Bölüm 70: Final 🦊
🦊
4 Yıl Sonra
Kafamı kaldırarak güneşin sıcaklığını hissetmek istediğimde birinin önüme geçerek bana gölge yapması bir oldu. Kaşlarımı çatarak "Güneşimi kapatıyorsun çekil!" dediğimde bu seferde iç çekerek yanıma oturdu. Göz ucuyla ona baktığımda bana dikkatle bakan kızıl gözleri gördüm. Geri önüme gördüğümde öksürerek elimi tutmak istedi. Ben ise ondan uzaklaşarak oturduğum minderden biraz daha yana kaydığımda "Hadi ama Kızılım, benden kaçmaya devam mı edeceksin?" sorduğunda iç çekerek ona döndüm. Bana yalvarırcasına bakmaya başladığında önüme döndüm.
"O bakışlar bir işe yaramaz. Ayrıca ben senden kaçmıyorum. Sen arsız gibi peşimden gelip duruyorsun ve bana kızıl demeyi kes! Saçlarımın beyaz renk olduğunu unutuyor gibisin!" dediğimde bu seferde sağ yanıma birisi oturdu.
"Sen bizi arsız yaptın. Ayrıca beyaz sana kesinlikle yakışmış. Bu önümüzdeki her gün söyleyebilirim." dediğinde kendimi geriye atarak uzandım. Minderler sayesinde sırtım yumuşak bir şekilde düşmüş oldum. Olcay da üzerime eğilerek "Ya hadisene kızım. Üç senedirli peşinde koşuyoruz bir seneyi de seni arayarak geçirdik." dediğinde bu seferde Murat aynı şekilde eğildi.
"Bu gereksiz hayatı boyunca ilk defa doğru laf etti. O yüzden hadi affet lan abilerini." dediğinde gülerek gözlerimi açtım.
"Affedersem gidecek misiniz?" sorduğumda ikisi de aynı anda kafasını salladı. Bende gülerek iki elimi de ikisinin yanağına koyarak bir süre öylece durdum. Birden ikili geri çekilerek küfür etmeye başladı. Onların bu haline gülerek dirseğimden destek alarak doğruldum. İkisi de yanağını tutarak kendilerini çimlerin üzerine attılar. Sırıtarak "Nah affederim sizi!" dediğimde Olcay sinirle doğrularak bana baktı.
"Ne yapmamızı istiyorsun kızım sen? Bir canımız kaldı. Onu da verelim mi?" sorduğunda Murat da iç çekerek onu onayladı. Bu hallerine gülerek kafamı salladım.
"Olabilir. Tıpkı Uraz Aktan gibi önce kalbinizi sonrada boğazınızı kesersem rahat edebilirim." dediğimde ikisinin de irkilmesi bir oldu. Olcay konuşmak istediğinde Murat ona vurarak susturdu.
"Şunun aklına fikir vermesene!" diyerek birbirlerine girmeye başladıklarında tekrar uzandım. Kafamı dinlemek için geldim. Birde bunlar çıktı başıma.
"Şu an dinlenmek için buraya geldim. 30 Şubat da eve döneceğim sizde o zaman gelirseniz ikinizde affederim." dediğimde heyecanla bana baktılar.
"Harbi mi?" soran Olcay'a baktım. Onu onayladığımda ikisi de aynı anda beşlik çaktılar.
"Tamam hadi, şimdi gidin!" dediğimde beni onaylayarak hızlıca ayağa kalktılar. Çocuk gibi bahçeden eve geçtiklerinde "Acaba bu salaklar Şubat ayının 30 çekmediğini ne zaman fark edecekler." diyerek kendimi tekrar yumuşak minderlere bıraktım. O olaydan sonra ikisini öldürme dürtüme zar zor engel oluyorum. O iki dingil bana ve Uraz p*çine oyun oynamışlar! Beni bayılttıktan sonra Merih'i de bayıltmışlar ve Rüzgar'la beraber ikisini de gizli bir evde kilitlemişler. Merih planlarını bozmasın diye bunu yaptılar ama az kalsın ben ikisini de öldürüyordum. O projeksiyondaki görüntülerde sadece illüzyonmuş. Orada buza çevirerek öldürdüğüm adamlardan birinin işiymiş. Adama yazık oldu derdim ama yazık falan olmadı. Bana oğlumun ve kocamın öldüğünü gösterdiler. Birde kalkmış affet diye peşimde dolanıyorlar. Hayır, bu canına susamışlık nedir anlamıyorum ki! Derin nefes alarak kendimi sessizliğe bıraktığımda bu seferde başka bir ses duymam bir oldu.
"Hayır, onları nasıl kandırdın. Şubat ayının 30 çektiğini sanarak mutlu mutlu gidiyorlardı." dediğinde kafamı kaldırma gereği bile duymadım.
"Çünkü salaklar." dediğimde kahkaha atarak yanıma geldi. Hemen yanıma uzandığında gülerek ona döndüm. Ona dönünce koyu mor gözleri daha da koyu oldu.
"Üzerindekilerle çok harika görünüyorsun." dediğinde güldüm. Ardından dudağımı öptüğünde bende onu ittim. O da beni kendine çekti.
"Ben üzerimizdekiler olmadan daha iyi duracağımıza eminim." dediğimde çocuk kahkahası duymamız bir oldu. Onu iterek üzerinden indiğimde içeriden koşarak gelen çocuklara baktım. Kaşlarımı çatarak "Onları babaanneye götürmedin mi?" sorduğumda kafasını iki yana salladı.
"Götürdüm ama Ferit, salağı yüzünden hepsi birden hasta olmuşlar. Çocukları onlara bırakamazdım." dediğinde Rüzgar boynuma atlayarak sıkıca sarıldı. Yerde sürünerek gelen Deniz'i de Merih kucağına aldığında iç çekerek gözlerimi kapattım.
"Anne, babaanne hasta olmuş." dediğinde iç çekerek kızıl saçını düzelttim.
"Evet, baban biraz önce söyledi. Hasta olmaları çok kötü oldu." dediğimde Merih sırıtarak Deniz'in siyah saçlarını topladı.
"Hmm, kötü oldu. Yoksa üçüncüyü de aradan..." diyeceği sırada omzuna dokunmamla irkilerek geri çekildi.
"Tek kelime daha seni donmuş havuza atarım!" dediğimde öksürerek beni onayladı. Onun aptal ifadesine iç çekerek Rüzgar'a döndüm. Bana dikkatle bakmaya başladığında tek kaşımı kaldırdım. Ben tek kaşımı kaldırınca birden o da tek kaşını kendince kaldırdı. Bu haline kahkaha attığımda o da gülerek Merih'e döndü.
"Baba bak, bende yaptım." dediğinde Merih de gülerek ona baktı. Deniz de bir süre bize baktıktan sonra o da kaşlarını kaldırmaya çalıştı.
"Mende yaptım. Bak, anne mende yaptım." dediğinde onun bu haline kahkaha atmaya başladım.
"Yaptın tabi kara panterim. Hem de en güzelini sen yaptın. Dimi abisi?" ona döndüğümde kafasını sallayarak onayladı. Onun ciddi ifadeyle Deniz'e bakmasını izledim. Gülerek Rüzgar'a daha sıkı sarılarak ayağa kalktım. İçeriye doğru ilerlerken "Biz içerideyiz." diyerek eve girdim. Koltuğa doğru ilerleyerek "Kızıl tilkim, neden bu kadar ciddisin?" sorduğumda kafasını eğdi. Çenesini tutarak bana bakmasını salladığımda gözlerinin dolduğunu gördüm. Yüzünü silerek "Ne oldu? Neden ağlıyorsun?" sorduğumda burnunu çekerek bana sarıldı.
"Anne, Deniz'e hep ilgi gösteriyorsunuz. Babam hep Deniz'le oynuyor." dediğinde öylece kalakaldım. Onu kendimden uzaklaştırarak koltuğa oturmasını sağladım. Önüne diz çökerek ellerini tuttum.
"Bunu da nereden çıkarttın? Baban ve ben hep..." demek istediğimde elini çekmesi bir oldu.
"Hayır, sadece Deniz'le ilgileniyorsunuz!" dediğinde şaşkınca ona baktım.
"Ama yakışıklı tilkim neden öyle diyor ki? Baban ve ben elimizden geldiğince sizinle ilgileniyoruz." dediğimde kafasını iki yana salladı. Beni reddetmesine şaşkınca ona baktım. Daha sonrada aklıma gelenlerle gülerek "Peki. Bak şimdi benim yakışıklı tilkim. Babam ve ben seninle hep ilgileniyoruz. Ama kardeşin şu an çok küçük öyle değil mi?" sorduğumda üzgün bir suratla beni onayladı. Burnuna dokunarak "Sen kendi başına yemek yemeyi öğrendin öyle değil mi?" sorduğumda kafasıyla onayladı. Onayına gülerek "Peki kardeşin yiyebiliyor mu?" sorduğumda bir süre düşündü daha sonrada kafasını iki yana salladı. Bu seferde elimi saçına geçirerek "Peki hep kim altına yapıyor?" sorduğumda dudağını ısırması bir oldu.
"De... Deniz yapıyor. Hep pis kokuyor." dediğinde kahkaha atmam bir oldu.
"Evet, işte bizde bu yüzden Deniz'le biraz daha ilgiliyiz. Ama sen, ben daha büyümedim. Ve benim de böyle ilgiye ihtiyacım var diyorsan gidip büyük boyda bebek bezi bakmam gerek..." demek istediğimde küçük ellerini ağzıma koyarak kafasını salladı.
"Hayır. Ben bebek değilim! Ben istemiyorum." dediğinde ağzımı kapatan iki elini de tutarak ikisini de öptüm.
"Peki o zaman, benim yakışıklım. Hadi seninle beraber kek yapalım." dediğimde yine kafasını iki yana salladı. Daha sonrada koltuktan kalkarak bahçeye 'Baba!' diyerek koşmaya başladı. Şaşkınca arkasından bakarak öylece kalakaldım.
"Çocuk bile biliyor ya." sesiyle sinirle arkamı döndüm. Bana bakan aptal tilkilere gülerek baktım.
"Ne diye döndünüz? 30 Şubatta gelmeniz lazımdı." dediğimde sinirle gözlerini kapattılar.
"Çok konuşma, berbat aşçı." dediklerinde sinirle onlara doğru yürüdüm.
"Bir kez daha sinirimi bozun yaptığım yemekleri size nasıl yediriyorum görürsünüz!" dediğimde ikisi de irkilerek bana baktı. Buldum. Öyle öldüremiyorsam bende zehirlerim! Onlara doğru yürüdüğümde birden yanımdan geçerek Rüzgar gibi Merih'in adını bağırmaları bir oldu.
"Merih lan! Karına bir şey de!" dediğinde Olcay da arkasından koşarak bağırdı.
"Onun yaptığı yemeği yersem akşama bile göremem!" dediğinde boynumu esneterek ses gelmesini sağlayıp peşlerinden bahçeye çıktım. Ben dışarıya çıkınca Merih, Rüzgar ve Deniz'i kucağına alarak yanımdan geçip gitti. Bende büyük bir zevkle önümdeki iki avıma baktım. Kesinlikle yaptıklarının bedelini ödeyecekler!.
🦊SON🦊
Evet, final yapmış bulunmaktayız. Bundan sonraki 3 bölüm küçük ekstra olacaktır. Maksat gülelim diye. Sonuçta finalden önceki bölümde yaptığım küçük sahne üzerine eğlenmeyi hak ediyoruz.
Bu arada bölümler bitti ve 2. Kitap yazılacak. Ama bilginize ki eğer fazla istek olursa kitabı öncelik olarak alacağım. Aski takdirde yazılacak olsada geç gelecek. Çünkü yazmakta olduğum diğer kitaplara odaklanacağım.
2. Kitabı erken isteyenler buraya yazabilir.
Dipnot: İkinci kitaptaki ana karakterlerin adları Reagan ve Ateş
Mısra ve Merih çifti, ikinci kitapta görünecektir.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top