Ben Seni Çok Sevdim.
Lütfen Cem Adrian - Ben Seni Çok sevdim şarkısıyla okuyun. Ayrıca yeni hikayeme bakarsanız, sevinirim :)
Canım acıyordu. İçimden bir şeyler zorla, kanayarak kopuyor gibiydi. Bu kopan, Luis'e duyduğum aşktı. Kararımı vermiştim. Gözlerim yaşarmıştı. Luis, seni ölünceye kadar affetmiyeceğim. Geçit kapısından General Hugo geldi. Bana olan bakışlarında, bu sefer aşağılama yoktu. Sadece saygı vardı.
General " Korkmayın, Hanımefendi ! Buraya kin, nefret duyguları ile gelmedim. 2 şey için geldim."
" Benden ve bebeklerimden uzak dur ! " dedim.
" Korkmayın ! Buraya size zararınız için değil, yararınız için geldim."
Yugin " Luis'in Marcus ile görüştüğünü söyleyin, General. Söyleyin ki, Prenses'e bağlılığınızın bir kanıtı olsun. Hainlik ortaya çıksın."
" Sen, şahit misin ? " diye fısıldadım.
General " Ne kadar istemeseniz de, evet. Şahidim. Aralarındaki her konuşmaya şahit oldum. Luis, Marcus ile görüşüyordu. Beraber içki içiyorlardı ve sizin hakkınızdaki bilgileri konuşuyorlardı."
Luis " Jade ! " dedi ve ellerimi ondan ayırdım.
Göz yaşlarım yanaklarımdan aşağı süzülüyordu. Yavaşça akıyorlardı. İçimdeki öfke çoğalıyordu. Yine beni kandırmıştı. Ah, Luis ! Neden canımı acıtıyorsun ?
" Sana inanmak istemiştim. Ama sen, beni kandırdın ! Canım acıyor ama bu acı şimdi yerini, öfkeye bırakıyor. Hiç bitmeyecek olan bir öfkeye ! Neden bana ihanet etme ihtiyacı duydun ? Beni elde etmek için mi ? Şu lanet olası kabuk gibi gördüğüm bedenim için mi ? Bedenimi alsan bile, ruhum seninle olmaz. Çünkü ruhum, Haru'ya bağlı." dedim.
Luis " Jade'm, lütfen üzüleceğin şeyler deme. "
" Hayır, şimdi diyeceklerimden asla pişman olmayacağım ! Yaptığın bu davranışı da, asla unutmayacağım. Sen, benim sığınacağım huzurlu ve güvenli bir limandın. Sana o kadar çok güveniyordum ki ! Bu ihaneti Haru yaapsa, ondan bekleyebilirdim. Geçmişte kanlı düşmandık. Ama ya sen ? Sen benim, parçamdım. Kendi kendini parçaladın, Luis ! "
" Beni dinle, yalvarırım."
" Ne dinleyeceğim ? Marcus ile ne konuştuğunuzu mu ? Ortaya çıkan ortaklığınızdaki, gizli anlaşmaları mı ? Şimdi git o patronuna, Jade ile aranızın bozulduğunu söyle. Bittiğini söyle ! Ve bundan sonra onun yanında ol, Luis ! "
" Lütfen, beni yanında ayırma. Ben, senin gölgenin yanında bile yaşamaya razıyım."
" Hayır, artık seni görmek istemiyorum ! Çünkü, seni gördükçe senin yüzünden çektiğim üzüntüleri ve acıları göreceğim. Git ve benden uzakta yaşa ! "
" Bunu mu istiyorsun ? "
" Evet."
" Ben seni çok sevdim, Jade. Bunu anla, lütfen. Seni çok sevdiğimden yaptım."
" Defol ! Git ! "
" Peki, şunu bil ki ben seni ölene dek çok seveceğim." dedi ve gitti.
Koltuğa çöktüm. Ona inanmak istemiştim. Gözyaşlarım, yanaklarımdan süzülüyordu. Yavaşça ve acı çektire çektire iniyordu. Bu dünyada, benim gibi birisi var mıdır ? Haru, elini omzuma koydu.
Haru " Umarım kararından geri dönmezsin. Sonuçta, Luis senin kolun gibiydi. Onun gitmesini istemen, kolunu kesmen gibidir. Peki kolsuz yaşayabilir misin ? "
" Yaşarım, yaşayacağım. " dedim.
" Umarım, kararından pişman olmazsın." dedi ve ayağa kalktım.
Banyoya girdim ve yüzümü yıkadım. Hayatımda bir devir kapanmıştı. Aynadaki kendime baktım. Gözlerim, hüzünlüydü.
" Pişman olmayacağım." diye fısıldadım ve salona geçtim.
Generale baktım. Oğlumu kucağına almış ve gülümsüyordu. Benim tanıdığım adamdan, farklıydı. Daha merhametliydi. Evet, merhamet ! Bu kelimeyi taşıyordu yüzünde. Koltuğa oturdum. Haru, kızımı kucağıma verdi. Yüzüne baktım. Sakin olmamı ister gibi bir hali vardı. Evet, dediğine uyacaktım. Sakin kalacaktım. Buna mecburdum.General benim yüzüme baktı ve gülümsedi.
General " İkizler, çok tatlı bebekler. Eh, anne ve babaları böyle güzel insanlar olunca, bebeklerde şeker oluyor."
" Teşekkürler." dedim.
" Buraya 2 sebepten geldim. Birincisi Luis'in yaptıklarına, şahit olmamdı. İkincisi ise, özür dilemek için."
" Özür mü ? "
" Evet, özür. Geçmişte yaptıklarım adına, sizden özür dilerim. Sizin değeriniz, sürgün zamanınızda anlaşıldı."
Haru " Cehennem buz tutuyor. Luis, hain oluyor ve düşmanımız bizden özür diliyor. Ah, Haru ! Daha ne göreceksin ? "
General " Krallığın başına siz gereklisiniz. Zaten gerçek kraliyet kanı taşıyan siz ve sizin çocuklarınız."
" Marcus ? " dedim.
" O, sizin üvey kuzeniniz. "
Yugin " Akorn'da bunu size açıklamaya çalıştı."
" Marcus, Akorn'un dayısı o zaman. " dedim.
General " Evet, öyle. "
" Bana şimdi, özür diliyorsunuz ? Bana yaptıklarınızdan sonra, çektiklerimden sonra özür mü dileyeceksiniz ? " dedim.
" Evet ve bundan sonra sizin adınıza çalışacağım. Özür dilerim ve bundan sonra sizinle beraber çalışmama izin verin."
" Özrünüzü kabul etmem için bir şey gösterin."
" Sizin adınıza, gizli ordu kurdum desem. Gönüllü askerler var ve bende orduyu kurdum. Zamanı geldiğinde, kraliçe olarak saraya gireceksiniz."
" Demek Marcus'tan sıkıldınız."
" Hayır, onun o sapkın davranışlarını ve hırsını gördüm. Ondan tiksindim."
" Peki, bu ordu benim için her şeyi yapacak mı ? "
" Evet, her şeyi yapacak. Şu an, eğitim veriyoruz. Hamlar. Ama zamanı geldiğinde çok iyi olacak."
" O zaman saraydan haberler verin."
" Marcus, resmen kral. Babanız adına yönetiyor.Halk, bundan şikayetçi. Bu yüzden, sizin adınızı alarak direniyorlar. Tabii, Marcus bu direnişe kanla cevap verdiği için taraftarlarınız gizlice buuşuyorlar."
" Babam. Peki o, benim hakkımda konuşuyor mu ? "
" Babanız, ne yazık ki sizi sürgün ettikten sonra zayıfladı. Sağlık sorunları arttı. Sizi çok özlüyor ve geri dönmenizi istiyor."
" Bunu sağlayabilir."
" Babalar ve krallar farklıdır. Baba tarafı isterken, kral tarafı bunu engelliyor."
" Keşke, sıradan birisi olarak yaşasaydım. Belki, o zaman rahat bir yaşam sürerdim."
" Neyse, görüşürüz. Ben, gidiyorum." dedi ve boyut kapısını açıp, gitti.
Haru " Değişik bir gün oldu. Özürler, itirafların dolu dolu olduğu bir gün."
" Keşke, böyle bir gün olmasaydı." dedim.
" Bende bunu istiyorum. "
Yugin " Neyse, bizde gidelim." dedi ve kızı ile birlikte gittiler.
Haru, bebekleri uyuttu ve yanıma geldi. Kafamı, dizlerine yatırdım. O da, saçlarımı okşamaya başladı. İşte, bu hareketi beni rahatlatıyordu. Tüm derdimi alıpi götürüyordu. Tüm acılarımı.
" Bazen ne diliyorum biliyor musun ? Keşke, seninle normal insanlar olarak karşılaşsaydık. Sen, buraya turist gibi gelseydin. Rastgele karşılasaydık. Mesela ben senin üstüne, kahve dökseydim. Bana çok kızsaydın fakat sana yeni bir gömlek alınca, beni affetseydin. Sonrada beraber bir pasta yeseydik. Konuştukça, ne kadar zıt olsakta anlaşsak." dedim.
Haru " Sonra ben, seni Japonya'ya davet etsem. Sende kabul edersin. Sana Japonya'yı tanıtsam ve bana ilk öpücüğünü Fuji Dağı karşısında versen. Masum, basit bir öpücük. Bizi birbirimize bağlayan, masum öpücük."
" Orada evlensek ve mutlu mutlu yaşasak. Sıradan, 2 yetişkin insan gibi. Sıradan bir kadın ve sıradan bir erkek gibi. Sıradan insanlar olsaydık."
" Sen özelsin. Özel insanlar, hayatlarını kimsenin yaşayamayacağı gibi yaşarlar. Sıradanlar ise, basit ve sessiz bir şekilde."
" Bende artık basit ve sessiz bir şekilde yaşamak istiyorum. Gözümde ne taht hırsı var, ne de başkasının kalbini almak var. Sadece sen ve çocuklarımla basit, sessiz bir hayat istiyorum. Çok bir şey değil ! "
" Zamanı geldiğinde elbet, sessiz bir hayatımız olacak."
" Bir şey soracağım. Neden Luis'i, benim kolum gibi tarif ettin ? "
" Çünkü kalbin benim. Ne zaman kalbin oldum ? Seninle ilk karşılaştığımız gece. Jack ile, geldiğin gece senin kalbin oldum. Tabii, bunu geç fark ettin."
" Neden Luis kolum ? "
" Çünkü Luis, senin sevgini herkese gösteriyordu. Bir kol gibiydi işte. Onunla, her türlü duyguyu tuttun. Bu yüzden kol gibi düşündüm."
" Deli, Haru ! "
" Deli, Aimi ! Sulugöz, Aimi-chan ! "
" Benim sulugöz olmamın sebebi, siz erkekler ! Hep beni üzüyorsunuz."
" Bende mi seni üzdüm ? Aa, çok ayıp ! Nankörleşme."
" Haru, ilk zamanlarda bana neler çektirdiğini unuttun sanırsam. Sadistçe yöntemlerini bana uyguladın. Ama bak, yaşıyorum."
" Sende beni öldürdün. Ama bak, yaşıyorum. Bir tek dileğim var. Ölümüm senin elinden olsun, Jade. "
" Şşştt ! Öyle deme. "
" Peki, demiyorum. Ölüm, bile bizi ayıramaz."
" İyi ki, hayatıma girmişsin."
" Sende benim. Sayende bambaşka bir adam oldum. Evli, çocuklu ve mutlu ! Daha ne isteyebilirim ki ? "
" Seni seviyorum."
" Seni seviyorum. Kadınım, sevgilim, her şeyim." dedi ve dudaklarımdan öptü.
Soğukluğu benim sıcaklığıma, karanlığı benim aydınlığıma bulansa bile onu çok seviyordum. Ölene dek sevecektim.
Peki, Luis ? Onun hayatında, bundan sonra ne olacak ? Benim hayatımdaki rolü bitmişti. Bu boşluk, kapanacak mı yoksa büyüyecek miydi ? İşte, bunu bilmiyordum. Ben seni çok sevdim, Luis. Fakat sen o sevgiyi kırdın. Bir daha tamir edilemez bir şekilde kırdın !
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top