~5 BÖLÜM~

Keyifli okumalar.

Carl..

Üzerinde deniz kızı olan zarif bir kolye alıp hızla Amanda'nın yanına gittim. Odanın kapısını tıkladım 'Gir' sesinden sonra içeri girip Amanda'ya kolyeyi fırlattım.

"Hızlı ol!"

"Tamam merak etme ama onunla ne yapacaksın?"

"Sende onu merak etme!"

"Onu nereye götüreceksin?" dedi ısrarla.

"Onu daha tam düşünmedim ama aklımda bir iki plan var." diye cevapladım.

"Dikkatli ol eğer öğre-" derken sözünü kesip.

"O zaman daha fazla soru sorma ki erken başlayıp erken bitsin yoksa seninde başın belaya girer!"

"İşin içindeyim zaten onunla ne yapacağını söyle?" dedi sinirle.

"..."

Sessiz kalmamdan sonra hiç bir şey demeden kolyeyi alıp büyüye başladı. Birkaç dakika sonra büyüyü bitirdi ve kolyeyi uzatırken birden durdu.

"Vampir değilim ama deniz kızlarının kanlarının tadı sizin için çok güzel olduğu söylenir onun kanı için mi bu zahmete girdin yoksa başka bir nedeni var mı?" dedi

"Elbette kanı için başka ne gibi bir nedeni olabilir ki? Ayrıca o kolye boynundayken gücünü kullanmaması için de bir büyü yap!" dedim ve büyü bitince daha fazla soru sormasın diye elindeki kolyeyi aldım.

"Dikkatli ol hem kendi ailenden hemde deniz kızından, efsanelerde deniz kızlarının laneti çok tehlikeli olduğu söylenir." dedi Amanda.

Bir şey demeden oradan çıkıp hızlıca bahçeye gittim. Havuzun başına gidince Karen'e seslendim hemen su yüzüne çıktı ve bana muhteşem bir şekilde gülümsedi.

"Kolye oldu mu?" dedi Karen.

Bir şey demeden kolyeyi uzattım, yüzünde daha çok gülücükler açtı ve elimdeki kolyeyi alıp boynuna taktı.

Kolyeye bakıp "Nasıl çalışıyor bu?" diye sordu.

"Birazdan etkisini gösterir sabret biraz." dedim.

Kafasını suya soktu biraz bekledikten sonra kafasını sudan çıkarıp gülümseyerek bana baktı ve sudan çıkmaya başladı.

Ayağa kalktığı zaman itiraf etmeliyim ki çıplak hali harika gözüküyordu. Hayatımda gördüğüm en güzel birkaç kişiden biriydi. Ahh tekrardan etkilenmeye başladım.

Ayakları yeni çıktığı için ayakta zor duruyordu hemen kucağıma aldığım gibi çığlık atmaya başladı.

"Sessiz olmazsan yakalanacağız!"dedim.

"Kime yakalanacağız söyle artık?"

Bir şey demeden ilerlemeye başladım kimseye görünmeden odama girip kapıyı kitledim.

"Vay canına çok hızlısın bende senin gibi böyle hızlı mı koşacağım?" diye sordu hayretle.
"Benim kadar olmasa da koşabileceksin." dedim. Hemen dolaptan kıyafet alıp uzattım. "Bunları giy şuanlık daha sonra sana göre şeyler bulurum."

"Bunlar farklı mı? Kızlar için olanları nasıl?" dedi. Fazla uzatmadan "Yakında görürsün şimdilik bunları giy." dedim ve giymesine yardımcı oldum.

Bir süre sonra kendi ayakları üstünde durup yürümeye başladı, mutluluktan yüzünde hiç eksik olmayan gülümsemesiyle bana dönüp "Şimdi ne yapacağız?" diye sordu.

"Buradan çıkıp başka bir eve gideceğiz burası tehlikeli en azından senin için!" dedim.

Tam bir şey diyeceği sırada kapıya biri vurdu "Carl kapı niye kilitli?" diye bir ses geldi.

Kahretsin abim gelmişti.

Karen'e bakarak onu yatağa alıp bıraktım. Üstündeki kıyafeti çıkarıp üstün kapadım. Elimi ısırdım ve kanı yüzüne ve bedenine akıttım. Bana garip bakışlar atarken konuşacağını anladım ve ağzını kapadım. "Sessiz ol. Abim hiç bir şey anlamamalı." dedim kulağına fısıldayarak.

Boynuna eğilmem bile beni etkilemişti. Çok güzel kokuyordu. Genelde deniz kızlarının balık gibi koktuklarını sanıyordum. Ama bu farklı. Beni kendine çeken, sarhoş eden bir koku.

Bende üstümü çıkarıp, çıplak bir şekilde kapıya yürüdüm ve kapıyı açtım. Bu oda büyülüydü. Hiç bir vampir dışarıdan, odama bakamazdı.

Abim bir bana baktı sonra odama geçip yatağımın üstündeki Karen'e baktı.

"Bir sürtüğü ikinci kez yatağına alır mıydın sen?" dedi pis bir sırıtışla. Ona kötü bakışlar göndererek "Bölüyorsun farkındaysan. Bir şey demeyeceksen git!" dedim.

"Yok bir şey. Öylesine geldim." dedi ve odayı kokladı. Lanet olsun anladı mı acaba? "Sabahtan beri güzel bir koku alıyorum ama daha ne olduğunu anlamadım." dedi ve odayı terk etti. Kapıyı yine kapatıp kilitledim.

Karen'i temizleyerek yeniden kıyafetler giydirdim. En sonunda yine kucağıma alarak ormanın içindeki gizli evime getirdim.
"Buradan sakın çıkma. Abimi duydun değil mi? Seni buldukları anda avlarlar!" diye tehdit ettim.

Ona yemek ve bir sürü şey almaya saraya döndüm. İnsan gibi beslenmeli o da. Yoksa ölür. Onları alıp saraydan çıkmak isterken, abim önümü kesti. "Bunlar ne?" dedi elimdekileri göstererek. "Canım sıkıldı piknik yapacağım!" dedim ve yürümeye başladım.

Pislik umarım kokuyu almamıştır. Arkamdan baktığını hissedebiliyordum. Bende vampir hızımla koşmaya başladım. O kızı aileme yem etmeyecektim.

Eve gitdiğimde, elimdeki yiyecekleri bırakmadan kapıyı açtım. Ama kız burada değildi. Lanet kadın nereye kayboldu böyle. Sinirle etrafıma bakarken, kovayla su getirdiğini gördüm.

Sinirle yanına gidip elindekini aldım ve "Ne yaptığını sanıyorsun sen? Sana evden çıkmamanı söyledim!" diye bağırdım. Önce gözleri doldu ama sonra kendini toplayıp "Küvete su lazım. Yoksa hep bacaklı kalırım." dedi narin çıkan sesiyle. Ona kötü bakışlar atıp yürüyerek eve girdim. Küvete suyu döküp ona "Sen evde bekle. Ben doldururum küveti." dedim.

Dışarı çıkıp vampir hızımla su getirmeye başladım. İşim bittiğinde balık bile tutmuştum. Bazen kendi kendime, bir vampir neden bu kadar düşünceli olur diyorum. Ama cevap yok. Herhalde annem bir insan olduğundandır...

Balıkları eve götürdüğümde sevinçten gözleri büyüdü. Hemen alıp yemek isterken izin vermedim. "İnsan gibi yemeyi öğren!" diyip ateş yaktım. Pişirecektim onun için. Bir prens böyle şeylerle uğraşır mı hiç?

Ona da öğreterek pişirmeye başladım. Ama biraz sonra o küvete girdi. Karada çok kaldığını söyledi. Bende masayı küvetin yanına kurdum. Şu küçük küvette rahat gözükmüyordu. Onun için büyüğünü hazırlatmalıyım. Bunu aklımın bir köşesine not ettim.

Sırıtarak yemeğe bakıyordu. "Balıkları yerken dikkatli ol. Kılçıkları boğazına saplanır!" dedim ve bende yemeye başladım.

Bir de kızdan garip sesler çıkınca irkildim. Kız tam bir hayvan gibi yiyiyor. Elleriyle balığı boğazına itiyor resmen. Benim ne kadar hayvan, ne kadar vahşi olduğumu söyleseler de çok kibar yemek yerim. Şu vahşiyi nereden buldum ben böyle? Bir ara ona yemek yemeyi öğretmeliyim.

Yemek bittikten sonra eve gitmek için ayağa kalktım. Burada biraz daha kalırsam şüphelenirler. "Gidiyor musun?"dedi bana gülümseyerek.

"Evet gidiyorum ve sen evden çıkma. Hatta sabaha kadar küvette kal!" dedim ve evden çıktım.

Vampir hızımla saraya gidip, odama girdim. Yatağıma uzanınca onun kokusu burnuma doldu. Aklıma geldi de acaba korkuyor mu? Umarım korkmaz. Kapıyı kapanmıştım. Kimse onu bulamaz.
Bu düşüncelerle uykuya dalmıştım. Rüyamda bile onu görüyordum. Koştuğunu görüyordum. Bana doğru gelip ellerini acıyor ve bana sarılıyor.

Uyanıp banyoya girdim. Deniz kızı olduğundan bilinç altımdadır. Yoksa onu neden düşüneyim ki?

Odamdan çıkarken babamın koşarak büyük salona geçtiğini gördüm. Doğrusu merak ettim ve bende vampir hızımla oraya gittim.

Kapı açılınca birinin etrafını kalabalık sardığını gördüm. Bu koku....... Tanıyordum bu kokuyu. Karen'in burada ne işi vardı...

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top