Bölüm 7: Karşılaşma 🦊
🦊
Arkadan bana sarılan kişiye sinirle dönmemle midemin kalktığını hissetmem bir oldu. Oturduğum masadan kalkarak “İğrenç, o pis elini bana nasıl sürersin sen!" diyerek ondan daha uzaklaşarak arkada duran Murat'ın arkasına geçtim. Benim bu davranışıma iki kardeşte şaşkınca bana bakarken, Can ise sırıtarak bana bakmaya devam etti.
"Bu hiç hoş bir hitap değil." dediğinde yüzümü buruşturarak elimle onu işaret ettim.
"Bu şeyin neden yanıma gelmesine izin veriyorsun, abilik görevini yapsana!" dediğimde Murat bana göz ucuyla bakarak kafasını iki yana salladı.
"Karan soyadına sahip olduğunu unuttun galiba!" dediğinde yüzümü buruşturarak daha da arkasına saklandım. Benim saklanma şeklime iç çekerek "O salağı es geçte şu ikili kim ve neden sana bizi soruyordu?" dediğinde duraksayarak ona baktım. Sanırım biraz önce ayvayı yedim! Pelin direkt konuya girmek için ağzını açmıştı ki kafamı iki yana sallamaya başlamam bir oldu. Susması için gizlice gizlice işaret yaparak,
"Arkadaş, arkadaşlarım!" desem de kaşlarını çatarak baktığını görünce yutkunmadan kendimi alamadım. Tamam güçlü bir tilki olabilirim ama abimde bir altın tilki ve sorun şu ki benim aksine o tilki tarafına daha fazla adapte olmuş bir tilki. Onun sinirli ifadesi yüzünden tek seferde arkasından çıkmamla kıyafetimden tutarak beni kendine çekmesi bir oldu.
"Düşündüğüm şey değil, değil mi?" sorduğunda kıyafetimi bırakması için çabalamaya başladım. Ne kadar denesemde ondan kurtulamadım. Pelin ise hızlıca yerinden kalkarak yanımıza gelip beni ondan kurtarıp arkasına aldı.
“Düşündüğün şeyse ne olmuş?" diyerek ona panter tarafını gösterdiğinde abimde hemen tilki tarafını ortaya çıkardı. Ortalık karışacak gibi hissediyorum!
"Bu imkansız, siz pantersiniz ve Mısra bir tilki aynı zamanda sadece benim tilkim!" dediğinde ortalığı karıştıran Can salağına döndüm. Can böyle konuşunca da bu seferde Merih panter tarafını ortaya çıkartarak ona döndü.
"Kelimelerine dikkat et koçum!” diyerek aurasını yaymasıyla diğer panterler de ayağa kalkarak savaşmak istediklerini açıkça belli ettiler. Bu hallerine kısa bir bakış atarak yavaşça ortaya çıkan ‘Ben bittim!’ hissi yüzünden korktum. Hadi bakim, bu durumdan kurtul kurtulabilirsen! Ortam iyice korkutucu bir hal almaya bbaşladığında, güçlü bir kaplan aurasını etrafta hissedince etrafıma bakındım. İçeriye giren takım elbiseli yaşına göre genç ve yakışıklı denebilecek bir adam girdiğinde, onun restoranın sahibi olduğunu kolayca anladım. Kendini fazlasıyla belli ediyor!
"Benim restoranım da ne halt yiyorsunuz siz?" yüksek sesle, kızgın tonunu belli ederek gelince herkes ona döndü. Tamam herkesin dikkati dağıldığına göre kaçma zamanı! Bundan istifade ederek kaçmaya hazırlanmıştım ki bana bakan bir çift renkli göz gördüğümde bu fırsatı tepmemem gerektiğini bilerek onun da kolunu tuttum. Onu da peşimde sürükleyerek, kalabalık sayesinde fark edilmeden dışarıya çıktık. Restorandan çıktığımızda onu çekiştiren ben iken işler bir anda değişerek bu seferde o beni yönlendirmeye başladı. Buna izin vermek istemesemde abime yakalanmaktan iyidir! Ben tepki bile vermeden arabaya bindiğinde bende yanındaki koltuğa oturdum. Arabaya geçmemizle, arabayı çalıştırarak bizi oradan uzaklaştırdığın da derin bir nefes aldım. O ise bana kısa bir bakış atıp önüne döndü.
"O adam... sana neden sevgilim dedi? İlişkin olmadığını söylemiştin." Dediğinde ne söylemem gerektiğini bilemedim. Aynı zamanda sesinde üzgünlük hissedince, kaşlarımı çatarak ona baktım. Büyük olasılıkla ona yalan söylediğimi düşündüğü için olduğunu eminim! Kaşlarımı çatmayı bırakıp gülerek ona baktım.
"O aptal sevgilim değil zaten, sadece o..." mırıldanarak sonu tamamlayacak bir kelime düşünürken benim yerime cümleyi devam ettirdi.
"Bir sülük gibi peşinde mi dolanıyor?" sorduğunda gülerek onu onayladım. Benim onayımı alınca "Buna sevindim." dediğinde ona anlam vermeyerek baktım. Neden böyle söyledi?
"Nasıl yani?" sorduğumda ne dediğini fark ederek hızlıca bir açıklama yaptı.
"Şey... yani, yalandan da olsa sevgilimsin, ondan dedim. Ondan yani.” dediğinde gülerek onu onayladım.
"Anladım" diyerek kafamla da onayladığım da bu halime kısa bir bakış atıp önüne döndü. Onun tuhaf ifadesini umursamadan arka koltuktaki ikiliye bakarak "Onlar arabada bozulmuyor mu?” sorunca aynadan onlara kısa bir bakış attı.
"Hayır, arabanın camı her zaman biraz açık olur." dediğinde onu onayladım. Arabanın başka yöne girmesiyle ona döndüm ama benim tek kelime etmeme izin vermeyip "Benim evime sürüyorum." dediğinde onu sessizce onayladım. Bir panterin evi, ha? Merak ediyorum da nasıl bir yerle karşılaşacağım. Araba büyük bir villanın önüne durana kadar ikimizde sessiz kaldık.
"Burada tek mi yaşıyorsun?" sorduğumda mırıldanarak beni onayladı. Onun onayına gülerek tekrar eve bakıp "Anladım ama tek yaşamak sorun olmuyor mu?" sorunca kafasını iki yana sallayarak arabadan indi. Bende arabadan inince arka koltuğun kapısını açarak siyah ikilinin inmesini sağladı. Onlarda arabadan inince beraber eve doğru ilerledik. Eve geçtiğimizde dışı gibi sade ama lüks olduğunu gösteren dizaynla karşılaştım. Sade takılırken bile ben zenginim havası veriyor kesinlikle
"Arada gelen birkaç hizmetçi var ve ablamda bazen kalmaya geliyor." dediğinde onu onayladım. Bana koltuğu gösterip “Ben döneceğim, sen otur.” diyerek ileride duran merdivenlere doğru ilerlediğinde bende dediği gibi koltuğa geçtim. Ben koltuğa yerleşince kedi ve panterde hemen ardından benimle beraber yanıma geldiler. Kedi kucağıma yerleşirken, panterde ayağımın hemen yanına uzandı. İkiliye gülerek bakmaya başladığımda içeriye Merih’in yarı çıplak haliyle girmesi bir oldu. Panter olduğu için mi bilmem kasları çok iyi! Benim ona bakışımı fark edince gülerek koltuğa yaklaşırken Panter formunu alarak kedinin kucağımdan kalkmasını sağladı. Kedinin kalkmasıyla, onun yaptığını bu seferde kendisi yaptı. Onun bu haline bakarken, kucağımda uyumaya başladığında gülmeme engel olmadım.
"Bu rahatlık nereden geliyor?” sorduğumda yüzüme kısa bir bakış atıp kafasını diğer tarafa bakacak şekilde koyduğunda bu haline daha da güldüm. Siyah parlak tüyleri ile oynayarak "Tüylerin çok güzel, sevdim!" dediğimde tek gözünü açarak kısa süreliğine bana baktı daha sonra da geri kapattı. Bu haline gülerek bende arkama iyice yaslanarak gözlerimi kapattım. Yoruldum. Gözlerimi kapatmamla uykuya kolayca dalmam bir oldu. Bir süre sonra birinin yüzümü yalamaya başlamasıyla onu iterek arkamı döndüm ama yine devam edince "Kes şunu!" diyerek doğrulmamla bana bakan kocaman bir panterle karşılaşmam bir oldu. Tabi birde beni izleyen genç adam da unutmamak lazım. Bu adam kim be!
"Rahatını bozma, uyumaya devam et. Merih seni uyandırdığımı sanmasını istemem." bana bakmaya devam edince kendimi gülmeye zorlayarak etrafıma bakındım. Tamam koltukta uyumuştum ama şu an bir odadayım ama bu adam neden bu odada beni izliyor.
"Kimsin sen ve Merih nerede?" sorduğumda gülerek bu seferde bacak bacak üstüne atarak oturduğu koltuğa daha da yayıldı.
"Bilmem kimim ben? Ya da sen kimsin?" sormaya başladığında sinirle yataktan kalkmak istedim ama birden panterin pençesini elime geçirmesi bir oldu. Acıyla inleyerek ona baktım. Lanet! Elim çok acıyor. Benim acı çeken halime gülerek "Canın çok mu yandı?" sorduğunda hızlı nefes alarak adama sinirle baktım, daha sonrada birden gülmeye başladım.
"Sen, Ferit Belginsin!” dememle tek kaşını kaldırması bir oldu.
"Beni tanıyor musun?" dediğinde güldüm.
"Tabi, senin gibi bir p*çi kim tanımaz! " dememle panterin pençelerini elime daha da geçirmesi bir oldu. Acıyla bağırmamla panterin geri çekilmesiyle yüksek sesle bir hırlama duydum.
"Seni... ondan uzak dur demiştim!" pantere döndüşmeyi planlayan Merih'i arkada duran orta yaşlardaki çift durdurdu.
"Dur! Ferit ne yaptığını sanıyorsun?" soran kadına bakmak istesem de Merih hızlıca yanıma gelerek bakış açıma girdi. Elimi sıkıca tutarak,
"İyi misin?" korkuyla sorduğunda biraz duraksayarak ona baktım. Neden bunu sorduğunu başta anlamasamda ağladığımı onun elini yüzüme sürmesi ile anladım.
"İyi... iyiyim." dememle sinirle o adama döndü ama o iki çift bir şekilde onun saldırmasını kendi auralarıyla engelliyorlardı.
"Ferit'in yaptıkları için kusura bakma canım, kardeşi ile biraz anlaşamazlar." bana gülerek bakan kadını anlamaya çalışırken, o pişkince gülerek "Ah, bu arada ben Merih'in annesiyim." demesiyle ifademin donması bir oldu. O ne dedi biraz önce? Anne? Anne mi dedi?
🦊BÖLÜM SONU🦊
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top