkatlice bakar ve ardından iki el ateş sesi gelir telefonu elinden bırakır. Yüksek sesle...
^ Baskın var.
Diye bağırırken bir rpg sesi ve ardından patlama oluşur.
Romanı Nasıl Buldunuz?
Fikir ve Düşüncelerinizi Bekliyorum
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top