Ü49 🐾

Multi video ;Soner Sarıkabadayı-Gel de Uyu 🎶

Keyifli okumalar 🌸

▪️

"Bu akşam yemeği ben yapacağım." dedim kahvemi yudumlarken. Gözlerini kısıp bana baktı.

"Emin misin?"

"Niye öyle dedin şimdi? Anneme ben yemek yapıyorum."

Güldü. "Tamam. Mutfak senindir." Öyle güzel gülüyordu ki, sanki huzur kelimesinin sözlükten fırlayıp can bulmuş haliydi. Telefonumu çıkarıp kamerayı ona çevirdim. Çekeceğimi anlayınca yine tebessüm etti.

"Bir şey soracağım." dediğimde başını salladı. "Sen şirkete gitmiyorsun ya, sorun olmaz mı?"

"Kuzenim benim yerime bakıyor. Babamın misafirim olduğundan haberi var."

"Sen böyle her şeyini ailene anlatır mısın?"

"27 yaşında olduğumu sen söyledin. Saklayacak bir şeyim yok. Bir ilişkim olduğunu öğrenecekler." Bakışlarımı kahveme diktim. Bazen beni benim onu sevdiğimden daha çok sevdiğini düşünüyordum. "Sorun ne?"

"Hiç." dedim gülümseyerek. "Ne yemek yapacağımı düşünüyordum." Söylediğim şeye güldü ve hesabı istedi." Alışveriş yapalım o zaman."

Bir markete girdik ve bana "Ne yapacağını biliyorsan malzemelerini al." demişti. Yemeği yaparak riske mi giriyordum? "Makarnalar arka tarafta." dediğinde ona ölümcül bir bakış attım.

"Şansını zorluyorsun."

Ağzına fermuar çekip bir alışveriş arabası aldı ve arkamdan geldi. Kafama göre bir şeyler alıp arabaya koyarken aldıklarımı birbiri ile alakasızlığı onun da dikkatini çekmiş olacak ki gözlerini kısıp bana baktı.

"Tatlı mı yapacaksın?"

"Tatlı mı istiyorsun?"

"Krema almışsın ondan sordum." dedi sırıtarak.

"Kremalı tavuk yapacağım belki." dedim bilmişçe. Sırıtışı yüzünde sönerken bu sefer ben güldüm ve arabaya içecek de atıp kasaya yürüdüm.

"Çilli?"

"Efendim?"

"Evde tavuk yok."

Omzumu silktiğimde başını iki yana salladı ve yanımdan ayrıldı. Biraz sonra geldiğinde elinde tavuk vardı.

"Tavuksuz kremalı tavuk sevmiyorum da." Kaşlarımı çatarak ona baktım. Ama o haince sırıtıp kasaya geçti. Engerek.

Peşetlerin hepsini alıp elime sen bunu taşı diyerek kek vermişti.

"Ben kek almadım."

"Ben sana aldım." dediğinde tebessüm ettim. Eve giderken radyoyu açtı ve şarkıları benim seçmeme izin verdi. Şarkıyı mırıldanırken bana sesli bir şekilde eşlik etti.

"Neredesin sen diğer yarım?" diye bağırdığında güldüm. "Ya beni de götür ya geride kal."

"Çok mu sevdin uzakları? Yoksun bu kadar!" diye devamını getirdim.

"Ben sevmedim." dedi normale dönüp. Gözlerimi devirdim.

"Ben çok seviyorum zaten."

"Ben de seni seviyorum." Ona yandan bir bakış attım. Ciddiydi. Ama söylediği şeye gülmek istedim.

Eve girdiğimizde hemen üzerimi değiştirip kremalı tavuğun nasıl yapıldığına baktım. Soner mutfağa Salondaki tek kişilik koltuğunu üşenmeden taşıyıp uzandı ve beni izlemeye başladı.

"Yardıma ihtiyacın olursa söyle."

"Olmaz."

Yemeği yapmaya başladım. Bakışları üzerimdeyken yapmak zor oluyordu ama bir saat katlanabilirdim.

"Yanına pilav ister misin?"

"Salata isterim." dedi uykulu sesiyle. Ona bir bakış attım. Göz kırpıp sırıttığında güldüm.

"Rahat mısın orada?"

"Çok. Manzarası harika."

Yanaklarım ısındı. Bir şey söylemeden yemeği yapmaya devam ettim. Tahmin ettiğim gibi yarım saat içinde bitirmiştim. Hızlı bir şekilde salataya başladım. Ayağa kalktı ve dolaptan limon suyu ile nar ekşisi çıkardı.

"Terasa çıkalım." Eline bardak ve çatalları alıp mutfaktan çıktı. Geri geldiğinde salatayı bitirmiştim. "Güzel görünüyor." Tabaklara servis yaparken ona gülerek baktım. Sanırım uykusu vardı.

"Yemekten sonra biraz oturup uyuruz." dedim.

"Niye?"

"Uykum var." diye yalan söyledim. Tabakları eline alıp mutfaktan çıkmadan önce bana doğru eğilip alnımı öptü.

"Yalan söylemene gerek yok Çilli. Ben kucağında uyurum. Sen de uykun gelince beni uyandırırsın."

Yutkundum. Ben neden sürekli utanıyordum ki? Bu sabah uyandığımda yanımda yoktu. Yine misafir odasında uyumuştu. Bu durumdan rahatsız olsam da beni dinlemiyordu.

Salatayı alıp terasa çıktım. İçecekleri dolduruyordu. Yerdeki minderlere oturduğumuzda ellerini birbirine sürttü.

"Çok açım."

İlk çatalını aldığında kaşları havalandı. Beğendiğini belirtir bir ses çıkardı ve ağzındakini yuttuktan sonra bana doğru eğildi.

"Kocan çok şanslı olacak Çilli."

Benim söylediğim cümleye gönderme yapmıştı. Onun gibi yapmaya karar verip masanın üzerindeki elini tuttum.

"Soner, beni seviyor musun?"

"Saçma sapan sorular sorma."

"Beni sevdiğini bıkmadan söyleyebilir misin?"

Birkaç saniye yüzüme baktı. Kaşıma, gözüme, burnuma... "İnsan sevdiğinden bıkar mı?"

"O zaman ben kocamdan daha şanslıyım." Bunu söylememi tahmin etmemiş olacak ki şaşkınlıkla yüzüme baktı. Aniden kalkıp yanıma geldi ve dizlerinin üzerinde çöküp başımı göğsüne gömdü. Kollarımı ona sarıp kokusunu içime çektim.

"Cennet gibisin, cennet."

Gözlerim doldu. Beni cennete benzeten bir adamla birlikteydim. Benden istediği tek şey yanında olmamdı. Onu sevmem, güvenmemdi. Derdi öpüşmek ya da çıplaklık değildi. Sevgisi öylesine tertemizdi ki, onu hak edip etmediğimi düşündüm.

Yemeğini yanımda yedi ve birlikte bulaşıkları makinaya dizdikten sonra önce ben pijamamı giydim, ardından o odaya gidip üzerini değiştirdi. Salonda beni çağırmasını beklerken  bana seslendi. Kalkıp çekingen adımlarla odasına girdim. Altında şort vardı. Uykulu gözlerle kollarını iki yana açtı.

"Beni kucağında uyutur musun?" Gülümseyip yatağa uzandım. Başını göbeğime koyup bacaklarımın arasına uzandı. Elimle saçlarını okşamaya başladım.

"Esen yelde senin kokun var." diye mırıldandı. Kalp atışlarımı hissediyor olmalıydı. Eliyle sanki gidecekmişim gibi bacağıma sarıldı. "Çok seviyorum."


🌙

Selam. 🙏🏻

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Ben yorumlarınızı okuduktan sonra iyi oluyorum. Güzel dönüşleriniz için teşekkür ederim. 🌸

Yorumlarınızı okurken bir tanesini çok beğendim. Soner ile Büşra için ÜsRa'm yazmış. gecedeunutulan Benim hoşuma gitti. Bundan sonra çiftimizin adı bu olsun.

ÜsRa.💙

Yeni bölümde görüşmek üzere.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top