HAYALLER GERÇEK OLUR !!!!!

        Ve evet işte yaptım. Yıllardır onca emek verdiğim, cefalarina katlandigim ve nice badireler atlattigim reklamcilik isini bıraktım. İstifa ettim. Herşeyi,  herkesi öylece bıraktım. Tabiki de gerçek dostlarım dışında.  Umurumda bile olmadı. Zerre uzulmedim. Hatta rahatladım bile.
    Peki niye mi yaptım?  Artık sevdiğim ve gerçekten istediğim birşeyin peşinden koşmak istedim. Yazmak. Çocukluğumdan beri hayalimdi. Kendimi bildim bileli yazıyorum ben. Ancak yazdığım zaman kendimi yaşıyor hissediyorum. Benim için nefes almak yazmak demek çünkü.  Herşey ve herkes başkalarının olabilir, gerçekten umursamiyorum. Çoğu kisinin sacmasapan diyebilecegi  aşk hikayeleri  yazıyorum belki. Romantik Komedi denilen türden. Hani böyle sadece romanlarda yaşanır böylesi aşklar denilen türden. Varliklarina gerçekte inanilmayan insanların asklarindan.  Masal belki. Ya da efsane. Ama ben böyle mutluyum. Gözlerimin isildadigini hissediyorum. Ve kalbimin  isindigini. Yazmak beni mutlu ediyor. Hayallerin gerçekten gerçek olabileceğine inanmami sağlıyor. 
    Ve Fransa. Paris. Oraya gitmeyi çok istiyorum. Fransızca öğrenmeyi. Belki orda bir Pierre ya da Jan Lui ile tanisirim. Kimbilir. Olamaz mı?  Olabilir.
     Artık tek bildiğim beni ne mutlu ediyorsa onu yapmak. Beni gulumseten,  kahkaha attiran şeylerle ugrasmak. Anladim ki ben degerliyim ve hiç kimse bu gerçeği değiştiremez.  
     Tabi elde olan birikimler de bir yere kadar idare eder. Sevebilecegim ve yazmayı birlikte yurutebilecegim bir iş de bulmaliyim.
      Ece, Can ve Boranin desteklerini de her zaman ki gibi hissediyorum. Onlar benim ailem ve olmasalardi ne yapardım gerçekten bilmiyorum .....
    
     Derin oturduğu bankta gözlerini bir noktaya dikmis,  dalıp gitmişti. Yağan yağmurun saçlarını islatmasina,  makyajını akitmasina aldırmadan oturuyordu. İnsanın mutlu olmasi böyle birsey mi oluyordu yani? Gercekten oyle hissetmeyeli çok uzun zaman geçmişti. Kendini bile unutacak kadar belki de. Ama kalp unutmuyordu  demek. Farkeder farketmez  hızla cirpinmaya başladığına göre öyleydi.
     Araya hep giren başkalarına rağmen beş yıl. Az miydi beş yıl?  Yıl dediğin neydi ki? Melda girmişti araya. Ya da digerleri. Olacak olanı olmaz yapmışlardi. Iste, askta, kariyerde ve herseyde. Işte nerdende aklına ususmustu bunca düşünce?
    " Panda gibi oldum galiba " diye kendi kendine söylenerek  ayağa kalktı. Balon alınmış bir çocuğun gülümseyisi yüzüne yayildi.
       Sonra yüzünü gökyüzüne, inatla yağan yağmura kaldırdı. Ve yüksek sesle " Ama ben pandalari severim" diye bağırdı.

****************************************
Merhabalar,

    Bu bölüm aslında pek içime sinmedi ve kısa oldu. Gerçi sizler yorum yapmadiginiza ve oy vermediginize göre bunu belirtmemin de pek anlamı yok  😔😔

   Oy ve yorumlarınızı yine de bekliyorum.

       

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top