Ü13 🐾

Multi video ;Sura İskenderli-Yaram Derinden🎶

Keyifli okumalar 🌸

▪️

"Yemek hazır!" diye seslendim salona doğru. Annem gelince oturdum ve çorbamı içmeye başladım.

"Saçlarınla ilgili bir şey demediler mi?"

"Hayır. Sonunda medeni insanlara denk geldim."

"Hadi hayırlısı."

Sessizce yemeğimizi yedik. Ben masayı toplarken annem televizyonun karşısına geçip uzanmıştı.

"Çay koyayım mı?"

"Olur!"

Sıcak su koyup beklemeye başladım. Telefonumu çıkarıp interneti açtım. Yazmamıştı. Acaba ben mi gözünde büyütmüşüm. Belki de anlayışlı bir insan olduğu için farklı hissetmiştim. Herhangi biri olsa onunla da ilgilenirdi.

Peki ya çillerim!

Başkasının çillerini de görmek ister miydi?

Yüzümü düşürüp interneti kapattım. Büyük ihtimalle ben yazmadan yazmayacaktı. Ya yazmazsa?

"Aman Büşra!" Kalkıp çayı demledim. Annemle biraz oturduktan sonra odama çekildim. Bugün hiç sigara içmemiştim. Bir dal yaktım ve pencereden dışarı bakıp içmeye başladım. O sırada telefonumdan gelen sese kulak kesildim. Mesaj gelmişti sanırım.

Üsame
İnternetini aç.

Yutkunamadım. Hemen dediğini yapıp interneti açtım. Aniden ekranda beliren çağrı ile sigaramı bardağa atıp söndürdüm. Bu gerçek miydi? Beni görüntülü arıyordu.

"Hayır, açamam."

Ayağa kalkıp odada bir tur attım. Hala çalıyordu. Üzerimde salaş siyah bir tişört vardı. Saçlarım hala düzdü. Fondötenim biraz silinmişti. Hayır, konuşamazdım.

Çağrı sonlandı.

"Kahretsin!"

Üsame
Bir daha aramam. Aç şunu.

Büş '
Neden görüntülü arıyorsun?

Üsame
Neden görüntülü aranır?

Beni görmek mi istiyordu? Keşke direk söyleseydi.

Büş
Şu anda olmak zorunda mı?

Üsame
Müsait değil misin?

Bugün olmazsa yarın, diye geçirdim içimden. Beni görmek hakkıydı.

Büş'
Ara.

Bunu bekliyormuş gibi hemen aradı. Sandalyeye oturdum ve telefonu pencereye dayayıp ellerimi çektim. Nefesim hızlanmıştı. Parmağımı yeşil butona dokundurdum ve elimi kucağıma indirdim. İşte karşımdaydı. Şu anda, mavi keskin bakışlarıyla, aralık duran dudaklarıyla, beğendiğim kaşları, burnuyla karşımdaydı. İnsanın nefesini ancak bu kadar kesebilirdi.

"Tam olarak nereye bakıyorsun?"

Ah, sesi. Sesi de çok güzeldi. Kalbimi yerinden oynatmaya yetmişti. Neden oradaydı ki? Neden elimi uzatsam dokunabileceğim kadar yakındayken, bu kadar uzaktaydı?

"Çilli?"

Gözlerimi kırpıştırdım. Gerçekten oydu. Fotoğraflarını ezberlediğim adamdı. Yavaşça dudaklarımı araladım.

"Konuşacak mısın?"

Sanırım o da telefonunu benim gibi karşısında bir yere sabitlemişti. Bir kolunu oturduğu koltuğun üst kısmına uzatmış, çatık kaşarla bana bakıyordu.

"B-Ben..."

Harika. Konuşamamıştım bile.

"Sen?"

"Oradasın."

Kaşları düzeldi. Ama yüzü hala ciddiydi.

"Buradayım."

"Kusura bakma, beklemiyordum."

"Neyi?"

"Seni görmeyi." Bakışlarımı ellerime indirdim. "Sesini duymayı."

"Baktım senin söyleyeceğin yok. Biraz zorla oldu ama, sıkıntı yok."

Benim yerime sıkıntının olmadığını söylemesi! Tabi ki yoktu. Onu şu anda görebiliyordum. Daha ne isteyebilirdim ki?

"Ben söyleyemezdim."

"Sebep?"

"Çünkü..."

"Yüzüme bak."

Saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp gözlerimi ona çevirdim.

"Çünkü cesaretim yoktu."

"İyi, artık vardır."

Başımı salladım. "Var."

Dudağının kenarı yukarı kıvrılıp indi. "Nasıl oldun?"

"Daha iyi. Hatta hiçbir sıkıntı kalmadı." dedim gülümseyerek. "İş de buldum. Hem de saçlarımı sorun etmediler." Dikkatle beni izlediğini görünce sustum.

"Devam etsene."

"Bu kadardı." diyerek omzumu silktim.

"Gülmek sana yakışıyor."

"Sana göre."

"Bana yakışıyor mu?" diye sordu gözlerini kısarak.

Gülümsedim. "Çok."

"Sana göre." dediğinde gülümsemem silindi. Parmaklarımı gözlerime çıkarıp kendime gözlük yaptım.

"Benim laflarımla artistlik yapma Üsame."

Güldüğünde ellerimi indirip onu izledim. Yaptığımı çocukça bulacağını düşünmüştüm.

"Yaşam alanın orası mı?" diye sordu başıyla arkamı işaret ederek.

"Evet, sevgili odam."

"Artık uyuyamayacak olman beni derinden üzdü."

"Pazarlarım var."

"İnsan alışınca tatilde de fazla uyuyamaz."

"Senin benim uykumla derdin ne?"

"Ne derdim olacak senin uykunla?" Ekrana yaklaştığında istemsizce geri çekildim. Ne bok yapmaya çalıştığının farkındaydım. Çillerimi arıyordu.

"Napıyosun Doktor?"

"İlaç yazacağım." dediğinde yüzümü buruşturdum. Bir şey söylemeden geri çekildi. "Annen nerede?"

"Salonda."

"Seni duymuyor mu?"

"Beni duyuyorsa seni de duyuyordur."

"Bir şey demez mi?"

"Karışmaz." dedim kısaca. "Evde misin?"

"Evet."

"Tüm gece mi?"

"Belli olmaz."

Başımı salladım. "Peki senin annen?"

"Benim annem?"

"O bir şey demez mi?"

Kaşlarını kaldırıp sorgulayıcı bir bakış attı. "Neye?"

Ciddi miydi?

"Boşver."

"Her şeyi söyleyebilir. Annem bu konularda çok titizdir."

"Hangi konularda?"

"Bir kızla arkadaş olarak bile konuşuyorsam didik didik eder."

"Anladım."

Bu durumda arkadaş mı oluyorduk? Çok üstü kapalı konuşuyorsun be adam!

"Şimdi kapatmalıyım. Yemeğe ineceğim. Sonra konuşuruz."

"Afiyet olsun." dedim gülmeye çalışarak. Ekrana eğildi. Sanki nefesi yanağıma vuruyordu.

"Ne demiştik Çilli?"

"Ne demiştik?"

"Uzaklar yakın edilebilir."

Göz kırptı.

Ekran karardı.

Kalbim durdu.

🌙

Bölüm nasıldı? Düşüncelerinizi bekliyor olacağım. Görüşmek üzere 🍂

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top