Ü122 🐾

Multi video ; Kenan Doğulu - Boş Sayfa🎶

Keyifli okumalar 🌸

▪️

Ankara'nın iki de bir değişkenlik gösteren tatlı havasına selam çakıp kapalı çardağa doğru yürüdüm. Soner arabayı park edip gelecekti. Sabahtan beri fotoğrafçı, hastane, bilmem ne derken çok yorulmuştuk. Elimdeki dosyada izin belgemiz duruyordu. Neyse ki hayal ettiğimiz 30 Ağustos'a nikah günü bulamilmiştik.

"Yağmur birazdan diner gibi." Soner yanıma oturup kolunu sırtıma doladı. "Üşüyor musun?"

"Üşümüyorum."

"Yorulduk ama değdi."

"Seninle her şeye değer." diyerek başımı göğsüne gömdüm.

"Çok az kaldı. Sadece birkaç güne sana karım diyebileceğim."

Yanaklarım ısındı. Sahi, biz karı koca olacaktık. Aylardır hayalini kurduğum düş gerçek oluyordu.

"İlk konuşmamızı hatırlıyor musun?" diye sordum bir anda.

"Salçanın tadı nasıl bari?"

Güldüm ve utanarak göğsüne hafifçe vurdum. "Nasıl sinir etmiştin beni!"

"Baktım bu kız hiç alttan almıyor, lafını esirgemiyo falan. Dedim ben de dikine gideyim." diyerek güldü.

"İyi ki yazmışım sana."

"Tam da benim burada ne işim var diyordum sen yazdığında."

"Beni beklediğini bilseydim acele ederdim." dedim kibirli ama yapmacık bir sesle.

"Bu tatlılığını neye borçluyuz?"

"Elimdeki dosyaya."

Sıcak bir gülümseme eşliğinde yanağımı öptü ve ayaklandı. "Barlas'a uğrayayım mı? Şirkette tekti."

"Olur. Yemek de götürelim."

"Acıktım mı?"

"Belli mi oluyo? Barlas'ın üzerinden kendi karnımı doyuracaktım."

Elini tutup yanında yürümeye başladım. "Ne alacaksın? Evden bir şeyler götürelim mi?"

"Dürüm yer o."

Yol üstünde bir dürümcüde durduk ve üçümüz için dürüm yaptırdık. Yani beş tane almış olsakda, ikisinin kendileri için olduğunu düşünüyordum. Barlas'ın et aşkını da böylelikle öğrenmiş oldum.

"Babam yoktur şirkette. Yanına uğramamıza gerek yok."

İlk defa şirketlerine gidiyordum. Gri, dokuz katlı ve neredeyse her bir yeri camdan yapılmış devasa bir yerdi. Kapıdaki iki güvenlik görevlisine selam verip elini poşete uzattı.

"Siz gececisiniz değil mi Ali?"

"Evet Soner Bey."

Çıkardığı iki dürümü Ali dediği adama uzattı. "Afiyet olsun."

"Biz dönüşümlü yerdik yemeğimizi."

"Birlikte yiyin Ali." Omzuna dokunup tekrar elime uzandı. "Kolay gelsin."

"Sağolun efendim."

Asansöre bindiğimizde kendimi tutamayıp çenesini öptüm. Başını hızla bana döndürdü. Nefesi dudaklarımı gıdıklarken kapı açıldı. Geri çekilip ondan önce indim. Kesin arkamdan sırıtıyordu.

"Hangi oda?"

"Sağ çapraz." Sesi bile sırıtıyordu.

Dediği odaya girdiğimde uykusuz bakışları bizi bulan Barlas ile karşılaştık. Gözlüklerini çıkarıp bilgisayarın başından kalktı.

"Hoşgeldin Büşra." Gülümseyerek üzerimi çıkardım.

"Hoşbuldum. Napıyosun bakalım?"

"Eray puştuna geceden beri dil döküyorum. Gelse şimdiye bitmişti." Soner ile tokalaşıp kafa tokuşturdular. "Hoşgeldin Aga."

"Deseydin ben getirtirdim buraya. Kardeşimin yakasından düşmüyor."

"E artık hiç düşmez. Salak bana artık ben de Üsame oldum diyo. Sanki adam kadının soyadını alır da."

Soner arkasına yaslanıp kaşlarını çattı. "Orada dursun. Ona kız mız vermem."

"Allah Allah." dedim anlamaya çalışır bir tonla. Sanki ondan isteyecekti Yağmur'u. Barlas'a dürümünü ve ayranını uzattım.

"Eyvallah yenge. Geleceğinizi bilseydim arayıp söylerdim Alilere de getirin diye."

"Soner halletti onu." dedim gülümseyerek. Düşünceli Üsame'm.

"İyi yaptın."

Soner dürümünden ısırık alıp Barlas'a baktı. "Ne oldu o iş?"

"Hangi iş?"

"Olum o iş işte. Söyletme açık açık."

Barlas kısa bir an bana baktı. Kaşlarımı çattım. "Benim haberim yok. Özelse çıkabilirim."

"Ya yenge bir şey olduğu yok. Kendi kendine kuruyor."

"Ne kuruyormuş?"

"Ya biz geziye gitmiştik ya bir iki günlüğüne?"

Aslında bir haftalık olan ama benim ağrım yüzünden bir gün süren tatil.

"Evet?"

"Orada üniversiteden arkadaşımı görmüştüm. Ama mezun olduğumuzdan beri konuşmuyorduk. Kızla orda bir iki muhabbetimiz oldu."

Kaşlarımı daha çok çatıp Soner'e baktım.

"Onun muhabbeti oldu Büşra, niye katil bebek Chucky gibi bakıyorsun?"

"Sonra noldu Barlas?"

"O zamandan beri konuşuyoruz işte. Ama arkadaş gibiyiz. Soner de tutturdu, kızda bir şeyler var diye."

"Sence yok mu? Yani sen daha iyi anlarsın."

"Bilmiyorum. Soner'e de bunu söyledim. Bilmiyorum yani."

Demek o gece Barlas ile bu konuyu konuşmuşlardı.

"Zamanla belli olur. Belki gerçekten sana karşı bir şeyler hissediyor ama senden emin değil."

"Ben de kendimden emin değilim. Konusunu açmasa daha iyi."

Konu hakkında konuşmak istemiyor olmalıydı ki susup yemeğine devam etti. Belki de hoşlanıyordu ama kabullenmek istemediğinden kıvırıyordu.

"Nikah aile arasında mı olacak?"

"Öyle olsun dedik. Annesi gelecek. Bizimkiler falan. Siz de olun yeter işte."

"Şahitler kim olacak diye sormuyorum. Yıllar önce aldım o sözü senden. Bak Eray meray dinlemem ha!"

Soner gülerek başını salladı. "Babamlarla konuştuk. Büyükler arasında tatsızlık olmasın diye ikimizin şahitleri de arkadaşlarımız olacak."

"Yani siz." diye tamamladım. Benim arkadaşlarım da onlardı.

"Haa, iyi o zaman. Ama yine ben Soner'in şahidi olmak istiyorum. O şerefsiz Eray'ı ağzına düşürme beni."

"Merak etme, benim şahidim sensin aga." dedi Soner sırıtarak. "Biz kalkalım artık. İşin uzayacak gibiyse Büşra'yı bırakıp geri gelirim."

"Valla hayır demem."

"Tamam, görüşürüz akşama."

"Görüşürüz. Sağolasın yenge."

"Ne demek." Artık bir aileydik.

Soner apartmanın önünde durup bana döndü. "Bıktım bu ayrılıklardan. Hep şu kapının önünde birbirimize sarılıp ayrı evlere gidiyoruz. Ben artık birbirimize sarılıp uyumanın hayali ile yaşamaktan geceleri eskittim."

Elimi kaldırıp yanağını okşadım. Ne güzel de konuşuyordu; yüreğini sevdiğim.

"O eskittiğin geceleri yaşaya yaşaya temize çekeceğiz."

Gülüşü mavilerine yayıldı. "Söz mü?"

"Söz Olric."

Alnını benimkine yasladı. Gözlerimi kapattım. "Seninle her şeye."

🌙

Selam.

*Bölüm nasıldı?

*Sizce Berkeler düğüne gelecek mi?

Yeni bölümde görüşmek üzere. 💙

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top