Ü51 🐾
Multi video ; Duman - Seni Kendime Sakladım🎶
Keyifli okumalar 🌸
▪️
Dondurmama ısırırken yüzünü buruşturup bana baktı. "Kamaşıyorum, yeme şöyle."
Bir kere daha ısırdım. "Annenden neden çekiniyorsun?"
"Çekinmek değil. Saygıdan."
"Ben saygısız mıyım?" dediğimde güldü.
"Öyle mi dedim?" Dondurmama ısırdığımda kaşlarını çattı. "İnadına mı yapıyorsun?"
"Evet." diyerek omuz silktim.
"Ayrıca anneme seninle olduğumu söyledim."
Kaşlarım havalandı. Şaşkın bakışlarla ona baktım. "Ne zaman?"
"Tahmin ediyordu zaten."
"Ne dedi peki?"
"Hiçbir şey. Yüzyüze konuşacaktır."
Bir şey demeden dondurmamı bitirdim. Evin önüne geldiğimizde önden yürüyüp hızlı bir şekilde yukarı çıktı.
"Asansörü neden kullanmadın?"
Cevap vermedi. Onun aksine yavaş adımlarla yukarı çıktım. Evin kapısını Aralık bırakmıştı.
"Keşke ışıkları açsaydın." dedim ayakkabılarımı çıkarırken.
"Açma."
Duraksadım. Sesi salondan geliyordu. Kapıyı üzerine vurup karanlıkta salona ilerledim.
"Önce üzerimizi değiştirseydik." Yaklaştıkça koridora vuran turuncu ışığı fark ettim.
"Sadece gel Çilli."
Kapının önüne vardığımda dudaklarım şaşkınlıkla aralandı. Soner ayakta duruyordu. Elleri arkasında suç işlemiş küçük bir çocuk gibi duruyordu. Yanına giden yol küçük mumlarla aydınlatılmıştı. Her mumun yanında beyaz gül vardı.
"Soner?" diye mırıldandım. Hala şaşkındım. Ona doğru bir adım attığımda elini uzatıp beni durdurdu.
"Dur."
"Soner sen, ne zaman hallettin bunları?"
"Susup beni dinle, olur mu?" Başımı salladım. Kalbim ilk defa bu kadar hızlı atıyordu.
"Dinliyorum." diye fısıldadım.
"Çok düşündüm. Gerçekten çok düşündüm. Haftalardır bu anı hayal ediyorum. Ne kadar doğru gelir sana bilmiyorum. Ama ben eminim. Verdiğim karardan, hislerimden, senden eminim." Bana doğru bir adım atıp durdu. Avuç içlerim terlemeye başlamıştı. "Şimdi diyeceksin ki, daha 65 gün oldu. Nasıl böyle bir karar verirsin? Ben de sordum bunu kendime. Cevabım hep aynı oldu. 'bir kadını sesini duymadan, dokunmadan sevebiliyorsan, tanıyalı kaç gün olduğunun bir önemi yok."
Dudaklarını ıslatıp yutkundu. Ben de ellerimi arkamda birleştirip duygu yüklü bakışlarımla ona bakmaya devam ettim.
"Ben dedim Büşra. O otel odasında sen uyurken, yüzündeki her bir çizgiyi ezberlemeye çalışırken dedim. Ben her sabah bıkmadan bu yüze bakabilirim. Bıkmadan çillerini sayabilirim. Usanmadan sevebilirim."
Gözlerim dolu dolu olmuştu. Ağlamamak için kendimi sıkıyordum. Derin bir nefes alıp devam etti.
"Yirmi üç yaşındasın. Biliyorum ruhunda hala büyüyememiş bir çocuk var. Ama gerektiğinde o çocuğa masal da okuyabilirim, öğüt de verebilirim. Büyümesini istemiyorsan ben çocuk olurum seninle."
Tutamadığım gözyaşım yanağıma aktı. Heyecandan sesi titriyordu.
"Bu kararımı kardeşim de destekledi. Sanırım en büyük destekçim o oldu." Kısa bir an gülüp tekrar aynı şekilde devam etti. "Seninle tanışmadan önce bir olaya karışmıştım. Profilimi hatırlıyor musun?"
Başımı salladım.
"Kimse dört dörtlük değildir. Ben de değilim. Hani sen bana kusursuz diyordun ya, değilim işte. Bazen öfkeme hakim olamıyordum. Ama iki aydır o kadar az sinirleniyorum ki, bunun tek nedeni sensin. İnsan seninle konuşurken ne sesini yükseltebiliyor, ne de nefret edebiliyor."
Elimin tersiyle gözlerimdeki yaşları sildim.
"Gözyaşların hep mutluluktan aksın demiştim. Umarım şu an mutlusundur." dediğinde gözyaşlarım arasında hızla başımı salladım. "89 kadar sevdiğim bir sayı olmamıştı hiç. Ama artık 17'im var. Sen varsın. Tenime kazımak yerine, ikimize ait bir şeye kazımak istedim." Elini cebine götürdü. Ellerimi yüzüme örttüm. Aklımdaki şeyse eğer, düşüp bayılabilirdim. Ne tepki vereceğimi kestiremiyordum. "Gözlerini aç Çilli'm." Ellerimi yavaşça yüzümden çektim. Buğulu gözlerimin arasında onu gördüm. Elindeki parıltılar düşüncelerimin destekçisiydi.
"Soner..." Fısıldayışımı ben bile zor duymuştum. Fazla güzeldi. Fazlaydı. Ben onu hak etmek için ne yapmıştım? Avucundaki yüzüklerle bana doğru yaklaştı.
"Büşra, ben kurulu hayatını, anneni, şehrini, her şeyi düşünüp aldım bu kararı. Tüm yollar sana çıktı. Sensiz bir seçenek yok." Aramıza bir adımlık mesafe vardı. Nefesini yüzümde hissediyordum. "Sensiz bir hayatı da ben istemiyorum. Alışkanlık değil bu, eminim. Ben sadece seviyorum. Bana verdiğin huzuru, bakışını, bana sarılırken utanmanı, her şeyini seviyorum."
"Ama, ya bıkarsan?" dedim titrek bir sesle.
"Yemin ederim, seni sevmekten bıkmayacağım."
"Ya sadece bir alışkanlıksa?"
"Bunu söyleme bile."
"Ama çok üzülürüm." dedim gözyaşlarımın arasında. Başını iki yana salladı.
"Seni üzersem, hakkını bana sakın helal etme."
"Deme öyle." Uzanıp yanağımdaki yaşları sildi.
"Büşra, sana pembe de yakışır, siyah da, hatta sarı da. Ama bana sadece sen." Daha fazla dayanamayıp boynuna sarıldım. Kollarıyla beni sımsıkı sardı.
"Sadece sen." diye tekrarladım. Benden uzaklaşıp üzerinde 17.05 yazan yüzüğü parmağının arasına aldı.
"Takabilir miyim?" Gülümseyerek başımı salladım. Hala yaşlar gözlerimden süzülüyordu. Yüzüğü parmağıma taktıktan sonra eliyle gözlerini sildi. Gözlerinin dolduğunu bile anlamamıştım. Onu kendime çekip sarıldım.
O, bu hayatta başıma gelebilecek en güzel mucizeydi.
🌙
Selam. 🙏🏻
Bölümü nasıl buldunuz? Umarım hoşunuza gitmiştir. Düşüncelerinizi lütfen belirtin.
Görüşmek üzere. Seviliyorsunuz. 💙
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top