Chapter 19


"Jay bana borcunun ne kadar olduğunu söyledi" dedi Anne ve Harry gerildi. Eline parmağımla daireler çizmemle biraz rahatladı.

"Harry.. Seninle bir anlaşma yapacağım tamam mı?" dedi sertçe, Harry kafasını salladı.

"Robin ile çocuğa parayı ödemek için gereken miktarı vereceğiz. Ama dolabındaki malzemelerden kurtulman gerek. Yak onları. Sonra da rehabilitasyon merkezine gideceksin. " deyince kafamı hızla Anne'e çevirdim.

Harry, "Ne?!" diye bağırınca iç çekti.

"Harry bu en iyisi. Yardım edemiyoruz. Yardım edecek imkana sahip değiliz. Senin iyiliğin için yapıyorum.." deyince kaşlarımı çattım. Harry'e baktığımda gözyaşları düşerken kafasını salladı. Etrafındaki kollarımı sıkılaştırıp omzunu öpünce bana dönüp hafifçe gülümsedi.

"Tamam, neden ben Robin ile borç hakkında konuşurken siz Louis le gidip o malzemeleri yakmiyorsunuz?" Anne deyip bize dönünce Harry'nin elini tutarak ayağa kalktım. Sessizce arabama gidip bindik. Odasındaki herşeyi yakmaya gidiyorduk.

"Rehabilitasyon merkezine gitmek istemiyorum." diye mırıldanınca elini sıktım.

"İyi açıdan düşün aşkım. Daha iyi olacaksın ve kalan hayatımızı birlikte geçirebileceğiz!" deyince gülümsedi.

"O kadar süreceğimizi düşünüyor musun?" diye sordu, kocaman gülümsedim.

"Tabiki, seni seviyorum unutma." deyince elimi hafifçe sıktı.

"Ya ben rehabilitasyona gidince benden daha iyisini bulursan? Ya benim yeterince iyi olmadığımı anlayıp gerçek aşkını bulursan?" diye sorunca iç çekip arabayı durdurarak kenara çektim. Yüzümü ona dönünce kaşlarını çattı. Kemerimi çözüp kucağına çıkarak kollarımı boynuna sardım.

"Şimdi beni dinle." dedim alnımı onunkine yaslayarak.

"Seni seviyorum tamam mı? Bu demek oluyor ki, senden daha iyisini bulmayacağım. Yeterince iyi birini bulmayacağım. Çünkü sen benim için çok iyisin ve senin ne dediğin umrumda değil seni bırakmayacağım. Hiçbir zaman." dedim ve gülümsediğini gördüm.

"Endişelenmene gerek yok Harry." deyince iç çekti.

"Söz mü?" deyip serçe parmağını uzatınca gülümseyip kafamı sallayarak dudaklarına uzandım. Otomatik olarak beni öpüp ellerini belime sararak arada boşluk kalmayacak şekilde kendine çekti.

Dilimi alt dudağına sürtünce içeri girmeme izin verdi. Biraz sonra elini aşağı indirerek kalçamı sıktı. Hafifçe inlediğimde gülümsediğini hissettim. Hafifçe geri çekilince sızlandı.

"Şimdi olmaz." dedim tekrar kalkıp sürücü koltuğuna geçerken.

"Dalga geçiyorsun!" diye sızlanınca sırıttım.

"Senin gibi." dedim tekrar yola koyulurken. Eve vardığımızda Harry hızlıca arabadan atlayınca kahkaha attım. Koşarak gelip kapımı açtı, kıkırdadım.

"Teşekkürler kibar beyefendi.." dedim kapıyı açıp içeri girerken. İçeri girer girmez beni duvara yaslayıp sertçe öptü. Geri çekildiğinde gülümsedim, göz kırptı.

"Bu gece benimsin.." diye fısıldayınca kızardım.

"Tamamen seninim... Ama önce dolabındaki malzemelerden kurtulmamız gerekiyor." deyince inledi. Elini tutup odasındaki dolaba sürükledim. Bir tane kutu alıp, o da aynısını yapınca aşağı inip bahçedeki ateş yerine gittik.

Elimdeki kutuyu iç çekerek oraya attım, Harry ise kutuya bakıyordu. Elinden alıp diğerinin yanına attım. Kibritleri elime alınca iç çekti, hepsini aynı anda yakmaya karar verdim. Elini tutup gülümseyerek yukarı çıktık, son kutuları da alıp hepsini attık.

"Düşündüğünden daha zor.." dedi biz illegal malların yanışını izlerken.

"Bu yeni bir başlangıç." deyip ona döndüm, zaten bana baktığını görünce şaşırdım.

"Umarım" dedi gülümseyip dudağını öptüm. Ateşin etrafına oturup, herşeyin yanışını izledik. Bu havayı solumanın pek sağlıklı olduğunu düşünmüyordum, ama umrumda da değildi. Bana ilk öpücüğümüzü hatırlattı. Ama bu sefer, çöp kutusu yoktu, o benim sevgilimdi ve onu seviyordum. Malzemelerin yanışını izlerken başımı omzuna koydum.

"Liam bunu görseydi beni öldürürdü.." deyince kahkaha attım.

"Kimin umurunda, işin sonunda istediğini alacak." dedim ve gülümsedi.

"Bu biraz rahatlatıcı. Gerçekten bugün satışa gitmek istemiyordum." dedi.

"Gitmediğin için mutluyum." dedim. O sırada telefonuma annemden mesaj gelip de titreyince kaşlarımı çattım.

"İçecek bir şey ister misin Lou?" diye sordu ve gülümsedim.

"Hayır böyle iyiyim." dedim, eve girdi. Mesajı açınca kızardığımı hissettim.

"Anne ve Robin bir süre burada kalacaklar,  neler olacağını konuşacağız. Ev bu sürede sizin.. Korunmayı unutmayın."

"Neden kızarıyorsun?"

Harry bir anda sorunca kocaman gözlerle zıpladım sonra gülümseyip oturdum. Telefonu eline verdiğimde kaşlarını çattı, mesajı okuyunca az daha boğuluyordu. Telefonu bana verince kıkırdadım.

"Tahmin et ne var, bu gece olmayacak." deyince kıkırdadım.

"Nedenmiş?", batan güneşin ışığında, yanakları kızardı.

"Hadi.." deyip elimi tuttuğum sırada kaşlarını çattı, içeri çektim. Gülümseyerek yatağa itip üzerine oturarark dudaklarımı yüzüne yaklaştırdım. Hala etrafı kırmızı olan parlak yeşil gözleri ile beni izliyordu. Yavaşça dudaklarımı bastırınca elini belime sardı.

"Ne yapıyorsun?" diye sordu öpücüğü hafifçe bozarak.

"Seni ne kadar sevdiğimi gösteriyorum." deyip tekrar dudaklarımı bastırdım. Anında karşılık vererek elini tişörtümden içeri soktu. Mesajı alarak kalkıp oturdum ve tişörtümü çıkarmasına izin verdim. Daha sonra aynısını ona yaparak dudaklarımı boynuna yerleştirdim. Daha sonra yerlerimizi değiştirip üste çıkınca gülümsedim.

"Kondom var mı?" diye sorunca dudaklarını dişlerinin arasına alarak bana baktı. Cevabı zaten bilerek gülümseyip kolunu boynuna dolaşarak tekrar öptüm. Geri çekildiğimizde gözlerini görebilmek için saçlarını yüzünden çektim

"Annem bizi öldürecek.." deyince hafifçe gülümseyerek kafasını salladı.

"Biraz daha beklemeli miyiz?" diye sorunca iç çektim.

"Hayır.. Çünkü ne kadar vaktimiz kaldığını bilmiyorum." diye fısıldayınca gülümsedi.

"Belki de bu beklememiz için iyi bir sebeptir." dedi

"Yeterince iyi değil." diye ısrar edince gülümseyip pantolonumun düğmesine yöneldi.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top