Melek ve Şeytan

*** Ja-ru çiftine merhaba deyin ! Sizce Jack'e yazık mı oldu ? Kim haklı ve Haru, Jade'yi hak ediyor mu ? Ayrıca bana iki sevgilinin yapabileceği örnekler verirseniz sevinirim. Bunu Ja-ru için, kullanacağım :D Neyse. bölüm şarkısı ile iyi okumalar. Bu şarkı bence Ja-ru çifti için. :D Uyuyor ! Neyse öptüm :* ****

Sabah uyandığım zaman, kendimi rahat hissediyordum. Elimle yatağın diğer tarafını yokladığım, boştu. Gözlerimi açtım ve odaya baktım. Her zamanki siyah ağırlıktaydı. Gülümsedim. Kendim isteyerek, siyaha bulanmamış mıydım ? Odadaki banyoya siyah çarşafla beraber girdim. Duş almak rahatlatmıştı. İç çamaşırlarımı giydim ve Haru'nun dolabını açtım. Siyah gömleğini üstüme geçirdim. Odadan çıktım ve Haru'ya bakmaya çalıştım fakat yoktu. Sonra beyaz orta sehpasının üzerinde güzel bir el yazısıyla yazılmılş bir kağıt gördüm.

" O kadar güzel uyuyordun ki, seni uyandırmaya kıyamadım. Alışveriş için gittim. Yakında dönerim ! -H. " yazıyordu.

Gülümsedim. Asla olmaz dediklerim nedense, beni utandırmak için gerçek oluyordu. Demek ki, hayatta asla ama asla olmaz demeyecektim. Acaba Del, bunu görmüş müydü ? Belki görmüştü ama bana söylememişti. Çantamdan telefonumu aldım. 20 cevapsız çağrı ve 1 mesaj vardı. 12 cevapsız arama Jack'e aitti, 5 tanesi Luis ve 3 tane Sam idi. Mesaj Jack'ten idi.

" Lütfen, Haru'nun yanına gittiğini söyleme ! Lütfen ! Konuşmamız lazım. Onunla nasıl birlikte olduğumu bile hatırlamıyorum, sanki hipnoz edildim. Bizi bitirme, biz kaderimiz değil miydik ? Jade, lütfen beni kurtar. Karanlığa düşmek istemiyorum ! " yazmıştı.

Kafamı salladım. Hipnoz olması, umurumda değildi. Hem benim çektiğim acının aynısını çekmesini istiyordum ve böylece çekecekti. Oh, olsun !  Kapı kapandı ve içeri elleri dolu Haru girdi.

Haru " Günaydın Aimi-chan ! Hala rüyada gibiyim. Bu gece kollarım arasında sen vardın ve bu bir hayal değildi. Gerçekti. Tamamen canlıydın. "

" İnanmıyorsan hala gerçek olduğumu gösterebilirim !" dedim ve ayağa kalktım.

Elindeki paketleri orta sehpaya yığdıktan sonra belime sarıldı. Bende kollarımı boynuna doladım.

" Hala gerçekliğimden şüphe ediyor musun ? " dedim.

Haru " Hayır, şüphe etmiyorum. Ni shi wo de ( Sen benimsin )."

" Ne dedin ? Yani son cümleni kastediyorum. "

" Sen benimsin ! Japonca söylemek, benim için daha iyi. Neyse hemen seni doyuralım ve bende kan şişelerimden içtikten sonra, bugün yapacaklarımızı yapalım." dedi ve vampir gücü sayesinde mutfağa geçti.

Bende normal insan adımlarımla mutfağına geldim. Mutfağı siyah değildi, koyu kırmızıydı. Tabi yine siyah olan yerlerde vardı.

Haru " Sandviçin ve meyve suyun hazır, Ufaklık." dedi ve masaya oturdum.

Ben yerken, o da normal bir şarap şişesine benzeyen bir şişede kırmızı bir sıvı doldurdu. Ögh. Tamam, sakinim. Luis'den alışkın olmam lazım fakat Haru, Luis'e göre daha değişik gelmişti. Lokmam istemsiz bir şekilde yavaşladı. Ah, kendime gelmeliydim. Haru'ya baktığımda, arkası dönüktü. Anlaşılan, düşüncelerimi duymuştu. Eh, ne yapabilirim ki ? Kendimi durdurmadım. En sonunda sandviçimi bitirdim. Meyve suyumu içtim. Haru'da beslenmişti.

Haru " Luis'e göre, daha değişik mi ? "

" Evet, duymanı istemezdim fakat Luis paketlerden içtiği için normal geliyordu. Fakat sen bardakla içmen. Tuhafıma geliyor. Evet, bugün ne yapacağız ? "

" Aklımda o kadar uzun bir liste var ki, sana anlatamam. Senin şu kıyafetlerin için evine uğrayalım. Bu arada Luis mesaj atmış. Senin nerede olduğun ile ilgili. Bende bir şey demeden " :) " yolladım. "

" Ah, onlara açıklamak zor olacak. " dedim ve dün gece için giydiklerim elbiseleri giymek için kalktım.

Evet, üstümü değiştirdikten sonra dışarı çıktık ve arabama bindik. Şoför koltuğuna, kendisi oturmuştu. Her zamanki havalıydı. Siyahlar içindeydi ve bu ona karanlık imajını veriyordu. Kendimi bir an sönük hissetmiştim. Parlayan yıldızım sönmüştü. Parlayan yıldızım her zaman onun yanında sönecek miydi ? Sönmesi benliğimi kaybetmem demekti. Umarım benliğimi onunla, kaybetmezdim. Eğer böyle olursa, kendimi çok kötü hissederdim. Çünkü Jack ve Luis, benliğimi tamamlayandı. Haru neydi ? Benliğimi yok eden mi ?

Haru " Böyle düşüncelere dalmanı istemiyorum. Sinirimi bozuyor. "

" Peki, sinirin bozulmasın ama Maria ne olacak ? Senden hoşlanıyordu. "

" Komiksin. Sihirlerimle bana olan hislerini unutturdum. Ne kadar komik değil mi ? Bak, evine vardık. Bakalım beni nasıl tanıtacaksın ? " dedi ve arabadan indik.

 Arabayı  garaja, evin şoförü götürdü. Evet, içeri girmiştik ve Haru elimi tutmuştu. Sımsıkı ve asla bırakmayacağım mesajı veren bir şekilde. Yukarı çıktık ve salonda Sam ve sevgilisi Amber'ı gördük. Sam şaşkınca bakıyordu.

Amber " Jack, magazinde başkasıyla görüldü. Şimdi de sen, Jade. Ne oluyor ? "

Haru " Bilmiyorsunuz galiba. Onlar çoktan ayrıldılar ve sadece sakladılar. "

Sam " Ah. Jade, aşkı oyun mu sanıyorsun ? "

" Haru ile 1 aydır birlikteyiz, Sam ve her şey yolunda. Eğer oyun oynuyorsam,  benim kurallarıma göre oynuyoruzdur. Sen karışamazsın. " dedim ve Haru ile birlikte yukarı çıktık.

Odaya girdiğimizde ise, Haru dolabımı açtı. Kendi tarzına yakın bir şeyler seçti. Seçtiklerini giyersem, onun yanında baya parlardım. Siyah diz üstü bir etek, motorcu çizmeleri, deri zımbalı ceketim ve beyaz kuru kafalı bir üst. Bunlar hangi ara, dolabıma girmişlerdi ?

Haru " Bunları giyersen, yanımda sönük olmazsın. "

" Peki." dedim ve giydim.

Aynadaki kız, tamamen Haru'nun yanına yakışırdı hatta fazla bile gelebilirdi. Kendime gülümsedim ve siyah göz kalemimi kullandım ve parlatıcımı. Çantamı aldıktan sonra, Haru'ya baktım. Benim küçüklük fotoğraflarıma bakıyordu.

Haru " Bebekliğindeki gülüşü, gözlerindeki ışıltıyı asla kaybetmemişsin. Aynen taşımışsın."

" Teşekkür ederim. Ben hazırım." dedim ve odadan çıktık.

Arabaya bindik ve gidiyorduk.

Haru " Şimdi alışverişe çıkıyoruz. Senin için, bir mağazayı kapattırdım."

" Ne dedin ? Mağaza mı kapattırdın ? "

" Evet, paramla kocaman ünlü bir mağazayı kapattırdım. Bunda tuhaf olan ne ? Diğer kızlar bayılırdı fakat sen, şaşırdın. Senin böyle farkını seviyorum. "

" İnanamıyorum ! Bu kadar para nasıl sende olabilir ? " dedim ve durduk.

Haru " Evet, şimdi alışveriş zamanı. Ne yani, sevgilim için bir mağaza kapattıramaz mıyım ?" 

" Evet, yapabilirsin." dedim ve ona sarıldı.

Haru " Tamam,bu kadar sevinme ve sevgi gösterisi yeter ! " dedi ve içeri girdik.

Mağazadaki görevli kız bize nazikçe gülümsedi. Elinden geldiğince sıcak görünmeye çalışıyordu ve duygularını belirtmemek fakat beni gördüğü zaman ağzı açık kaldı ve geri kendini topladı. Kız, konuşacakken Haru eli ile kesti ve içeri doğru ilerledik. Kıyafetlerle dolu bu yerde, herhalde sonsuza kadar kalabilirdim. Hiçbir erkeğin yapamadığı mutluluğu, Haru bana yaşatıyordu ve ben bunu hak eden biri miyim, diye düşünmeden edemiyordum.

Haru " Hadi şunlara bir bakalım." dedi ve bana kırmızı bir elbise uzattı.

Bende birkaç şey seçtim ve deneme kabinine girdim. Haru'nun sonradan verdikleri ile, defile yaptım. Hepsini denedim ve hepsini alma kararını aldık. Sonra Haru için, birkaç şey seçtim. Onun tarzını bildiğim için, beyaz ve siyah ağırlıkta seçmiştim. Onun hoşuna gitmesi, beni sevindirmişti. Kasiyerdeki tüm kıyafetleri, Haru ödedi. Bu adam, parayı nereden buluyordu ? Şüpheli bir durumdu fakat ben yinede mutluydum. Elimizdeki paketlerle arabaya doğru ilerledik. Bagajı ve arka koltuğu doldurduktan sonra, oturduk.

Haru " Şimdi ne yapalı, Meleğim ? Söyle Şeytan'ına, hemen yapsın. "

" Luis'in yanına gidelim, oradan ayrıldıktan sonra bir şeyler düşünürüz. Del', beni oraya çağırıyor. Bazen sihirlerini böyle şeyler hakkında kullanıyor." dedim.

" Az öncede bende Yugin'den böyle sihirsel bir çağrışım aldım, biliyor musun ? "

" Aynı hissi paylaşmak, güzel."

" Biz zaten hep aynı hissi paylaştık, Aimi. Sadece geç fark ettik. Nefreti de, aşkı da aynı anda hissettik. Bir çift mıknatısız. Birbirini sürekli çeken ve ayrılmayan."

" Ne kadar iyi bir cümle oldu ! İmkansız demek zaten, benim göbek adım olmuş durumda. Acaba Del, bunu gördü mü ? "

" Evet, gördü fakat vaktinde uyaramadı. Zavallı Delilah, görüyor fakat değiştiremiyor. "

" Bu da onun laneti işte. Luis'in laneti, bana aşık olmak. Senin lanetin ne peki ? "

" Benim lanetim sensin. Luis'den tek fark onun aşkı fakat ben daha da beterim. Sürekli senin büyüne batıyorum. "

" Benim lanetimde, imkansızları yaşamak herhalde ! "dedim ve Luis'in evine geldik. Haru bana gülümsedi ve dışarı çıktık.

Luis'in evine de el ele tutuşarak girdik. Kapıyı Haru açmıştı. Anlaşılan bu evi, o da kullanabiliyordu. İçeri girdiğimizde Delilah ve Yugin bize şaşkınca bakıyor. Luis ise, bir açıklama ister gibi bir hali vardı. Orlando ve Irene'in yanında, Sofia ve Jack'i gördüm. Jack elindeki dergiyi düşürmüştü, Sofia ise sinsice gülümsemişti ve Jack'i sahiplenen bir hali vardı. Benim sadece Luis'e açıklama borcum vardı ve hemen yapmalıydım.

" Luis, benimle balkona gelebilir misin ? Sadece sana bir açıklama borçluyum. " dedim ve balkona geldik.

Luis " Evet, dinliyorum."

" Jack, beni Sofia ile aldattı. Belki biliyorsundur, televizyondan falan. Ben onları bastım ve Jack'i terk ettim. "

" Sonra da dimdirek, kendini  Haru'nun kollarına attın. "

" Evet."

" Del'in gördüğü ve bozulması zor olan görüş gerçekleşti demek."

" Sen nereden biliyorsun ? "

" Senin kaybolduğun gece gördü. O gece Haru'nun yanında olduğunu, sana nasıl baktığını gördü ve gelecekteki tutkulu beraberliğinizi. "

" İnan, seninle aramızdaki bağı bozamaz."

" Evet, bozamaz. Çünkü Del, bozamayacağını gördü. Uğraşmayacak bile. Çünkü benim, senin bir parçan olduğumu düşünüyor."

" Bunları bilmeni sevindim. Çünkü sadece sana açıklama yapabilirdim. " dedim ve bana sarıldı.

Luis " Kimle beraber olursan ol, yine sen benimsin. Her zaman olduğu gibi, Kelebeğim, Kaderim. Ama bence en iyisi Jadis olmak."

" Jadis ? " dedim.

" Jadis eşittir Jade ve Luis çifti. Mesela, JaJa da, Jack ve sendin. Şimdi de Ja-ru. Yani Jade ve Haru çifti. "

" Nasıl uydurdun bunları ?"

" Dış sesler söyledi sanki. Zihnimden böyle şeyler geçti. " dedi ve içerden kavga sesleri duyduk.

İçeri girdiğimizde, Haru ve Jack yumruk yumruğa kavga ediyorlardı. Yugin ve Orlando ayırmaya çalışıyor, Irene ve Del ise ayakta bakıyorlardı. Sofia ise, sinsice -her zamanki gibi - izliyordu.

Haru " Aşağılık pislik ! Onu ben üzmeyeceğim. Neden düşüncelerinde onu inceteceğimi düşünüyorsun  ve bana laf dokundurtuyorsun ? Kabul et, yenildin ! Luis ve bana karşı, yenildin ! "

Jack " Kaybetmedim ! Asla kaybetmeyeceğim. Ve sen Haru, senin gibi bir şeytan onun gibi bir meleğe dokunamaz ! "

" O seçimini yaptı ve kendini en mutlu edecek, erkekleri seçti ! Sen ise, onsuzluğa mahkum edildin ! "

" Lanet girsin ! Senin gibi bir piçi seçemeyecek kadar aklı var ! "

" Bana karışma hakkını, kimse sana vermedi Bay Collin ! O hakkını dün, Sofia ile beraber olurken kaybettin ! " dedim bağırarak.

İkisi de bana bakıyordu. Haru'nun yüzünde, zafer kazanmış gibi bir ifade vardı. Jack ise, şaşkındı.

" Sen seçimini beni kırarak, Sofia yaptın ! Seni uyardım ama sen kulak tıkadın. Bende şimdi sana aynısını yapıyorum. Haru'yu seçiyorum ve gerekirse onun olacağım." dedim.

Jack " Beni neden dinlemiyorsun ? Dinlemeden yargılama ! "

" Bitti anlıyor musun ? Bunu o kalın kafana sok ! Sen Sofia ile berabersin, bende Haru ile. " dedim ve Haru'nun yanına gittim.

Onun elini sımsıkı tuttum ve o da beni kendine çekerek, öptü. Öpüşü, sanki herkese benim onun olduğuma dair ilanı gibiydi.

Haru " Neyse, görüşürüz. Daha fazla kalamayız. Çünkü sevgilim ile, yapacağım baya bir şey var. Sonuçta benim işim, onu mutlu etmek."

" Görüşürüz millet." dedim ve dışarı çıktık.

Arabaya binmeden önce Haru'yu öptüm.

" Seni seviyorum, Haru." dedim.

" Bende seni seviyorum. Cennetin yukarısı ile cehennemin dibi kadar." dedi ve arabaya bindik.

Anlaşılan eve gidiyorduk. Gidelim. O, nereye giderse bende oraya gidecektim. Gerekirse, cehennemde onunla yaşayacaktım.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top