1

SELAM <3

O KADAR UZUN ZAMAN OLDU Kİ NASIL BAŞLASAM; HATTA BAŞLAMALI MIYIM DİYE DEFALARCA DÜŞÜNDÜM. YEDİDEN YAZSAM AYNI HİSLERİ VEREBİLİR MİYİM?

ÜsRa'ya ESKİDEN OLDUĞU GİBİ SAHİP ÇIKABİLİR MİYİZ?

ONLARI ESKİSİ GİBİ SEVEBİLİR MİYİZ?

EN ÖNEMLİSİ BÜŞRA'YI YARGISIZ İNFAZ YAPMADAN ANLAMAYA ÇALIŞABİLİR MİYİZ?

BU DEFA HİSLERİNE DAHA FAZLA DOKUNARAK YAZMAYA ÇALIŞACAĞIM. ARAMIZDA BÜŞRA GİBİ ANLAŞILMAYI BEKLEYEN ARKADAŞLARIMIZIN OLDUĞUNU BİLİYORUM. ONLARI TANIYORUM. TANIYAMADIKLARIMA DA KAPIM DAİMA AÇIK.

KEYİFLE OKUYUN OLRİCLER <3

1 | DÜZENLENDİ

Ben Büşra.

Hikâyem herhangi birinizin hikâyesi olabilirdi, olabilir de. Birçok hata yaptım. Hatta hatalarıma koşarak gittiğim zamanlar bile oldu. Yanlışlarım bana yol gösterdi, beni büyüttü, bu hikâyeyi yazmamı sağladı. Belki de ileride benden nefret edeceksiniz. Haksızsınız diyemeyeceğim. Yaşadıklarımı yaşayan ben olmasaydım ben de kendimden nefret edebilirdim.

Ama yaşadım.

Yaşattım da.

Aylar öncesine dönecek olursam sıradan bir mahallede sıradan bir hayat sürüyordum. Yatağıma uzanmış internette boş boş gezindiğim bir gündü. Kapatıp durduğum sosyal medya hesabımı tekrar açmıştım. Bir yaşam koçunun açık grubuna katılalı henüz bir hafta olmuştu. Kullanıcı adımı değiştirerek gruba tekrar girdim. Geçen hafta biriyle kavga edip gruptan atılmıştım. Eski kullanıcı adımı bilmek istemezdiniz.

Geceninkızı.

Gülmemek elde değildi. Hele ondan önceki kullanıcı adım olan Erosunkızı'na ne demeliydi?

Daha fazla saçmalamamaya karar vererek kullanıcı adıma kendi adımın ilk harflerini rastgele yazarak daha mantıklı bir isim seçmiştim. Dudaklarımı kemiriyordum. Bozuk psikolojimi düzeltmek için gidip bileklerimi kesmeme neden olacak şarkılar dinlemektense bir kurban bulup kafa dağıtmak istiyordum. Çevremde hiç arkadaşım yoktu. Aslında yeryüzünde arkadaşım yoktu. Ben de gruba atılan gönderilere yorum yapan birini seçiyor ve konu hakkında saatlerce tartışıyordum. Kız ya da erkek fark etmezdi.

Gezinmeye devam ederken gruba yeni giren profillerin hepsine girip çıktım. Baya tuhaf tipler vardı ama kendimi anlatabileceğim birileri yoktu. Yirmi üç yaşında, lise terk, kazandığı parayı günlük harcayan, sigarası ve derdi eksik olmayan biri olarak kiminle sohbet edebilirdim ki?

Yeni bir mesaj geldiğinde profili siyah olan adamın -tabi erkekse- mesajını okudum.

BenEge :Yavrum profilin neden yok?

Yavrum mu? Ekrana öylece bakarken hemen aklıma ilk geleni yazdım.

Büş' : Gözünün sağlığı için.

BenEge : O kadar güzelsen koy da görelim.

Büş' : Sen koy da seni görelim.

Mesajları temizledim. Bu uygulama vakit öldürmekten başka bir işe yaramıyordu. Kapının sesini duyunca elim bilgisayarın ekranına gitti. Masayı henüz hazırlamamıştım. Tam kapatacakken son gönderinin altına atılan alkış emojisinin sahibini inceledim. Fotoğrafı büyüttüm. Profildeki fotoğrafında kaşı patlamıştı ve kan üzerinde kurumuştu.

Üsame.

Kullanıcı adı buydu.

İnsan neden profiline böyle bir fotoğraf koyardı ki? Parmaklarım klavyedeki tuşlara gidip geldi. Bir sohbet açmak istedim. Sebebini sormak istedim. Belki o da bana "nasılsın" diye sorardı.

"Büşra!"

Annemin sesi beni gaza getirdi ve vazgeçmeden mesaj yazdım.

Büş' :Salçanın tadı nasıl bari?

Mesajı gönderdim ve ekranı üzerine vurdum. Kavga etmiş olsaydı bunu paylaşmazdı diye düşünüyordum. Havalı bir tipti ve dayak yemesi karizmasını çizerdi. Odamdan çıkıp salona gittim. Annem kendini koltuğa atmış başını ovuyordu.

"Hoş geldin. Hemen sofrayı hazırlarım." diyerek mutfağa girdim.

"İşe gitmedin mi bugün?"

Tencerenin altını açtım. Nereden öğrenmişti ki bunu şimdi?

"Pilavı da ısıtayım mı?"

"Beni geçiştirme Büşra." İrkilerek arkama döndüm. Annem mutfağın kapısında dikiliyordu.

"O aptal patron saçlarım yüzünden beni kovdu."

Bir giyim mağazasında çalışıyordum ve 'sevgili' patronum saç rengimin resmi olmadığını söyleyip saçlarımı boyatmamı söylemişti. Tabi ki istediğini yerine getirmemiştim. Saçlarımdaki pembe boyayı seviyordum. Liseyi bırakmamın nedeni de buydu. Müdür saçlarım yüzünden benim için disiplin kurulunu toplamıştı ve okuldan attırmıştı. Okul hayatım böylece son bulmuştu. Üzerine düşüp müdürü şikayet edebilirdim ama umurumda değildi.

"Saçını boyamak yerine işi bıraktın öyle mi?"

"Saçımdan vazgeçecek olsaydım şimdi değil, altı yıl önce liseden atılırken vazgeçerdim."

Tabak çıkarıp masaya bıraktım ve bir şey söylemeden odama geri döndüm. Saçlarım tartışma konusu olamazdı. Pencereyi açıp sandalyemi dibine çektim. Bilgisayarı kucağıma çekip ekranı kaldırdım. Hesabımın olduğu sayfa hala açıktı. Mesaj kutumdaki bildirim işareti Üsame adlı çocuğa mesaj attığımı hatırlatmıştı. Bir sigara yakıp mesajı okudum.

Üsame :Güzel.

Dudağımın kenarıyla gülümsedim. Salça değil kan, demesini bekliyordum ama savunmaya geçmemişti.

Büş' : İnkâr etmeyecek misin?

Mesajımı hemen gördü. Sayfadan çıkmak yerine yazmasını bekledim.

Üsame : Neyi?

Büş' : Yüzündekinin gerçekten kan olduğunu söylemeyecek misin?

Üsame : Neden kendimi kanıtlayayım ki?

Kaşlarımı çattım. Bu demek oluyordu ki yüzündeki gerçekten kandı ya da kelime oyunu oynuyordu.

Büş' : Neden yediğin dayağı gözler önüne seresin ki?

Üsame : Neden bu umurumda olsun ki?

Noktalama işaretlerine kadar düzgünce cevap veriyor olması şaşırtıcı olsa da konuşma tavrı sinirlerimi bozmuştu.

Büş' : Neden sinir bozucusun ki?

Üsame : Neden sinirlerini bozmak isteyeyim ki?

Kaşlarımı çattım. Adam iki dakikada sinirlerimi bozmuştu. Sigarayı içime çektim ve pencerenin kenarına bıraktım. Onunla uğraşamazdım.

Büş' : Pes ediyorum.

Mesajı okuduktan sonra birkaç saniye bir şey yazmadı. Konuşmamızın bittiğini sandığım anda yanıt yazdı.

Üsame : Kuş musun sen? Profilindeki tüy fotoğrafının başka bir açıklaması olamaz.

Gözlerimi devirdim.

Büş' : Kendimi paylaşmayı sevmiyorum.

Üsame : Kendini benimle paylaş demedim.

Bu çocuğu özellikle mi seçmiştim ben? İki lafından biri sürekli sinirime dokunuyordu.

Büş' : Seninle uğraşamayacağım.

Üsame : Pes etmeyi ne çok seviyorsun.

Ağzım şaşkınlıkla açıldı. Hadsize bak.

Büş' : Pes ettiğimi kim söyledi? Sigaramı içeceğim.

Üsame : Sigaradan medet umacak kadar ne derdin var acaba merak ettim.

"Geri zekâlı." diye söylendim. "Sana ne derdimden?"

Büş' : Derdim olduğunu nereden çıkardın?

Üsame : Tahmin yürütebilir miyim?

Cevap vermeden yazmasını bekledim.

Üsame : Kendini sevmiyor veya beğenmiyorsun. Her neye kafanı taktıysan bu seni mutsuz etmiş ve yolun başında sana arkadaş olması için dudaklarına hapsettiğin sigaradan şimdi uzaklaşamıyorsun.

Yutkundum. Kendini kahin falan mı sanıyordu bu çocuk? Düşüncelerini edebiyat yaparak cümlelere dökmüş oluşu onu daha akıllı yapmazdı.

Büş ' : Aslında bir yerde haklısın. O kadar yalnızım ki sigara da beni bırakmasın diye onu dudaklarımın arasına hapsettim.

Üsame : Yoksa ağlıyor musun?

Sigarayı son kez içime çekip su bardağının içine attım. Ağlamayı bırakalı çok olmuştu.

Büş' : Söylediklerin beni etkilemedi. Sen hep böyle ön yargılı mısın? Söylediklerini takacak biri değilim. Yani seni ve söylediklerini umursamıyorum.

Dizim titremeye başlamıştı. Söyledikleri daha önce görmediği, tanımadığı birine söylenecek laflar değildi. Ben bu adamla dertleşemezdim. Arkadaşlık da kuramazdım.

Üsame : Yüzümdeki salça değil. Yani yanıldın Büş.

Kaşlarım havalandı. Bana Büş demesi hakkında his sorgulayışı yapmadan cevap yazdım.

Büş' : Peki neden kanlı fotoğrafını insanlara malzeme yapıyorsun?

Üsame : Umurumda değiller ki.

Ve ekledi.

Sana da mı malzeme oldum?

Büş' : İnsanları takmamak güzeldir.

Üsame : Ama benim söylediklerimi taktın.

Büş' : Sadece sinirim bozuldu.

Beni okundu yaptı ve öyle bıraktı. Boğazımı temizledim.

Büş' : İnsanlara böyle acımasızca cümlelerle yaklaşman ne kötü. Sigara keyfi de içilebilir. Buna özentilik de sebep olabilir. Tahminin doğru bile olsa seni ilgilendirmez. Umarım ben ilk ve sonuncuyumdur. İyi günler.

Görüp görmediğine bakmadan sayfayı kapattım. Salona gittiğimde annemi uyuyakalmış halde buldum. Yorulmuş olmalıydı. Üzerine ince bir battaniye örtüp birkaç dakika izledim. Annemi seviyordum. Onu gerçekten seviyordum. Sevdiğimi söylemeye alışkın değildim çünkü sevildiğimi duymaya da alıştırılmamıştım.

Işığı kapatıp odama geçtim. Gece yarısına kadar film izledim ve yalnızlığı kucakladım. Sabah annemle aynı anda uyandık. Niyetim ona kahvaltı hazırlamaktı ama hayal olmuştu.

"Ben çıkıyorum."  dedi annem. Çantasını hazırlıyordu. "Sen de kahvaltını yaptıktan sonra iş aramaya git."

Elime aldığım ekmeği ısırdım. "O işi unut. Bugün iş falan arayamam."

Kaşlarını çattı.  "Nedenmiş o?"

"Duş almam gerek. Ağda da yapacağım."

Yüzüne sahte bir anlayış ifadesi yerleşti. "Tüh ya, nasıl aklıma gelmedi." dedi alayla. "Senin ağdandan daha önemli ne olabilir ki?"

"Sigara da alır mısın?" diye sordum duymazlıktan gelerek.

"Daha iki gün önce aldım."

"Bitti anne."

Ayakkabılarını giyerken söylenmeye devam etti. "Bir an önce iş bul. İnterneti bu ay da yatırırım o kadar."

Evden çıktığında odama gidip bilgisayarımı aldım. Telefonum vardı ama kullanmayı pek sevmezdim. Zaten ihtiyacım olmuyordu. Arkadaşım yok derken şaka yapmamıştım. Mutfağa geri dönüp bilgisayarı açtım ve kahvaltıma devam ettim. Her ne kadar girmeyeceğim desem de dünkü uygulamayı tekrar açtım.

Kendini beğenmiyor veya sevmiyorsun.

Tahminlerinde haklıydı. Kendimi beğenmiyordum. Ne küçük ağzımı, ne de yüzümdeki çilleri. Sevdiğim tek şey kendim için yaptığım tek şey olan pembeli saçlarımdı. Onu da kimsenin benden almasına izin vermezdim.

Mesaj kutumdaki bildirimlerin arasında profilini tanıdığım mesaja tıkladım. Hayret, cevap vermişti.

Üsame : Ön yargılı olduğumu kabul ediyorum.

Ve yarım saat sonra tekrar yazmıştı.

Üsame : Düşünmeden konuşmam aslında. Kalbini kırdıysam kusuruma bakma. Bir daha konuşmayacağımızı göz önünde bulundurursak kalbini kırık bırakmak istemem.

Üsame : Görüp mü cevaplamıyorsun bilmiyorum ama içime dert oldu.

Çayımı yudumlayıp cevap yazdım.

Büş' İçine dert olmasın. Unuttum bile.

Ana sayfadaki akışa geri dönüp gönderileri incelerken aklım Üsame'deydi.  Hatasını kabul etmesi hoşuma gitmişti. Bir an onunla da tartışacağımı sanmıştım. İçten içe cevap yazması için tetikte beklerken bildirim çubuğuna adı düştü. Beklemeden mesajı açtım.

Üsame : İyi öyleyse.

Büş' : Fotoğraftaki gerçekten sen misin?

Bu sorumun amacı tamamen sohbeti uzatma çabamdı. Ben böyleydim işte. İhtiyacım olan tek şey konuşabileceğim, bana kendini anlatan , kendimi anlattığım birinin olmasıydı. Fazlasında gözüm yoktu. Bir kişi olsa yeterdi.

Üsame : EVET

Büş' : ANLADIM

Üsame : Caps Lock açık kalmış.

Büş' : Kaç yaşındasın?

Bunu neden sorduğumu bilmiyordum ama bana olgun gelmişti. En azından otuzunda falan olmalıydı.

Üsame : Sana kaç lazım?

Gözlerimi irice açtım. Niyetimi yanlış anlamıştı sanırım.

Büş' : Sormadım farz et. Bu arada adın ne?

Üsame : Ne yazıyorsa o.

Değişik bir isimdi. Hatta saçmaydı.

Büş' : Benim adımı sormayacak mısın?

Üsame : Sormayacağım, Büşra.

Şaşkınlıkla ekrana bakakaldım. Profilime adımı yazmamıştım ki.

Büş' : Adımı nereden biliyorsun?

Üsame : Ciddi misin? Kullanıcı adı Büş olan birinin adı ne olacaktı, Mehtap mı?

Büş ' : Gözlerimi devirdiğimi görmeni isterdim.

Üsame : Göster o zaman.

Büş' : Beni görmek mi istiyorsun?

Üsame : Hayır. Sen istedin.

Fazla netti. Üstelemedim. Zaten beni görmesini istediğim de yoktu. Dengesiz ama iyi huyluydu. Bundan cesaret alarak mesaj yazdım.

Büş' : Yaşını söylemedin?

Üsame : Sen de sana kaç lazım olduğunu söylemedin.

"Ya sen ne salak bir insansın? " diye söylendim ve vazgeçmeden mesajları sildim. Bir daha ona mesaj yazmayacaktım. Tabi o yazmadığı sürece. Sigaram da bitmişti. Oflayarak bilgisayarı da alıp masadan kalktım ve odama geçtim. Ağdamı yaparken bilmem kaçıncı kez izlediğim Karayip Korsanları'nı açıp tekrar izledim. Duşa girdim ve yaklaşık yarım saat boyunca sıcak suyun altında oyalandım. Boş insanın hali de bir başka oluyordu.

Saat üçe geliyordu. Annem gelmeden önce mutfağı toparladım ve ocağa bir hazır çorba atıp patates soymaya başladım. Annem gelince kızartıp yerdi. Yaklaşık iki yıldır bir yalıyı temizliyordu. Bazen mutfağa da yardım ediyordu. Müştemilatta kalmamız teklif edilse de ben istememiştim. Eğer o yalıda kalsaydık mutlaka bana da iş yaptırılırdı ve ben canımın yapmak istemediği hiçbir işi yapmazdım. Yapamazdım.

Odaya geri döndüğümde telefonumu kontrol ettim. Niye ettiysem. Etkisiz eleman olan dayılarım ve babaannem dışında hiç akrabamız yoktu. Rastgele bir tuşa bastım ve bilgisayarın ekranı aydınlandı. Sayfa hala açıktı. Şaşırmama neden olan mesaj kutumda adını görmemdi.

Üsame : 27.

Yaklaşmıştım. Tahminimden küçükmüş.

Büş' : Yaşlanmışsın..

Kendi kendime sırıttım. Kafam arada gidip geliyordu. Daha birkaç saat önce ona küfretmiştim. Şimdi ise gülüyordum. Mesajı görmeden aklıma geleni yazdım.

Büş' : Oyun oynayalım mı?

Üsame : Doğruluk cesaret? Şişe diye de sigaranı kullanırsın.

Büş'Kendini komik falan mı sanıyorsun?

Üsame : Bilemediğin her fikrim için istediğim şeyi yapmayı kabul ediyor musun?

Sinirimi bozduğu için cevap vermedim. Oyun oynayalım derken çevrimiçi oynanabilen oyunları kast etmiştim ama dalga geçmişti.

Üsame : Neyse ben başlıyorum.

Ne yapmaya çalıştığını anlamasam da üstelemeden tamam yazıp gönderdim.

Üsame : Bence saçların uzun.

Büş' : Eh, biraz.

Okundu yaptığında uzatmadan onun ağzıyla devam ettim.

Büş ' : Bence Üsame adın değil.

Üsame : Salaksın.

Kaşlarımı çattım. Sensin be salak!

Büş' : Empati yapıyorum.

Üsame : Komik. Bence beyaz tenlisin.

Büş' : Evet. Bence beni görmek istiyorsun.

Birkaç saniye okundu olarak kaldı. İstediğim şeyi yapmamak için bile hayır diyebilirdi. Elime bir halt geçmeyecekti.

Üsame : Görmek isterdim.

Gülümsedim.

Büş' :  Neden peki?

Üsame : Aşık olduğumdan değil herhalde.

Büş' : Sordum sadece.

Üsame : Her gün senin gibi tuhaf insanlarla karşılaşmadığım için merak ettim.

Dudaklarım aralanırken yüzüm düştü.

Büş' : Asıl tuhaf olan sensin. Bakıyorum da dün geceki halinden eser kalmamış.

Üsame : Şaka yaptım sadece. Alınganız biraz. 

Yüzüm sinirli bir hal alırken klavyeyi kırarcasına cevap yazdım.

Büş' : Ne istiyorsun söyle.

Üsame : Bana verebileceğin bir şey yok.

Bir şey yazasım gelmedi. Oyun oynamak istemiştim ve aklınca karşılık vermişti ama ben kelime oyunlarını sevmezdim. Pek anlaşabileceğim birine benzemediğini düşündüğüm için sohbet ekranından çıktım. Yine başa dönüyordum.

🌙

Selammm <3

Sizinle sohbet etmeyi çok özlemişim. Ekleme yapıp çıkartacağım bazı sahneler olacak. İlk haliyle karşılaştırma yapmayın, onları özleyerek ve yaşayarak okuyun. Şu anki halimle düşünerek değişiklik yapmak istediğim şeyler vardı. Umarım bu hallerini de seversiniz.

*1 ve 2. bölümlerin düzenlenmiş halidir.*

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top