11
11|DÜZENLENDİ
Saat 12.57
Yüzüm yastığıma gömülü saatlerdir yatıyordum. Gözlerim acıyordu. Yastığım gözyaşlarım yüzünden ıslaktı. Sümüklerim yastığıma akmıştı.
Saat 13.00
Sabahtan beri dakika sayıyordum; Bir umut cevap verirdi diye. Ama yoktu. Aradığımı görmesine rağmen hiçbir mesaj yazmamıştı.
Habersiz gitmem.
Aniden yataktan kalktım ve annemin odasına gittim. Başım ağrımıştı. Çekmecesinden aldığım saç boyasına kısa bir bakış atıp banyoya girdim. Elime eldiven giymeyi akıl edebilmiştim.
Saçların çok güzel olmuş.
"Yalancısın."
Boyayı gelişigüzel karıştırıp saçlarıma boca ettim. Gözyaşlarım akmaya devam ederken kahverengi boyayı saçlarıma iyice yedirdim. Neden hep kaybeden taraf ben oluyordum? Onu öylesine temiz severken hak ettiğim gidiş bu mu olmalıydı?
Banyoda otururken kapıda beliren Zeytin daha fazla ağlamama neden oldu. Ben ağlayınca havlamaya başladı. Ama tek yaptığım kalkıp kapıyı yüzüne kapatmak oldu. Saçlarımı yıkayıp banyodan çıktığımda saçlarıma sardığım havluyu çıkarmamak istedim. Acısını neden saçlarımdan çıkarmıştım ki? Bu daha fazla canımı acıtmıştı.
Yıllardır bana saçlarımı boyatmamı söyleyen annem, işverenlerim, okul müdürüm... Hiçbiri bunu bana yaptıramamıştı.
Babam da öyle.
Ama o, en değer verdiğim şeyi almıştı benden.
Annem geldiğinde kalkmadım. Saçlarımı daha ben bile görmemiştim. Görmek de istemiyordum. Akşama doğru yerde duran telefonum çaldı.
Annem içeride olduğuna göre?
Hayır, sakın!
Göz pınarlarım sızlamaya başladığında telefonuma uzandım. Soner arıyordu. Doğrulduğumda saçlarımdaki havlu düştü. Gözlerim artık kahverengi olan saçlarıma kaydı. Aramayı cevaplamadım. Telefonu uçak moduna alıp wifi'yi açtım. Mesajlar yığınla ekranıma düşerken bağdaş kurup ekrana eğildim.
Üsame : Kurban olurum sana. ❤️
Ne gitmesi Büşra, saçmalama.
Seni üzdüğüm için özür dilerim.
Telefonumun ekranı gitti. Tamire verirken kapatmak zorunda kaldım.
Sana başka yerden ulaşmam imkansızdı. Numaran ezberimde yoktu.
İnstagram'dan yazdım sana ulaşmak için ama cevap vermedin.
Büş'üm, gelsene artık.
Neredesin?
Özür dilerim. 😔
Burnumu çektim. Bir hiç uğruna kafamda kurup kendi ilişkimi mi bitirmiştim? Bir hiç uğruna saçlarımdan vaz mı geçmiştim?
Gitmemişti.
Beni bırakmamıştı.
Yeni bir mesaj gelince tekrar ağlamaya başladım.
Üsame : Neden açmadın? Lütfen gitme Çilli. Her şeyi yapmaya hazırım. Yeter ki gitme.
Hiçbir şey yazamadım. İkimiz de salaktık. Ama ben daha salaktım. Haber vermeden uyumayacağına bile eminken beni bırakacağını düşünmüştüm. Ona olan güvenim bu kadar mıydı? Öfkeyle İnstagram'a girdim. Hesabımdan çıkış yapmıştı. Bildirimleri bu yüzden almamıştım.
Üsame : Seni seviyorum Çilli. Hem de çok. Gitme benden.
Yüzümü koluma silip burnumu çektim. Parmaklarım ekrana giderken çevrimiçi bekliyordu.
Ben : Gittin sandım.
Okundu.
Ben : Ben özür dilerim.
Okundu.
Ben : Sevginden şüphe ettim.
Okundu.
Ben : Ama çok korktum.
Okundu.
Ben : Seni de kaybettim diye çok korktum.
Okundu.
Yazıyor...
Üsame : Ağladın mı?
Ben : Çok az.
Üsame : :(
Ben : Kendimi aptal gibi hissediyorum.
Üsame : Benim sana nasıl sarıldığımı görmedin mi Büşra? Elimden gelse alır götürürdüm seni. Nasıl bırakırım?
Ben : Seviyor musun yani?
Üsame : Çillerinden saçının pembesine kadar hem de.
Saçlarıma bakıp bir gözyaşı daha akıttım. Artık saçlarımın o çok sevdiği pembesi yoktu.
Ben : Ben de seni seviyorum.
Üsame : Bir daha sana verdiğim değerden şüphe etme Çilli. Sen benim için çok özelsin.
Ben : Bir daha asla.
Üsame : Dayanamam ağlamana. Bir daha ağlama olur mu?
Saçlarımı öğrendiğinde kendini suçlayacaktı. Yarın tekrar pembeye boyamalıydım. Yoksa şu an olduğundan daha fazla üzülecekti ve ben kendimi daha çok suçlu hissedecektim.
🌙
Söylemeli miyim?
Söylememeli miyim?
"Of!" diyerek yüzümü yastığa bastırdım. Saçlarımı şu anda boyarsam zarar görürdü. Beni görmesini engelleyebilirdim ama ona kıyamazdım. Uzaktaydı, uzaktaydım ve birbirimizi görmeye ihtiyacımız vardı. Cesaretimi topladım ve telefonu elime alıp fotoğrafımı çektim. İnceldiği yerden koparacaktım.
Ben : Günaydın Üsame.
Dudağımı ısırdım. Saat 10'a geliyordu. Çoktan uyanmıştı. Yataktan çıkıp elimi yüzümü yıkadım. Tepkisine hazırlıklıydım. Kahvaltımı hazırlarken telefonuma gelen mesaj sesleri ile sandalyeye oturup mesajları açtım.
Üsame : Saçların? Boyattın mı?
Üsame : Neden yaptın? Sen pembeden vazgeçmezdin. Benim yüzümden değil mi?
Tahmin ettiğim gibi kendini suçlamıştı. Hemen yanıt yazdım.
Ben : Hayır, zaten değişiklik yapacaktım.
Külliyen yalan. Bunu o da biliyordu. Wp den çıktığında telefonu bırakıp girmesini bekledim. O esnada yarım yamalak bir kahvaltı yaptım. Salona kurulduğum sırada telefonuma mesaj geldi. Sonunda! Yüzüm düştü. Ne yapmıştı o şimdi? Bunu yaparken üzüleceğimi hesaba katmamış mıydı?
Ben : Saçlarını kestin. Neden?
Üsame : Saçlarını sana ait olmayan bir renge boyadın. Neden?
Ona 'senin yüzünden' dememi bekliyordu ama hayır, onu suçlamayacaktım.
Ben : Üzdün.
Üsame : Üzdüm.
Ben : Yakışmış ama.
Yani, kötü olmamıştı.
Üsame : Bana en çok sen.
Tebessüm ettim.
Ben : Bana en çok sen.
Üsame : ❤️
Ben : ❤️
Okundu.
Wp den çıkıp Zeytin'e bakındım. Dış kapının dibinde dikiliyordu. Yanına yaklaşıp başını okşadım.
"Dün için özür dilerim Zeytin. Seni kırmak istememiştim."
Bakışlarını bana çevirip havladı. Gülümsedim ve doğruldum.
"Biraz dolaşmaya ne dersin?" Hemen odama gittim ve üzerimi değiştirdim. Onu biraz dolaştırıp eve gelince de hortumla ıslatacaktım. Suyu sevdiğini biliyordum. Birlikte dışarı çıktığımızda telefonum çaldı. Mesajı açıp okudum.
Üsame : Şirkete geçiyorum. Sen ne yapacaksın?
Ben : Zeytin'in gönlünü alacağım.
Okundu.
Yazıyor...
Okundu.
Yazıyor...
Üsame : Huzursun.
Sırıttım.
Ben : :*
Okundu.
Gözlerimi devirip Zeytin ile birlikte yürümeye başladım.
🌙
Ben : Bugün annemle yalıya gideceğim.
Annem bu akşam çalışanlardan birinin gelmeyeceğini ve onun işini de kendisinin yapacağını söylediğinde vicdan yapıp onunla gitmeyi teklif etmiştim. Ayakkabılarımı giyerken arka cebimdeki telefon titredi.
Üsame : Niye?
Ben : Yardım etmek için. Sürekli değil.
Üsame : Orada kalmayacaksın değil mi?
Ben : Kalmayız. Bu yüzden gidiyorum zaten.
Üsame : Tamam Çilli'm. Habersiz bırakma.
Gülümsedim. Kalp atışlarım hızlanırken evden çıkan annemin peşine takıldım.
Ben : Bırakmam.
Üsame : Bırakma.
Yazdığı şeyi içimde yorumlarken annemin ayakkabısına arkasından bastım. Bana ve elimdeki telefona bir bakış attıktan sonra durağa doğru yürüdü.
Ben : Özledim.
Üsame : Bilet alabilirim.
Ya şapşal şey! Bazen Soner'in hayal ürünü olabileceğini düşünüyordum.
Ben : Alma. İşlerin yoğun, babana yardımcı ol.
Üsame : Şimdilik tamam ama ben özledim dersem uçaktan yazarım.
Ben : Anlaştık.
Üsame : Görüşürüz Büş.
Ben : :*
Okundu.
Annemle yirmi dakikalık otobüs yolculuğu sırasında şarkı dinlemiş, insanları kesip iç sesimle dedikodu yapmıştım. En son birkaç ay önce geldiğim yalıya girdiğimizde mutfaktaki taburelere geçip oturdum. Annem bana görev verene kadar kafama göre takılabilirdim.
"Büşra, servisin açılmasına daha varmış. İstersen dolaş sen."
"Yardım edeyim mi?" diye sordum elindeki temizlik bezlerine bakarken.
"Yok, çık gez sen arka bahçeyi. Severdin orayı."
Arka bahçeye çıktığımda özlemediğim ama görünce mutlu olduğum havuzu ve yeşilliği izledim.
"Büşra?"
İrkilerek arkama döndüm. Ev sahibinin oğlu kapıda dikilmiş sorgulayıcı bir tavırla bana bakıyordu.
"Efendim?"
"Uzun zamandır yoktun."
"Evet." dedim sadece. Başıyla saçlarımı işaret etti.
"Tarz değişikliği ha?"
Başımı salladım. Onunla sohbet etmeyi hiç sevmemiştim. Çünkü ne kadar iyi biri olsa da konuşurken benden birkaç kat yüksekte olduğunu her fırsatta belli ediyordu.
"Yakışmamış."
Sana ne lan!
Omzumu silkip eve geri girdim. Mutfağa geçip oturdum ve oyun oynadım. Keşke ben daha geç gelseydim. İnternetimi feda etmeyi göze alıp açtım. Bir şeyler izleyerek vakit öldürebilirdim ama wp den gelen mesaj bildirimi planımı iptal etmeme neden oldu.
Soner yazmıştı.
Üsame : Çilli, ben bir şey yaptım. Yani ne kadar hoşuna gider bilmiyorum. Sonuçta sıradan bir grafikerim.
Üsame : Ama söz konusu sen olunca ressam da olabileceğime inandım. İnternetin niye kapalı acabaa?
Yutkundum. Çok merak etmiştim. Ne yapmış olabilirdi ki?
Ben : Buradayım. Ne yaptın?
Okundu.
Üsame : Atıyorum.
Ben : At.
Dudaklarım şaşkınlıkla aralandı. Bunu gerçekten yapmış mıydı? Benim resmimi mi çizmişti? Her ayrıntısına, çillerime kadar hemde. Gözlerim buğulandığında sırtımı mutfak kapısına çevirdim.
Ben : Ne zaman yaptın bunu?
Üsame : Beğendin mi?
Ben : Çokkk. Teşekkür ederim Soner. Ben hiç böyle hissetmemiştim. Aslında, kimse böyle değerli hissettirmemişti.
Üsame : Sen benim değerlimsin Çilli. Tabi ki seni mutlu edeceğim. Beğenmene sevindim.
Ben : Çillerim biraz fazla olmuş sanki. 😂
Üsame : Eksiği var fazlası yok. Çünkü en çok onları çizerken keyif aldım. Her birini. ❤️
Yanaklarımın kızardığına emindim. Kalkıp pencerenin kenarına oturdum ve fotoğraf çektim.
Ben : Bir ucunda olsan da, bugün de seviliyorsun.
Üsame : Gözlerin hep böyle mutluluktan dolsun Çilli. O 'bir ucu' yanı başın yaparım ben.
Allah'ım, sanırım ona aşık oluyordum.
Ben : İyi ki sen. ❤️
Üsame : İyi ki biz.
🌙
Anneme yardım ederken mutfaktan pek çıkmadım. Çalışanlar dışında kimseyi görmek istemedim. Özellikle ev sahibinin oğluyla karşılaşmaktan kaçtım. Meymenetsizin tekiydi zaten.
"Büşra tatlı servisi yapılacak." diyen anneme başımı salladım.
"Tabaklar hazır."
Tezgâhın üzerindeki tatlı tabaklarına bakıp memnuniyetle gülümsedi. "Aferin kızım." İstemsizce hoşuma gitti ve güldüm.
Ben : Yoruldum bugün. Anneme hak verdim. Adamın konukları kendilerini galada falan sandı herhalde.
Üsame : Nasıl bir iş anlamadım. Bok var her gün konuk ağırlıyor.
Güldüm. Ben de onun gibi düşünüyordum.
Ben : Saçlarım yakışmamış mı?
Üsame : Nereden çıktı?
Ben : Bugün biri söyledi. Sinir oldum.
Üsame : Kim söyledi?
Aferin Büşra. Yalıda çalışmanı zaten o çocuk yüzünden istememiş miydi?
Ben : Tanımıyorum?
Üsame : Kim?
Ben : Sahibin oğlu.
Üsame : Seninle mi konuştu? Ona neymiş! Bunu mu taktın sen? Sana inanamıyorum.
Ben : Takmadım. Öylesine sordum.
Üsame : He he.
Gözlerimi devirdim.
Ben : Ya öylesine sordum diyorum. Bana ne onun düşüncesinden.
Üsame : Eve ne zaman geçersin?
Ben : Bir saate çıkarız.
Üsame : Tamam Çilli. Öpüyorum kolay gelsin :* Bu arada ben gideli kaç gün oldu?
Ben : Yirmi gün.
İçim burkuldu. Evet onsuz her günü sayıyordum.
Üsame : Sence de fazla olmamış mı?
Ben : Niye gelecek misin?
Üsame : Gelmeyeyim mi?
Ben : Ondan değil. Bu sefer ben geleyim mi?
Üsame : Tek gelmene izin veremem.
Ben : Annemle geleyim istersen. Elimden tutup uçağa bindirir beni.
Üsame : Bana ne. Onunla gel.
Ben : Ya saçmalama Soner. Bu sefer ben geleceğim dedim bitti.️ Pilis.
Üsame : Sürpriz falan yapmayacaksın. Haberim olacak.
Ben : Zaten adresine tek gelemem.
Üsame : Annem karşılardı seni. :)
Yanaklarım ısındı.
Ben : Annen mi? Sen kimsin derdi herhalde.
Üsame : Yok, hoş geldin Büşra derdi.
Şaşkın bakışlarla ekrana baktım.
Ben : Adımı nereden biliyor?
Üsame : Yağmur söylemiş.
Ben : Yağmur kim?
Üsame : Kardeşim.
Kardeşi de mi biliyordu? Aniden heyecanlanmıştım.
Ben : Niye söyledin ki?
Üsame : Çilli ben oraya gelirken gezmeye gidiyorum deyip çıkmadım evden.
Ben : Ne diye çıktın?
Üsame : Büşra ile buluşacağım dedim. Yalnız fark ettim de, bu cümleden sevgilim olduğunu anlamamıştır.
Ben : O zaman sevgili değildik zaten. 😂
Üsame : Neyse Çilli. Gelmeden önce bana haber et olur mu? Arkadaşım geldi. Sonra konuşuruz Büş.
Ben : Tamam.❤️
Üsame : Kalbini severim. ❤️
🌙
34, 35, 36, 37, 38. bölümlerin düzenlenmiş halidir.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top