Chapter 14

Harry ile birlikte arabadan çıktık. Harry'nin arabası olmadığı için benimkini kullanmıştık. En iyi yerlerin neler olacağını bana söyledi fakat oraya sürmek beni biraz endişelendirmişti. Demek istediğim Doncaster'ın karanlık kısımlarına gidiyorduk ve yalnız kalacak olmam da biraz korkutucuydu.

"İyi olacak mısın?" diye fısıldayınca iç çektim.

"Evet.. Sanırım sadece biraz endişeliyim." diye fısıldadım bende. İnsanların bizi duyma ihtimaline karşı sessiz konuşuyormuşuz gibiydi.

"İyi olacak" deyip elimi tutarak sıktı. Sonunda boş bir parkta durmamı söyledi. Doncaster'ın karanlık kısımlarının dışıydı.

"Burada olduğunu bilirsem daha güvenli hissederim, etrafta dolaşmanı değil." dedi ve iç çektim.

"İyi misin sen?" kafamı salladım ama içimde endişe tepişiyordu.

"Sen iyi olacaksın değil mi?" diye sordum ve kaşlarını çattı.

"Yani buraya kolunda yara veya iz olmadan canlı geleceksin değil mi?", gülümsedi.

"Tabiki Lou. İyi olacağım. Demek istediğim hadi ama, ben korkunç birisiyim." deyince gözlerimi devirdim.

"Kıçımın korkuncu. Köpek yavrusu gibisin!" dedim ve güldü.

"İlk gördüğünde de köpek yavrusu gibi miydim? " diye sorunca gözlerim büyüdü.

"Hayır, o zaman beni korkutmuştun"

"Gördün mü, korkacak bişey yok. Bir saate kadar geri dönerim. Beni aramaya gelme, daha ziyade arayabilirsin."  dedi ve yavaşça kafamı sallayıp öpmek için eğildim.

"Bunu al... Ne olur ne olmaz." birşeyi elime verdi ve baktığımda komik bir malzeme olduğunu gördüm. Kaşlarımı çatıp düğmeye bastım ve bir bıçak fırladı.

"Asla olmaz." deyip geri ittirdim.

"Lütfen Louis... Kendimi daha iyi hissederim." deyince iç çektim.

"Tamam." dedim ve çantasını alıp arabadan çıktı.

"Lütfen dikkat et!" diye seslendim ve gülümsedi.

"Söz!" deyip kapıyı kapattı.

Arabayı kilitleyene kadar izledi ve gülümsedi. Elini kalbine götürdü ve orada tuttu, geri döneceğine dair söz verdiğini biliyordum, daha sonra karanlıkta kayboldu. Şu anda yolcu koltuğunun üzerinde olan bıçağa baktım ve iç çektim. Yavaşça uzanıp elime aldım. Bu neden ondaydı ki? Nereden almıştı?

İç çekip biraz yorgun ve karanlık hissederek etrafıma baktım. Radyoyu açtım ve yumuşak bir müzik çıkınca koltuğu yatırarak uzandım. Şansıma camlar siyahtı da insanlar yaklaşmadan dışarıdan göremezlerdi. Elimdeki bıçağı kapatıp açarak elimde inceledim. Ucuna elimi sürterek keskinliğini hissettim. Gerçekten birilerine zarar verebilirdi. Daha sonra Harry'nin bunu kullanıp kullanmadığını merak ettim. Hiç kullanmaya ihtiyacı olmuş muydu acaba?

Sadece bir kaç dakikadır oturduğumu sanıyordum ki cam tıklayıp Harry'i görünce yerimden zıpladım. Kaşlarımı çatarak kapıyı açıp saate baktım. 2 saat?

"Bu çabuk oldu.." dedim o kapıyı kapatırken.

"Gerçekten mi?" kafamı sallayıp bıçağı kapatarak geri uzattım.

"Bu neden sende?" diye sordum tekrar sürüş pozisyonunu alırken.

"Birkaç yıl önce gerek olmuştu.. Bu tarz insanlarla muhatap olmak.. İnanman için görmen gerek." dedi ve kaşlarımı çattım.

"Kullandın mı?" dedim olduğumuz yerden geri dönerken.

"Hayır.. Birilerini tehdid etmem gerekti, ama hiç kullanmadım." dedi ve biraz sonra rahatlamaya sessiz bir iç çektim.

"Hepsini sattın mı?" dedim şehre girerken.

"Evet. Aslında bu kadar isteyen olmasına şaşırdım." dedi eline paraları alarak ama benim baktığım şey dirseğinin iç tarafındaki dövmelerle kapatılmamış olan izdi. Gözlerime dolan yaşları bakışlarımı yola çevirerek saklamaya çalıştım. Ne yaptığını bilerek iç çektim.

"Sen iyi misin?" kafamı sallayarak göz yaşlarını durdurmaya çalıştım fakat bir süre sonra önümü göremeyince arabayı durdurdum.

"Louis.. Sorun ne?" diye fısıldadı elini sırtıma koyarak.

"Kötü bir fikir olduğunu biliyordum. Biliyordum." diye fısıldadım gözyaşlarımı silerek.

"Louis.." deyip kolunu çekti ve izin üzerine koydu.

"Özür dilerim" diye fısıldadı kafası hala yerdeyken.

Daha sonra onun suçu olmadığını farkettim. Kendini durduramamıştı ve buna kızdığım için kendimi kötü hissettim. Arabadan çıkıp onun tarafına koşarak kapısını açtım. Bana büyük korkmuş gözlerle bakınca gülümseyip kollarımı etrafına sardım.

"Sorun yok." diye fısıldadım ve bir anda hıçkırığa boğuldu.

"Engel olamadım.. Kendimi durduramadım.." diye hıçkırdı ve alnından öpüp onu hareket ettirerek kucağıma oturmasını sağladım. Biraz sakinleşince kolunu kibarca dudağıma götürüp izi öptüm.

"Sorun yok Harry.." diye fısıldayıp baş parmağımla yaşları sildim.

"Değil. Seni hayal kırıklığına uğrattım." dedi ama kafamı salladım.

"Hayır Harry uğratmadın." dedim hızla.

"Yaptım! Yapmama izin vermediğin şeyi yaptım." dedi ama iç çekip kollarımı sıkılaştırdım.

"Beni hiçbir zaman hayal kırıklığına uğratmadın Harry. Uzun süredir almadın. Bunun zorluğunu anlayabiliyorum." dedim

Tişörtümdeki tutuşunu sıkılaştırdı ve derin nefes almaya çalıştı.

"Neden bu konuda bu kadar iyisin?"  diye sorunca gülümsedim.

"Çünkü sana değer veriyorum.", kafasını salladı.

"Vermemelisin." deyince öfleyip sonra gülümseyerek dudaklarımı dudaklarına yerleştirdim.

"Belki de seni seviyorumdur." deyince gözlerini bana çevirdi.

"Ne?" diye yumuşakça sordu ve gülümsedim.

"Belki de seni seviyorumdur." dedim ve gülümsemesi büyüdü.

"Gerçekten mi?" diye sorunca kafamı salladım. Uzanıp dudaklarımızı birleştirerek beni yavaşça öptü ve biraz sonra ayrılarak gözlerimin içine baktı.

"Belki de bende seni seviyorumdur." deyince gülümseyip tekrar dudaklarımı bastırdım. Tek küçük bir şey bizi ayıramazdı ve şimdi bu işle birlikte onun daha çok zorlanacağını biliyordum. Ama sonuç olarak birlikte aşacağımızı da biliyordum. Kızmanın bir şeye çaresi yoktu, demek istediğim gerçekten kendine engel olamıyordu. Ama ben bu alışkanlık kötüleşmeden bozmaya kararlıydım.

~

Çok mu beklettim :(

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top