Ü123 🐾

Multi video ; Kenan Doğulu - Gelinim 🎶

Musmutlu bayramlar. 🎈

Keyifli okumalar 🌸

▪️

07.00

Alarmı kapatıp yatakta doğruldum. Dolaban kulpuna asılı duran elbiseyi görünce yüzüme tatlı bir gülüş oturdu.

Dün

"Son güne bırakırsak böyle strese gireriz işte."

"Ya Soner bir sakin olur musun? Zaten denediğim tüm kıyafetler beni kısa gösterdi."

"Ya ne kısası? Yok öyle bir şey. Az önce çıkardığın gayet hoştu. Zarif durdu."

"Bilmiyorum. Emin olamadım."

"Hayatım senin içine sindiyse alalım. Yok göbeğim çıktı, yok kısayım. Zaten kırk kilosun."

"Yemek yemem lazım." diyerek koltuğa çöktüm. "Zayıf olunca çirkin oluyorum değil mi?"

Sesim titremişti. Nereden gelmişti şimdi bu duygusallık?

"O nereden çıktı?"

Yanıma yaklaşıp önümde diz çöktü. "Bana bak Çilli."

"Baksana bana. Ben bazen hala beni ilk gördüğün yerdeyim. Sana fotoğrafımı atarken çok korkmuştum. Sonra sen yanıma gelirken de öyle. Makyaj yapmadığım zaman bir şeye benzemiyormuşum gibi hissediyorum."

Elini dudağımın üzerine koyup beni susturdu. Bakışlarında hayal kırıklığını okumuştum.

"Üzdün beni." diye fısıldadı. Gözyaşım yanağıma aktı. Aylardır içimde tuttuğum korkumun nikahıma bir gün kala gün yüzüne çıkması da çok tatlıydı.

"Özür dilerim."

"Büşra ben seni seviyorum, bunu biliyorsun değil mi?"

"Biliyorum."

"Ben senin yüzünü gördüğümde boynundan aşağısı, göğüslerinin ölçüsü, ten rengin, hiçbir şeyi düşünmedim. Kırk değil yüzkırk kilo olsan, göbeğinde uyurum yine senin. Kurduğum hayeller değişmezdi." Gözyaşlarımı silip alnımı öptü. "Şimdi kemiklerin acımasın diye en yumuşak yerlerde yatırırım seni. Şu aptal makyaj muhabbetini de açma lütfen bir daha. Ben seni en doğal halinle de gördüm ve inan bana o haline daha çok aşığım. "

Kollarımı boynuna dolayıp başımı ensesine gömdüm. O kadar şanslı bir insandım ki, kimse aksini iddia edemezdi.

"Bir önceki."

"Ne önceki?"

"Elbise, diğeri olsun."

Geri çekildiğinde gülümsüyordu.

Bugün

Nikah için de beyaz bir elbise seçmiştim. Sonuçta evleniyordum.

Sahi? Biz evleniyorduk.

Nikah saat dörtteydi. Bilerek erken uyanmıştım. Yağmur ile öğlen kuaförde buluşacaktık. Ama önce yapmam gereken şeyler vardı. Aslında yapmamız gereken şeyler vardı.

Kalkıp önce ılık bir duş aldım. Kasıklarımda hafif bir sancı hissettim. Adetimin on gün geciktiğini varsayarsam normal gelebilirdi. Soner ile aldığımız ilaçtan epeydir kullanmamıştım. O sancıyı tekrar çekmek istemediğim için ilacı yanıma aldım. Kahvaltıdan sonra içecektim.

Üzerimi değiştirip annemi aradım.

"Büşra? Günaydın kızım."

"Günaydın anne. Nerdesin?"

"Yarım saate inerim herhalde."

Annem düğüne de geleceği için sadece bir gün izin alabilmişti. Bu yüzden akşam tekrar dönmek zorundaydı.

"Tamam, biz de bir saate otogarda oluruz."

"Tamam kızım. Görüşürüz."

Telefonu kapatıp Soner'i aradım. Elinde bekliyormuş gibi hemen açtı.

"Geldim Çilli."

"Niye nefes nefesesin sen? Koştun mu?"

"Bilmiyorum yav heyecanlandım biraz."

"Birimizin sakin olması gerekiyordu." diye söylendim evden çıkarken.

"O kişinin de ben olması mı gerekiyordu?"

"Yani, öyle olmasını beklerdim."

"Gece uyumadım."

"Ben uyudum."

"O zaman gel ve bana sarıl."

Kapının önünde beklediğini görünce telefonu kapatıp adımlarımı hızlandırdım. Kollarını iki yana açıp sarılmamı bekledi. Kendimi kollarına bıraktım.

"Günaydın."

"Günaydın Çilli."

"Annem birazdan iner. Onu alıp eve geçelim. Sonra biz annemle kuaföre gideriz."

"Tamam hayatım. Bin hadi."

İstemsizce dudaklarımı kemirme dürtüsü geliyordu. Kendimi bunu yapmamak için zor tutuyordum.

"Buse yengen geldi mi İstanbul'dan?"

"Geldi geldi. Sabah Berfin'i gördüm bile."

"Ne tatlı olmuştur şimdi."

"Sen gevşesene biraz. Nefesini ensemde hissediyor gibiyim."

"Şey, Soner. Annenler bize sormadan balayı planı yapmaz değil mi?"

"Yok, söyledim ben anneme yazın yapacağımızı."

"Oh iyi bari."

Elimle göbeğimin altına dokundum. Rahatsız edici bir ağrı gelip gidiyordu. Soner'in fark etmesini istemediğim için yüzümü olabildiğince sakin ve güleç tutmaya çalışıyordum.

Arabayı durdurduğunda çantamı bırakıp indim. Herhalde annem her defasında durduğumuz yeri ezberlemişti ki bizi aynı yerde bekliyordu. Yanında sadece küçük bir el çantası vardı. Sanırım onda da kıyafeti vardı. Beni görünce samimi olduğuna inandığım bir gülüşle yanıma yaklaştı.

"Hoşgeldin anne."

"Hoşbuldum kızım." Kısa bir sarılmanın ardından Soner'e döndü. Neysek elini uzatmıştı. "Günaydın Soner."

"Günaydın Nevin Hanım." Annemin çantasını alıp arabaya gitti. Gülümseyip annemin koluna girdim ve onunla birlikte arkaya oturdum. Arabadaki saata baktım. Çoktan sekiz olmuştu. Heyecandan delirmek üzereydim.

Apartmanın önüne geldiğimizde annem çantasını alıp arabadan indi. Soner ile arabanın önünde dikilip birbirimizin yüzünü izlerken, aniden elimi kaldırıp göğsüne koydum. Sanki anne karnındaki bir bebeğin tekmeleri gibiydi.

"Senden bir farkım yok." diye fısıldadım.

"Sadece birkaç saat kaldı. Artık hiçbir şeyin benden farklı olmayacak. Çünkü artık biz olacağız."

"Biz olacağız."

Eğilip alnımı öptü ve ben girene kadar orada bekledi. Koşarak merdivenleri çıktım. Annem kapının önünde beni bekliyordu.

"Anahtarı verdim, niye girmedin?"

"Birlikte girelim dedim."

Kapıyı açıp geçmesini bekledim. "Banyoyu kullanabilirsin. Ben sabah duşumu aldım."

"Tamam kızım."

Bana kızım demesini özlediğimi fark ettim. Aslında şimdi değil, otogarda göz göze geldiğimizde fark etmiştim.

Odaya girdiğimde arkamdan geldi. Çantamı yatağa bırakıp ona döndüm.

"Bir şeye mi ihtiyacın var? Banyoya sabah temiz havlu koydum."

"Yok, ben başka bir şey diyeceğim." Arabada da yumruk olan elini açıp önüme uzattı. Avucunda duran, etrafı küçük taşlarla çevrili gümüş yüzüğe kısa bir an bakıp takrar hüzünle bakan gözlerine baktım.

"Bu ne?"

"Benim evliliğim boyunca tek kazancım. Bana yapılan, maddi anlamı olan tek şey bileziklerimdi. Ama bu yüzüğü kendi paramla yaptırdım. Bu yüzden bu yüzüğün önemi daha farklı. Senin mesut olduğunu görüyorum ya, böyle onlarcası senin olsun inşallah."

Dolan gözlerimi silmeden anneme sarıldım. Bu yüzüğü bir iki kere odasını temizlerken görmüştüm. Özenle sakladığı için babamdan koruduğunu düşünmüştüm hep. Ama o benim için saklamış, korumuştu.

" Teşekkür ederim anne. Çok teşekkür ederim. "

" Böyle olmasını istemezdim." dedi titrek bir sesle. Hala sarılıyorduk. "Sana söylediğim onca kırıcı söze rağmen şu an buradayım. Beni yanında istedin. Aynı şekilde nişanlın da, beni sizlersiniz sanmıştım."

"Soner kin tutmaz anne. O öyle bir adam değil."

"Artık biliyorum. Bunu yaşayarak öyle güzel gördüm ki, sanırım ondan helallik almam gerek."

"Buna gerek olduğunu düşünmüyorum."

Geri çekilip saçlarımı okşadı. "Seni böyle mutlu eden bir adama, bunu borç bilirim."

"İyi ki geldin." diyerek tekrar sarıldım. Bu akşamın çok güzel geçmesi için dualarıma kaldığım yerden devam ettim.

Umarım her şey kusursuz olurdu.

🌙

Selam. 🙏🏻

*Büşra'nın kendisi hakkındaki düşünceleri ile ilgili ne düşünüyorsunuz?

*Sizce sizden istediğim isimlerin asıl amacı ne? 🙈

Yeni bölümde görüşmek üzere. 💙

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top