19. Bölüm
Anlamsız gözlerle karşısında duran kısa saçlı kadına bakıyordu Doğan. Kaçmak için bir yol düşünüyordu. Nasıl yapacağından emin değildi. Kadının kendisini tek hamlede öldürecek kadar güçlü olduğunun farkındaydı. Kadınla bir anlığına göz göze geldi. O an Azrail'in gözlerine baktığını hissetti. Ruhu bedenini terk etmemek için direniyordu sanki.
"Her şekilde beni öldürmeyecek misin?" dedi Doğan.
"Akıllı çocuk!"
Geçen saniyelerin birbirine çarpmasıyla Doğan daha da endişeleniyordu. Yıldız'ın çoktan yanında belirmesi gerektiğinin farkındaydı. Anneannesinin yokluğu, aklına düşünmek istemeyeceği şeyleri getiriyordu. Ruhunu umutsuzluğun kapanına hapsetmek istemiyordu.
Kadının kulaklığından gelen sesle birlikte mağazanın arka taraflarından gürültü kopmaya başlamıştı. Oluşan gürültüye, kadının belinden çıkarıp havaya ateş ettiği kurşunların sesi eşlik ediyordu. Kadın silahını yere doğrulttu. Doğan'ı rafların arasından çıkardı. Onu insanların daha rahat görebileceği bir yere sürükledi. Doğan omzunda oluşan kıtlama sesinin acısına dayanmaya çalışıyordu. Bir yandan da eline raflarda duran tornavidalardan birisini almayı başarmıştı.
Kadın, insanların arasında belirince silahı Doğan'ın kafasına dayadı. "Burayı terk edin yoksa çocuk ölür!"
Etraftaki insanlardan bazıları mağazayı terk ediyordu. Bazıları ise kadına sakin olmasını ve çocuğu bırakmasını söylüyordu. Kadın elindeki silahı tekrar havaya kaldırdı. İki el ateş etti. Silah sesini duyanlar telaşla kendilerini mağazadan dışarıya attı.
"Size burayı terk edin dedim!" Kadının sesi bombaları aratmayacak kadar gürültülüydü.
Doğan sinsi bir gülümsemenin ardından sessizce konuşmaya başladı. "İnsanların arasındayız!"
Tam o an da, elindeki tornavidayı kadının gözüne sapladı. Tornavidayı orada bıraktı. Bu hareketin bir vampire zarar veremeyeceğini biliyordu. Oradaki insanların hiçbirisi de kadının vampir olduğunu bilmiyordu. Yani insanların arasındayken kadın rol yapmalıydı. Üstelik vampirlerin kanı kırmızı renk değildi. Eliyle gözünden akan vampir kanını kapatmalıydı. Kimse kanını görmemeliydi. Vampir, Doğan'ı bırakmak zorundaydı ve öyle de oldu.
Kadın bir elinde silah tutup diğer eliyle gözünü kapatıyordu. Sahte acı çığlıkları atıyordu. Doğan ne yapacağını düşünemiyordu. Yıldız'ı bulma umuduyla etrafa bakıyordu. Gitmekle kalmak arasındaki derin uçurumda yuvarlanıyordu. Mağazanın içinde Yıldız'ı mı aramalıydı? Yıldız iyi olsaydı zaten şu an yanında olurdu. O zaman mağazadan mı kaçmalıydı? Peki ama nereye? Kendisini öldürmek isteyen vampirlerden ne kadar uzaklaşabilirdi ki? Anneannesi olmadan iki dakika bile hayatta kalamazdı!
Mağazada kalan birkaç insan olan biteni şaşkınlıkla izlemeye devam ediyordu. Genç bir tanesi çoktan telefonunu cebinden çıkarmıştı. Olanları kayıt altına alıyordu. Aslında şu an bu görüntüleri yüzlerce insanla canlı olarak paylaşıyordu. Olanlara herkesin şahit olmasını istiyordu.
İşler istenildiği gibi gitmemişti. Kadın fazlasıyla sinirliydi. Orada bulunan herkesi öldürmek istiyordu. Hepsinin kanını son damlasına kadar içine çekmek istiyordu. Elinde tuttuğu silahla Doğan'a ateş etti. Ne yazık ki kurşun istediği yere isabet edememişti. Yıldız'ın Doğan'ı son anda kendisine doğru çekmesi, günü kurtaran hareket olmuştu.
Yıldız, torununu kolundan tuttuğu gibi dışarıya çıkarttı. Doğan acıyan omzunu unutmuştu. Kurtulmanın telaşına kalbi hızla atıyordu. İnsanların gözü önünde koşarken siren seslerini duyuyordu. Tekrardan polislerden kaçacaklarını düşünüyordu.
Yaklaşan polis sirenleri bir anda başka bir yöne gitmişti. Olay yerinden uzaklaşmıştı.
Yıldız yolun kenarına park etmiş bir arabanın camını kırdı. Cam parçaları yola dökülürken arabanın kapısını açtı. İkisi birlikte arabaya bindi. Yıldız arabayı çalıştırmayı başardığında hızla oradan uzaklaştılar. Arabanın hızından saçları uçuştuğunda boğazındaki derin kesik belli oluyordu.
***
Vampirlerin geldiği minibüsü kullanan şoför kahkaha atıyordu. Yıldız'la Doğan'ın arabaya binip uzaklaşmasını izliyordu. Ardından gözleri mağazayı boşaltan insanlara kaydı.
"Polisleri bir yukarı sokağa yönlendirdim. B planını uygulayın," dedi kulaklığından duyduğu ses.
Bütün dikkatini topladı. "Anlaşıldı, " diye cevap verdi. Konuşma bittiğinde direksiyonu kavrayıp gaza bastı.
Minibüsle birlikte mağazaya girdi. Mağazanın kırılan camları, yere düşen kar taneleri kadar naif şekilde bütün kaldırma dağıldı.
Minibüsü vampirlerin olduğu yere doğru sürmüştü. Aracın camını aşağıya indirdi. Yüzünü alaycı bir gülümseme sardı. "Bu planın işe yaramayacağını söylemiştim. Karşınızdakini küçümsemeyi bırakmanızı tavsiye ederim."
Üç vampirde minibüse doğru yürüyordu. Şoför dikiz aynasından sakallı vampire baktı. Vampirin suratında büyük bir yarık oluşmuştu. Mağazanın içine birden fazla vampire ait kan akmıştı. Temizlemek için vakitleri yoktu, Yıldız sağ olsun.
Şoför yüzündeki gülümsemeyi kurutmadan sözlerine devam etti. "Biraz çabuk olursanız sevinirim. Ortadan kaldırmamız gereken dna kalıntıları var. Polisler gelmeden önce halledelim."
Birkaç dakika içinde yakınlardan itfaiyenin siren sesleri duyulmaya başlandı. Çünkü mağazanın içi cehennem kadar sıcaktı.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top