Chapter 10
:)
Okuldan sonra sahaya gidip iğrenç turuncu şortu giydim. Kramponlarımı da giyip herkesi beklemeye başladım. Konileri yerleştirirken diğerlerinin de geldiğini duydum.
Etrafa baktığımda kenarda gülümseyerek oturan Harry'i gördüm. Daha sonra Niall ve Zayn tarafından bir anda sıkıca kucaklanınca inledim.
"Öğlen neredeydiniz? İkinizi aradık!", güldüm.
"Pek aç değildik. Biraz top oynadık." Yalan. Liam yüzünden olduğunu söylemek istemedim.
"Neyse Liam ile tanışmalısın. Havalı çocuk!" deyince Niall gözlerimi devirdim.
"Sen herkesin havalı olduğunu düşünüyorsun Niall." dedi Zayn ve kafasına vurdu. Kafamı kaldırıp Harry'e baktım ve gülümsedim.
"Duydum ki sen ve Eleanor'un ayrılığı şu sıralar en büyük haber! Ayrıca senin gay olduğunu ve gizlice Harry ile çıktığını da duydum."
Zayn kolunu omzuma sarıp diğerlerinin yanına doğru giderken konuştu.
"Ne? Hary ve ben? Pek sanmıyorum.. Biz sadece yakın arkadaşız.", gözlerini devirdi.
"Louis, ona bakış şeklini gördüm. Ayrıca pizzacıda el ele tutuştuğunuzu da gördüm." kafasının arkasına vurdum.
"Çok şey atlatıyor Zayn. Rahatlaması gerek." deyip ıslık çaldım. Koç bugün yoktu ve kontrol bana kalmıştı.
"Tamam, hadi başlayalım! Hareket edin!" diye bağırdım ve herkes hareketlendi.
"Hadi! Daha hızlı! Niall daha yukarı! Zayn oyalanmayı kes! Tyran vur!"
Sonunda bütün takım, bende dahil düzene girdi. Başlamadan önce 5 tur koşmamız gerekiyordu. Her seferinde Harry'i kontrol ettim.
"Birileri arkadaşı için bir şeyler hissediyor galiba?" deyince hızla Zayn'e dönüp sert bir bakış attım.
"Sen bi susacak mısın?" güldü.
"Hadi ama Lou, kabul et." kaşlarımı çattım.
"Neyi? Aptal olduğunu mu?" deyince ters ters baktı.
"Sonsuza kadar kaçamazsın." deyince kafamı sallayıp daha hızlı koştum. Haklıydı. Sonsuza kadar reddedemem. Cinsel yönelimim konusunda bir sonuca varmış gibiyim. Şimdiye kadar Harry'den başka erkeklerden hoşlanmadım. Biseksüel ya da panseksüel olabilirim ama henüz emin değilim.
Antrenmandan ve duştan sonra odadan çıktığımda Harry beni kolumdan çekti.
"Hey!" dedim gülümsedi.
"Selam."
"Tamam neden burada dikiliyoruz?" diye sordum ve eliyle dudağını tutarak köşeye baktı.
Niall ve Zayn odadan çıkıyorlardı, Liam'la?
"Burada ne yapıyor?" dedim fısıldayarak.
"Benimle konuşmaya gelmiş. Beni buldu tabiki de. Bana parayı ödememi yoksa bunun sonuçları olacağını söyledi." deyince yavaşça kafamı salladım.
"Ne kadar?" diye sordum fiyattan endişe ederek.
"Merak etme Lou. Bu benim sorunum, senin değil."
"Hayır Harry. Benim sorunum da olacak. Yardım etmek istiyorum." dedim ve iç çekti.
"10,000" dedi ve neredeyse kendi tükürürümde boğuluyordum.
"Nasıl?"
"İlk başta 200'dü. Ama görünüşe göre faiz eklemiş. Baya faiz." deyince iç çektim.
"Hadi gel, eve gidelim. Bişeyler buluruz." diyince iç çekti.
"Tamam." dedi ve park alanına ilerledik.
İlk önce onların evine gittiğimizde ikimizde içeri girdik.
"Harry sen misin?" diye seslendi Anne ve mutfağa girdik.
"Louis seni yeniden görmek ne güzel !" dedi yanağımı öperken.
"Daha dün gördün." deyince güldü.
"Harry'i bir arkadaşıyla görmek güzel." dedi.
Harry beni sürükleyerek yukarı çıkartınca Anne arkasından güldü. Odaya vardığımızda ben kendimi yatağa attım, o da gidip sandalyeye oturarak masaya parmaklarını vurmaya başladı.
"Pekala, parayı nasıl bulacağımı bilmiyorum Louis." deyince iç çektim.
"Bir plan yapalım.. Birlikte işe girelim?!", iç çekti.
"Beni kim işe alır?" deyince gözlerimi devirdim.
"Herkes."
"Louis insanlar bana dış görünüşüme davranıyor." dedi ama kafasımı salladım.
"Bazıları maskenin arkasını görebilir Harry. Benim yaptığım gibi, değil mi?" yavaşça başını salladı.
"Yani endişelenecek bişey yok." dedim ve iç çekti.
"Bu kadar para verecek nerede çalışacağım?"
"Biz dedim. İkimizde çalışabiliriz. Bu çifte ücret eder. Belki de onunla anlaşma yapabilirsin? Ne yapabiliriz bi bakalım." dedim ve iç çekti.
"Parayı ödemek için senden çalışmanı isteyemem." deyince Harry, kafamı sallayıp ona doğru yürüdüm.
"Yardım etmek istiyorum." kafasını eğdi.
Bir süre lise öğrencilerinin çalışabileceği yerleri araştırırken hava kararmıştı.
"Gel dışarı çıkalım" dedi aniden, bende şikayet etmedim.
Aşağı inip bahçeye çıktık. Önceki geceden kalan çöp kutusu hala ortada duruyordu, o günü hatırlayınca yüzümde bir gülümseme oluştu. Harry ateşi yakmak için biraz odun ve kağıt almaya giderken bende çimlere oturdum.
Bu seferki normal ateşti, geçen seferki gibi korkunç bir şekilde kokmuyordu. Hava tamamen kararmıştı ve sıcaklığın gidip yerini soğuk havaya bıraktığını hissedebiliyordum.
"Siz çocuklar dışarıda iyi misiniz? Harry bir şeyleri yakmak için o lanet kutuyu kullanıp duramazsın!" Anne şikayet edince güldüm.
"Zaten mahvoldu anne! Yenisini alırım." deyince, Anne iç çekti.
"Neden köşedeki ateş alanını kullanmıyorsun?" deyince kaşlarımı çattım, böyle bişey hatırlamıyordum.
"Öbür sefere kullanırız." dedi. Anne hafif gülümseyerek kafasını sallayıp, kapıyı kapatarak gitti.
"Ateş alanı ne için?" diye sordum.
"Birkaç yıl önce Robin aile şeyleri için yapmıştı. O zamandır kullanılmıyor." kafamı sallayıp kollarımı dizimin etrafına sardım.
Gecenin çoğunu orada şakalaşıp, gülerek geçirdik. Harry'nin deyimiyle eski güzel günleri konuştuk.
"Hatırlıyor musun burada kamp yapıp, sefilce bütün yıldızları saymaya çalışmıştık. Sonra uyurken yağmur yağdı ve el yapımı çadırımız sızdırmıştı." dedim ve Harry güldü.
"Sızdırmadı, çöktü! " deyince bende güldüm. Daha sonra gülmeyi kesip, sadece çimlerin üzerinde uzandık.
"Harry, Louis, size Çin yemeği aldık!"
Ayağa kalkıp yemekleri almaya gidip, ateşin etrafında birbirimize noodle atarak yemeğimizi yedik. Bittiğinde kartonları da ateşe atıp onları da yaktık. Ellerimi alevin üzerine tutup ısırmaya çalıştım.
"Galiba daha çok soğuyacak."
Kafamı sallayıp arkama döndüğümde gülümseyerek bana battaniye uzattığını gördüm. Battaniyeyi alıp omzuma sarınca tekrardan çimlere oturduk.
Ateş Harry'nin yüzüne yansıyordu. Evet çaktırmadan kesiyor olabilirim, sadece yüzünü sonsuza kadar aklıma kazımaya çalışıyordum.
"Pekala neye bakıyorsun?" diye sorunca hafifçe gülümsedim.
"Hiçbir şey. Sadece arkadaş olduğumuzdan beri bu kadar mutlu olduğunu hiç görmemiştim." dedim ve o da güldü.
İç çekip kafam omzuna yaslanacak şekilde yaklaştım. Alevleri izlerken Harry'nin kolunu omzuma sardığını hissettim. Battaniyesini ucunu kaldırıp benim omzuma koydu. Böylece artık aynı örtünün altındaydık. Eskisi gibi.
Daha çok ısınmak için iyice Harry'e sokuldum. Dudaklarını anlıma yaslayınca, piercingin soğukluğuyla titredim. Birazcık geri çekilip yüzüne baktım. O da parlak gözleriyle bana bakıyordu. Yüzlerimiz arasında santimler vardı, kalp atışlarımın hızlandığını hissettim. Nefesim boğazımda kalmıştı.
"Seni şu anda çok fena öpmek istiyorum." diye fısıldadı ve neredeyse kalbim durdu.
"O zaman yap", göz kontağını bozmadan geri fısıldadım.
"Emin misin?" Biraz daha yaslandı.
"Yapmazsan hakaret olarak alacağım."
Ben başka bir şey diyemeden dudaklarını benimkilere bastırdı. Bombalar ve havai fişekler hakkındaki klişelerden bahsetmek istemiyorum ama hissettiklerimi açıklamanın bir yolu yok. Bütün hayatım boyunca bişey eksikmiş ve bir anda tamamlanmış gibiydi.
Omuzlarımdaki örtüyü düşürüp, parmaklarımı kıvırcıklarına daldırarak, kollarımı boynuna doladım. Piercinglerin hissine titreyerek dilimi alt dudağına sürttüm. Öpücük derinleşirken beni kucağına çekerek göğüslerimizi birleştirdi. Biraz sonra nefessizlikten ayrıldığımızda alnımı alnına yasladım. Nefeslerimiz birbirine karışıyordu.
"Bu.." dedim ne diyeceğimi bilmeyerek.
"Kesinlikle doğru kararı verdim." deyince ona bakmak için gözlerimi açıp geri çekildim.
"Doğru karar?" gülümseyerek kollarını belime sıkıca sardı.
"Senin için herşeyden vazgeçme kararı." deyince gülümseyip ellerimi piercinglerine götürdüm.
"Biliyor musun hep seni bunlarla öpmenin nasıl olacağını düşünmüştüm." diye açıkladım ve gülüp, hızlıca dudağımı öptü.
"Hala canın istiyor mu?" diye sordum.
"Evet ama uyuşturucu değil." deyince kaşlarımı çattım.
"Ne peki?" diye sordum ve gülümsedi.
"İlk gün sınıfa girdiğim andan beri seni istiyorum.." deyince kızardığımı hissettim.
"Dürüst olmak gerekirse, bana izin vereceğini düşünmemiştim...", kaşlarımı çattım.
"Neden?" diye sordum.
"Düz olduğunu düşünüyordum. Daha sonra sana gay olduğumu söylediğimde kaçmaman, seninde aynı hissedebileceğinle ilgili derinlerde bir yerde bana umut verdi." dedi, gülümsedim.
"Bir süredir yönelimimi sorguluyordum" diye fısıldadım.
"Gerçekten, nesin sen?" diye sorunca omuz silkip, dudaklarımı tekrar onunkilerle birleştirdim.
Açıkçası ne olduğumu umursamıyorum. Demek istediğim hadi ama, önünde böyle biri varken ve sizi öpüyorken, kim umursar ki? Demiştim.
"Harry! Louis!" ayrılıp kolları bağlı bir şekilde kapıdan seslenen Anne'e baktık.
"Geç oluyor." dedi, eve gitmem gerektiğini bilerek iç çektim. Ayağa kalkıp, Harry elimden tutarken içeri girdik.
"Gitsem iyi olur." deyince suratını astı.
"Kalsan olmaz mı?" diye sordu yumuşakça. Gülümseyip etrafı hızlıca kontrol ederek dudağını öptüm.
"Çok isterdim ama yarına yapmam gereken işlerim ve bitirmem gereken bir matematik ödevim var. Dikkat etmezsem, beklediğimden düşük alırım." dedim ön kapıya yürürken ve güldü.
"Uh, teşekkürler Anne ve Robin! Daha sonra görüşürüz!" diye seslendim, Harry de arabaya kadar benimle geldi.
"Biliyorsun o kadar da işe yaramaz değilim." deyince hafifçe gülümsedi.
"Gelmek için bahaneye ihtiyacım vardı." diyerek yaklaşıp dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Kollarımı boynuna dolayıp gülümsedim. Ayrıldığımızda sürücü kapısını açtım.
"Bir şey sorabilir miyim?" binmeden önce sordum ve kafasını salladı.
"Biz neyiz?", gülümsedi.
"Ne olmamızı istersen.", bende gülümsedim.
"Biraz bekleyip neler olacağına bakalım. Bu arada söylemeyi unuttum.. Bende aynı şekilde hissediyorum." deyip dudağını hızla öperek arabaya bindim. Oturma odası penceresinde Anne ve Robin'i görünce kıkırdadım.
"Ne?" dedi Harry açık pencereme yaslanarak.
"Annen izliyordu." dedim ve iç çekti.
"Klasik. Bu evde hiç gizlilik yok.", gülümseyip arabayı çalıştırdım.
"Yarın görüşürüz! Seni alırım!" deyip yola çıktım. Yüzümdeki gülümsemeyi silemiyordum. Biraz önce en yakın arkadaşımı öpmüştüm ve bu hayatımda en iyi öpücüktü.
~
Hadi yine iyisiniz
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top