4

4|DÜZENLENDİ

Üsame : Geldim. Burada mısın?

Üsame : Uyudun sanırım. İyi geceler.

Uykulu uykulu gülümsedim. Dün gece biraz erken uyumuştum.

Büş' : Günaydın. Dün gece uyuyakaldım. Geç geldin sanki.

Kalkıp elimi yüzümü yıkayıp mutfağa geçtim. Hapşırınca lanetler savurdum. Hasta olmadığım sürece hapşıran biri değilim.

"Ne ara hasta oldun kızım!" diye söyledim. Telefonumu sesliye aldım ve çay koydum. Tekrar hapşırınca ofladım. Mesaj gelince oturup okudum.

Üsame : İşim uzadı.

Büş' : Bugün ne yapacaksın?

Elimle alnımı ovdum. Hafiften ağrımaya başlamıştı.

Üsame : Spora gideceğim. Sonrasını düşünmedim. Sen?

Büş': İş arayacaktım ama iptal oldu. İyi hissetmiyorum. Sanırım hasta oldum.

Üsame : Soğuk algınlığı mı?

Büş ' : Öyle bir şeyler sanırım. Hapşırıyorum.

Üsame : Alerjiktir belki.

Büş' : Alerjim yok. Birkaç gecedir pencere açık uyuyorum. Ondandır belki.

Üsame : İyi halt yiyorsun. Kalitelisinden hem de.

Gözlerimi devirdim.

Büş' : :/

Üsame : Annen nerede?

Büş' : İşte.

Üsame : Düzgünce gibi kahvaltı yap. Sonra yaz bana.

Büş' : Emredersin.

Kalkıp yumurta kırdım. Peynir dilimleyip masaya koydum. Gözlerim yaşarıyordu. Şaka olmalıydı. Yarım bardak çayı anca içebilmiştim. Yumurtayı ekmeksiz yedim ve diğer kahvaltılıklara dokunmadan kaldırdım.

Büş' : Yaptım kahvaltımı.

Mesajımı hemen gördü. Bugün işi yoktu herhalde.

Üsame : Nasıl hissediyorsun?

Büş' : Yorgun, her an ağlayacakmış gibi.

Üsame : Bir fincan çay koy kendine. Varsa bal ve limon koy. 

Dediğini yaptım. Balı pek sevmezdim ama çayın içinde sorun olacağını düşünmüyordum.

Büş' : İçiyorum. Peki başımın ağrısı doktor?

Üsame : Ateşin var mı?

Büş' : Anlamam ki ben.

Üsame : Bir bez ıslatıp alnına koysana. Bak ısınacak mı.

Çayımı yudumladım ve üşengeç bir hâlde kalktım. Bezi ıslatıp alnıma bastırdığımda öylece yazmamı bekliyordu, yani sanırım.

İki dakika sonra bezi alnımdan çektim. Avucumu bastırdığım yer sıcacıktı. Oflayıp telefonu elime aldım.

Büş' : Var sanırım.

Üsame : Annen ne zaman gelir?

Büş': Beşten önce gelmez.

Üsame : O zaman soğuk suyla bezi ıslatıp alnına koy. Suyun da arada değiştirilmesi gerek.
Senin uzanman lazım.

Gözlerim doldu. Ama hastalık yüzünden değildi. Oradan beni düşündüğünü hissettirmesi öyle güzel bir histi ki duygulanmıştım. Annem olsa bile alnıma bez koyar mıydı bilmiyorum.

Büş' : Ben hallederim.

Üsame : Ben olsaydım akşama bir şeyin kalmazdı.

Keşke olsaydın.

Büş' : Uzanayım mı?

Üsame : Yanına soğuk su ve bez al.
Üsame : Tek başına nasıl yapacaksın ki?
Üsame : Git uzan bari.

Söylediklerini alıp uzandım. Ateşimin olduğunu şimdi hissetmiştim. Yüzüm alev alev yanıyordu sanki.

Büş' : Uykum var.

Üsame : Bezin değiştirilmesi gerek. Biraz uyanık kal.

Kendimi tutamadım ve içimden geçenleri yazdım.

Büş' : Biliyor musun, kusursuz gibisin.

Gözlerim kapanmaya başladığında telefon elimden düştü. Tekrar uyandığımda burnum akıyordu. Alnımdaki bez sıcacıktı. Telefon yan tarafıma düşmüştü ve hava kararmaya yüz tutmuştu. Doğrularak telefonu elime aldım. Saat beşe geliyordu. Annem hala gelmemişti. Yedi saattir uyuduğuma inanamıyordum.

Önce annemi aradım. Açmadı. Umarım yine yalıda kalmazdı. Uygulamayı açıp mesajlara baktım. Soner'den bir sürü mesaj vardı. Kahretsin! Bir anda uyuyakalmıştım.

Üsame : Kusursuz insan yoktur.
Üsame : Nereye gittin?
Üsame : Bir saat oldu. O şekilde uyumuş olamazsın.
Üsame :  Saat iki oldu uyan artık.
Üsame : Havale geçireceksin. Kızım girsene şuraya.
Üsame : Dua et hastasın Büşra.

Büş' : Uyandım.

Sayfadan çıkmadan beklemeye başladım. Beş dakika içinde mesajı görmüştü.

Üsame : Neredesin sen?

Büş' : Uyuyakaldım. Özür dilerim.

Üsame : Ne özrü saçmalama. Ateşin varken uyuduğun için kızdım sadece. Nasıl oldun?

Dengesize bak hele.

Büş' : Terlemişim. Bu iyi bir şey mi? Umarım öyledir çünkü iğrenç hissediyorum.

Üsame  Salak. Git ılık bir duş al. Üzerini değiştir, saçlarını da iyice kurula bakalım.

Büş' : Gelince yazarım.

Üsame : Bir saatin var Çilli. Annen geldi mi?

Büş ' : Sanırım yine gelmeyecek. 

Üsame : Neyse tamam. Git duşunu al. Gündüz katıksız uyuduğuna göre gece konuşuruz zaten.

Büş ' : Olur.

Üsame : Duşa girmeden önce kapıları kilitle.

Gülümsedim.

Büş ' : Kilitlerim.

Üsame : Hadi git. Ben buradayım.

Bu öyle güzel hissettiriyordu ki, sanki Ankara'ya gidip geliyordum.

Büş ' : İyi ki.

Okundu.

🌙

Büş' : Duştan çıktım. Saçlarımı da kuruttum.

Üsame' : Bakim nasıl oldun?

Öksürdüm. Daha dinç hissediyordum. En azından ateşten kurtulmuştum. Saçlarım yeni yıkadığım için düzdü. Üstelemeden fotoğraf attım.

Büş' : Bak bakalım.

Üsame : Sana bir şey diyeyim mi?
Üsame : Boşuna makyaj yapıyorsun.
Üsame : Doğal halin daha iyi.
Üsame : Ayrıca git üzerine adam gibi bir şey giy.
Üsame : Sonra niye hasta oldum.

Sesli bir şekilde güldüm.

Büş' : Giyeceğim. Duştan yeni çıktım diye böyle.

Üsame : İyisin değil mi?

Büş' : Sayende.

Üsame : Dikkat et kendine. Ayrıca bence sen de spora git. İnsanı dinç tutuyor. Belki bağışıklığın zayıf. Hem sağlıklı kilo da alırsın.

Büş': Belki giderim. Düşündüğün için sağ ol.

Üsame : Kapılar ne durumda?

Büş ' : Kilitli. Fotoğraflarını başkaları mı çekiyor hep?

Üsame : Öz çekim sevmem pek. Arkadaşa çektiriyorum.

Bir insan bu kadar mı rahatlatıcı olurdu? Bakışları bile beni eritmeye yeterdi.

Büş' : Bu sefer ben şarkı önereyim mi?

Okundu.

Büş' : Kahraman Deniz-Böyle Sever. Yeni keşfettim.

Üsame : Dinliyorum. Annen kesin gelmeyecek mi?

Büş' : Gelmez bu saatten sonra. Ama haber vermemesine şaşırdım.

Üsame : Seni merak etmiyor mu?

Büş' : Çok yoruluyor.

Üsame : Öyle olsun bakalım. Yarın bir yere gitme, iyice dinlen.

Büş' : Tamam doktor.

Üsame : Şarkı güzelmiş.

Büş' : Beğenmene sevindim.

Üsame : Ankara' ya geldin mi hiç?

Büş' : Bir kere gitmiştim. Turla birlikte gelmiştim. Üç yıl önce falandı.

Daha çok güldüğüm zamanlar.

Üsame : Tekrar gelme ihtimalin var mı?

Büş' : Annemi yalnız bırakamam. O süreçte yalıda kalması gerek. Orayı otel gibi kullanmasını istemiyorum.

Üsame : Eğer gelirsen haberim olsun.

Büş' : Senin Muğla'ya gelme ihtimalin var mı?

Üsame : Ben şimdi de çıkıp gelebilirim ama babam şu sıralar şehir dışında ve gündüzleri şirkette ben duruyorum.

O zaman babasının Ankara'da olduğu herhangi bir zamanda gelebilirdi.

Büş' : Anladım. Gelirsen haberim olsun :)

Üsame : Tabi haberin olur. Başka ne için geleceğim oraya?

Utangaç bir şekilde gülümsedim . Sanki beni görüyordu. Benim için buraya gelmesini isterdim tabi ki ama öylesine sormuştum. Gelse bile onunla buluşur muydum bilmiyorum. Hala cesaretim yoktu. Fotoğraflar aslını yaşatır mıydı emin olamıyordum.

Büş' : Gülüşünü görme imkanım var mı?

Üsame : Var.

Gülümsedim.

Büş' : Görebilir miyim?

Üsame : Senin gülüşünü gördükten sonra olabilir.

Yüzüm düştü. Çıkarcı!

Büş' : Gülmeyi pek sevmem.

Üsame : Ne tesadüf.

Büş' : İlk ben istedim ama.

Üsame : İnatlaşma istersen.

Büş' : Bakayım bekle.

Üsame : Şu anda da gülebilirsin.

Büş' : Halim yok.

Okundu. Sıkıntıyla iç çektim ve galeriye bakındım. Gerçekten güldüğüm fotoğraf sayısı bir elimin parmaklarını geçmezdi. İçlerinden birini gönderdim.

Büş' : Al Olric.

Birkaç saniye ekranda bekledim. Sanırım fotoğrafı inceliyordu. Birkaç saniye sonra ekranıma fotoğrafı düştü. Gözlerine ulaşan bir gülüş vardı yüzünde. Bir de gözlük takıyordu.

Üsame : Gülerken görebileceğin nadir fotoğraflarımdan biri.

O nasıl gülüş be adam! Hastalığımı unutturdun. Yatağa uzanıp sırtımı arkaya yasladım. Mutlu hissediyordum.

Büş' : Gülebiliyormuşsun.

Üsame : Oluyor arada. Gülmek sana yakışıyormuş.

Gülümsedim.

Büş' : Oluyor arada. Gözlük mü kullanıyorsun?

Üsame : Sürekli değil.

Büş' : Uykum geldi. İçeri alayım mı?

Üsame : Al bakalım. Yarın dinlen tamam mı?

Büş' : Tamam. Teşekkür ederim, her şey için.

Üsame : İyi ol yeter.

Büş' : İyi geceler.

Üsame : İyi geceler.

Büş' : :))

Okundu.

🌙

Büş' : Günaydın.

Yataktan çıkıp gece beni arayan annemi aradım. Uykumu alabilmiş, dinlenebilmiştim.

"Günaydın kızım. Yeni mi uyandın?"

"Biraz erken aramışsın açamadım." dedim dalga geçerek.

"Sorma Büşra. Dün burası mahşer yeriydi. Baya misafir vardı. Arayamadım seni."

"Bu gece gelecek misin?" diye sordum. Anneme söylemekten hoşlanmasam da onu özlüyordum.

"Geleceğim. Senin iş ne oldu?"

"Elemana ihtiyacı yokmuş."

"Tüh, neyse takma kafana. Gelince konuşuruz. Kahvaltını yap güzelce."

"Görüşürüz anne." diyerek telefonu kapattım. Yastığımla yorganımı elime alıp odadan çıktım. Salona geçip televizyonu açtım. En azından evdeki sessizlik ölürdü.

Üsame : Günaydın. Nasıl oldun?

Büş' : İyiyim. Biraz yorgunum sadece.

Üsame : Ateşin yok değil mi?

Büş' : Yok. İyiyim doktor.

Üsame : Sevindim.

Büş' : Sen ne yapıyorsun?

Üsame : Spordan çıktım. Duş alıp şirkete geçerim.

Büş' : Yoğun mu olursun bugün?

Üsame : Fırsat buldukça girerim. Sen de dinlenmiş olursun.

Büş' : Ne dersen o.

Üsame : Annen gelecek mi bu akşam?

Büş' : Sabah konuştuk. Geleceğini söyledi.

Üsame : İyi bakalım. Çıkıyorum ben. Bir şey olursa mesaj at. Bir de, mümkünse sigara içme.

Büş' : Denerim.

Okundu.

Telefonu yere bırakıp magazin izlemeye başladım. Canım sigara çekiyordu aslında ama kalkıp almaya eriniyordum. Hem işime de geliyordu. Geçen haftaki gibi ağrılarım pek olmuyordu. Sebebinin Soner olduğunu biliyordum. Tutunabileceğim bir dal olmasaydı bu kadar kolay bırakamazdım sigarayı.

Bir saat kadar televizyon izledikten sonra yine uyudum. Hayatım uyuyarak geçiyordu. Kapının sesiyle uyandım. Yine döktürmüştüm. Saat epey geç olmuştu. Sanırım Soner haklıydı. Bir program yapmalıydım. Kapının kilidini açıp annemin içeri girmesine izin verdim.

"Hoş geldin."

Bakışları beni süzerken kaşlarını çattı. "Ne bu hâl? Hasta mı oldun?"

"İyiyim şimdi."

"Bir çorba yapayım sana hemen."

"Gerek yok. Yoruldun zaten."

"Sen geç içeri uzan."

Arkasından gülümsedim. Değişik bir ilişkimiz vardı. Annemi anlamak bazen zordu. Salona gidip oturdum. Yerdeki telefonumu alıp uygulamayı açtım. Soner mesaj atmıştı. Heyecanlandım.

Üsame : Gruba seni etiketleyip yazan kim?

Kaşlarım çatıldı. Cevap vermeden Soner'le ortak grubumuz olan gruba girdim. Grupta aktif değildim. Bu yüzden beni etiketleyen birinin olmasına şaşırmıştım. Bildirimleri okumadan sildiğim için fark etmemiştim.

Özelden yazacağım ama önce bilmem lazım Büş'. Kaç yaşındasın?

Abaza.

Büş' : Tanımıyorum ki.

Üsame : Anladım.

Büş' : Benim suçum ne şimdi?

Üsame : Gruptan çıkar mısın?

Ne!

Büş' : Tabi ki de hayır.

Üsame : Senden sonra ben de çıkacağım.

Büş': :(

Üsame : Büşra salak mısın?

Büş' : Sensin salak

Üsame : Saçma bir grup oldu zaten. Kurucusu eskisi gibi aktif de değil. İnsanlar kişisel gelişim için değil başka amaçlar için burada. Ayrıca yanlış anlamazsan numaranı da isteyeceğim senden.

Oh yes! Wp'ye geçecektik. Öyle korkmuştum ki...

Büş' : Özelden ya da wp den yazacaksın değil mi?

Üsame : Sinirleniyorum.

Gözlerimi devirerek önce gruptan çıktım.

Büş' : 0544-

Okundu.

Birkaç dakika içinde wp den mesaj gelince yerimde zıpladım.

0506- : Bana salak mı dedin sen?

Gülümsedim. Onu tanıdığım adı ile kaydettim.

Ben : Lafın gelişi.

Üsame : Lafların ne güzel geliyor öyle. Profilin de güzelmiş.

Profilime ne olduğunu bile unutmuştum. Yalnızca annem, birkaç akraba dışında kimse kayıtlı olmadığı için buradaki fotoğrafımı umursamazdım. Annemin çalıştığı villaya ilk gidişimde anneme çektirmiştim. Evin manzarası harikaydı.

Ben : Sıradan işte.

Üsame : Sıradan değil. Bu arada genel olarak böyle mi giyinirsin?

Ben : Nesi var ki?

Şaşırmıştım. Fotoğrafta üzerimde şort vardı. Etrafında açık giyinen onlarca kız vardı mutlaka.

Üsame : Bilmem.

Ben : Dikkat ederim.

Üsame : Öylesine sordum dikkat etmek zorunda değilsin.

Sırıttım.

Ben : Olur.

Okundu.

Salak.

🌙

"Villaya falan gelmeyeceğim. Yarın bir iş bulurum ben." diye söylendim.

"Burnunun dikine dikine git e mi?" Meyve tabağını yanıma bırakıp uyumaya gitti. Kadına bak ya! İşim gücüm yok villanın yirmi odasının çarşaflarını serecektim. Ağzıma bir elma dilimi atıp saate baktım.

23.48

Acaba ne yapıyordu? Yazsam garip mi olurdu? Üf Büşra, sanki yapmadığın şey!

Ben : Ne yapıyorsun?

Okundu.

Yazıyor...

Üsame : Eve geçiyorum.

Ben : Neredeydin ki?

Üsame : Arkadaşlarla.

Ben : Günün nasıl geçti?

Üsame : Her zamanki gibi. Sen ne yaptın?

Bir an hiç sormayacak sanmıştım.

Ben : Uyudum durdum.

Üsame : Yarın çıkabilecek misin?

Ben : Çıkacağım. İş bulmam gerek.

Üsame : Olumsuzlukları aklından çıkar. Girdiğin yerden de başın dik çık.

Tebessüm ettim.

Ben : Öyle yaparım.

Üsame : Yap bakalım. Hayvanları sever misin?

Ben : Özellikle gidip sevmem. Neden sordun?

Üsame : Ortak nokta yaratmaya çalışıyorum.

Ben : Sen de mi sevmezsin?

Umutlanmıştım.

Üsame : He o yüzden kucağımda kedi ile fotoğraf attım sana.

Ah, doğru.

Ben : Ben de severim belki. Ne zaman uyursun?

Üsame : Eve gidince.

Ben : O zaman yarın konuşuruz.

Üsame : Olur Çilli. Kendine iyi bak.

Ben : Sen de.

Okundu.

Onu özlüyordum. Konuşmadığımız zamanlarda sürekli onunla konuşmak istiyordum ama buraya gelse buluşacak cesaretim bile yoktu. Yastığımı bacaklarımın arasına alıp gözlerimi kapattım. Evet, odama gitmeye üşenmiştim.

Sabah erkenden uyanıp annemle evden çıktım. Düne göre daha iyiydim. Büfeden poğaça aldık ve sokağın başında ayrıldık. Umarım bugün iş bulabilirdim. Öğleye kadar dolanıp durdum. Hava sıcaktı ve beni bunaltıyordu. Eve gidip koltuğa serilmek istiyordum. Bir de sigara içmek.

Ah sigaram.

Karşı kaldırımdaki kafeye göz attım. Bir adam camdaki ilanı kaldırıyordu. Kahretsin, kaçırmış olamazdım. Koşar adım karşıya geçtim.

"Bakar mısınız?" diye seslendim.

Genç adam bana döndü. "Buyurun?"

"İşe birini mi aldınız?"

"Hayır, kimse gelmeyince patron kaldırmamızı söyledi."

"Geldim!" diye bağırdım. Bu kadar şanslı olabilirdim. "Beni alın."

Adam garip bir şekilde beni süzdü. Deli olduğumu düşünmüş olabilirdi. "İçeri geçin. İlgileneceklerdir."

İçeri geçip gösterdikleri kapıdan içeri girdim. Cebimdeki telefon titreyince cebimin üzerinden kapattım. Orta yaşlı bir kadın odasında oturuyordu. Beni görümce gülümsedi.

"İş ilanı için gelmişsiniz."

"Evet."

"Bu sevindirici. Bir elemana ihtiyacımız vardı. Şartları konuşalım. Oturun."

Karşısına geçip oturdum.

"Hafta içi her gün ve cumartesi günleri çalışacaksınız. Hafta içi sabah 8.30 da burada oluyorsunuz."

"Kaça kadar?" Sanki önemi vardı.

"16.00"

Uygundu.

"Başka?"

"Cumartesi de 9'dan 15.00'a kadar çalışıyorsunuz. Paranızı cumartesileri gün sonunda alacaksınız. Günlük 60 TL."

Haftada 360, ayda 1400. En azından faturaları ve interneti öderdim. Annem de ihtiyaçları alırdı.

"Tamam, olur. Nasıl isterseniz."

"Anlaştık o zaman."

Uzattığı elini sıktım. Ayaklandığımda aklıma gelen şeyle duraksayarak ona döndüm.

"Şey, saçlarım sizin için sorun olur mu acaba?"

"Ah, hayır. Sizin tercihiniz. Ama servis yaparken toplu olması gerekiyor."

Gülümsedim.

"Anlaştık. Ne zaman başlayayım?"

"Yarın sabah burada olun."

"Olurum. İyi günler."

Bu harikaydı. En azından para kazanabilecektim. Anneme haber vermek için telefonu çıkardığımda zaten beni aradığını görüp geri döndüm.

"Efendim Büşra."

"Anne iş buldum. Bizim mahalleye yakın bir kafe."

"Şükürler olsun. Parası nasıl?"

"Haftalık verecekler. 360 Lira."

"İyi, en azından harçlığını çıkarırsın."

Gülümsedim. Annem hiçbir zaman kazandığım paraya göz diken biri olmamıştı. Ona yardımcı olmam ona yeterdi.

"Evde görüşürüz." diyerek kapattım. Eve gittiğimde saat iki olmuştu. Poğaça ile duruyordum. Dolaptan meyve suyu çıkarıp bardağa döktüm. Salona gidip oturdum ve interneti açtım.

Üsame : Günaydın.

Ah, ilk defa o yazmıştı.

Ben : Günaydınn.

Okundu.

Bu adam kalbimi söküp alacaktı.

Üsame : Neredesin sabahtan beri?

Büş' : İş buldum doktor.

Mesajımın ardından fotoğraf da attım. Çok mutluydum.

Üsame : Saçların düz, sevdim. Çillerin nerede?

Ben : Sevmiyorum. Bu yüzden kapatıcı kullanıyorum.

Üsame : Hasbin AllahSana ne kızım. Ben görmek istiyorum.

Salak gibi sırıttım. Bu halimi görseydi ne olurdu bilemedim. Değiştiği profil fotoğrafına baktım. Yüzümde bir tebessüm oluştu.

Ben : Peki senin ön kamera ile derdin ne?

Üsame : Sevmiyorum.

Ben : İşte misin?

Üsame : Evet.

Ben : İyi, ben de uyuyayım biraz.

Okundu.

Yazıyor...

Üsame : İşin hayırlı olsun. Uyandıktan sonra ayrıntılı anlatırsın.

🌙

*9,10,11 ve 12. bölümlerin düzenlenmiş halidir.*

Fiyatlar 2019 dan kalma olduğu için sizlere biraz düşük gelebilir. Çok takılmayın :)

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top