SONUMUZ BÖLÜM: 23

Polis. Lanet olası polisi getirmişsin.Micayla Lange, John Bean'e merhaba de.Selam, dedi Mick. Jelly ne kadar hevesli görünüyor ve konuşuyorsa, o da öyleydi. Uçağın gölgesinde oyalanarak,saçlarını yüzünden çekti ve kanat desteğini sıkıca tuttu. Vücudu gergin, gözleri dikkatliydi. Sanki Jelly'nin ona gerçekten ateş edebileceğini bekliyor gibiydi.Jelly, diye otomatik olarak düzeltti Jelly, yerinden fırlamış gibi duran gözleri tekrar Jason'ınkilerle buluşmadan

mola

işareti yaparak araya girdi. Çocuklar. Mick ve Jelly birbirlerine pek de dost canlısı olmayan bakışlar atarken Jason, Tina'ya döndü. Ne olduğunu anlatayım.Bütün hikâyeyi (özel olanı özel kalması için kırparak) anlattı. Bitirdiğinde, pencerelerin ardındaki dünya karanlığa bürünmüştü ve Jelly bile Mick'e daha farklı bakıyordu.Jelly, sesinde isteksiz bir saygı tınısıyla, Gemileri fena yakmışsın, dedi Mick'e.Mick suratını ekşitti. Evet. Öyle oldu.Endişelenme, dedi Tina. Burada güvende olacaksın. Sonra dikkatini Jason'a çevirdi. Bu arada, yüzünün Marino'nun güvenlik kamerasına yakalanmasıyla ilgili problemi hallettim. Jelly nelerolduğunu söyler söylemez, o yüzlebağlantılı yaklaşık bin tane farklı kimliği internete sızdırdım.Bütün hepsini tek tek incelemek insanın yıllarını alır. Ayrıcabu resimle gerçek kimliğin arasında hiçbir bağlantı kurulamamasını sağladım.İşte benim kızım. Jason, Tina'ya gülümsedi ve sonra ilgisini Mick'e yöneltti. Tina bizim yerleşik bilgisayar uzmanımız.Eğer birkaç polisi öldürdüğünü düşünüyorlarsa, seni çok sıkı arayacaklardır, dedi Jelly. Senin nerede olduğunu bilemeyebilirler, ama onu tanıyorlar.Mick'e baktı. Bir dahaasla geri dönemeyecek.Jason, Mick'in yüzünde aniden beliren tutuk ifadeden, bu gerçeğin onu daha yeni can evinden vurmaya başladığınıanladı.

Bu seni bizden biri yapar, dedi Tina. Mick, solgun bir

halde gülümsemeyi başarsa da, Tina'nınbu sözleriyle kendini daha iyi hissediyormuş gibi görünmüyordu.Jason, cevap verirken yaşadığı ani korumacılık hissine kendisi de şaşırdı. Onu bulamayacaklar, dedi. Sana yenibir kimlik ayarlayacağız. Son cümlesini doğrudan Mick'ebakarak söylemişti.Yaşasın! diye cevap verdi Mick ve Jason'la göz göze geldiler. Küstahlığına rağmen, bu ihtimalin canını sıktığı görülüyordu.Çocuklar. Mick çok yorgun. Şu haline baksanıza, dedi Tina ve sonra Mick'e döndü. Yarın her şey daha iyi olacak,söz veriyorum. Jason'a nasihat eder gibi baktı. Mick'i evegötür de biraz uyusun. Ayakta duracak hali kalmamış.Jason, Mick'e şöyle bir bakınca, gerçeği kabul etmek zorunda kaldı. Mick artık o kadar solgundu ki teni yarısaydam görünüyordu ve gözaltlarında da Jason'ın daha önce fark etmediği koyu lekeler vardı. Sevimli, yumuşak ağzının kenarları biraz sarkmıştı ve gözlerinin ardında öyle bir gölge vardı ki, Jason, Mick'e dayatılan tüm bu değişikliklerin ağırlığı acabaonun kolayca kaldırabileceğinden fazla mı, diye aniden merak etti.Ben iyiyim, diye itiraz etti Mick, sonuna kadar zorluyordu ama Jason ayağa kalktı.Ama ben değilim. Güzellik uykusuna ihtiyacım var. Gel, hadi. Masanın etrafından dolaşıp Mick'in sandalyesini çekti.Mick hiç itiraz etmeyince, onun gerçekten ne kadar yorulmuş olduğunu anladı.

Tina, Mick'in bulaşıklara yardım etme konusundaki

nazik teklifini geçiştirdi Jason onun yerine gönüllü aday olarakJelly'yi önerdisonra Jelly masayı temizlemeye başladığında, bütün her şeyi toplayıp ortadan kayboldu. Jason ve Mickarka kapıya doğru yürüdüler. Gece olmuştu ama kumsaldakibeyaz kumları parlatan ışıltılı ay ışığı ve de gökyüzüne serpiştirilmiş binlerce yıldız, yeterli görüş açısını sağlıyordu. Körfezden esen ılık, tuz kokulu meltem ve sahile uzanan dalgaların fısıltısı, Jason'a bir kez daha evde olduğunu hatırlattı.Onun için bu güzel bir histi ama Mick için muhtemelen okadar da iyi değildi.Golf arabasına ulaştıklarında, Neden bunu bir tatil olarak düşünmeyi denemiyorsun? diye önerdi Jason. Mick yolcu koltuğuna kayarken, Jason aracın arka tarafından dolaştı. Önümüzdeki birkaç gün boyunca sadece rahatla veeğlenmene bak. Yüz. Kumsalda tembellik yap.Bahse girerim, düşen bir uçakta olsam, lunaparktaki hız trenindeymişim gibi davranmamı söylersin. Ses tonu iğneleyiciydi.Jason kahkaha attı. Diğer seçenekten iyidir. Çantayı golf arabasının arka koltuğuna yerleştirip tam direksiyona geçmek üzere ilerliyordu ki Tina tekrar göründü.Bekle, diye seslendi, Mick'e doğru koşarken. Tina dikkatini dağıtıncaya kadar, Mick hoşnutsuz bakışlarla Jason'ı süzüyordu. Sana birkaç şey getirdim. Tina ağzına kadardolu bir plaj çantasını Mick'e uzattı. Birden her şeyi arkandabırakmak zorunda kaldığını hatırladım. Bu korkunç olmalı.Öyle sayılır. Mick, içten bir yakınlık pırıltısıyla gülümsedi Tina'ya. Teşekkür ederim.

Rica ederim. Önemli değil. Sadece biraz makyaj

malzemesi Tanrı biliyor ya, bende bol bol varlosyon ve benzeri şeyler, ayrıca saçın için ihtiyaç duyabileceğin bir şeyler ve birkaç parça giysi. Aynı beden değiliz tabii, ama çoğu rahatolacaktır. Diğerleri için de, yani, biraz şurasından büz, belinin etrafından şöyle kemerle sık falan, en azından üzerindendüşmezler. Umarım.Gerçekten çok düşüncelisin. Mick'in gülüşündeki yakınlık bu kez pırıltıdanfazlasıydı. Minnettarım.Teşekkürler Tina, dedi Jason, ciddiydi.Tina, Yarın George Town'a alışverişe gidebilirsin, dedi Mick'e. Jason, onun sesindeki tınıdan, Mick'e karşı annelikiçgüdülerinin uyandığını anladı. Ya da dışarı çıkmak istemezsen, her daim internet var. Jason'ın parası çoktur, ayrıcasenin hayatını altüst etti, o yüzden neye ihtiyacın olursa onaödetmekten hiç çekinme.Jason tekrar, Teşekkürler Tina, dedi bu kez kuru bir sesle. Tina ona uyan niteliğinde bir bakış attı ve geri çekildi. Golf arabası yola koyulduğu sırada, Mick arkaya dönüp tekrar teşekkür etti.Senden hoşlandı, dedi Jason.Ben de ondan hoşlandım. Ancak onun arkadaşlarını düşününce, benden hoşlanması pek de gururumu okşamadı, insanlar hakkındaki içgüdüsü zayıf görünüyor.Sözler açıkça Jason'ı hedef alıyordu ve Jason buna cevaben somurttu. Mick hâlâ polissuçlu dinamiğine takmışsa bile, yakında atlatırdı: Geri dönmemek üzere diğer tarafageçtiği fikri, nihayet kafasına girer girmez.

Bununla birlikte, Jason bu kabulle

nişin onun arzu ettiği kadar çabuk veya kolay olacağından şüpheliydi.Evi çok uzakta değildi, kumsaldan sadece birkaç yüz metre içerideydi, buna karşın, kumda çok iyi gitmeyen golf arabasında oldukları için, Jason diğer taraftan, çimenliklerden tepeye doğru dolaşıyordu. Yol boyunca, ne Mick ne de kendidüşünceleriyle meşgul olan Jason bir daha konuştu. Körfez,ay ışığının vurduğu ve parlak deniz şeridini gece mavisinedönüştürdüğü yerler dışında mürekkep gibi kapkaraydı. İkievi birbirinden ayıran bir çithalindeki yabani yasemin ağaçlarının gür hattı, esintiyle birlikte hafif hafif hışırdadı. Bu;parlak koyu renkli yaprakların aksine, tepedeki ay kadar soluk görünen beyaz çiçekleriyle kalın bir hattı ve golf arabasıçitin içerisinde sadece bu amaç için tasarlanmış bir boşluktangeçerken, çiçeklerin egzotik kokusu havayı esansla doldurdu.Bu boşluk, evi gözlerinin önüne serdi; körfezi gören, uzun,az katlı, beyaz sıvadan bir yapıya.İnsanın evi gibisi yoktu. Ancak, genellikle bir işi bitirdikten sonra evegüvenli bir şekilde döndüğünde hissettiği her zamanki coşku patlamasını yaşamak yerine, Jason'ın hissettiği şey neydi? Biraz gerginlik? Biraz tedbir? Hafif endişe?Durum şuydu ki, yanındaki kadına fena halde abayı yakmıştı. Mick geceyi aslında birçok gece olacak gibi görünüyorduonun evinde geçirecekti. Şanslıysa, onun yatağında. Ama belki de olmazdı. Şu anda Mick'ten aldığı izlenim tamolarak ay ışığı ve güller tadında değildi. Ne de kendisinin tercih ettiği alternatif seviş ve uyutarzında.

Mick'

i yatağa atmayı becerip beceremeyeceğine dair çok az şüphesi vardı. Ayrıca, en az kendisi kadar, Mick'in de onuistediğine dair zaten yeterince kanıta da sahipti. Bir öpücük,bir dokunuş ve o iş neredeyse oldu sayılırdı. Ancak Jason'ınburadaki sorunu iki yönlüydü. Birincisi, Mick'in bunu, yaşamak ve korunmak için bir yer karşılığında onunla seks yaptığı, bir tür kısasa kısas anlaşma gibi görmesini istemiyordu.İkincisi ise, günübirlik bir ilişki yaşama noktasını çoktan geçmişlerdi.Bir türlü yüzleşemediği acı gerçek şuydu ki, Jason'ın Mick'e karşı hissettiklerinin hiçbiri günübirlik şeyler değildi.Tropik kuşakta herhangi bir an habersizce ve ciddi anlamda bardaktan boşanırcasına yağabilen yağmur ihtimaline karşı golf arabasını kemer altında bırakarak mutfak tarafından içeri girdiler. Evin geri kalanı gibi mutfak da modern vedüzenliydi, tam Jason'ın sevdiği şekilde.Mi casa es su casa dedi Jason, çantayı yere bırakıp ışığı açarken.Mick etrafını incelerken gözleri hafifçe açıldı. Muhteşem, dedi bir solukta. Jason, bu kelimeleri şaşkınlıktan söylediğini düşündü ama Mick çabucak toparlandı. Günahın bedeli ölümdür diyen her kimse, belli ki burayı görmemiş.Jason gülümsedi. Mick'in ses tonu kinayeli, bakışları azarlar gibiydi. Bu, İncil'de geçiyor, diye cevap verdi Jason, ve bana oradan alıntı yapacaksan, söyleyebileceğim hiçbir şeyyok.Mick, cevap vermeden Jason'ın biraz ötesine doğru yürüdü ve büyük bir zevkle etrafını inceledi. Jason, bakışlarını

takip ederek evi onun gözlerinden görmeye çalışt

ı. Mutfaktaki dolaplar, evin geri kalanındaki duvarlar gibi beyazdı. Nadirenkullanılan paslanmaz çelik aletler parlıyordu. Siyah mermertezgâh ışıl ışıldı. Jelly'ninkinin aksine, Jason'ın evinde açıkkat planı vardı; mutfak yaşam ve yemek alanlarıyla iç içe geçerek büyük, yüksek tavanlı bir mekân oluşturuyordu. Şık ve çağdaş çizgilere sahip mobilyalar, minimal ve doğaldı. İkitane muazzam ana süitten oluşan yatak odaları, oturma alanının her iki yanında ayrı kanatlarda bulunuyordu. Destekkirişleri hariç evin körfeze bakan bütün duvarları yekparecamdı. Panellerin bir kısmı, üst düzey sürgülü cam kapılarşeklinde kayarak açılıyor, konforlu şezlongları ve ötedeki havuzu ile kapalı verandaya erişim imkânı sağlıyordu. Perdeleraçıktı, öyle ki mutfaktaki bulundukları yerden bile havuz,kumsal ve körfezin oluşturduğu nefes kesen panoramik birmanzara önlerine serilmişti.Yine de, Jason'ın bulunduğu yerden bakınca manzaranın en nefes kesici kısmı, saçlarını arkaya savurarak omzununüzerinden ona bakan Mick'ti.Kötü yollardan elde ettiğim kazancımı güvenli bir yere saklamalıyım, bu yüzden sen içeri geç ve rahatına bak.Mick ona bakmak için arkasına döndü, gözleri aniden merakla parladı. Onu burada mı tutuyorsun? Evinde? Bütün o nakit parayı? Nerede?Buyur bakalım, yine polis gibi davranıyorsun. Çantayı yerden aldı. Kasayı mı görmek istiyorsun? Sana göstereyim.Jason, muhtemelen eskiden bir kiler olan ve artık son teknoloji bir kasaya dönüştürdüğü küçük odayı işaret etti.

Burası, evde zeminden tavana pencere

si olmayan birkaç yerden biriydi. Aslında, hiç penceresi yoktu.Mick'in gözleri meydan okudu. Bana inanmadığını sanıyordum.Bu noktada risk almaya hazırım.Mick'in yüzünde, Jason'ın tam anlamıyla çözemediği bir ifade belirip kayboldu ve sonra neredeyse huysuz bir tavırlaomuzları çöktü ve gözleri onunla ilgilenmeyi bıraktı.Duş almayı tercih ederim. Kendimi leş gibi hissediyorum.Jason için fark etmezdi. İki yatak odası var ve ikisinin de banyosu var. Oturma odasının her iki yanında. Seçim senin.Hangi yatak odası senin?Soldaki.O halde sağdakini seçeceğim.Tamam öyleyse. Jason, onun uzaklaşmasını izlerken biraz mahzun bir biçimde gülümsedi. Tabii ki Mick bu işi öylecekolaylaştıracak değildi. Onunla ilgili hiçbir şey en başındanberi kolay olmamıştı.Muhtemelen ondan bu kadar çok hoşlanmasının sebeplerinden biri de buydu.Havlular lavabonun yanındaki dolabın içinde, diye seslendi arkasından ve sonra parayı diğerlerinin yanına koymaya gitti. Yarın, parayı banka hesaplarına akıtmaya başlardı. Kişisel tecrübelerinden bildiği üzere, elinde çok fazla nakit bulundurmak soyulmak için iyi bir nedendi.İşini bitirince, Mick'i kontrol etmek için ikinci yatak odasına gitti. Kapının hemen dışında durdu, Mick kapıyı

kapatmıştı. Duşta olduğunu duya

biliyordu, bu yüzden kendi yatak odasına geçti ve kendisi de hızlıca bir duş aldı.Mick'in çığlığını duyduğunda henüz kurulanmaya başlamıştı.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top