Ü22 🐾

Multi video ;Tuvana Türkay&Tuna Kiremitçi-Diğer Yarım

Keyifli okumalar 🌸

▪️

Yavaşça kollarımı ondan ayırdığımda bakışlarım hemen yere indi. Hala şoktaydım. Daha dün evindeydi. Şimdi ise evimin bahçesinde, birkaç santim ötemde duruyordu.

"Ben..." diye ağzımda söyleyeceklerimi geveledim. "Çok şaşkınım."

"Yüzüme baksana." dediğinde saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp başımı kaldırdım. Çok yumuşak bakıyordu. "Eğer planlı olsaydı bu kadar heyecan verici olmazdı."

Heyecan mı? Şu an o kadar duyguyu aynı anda hissediyordum ki, heyecanı koyduğum yeri unutmuştum.

"Haklısın. Sadece, tuhaf geliyor."

"Böyle ayakta mı bekleteceksin?Nasıl bir ev sahibisin? "

Tebessüm edip yere attığım çantamla telefonumu alıp yanına gittim. Of, çok yakın ama uzaktı. Fazla karizmatikti. Fazla uzundu. Fazla güzeldi. Fazla çilliydim. Makyaj bile yapmamıştım. Şansıma sıçayım.

"Bir kafede oturabiliriz."

"Olur."

Yan yana yürürken dudağımı ısırıyordum. Neydik şimdi biz? Görüşmeyi bekleyen iki arkadaş mı?

"Bak burası benim yerim." diyerek parmağımla illerdeki bankı gösterdim. Durup denize baktı.

"Ankara'da deniz yok. Kıymetini bil"

"Ama havuza gidiyorsundur."

"Hemen hemen her gün." dedi ve yürümeye devam ettik. Arada başını yana çevirip bana baktığını fark ediyordum. Ama dönüp bakamıyordum. Mesajlaşırken daha cesurdum. "Büşra?"

Durup ona döndüm. "Efendim."

"Mutlu olmadın mı?"

Gözlerimi kaçırdım. "Saçmalama. Sarılırken kemiklerini kıracağım sandım."

Güldü. Ona eşlik ettim. "Ben halimden memnundum."

"Bende. Sadece yanımda olmana alışmaya çalışıyorum."

"Öyle olsun bakalım."

Kafeye oturup birer kahve söyledik. Taburesini yan çevirip bedenini bana çevirdi.

"Eğer iş aramaya gitmiş olsaydın kapıda seni bekleyecektim."

"Annem karşılardı." dedim alayla. "Sahi, sen ne zaman planladın bu işi?"

"İşten ayrıldığın gün."

"Hatırlatma. Deli oldum o gün." dedim hiddetle. Bu halime sırıttı. Çok tatlı gülüyordu. Tamam kendimdeyim. Kahvelerimiz gelince bardağına tek şeker attığını fark ettim ve aklıma not ettim.

"Okula devam etmeyi hiç düşündün mü?"

Başımı iki yana salladım. "Keşke istediğimiz mesleği çalışmadan elde edebilseydik." dediğimde gözlerini devirdi. "Napim, üşeniyorum çalışmaya."

"Senin üşenmeden yaptığın bir şey var mı acaba?" dedi gözlerini kısarak.

"Seninle konuşmak." dediğimde bakışları yüzümde asılı kaldı. Söylediğim şeye ben de şaşırmıştım. Az önce cesur değilim mi demiştim ben? Bok yemişim.

"Beni ne zaman gezdireceksin Çilli?"

"İstediğin zaman." dedim hemen. Dudağının kenarıyla güldü.

"Yarın tüm gün benimlesin. Sonraki günde. Ve bir sonraki günde."

Ağzım şaşkınlıkla aralandı. "O kadar kalacak mısın?"

"Kalmayayım mı?"

"Kal." dedim hemen. "Ben istediğin zaman gezdiririm seni."

"Maksat gezmek değil, birlikte olmamız."

Biri kolonya getirebilir mi? Birazdan düşebilirdim. Ama yere değil, ona. Aklıma gelen şeyle hemen telefonumu elime aldım. "Hadi gülümse, ilk anımız."

Üstelemeden tebessüm edip çekmemi bekledi.

"Çok güldün sağol." dedim iğneleyici bir sesle. Sırıttı.

"Ne zaman istersen."

Ya şapşal söyleme şöyle şeyler!

"Eşyalarını nereye bıraktın?"

"Otele. Taksiciden iyi bir otele götürmesini istedim."

"İyi yaptın."

Elini yüzüme uzattığında yutkundum. Put gibi kalıp ne yaptığını anlamaya çalışırken saçlarımı yüzümden çekip arkaya sıkıştırdı.

"Şu çillerini saklamaktan vazgeç."

"Rahatsız oluyorum."

"Ben olmuyorum." dedi başını bana eğip. Mavilerine bakıp gülümsedim.

"Tamam, saklamam."

"Senin mekana gidelim mi?" dediğinde güldüm.

"Gidelim."

Hesabı istediğinde elim hızla çantama gitti. Elini koluma koyup durdurdu.

"Ben hallederim."

"Senin paran burada geçmez Üsame." dedim çakma bir dik bakışla. "Misafirimsin."

"Sevmem öyle şeyleri."

"Ben de sevmem böyle şeyleri." dedim çıkardığım parayı kutunun içine bırakıp ayağa kalktım.

"Ben de yemek ısmarlarım."

"Bugün bendensin. Yarın olabilir."

Gözlerini devirdiğinde güldüm ve yürürken kolumla koluna vurdum. Bunu beklemiyor olmalıydı ki sağa doğru sendeledi.

"Kaşınma Çilli."

"Kaşınıyorum Olric." Güldü ve önüme geçip dizlerini kırdı.

"Hadi atla, bugün bendensin."

Ağzım şaşkınlıkla açıldı. Etrafta bakışlarımı gezdirdim.

"Saçmalama Soner. Buna gerek yok."

"Çilli, belim ağrıdı."

"Tutamazsın beni."

"Atma Ziya." dediğinde sesli bir şekilde güldüm. Daha önce ona dediğim şeyi hatırlamış olmalıydı. Beni de sırtına alması için söylememiştim. Ama içimde kaldığı doğruydu.

"Geliyorum o zaman."

"Gel o zaman."

Biraz geriye gittim ve bize baktıklarını umursamadan ona doğru koşup sırtına atladım. Dizlerimin altından beni kavradı ve doğruldu. Başını yana çevirdiğinde nefesim yanağına vurdu.

"Rahat mısın?" diye sordum.

"Çok." dedi ve yürümeye başladı. Parmağımla ilerideki bankı işaret ettim.

"Mekan orası."

"Tamamdır kaptan."

Adımlarını hızlandırğında sıkıca ona tutundum. Çok, çok mutluydum. Önyargılı davrandığım için pişman olmuştum. Beni fotoğraflardaki halim dışında beğenmez sanmıştım ama görür görmez sarılmıştı.

"İyi ki geldin Üsame."

Dedim kulağına doğru. Bir şey söylemedi ama duyduğuna emindim, sırıttığına da.

Benim kadar mutlu olduğuna da.

🌙

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top