Bölüm 60: Yanlış Konum 🦊

🦊

Konumu Talha’ya gönderdikten sonra surat ifadesi bir anda değişti. Neden tuhaf bir ifadeyle duruyor anlamadım. Yani kafeye gideceklerini söylediler ve oranın konumunu da bana attılar. Ama neden başıma bir iş gelecekmiş gibi duran bu ifade takındı. Belki kafenin bulunduğu yer sorunlu olabilir. Ah, bilmiyorum! Acaba geri mi dönsek? Derin bir nefes alarak "Talha ne oldu?" sorduğumda dikiz aynasından kısa bir bakış atıp önüne döndü.

"Konumun bulunduğu yer. Pek tekin bir yer değil." dediğinde kaşlarımı çatmam bir oldu. Tekin, değil? O zaman neden oranın konumunu atsınlar ki? Benim şüpheci bakışımı görünce "Ama abileriniz doğru konum attıklarını söylediler. Belki de ben yanlış anladım." dediğinde kafamı iki yana sallayarak derin bir nefes aldım.

"Açıkçası bende bilmiyorum. Eğer dediğin gibi tehlikeliyse geri döneriz.” dediğimde beni kafasıyla onayladı. Araba bir süre evlerin sık olduğu alanlarda ilerlese de11 yavaş yavaş ormanlık alana doğru girdik. Tamam, sanırım Talha'nın da dediği gibi yanlış bir konum mu attılar acaba? Yani ormanlık alanda ne tür bir kafe olabilir ki? Ağaçlara bakarak "Bence geri dönelim. Sanırım yanlış bir konum attılar." dediğimde ciddi bir ifadeyle aynadan bana baktı. Daha sonrada yavaşça durdu. O durunca arkadaki arabada durdu. Araba yolun diğer tarafına döndürmek istediğinde ormanın içinden birkaç siyah giyinimli adamın çıkması bir oldu. Ellerindeki ağır silahları arabaya doğrulttuklarında "Sanırım başımı yine bela soktum." demem bir oldu. Evet, bebeğim ben gerçekten de bela çekiyorum. Merih beni kesinlikle eve kilitleyecek.

"Mısra Hanım, siz arabada kalın. Ve Merih Bey'i arayın. Bunu bilmesi iyi olacak." dediğinde sakince onu onayladım. Benim onayımla arabadan indi. Bende telefonu çıkartarak Merih'in numarasını bularak arama tuşuna bastım. Birkaç çalıştan sonra cevap verdi.

"Alo, Kızıl Güzeli ne oldu?" sorduğunda dışarıdaki adamlara bakarak dudağımı ısırdım.

"Dize... ben yine başımı belaya soktum sanırım." dememle bir iç çekiş duydum.

"Ne tür bir bela?" sorduğunda derin bir nefes alarak Talha'ya ve arkasındaki iki adama baktım.

"Şey, şu an... silahlı adamlar tarafından çevrili durumdayız." demem bir oldu. Benim bunu dememle küfür duymam ve hemen sonrada bir şeyin yüksek bir sesle düşme sesini duydum.

"Si*tir! Neredesin şu an?" sorduğunda elimi karnıma koyarak dudağımı daha fazla ısırdım.

"Bi... bilmiyorum. Ben konum atsam olur mu?" sorduğumda sert bir kapı çarpma sesi duydum. Sinirlendi!

"Tamam, telefonu kapatmadan hemen at!" dediğinde telefonu kulağımdan çekerek aramada çıkıp abimin attığı konumu ona da gönderdim. Bir süre sonra "Tamam, Talha yanında mı?" sorduğunda dışarıda adamlarla konuşan Talha'ya baktım.

"Ben arabadayım ve o da adamlarla konuşuyor." dediğimde derin bir nefes aldı.

"Tamam, arabanın camları kurşun geçirmez. Arabadan sakın inme!" dediğinde elimi cama koydum. O da bu yüzden arabada kalmamı istedi.

"Ta... tamam." dediğimde adamlar silahlarını indirdiler. Elimi karnıma koyarak "Dize." dedim ama küçük bir titreşim sesiyle şaşkınca telefona baktım. Telefon kapandı. Bak harbi diyorum, bilerek oluyor. İnadıma! Talha yavaşça arabaya doğru gelerek kapıyı açtığında dikkatle ona baktım.

"Mısra Hanım, Merih Bey'le konuştunuz mu?" sorduğunda onu kafamla onayladım.

"Evet ama telefon kapandı. Senin telefonun..." dediğimde iç çekerek telefonunu çıkarttı. Ekranını gösterdiğinde sinyal olmadığını gördüm. Kafasını iki yana sallayarak arkasına kısa bir bakış attı.

"Merih Bey buraya geliyorsa eğer. Burada bekleyebiliriz ama isterseniz. İleride özel bir mülk var. Orada bekleyebilirsiniz." dediğinde dudağımı ısırarak etrafıma bakındım. Benim bakışımı görünce "Burada kalmamız sorun olabilir. İsterseniz, gidelim zaten Merih Bey gelirse kendisini buraya yönlendirebileceklerini söylediler." dediğinde iç çekerek onu onayladım.

"Öyle diyorsan gidelim." dediğimde geri çekilerek adamlara baktı.

"Tamam geliyoruz, hangi yoldan?" sorduğunda adamlar kendi aralarında konuştular. Daha sonrada aqqqrkamızdaki araba öne geçerek adamlardan birini yanlarına aldı. Talha da arabaya geçerek onları takip etti. Araba yine ormanlık yolda ilerledi ve yolun sonunda büyük demir kapının olduğu girişte durdu. Kapı açıldığında yavaşça içeriye girdik. Araba evin girişinde durduğunda biraz tereddüt ederek dışarıdaki korumaları izledim. Yine de arabadan inerek etrafıma bakındım. Bizimle gelen adam elini uzatarak evin girişini gösterdi. Bende sakince merdivenlerden girişe doğru yürüdüm. Açık kapıdan içeriye geçtiğimde bir kadınla karşılaşmam bir oldu.

"Hoş geldin." diyerek iki kolunu da açarak birden bana sarıldı. Benim öylece durmamla kız hemen benden ayrıldı.

"Gizem, misafirleri bu şekilde sıkma." dediğinde arkadan gelen genç adama baktım. Genç kadının yanında durarak "Merhaba, biraz öncesi için özür dilerim. Sıkı bir güvenliğe sahibiz ve yabancı bir araç göründüğü için böyle bir şey yaptık." dediğinde onu kafamla onayladım. Kadın yani Gizem gülerek elini uzattı.

"Bu konuları geçelim. Ben Gizem, Gizem Korkut. Türüm ayı cinsinden panda!" dediğinde onun heyecanına şaşkınca baktım. Bu sırada da adam iç çekerek onun kolunu tutup indirdi.

"Gizem, biraz daha sakin ol. Ben kendisinin abisiyim adım Gökhan." dediğinde sessizce onu kafamla onayladım.

"Anladım. Bende Mısra, Mısra Belgin." dediğimde kız daha da gülerek elimi tuttu.

"İnanılmaz! İsmin çok güzel." dediğinde onun heyecanına anlam veremeyerek baktım.

"Kardeşimin kusuruna bakmayın. Ayakta kaldınız bu taraftan." diyerek kardeşinin kolunu tutarak sağ eliyle büyük salona girişini gösterdi. Tamam bu misafirperverlik nereden geldi? Birbirimizi tanımıyoruz bile! Talha da arkadan geldiğinde ona kısa bir bakış attım. Yüzünde sorun olmadığını belli eden ifadeyi gördüğümde yanağımın içini ısırarak adamın gösterdiği yönde ilerledim. Salona girdiğimizde Talha da benim arkamdan girdi. Adam yani Gökhan sakince koltuğu göstererek "Oturun. İçecek bir şey ister misiniz?" sorduğunda koltuğa oturarak kafamı iki yana salladım. Benim reddetmemle o da kafasını salladı. Gizem denen kızda heyecanla bana bakıp durdu. Bu biraz korkutucu hissettiriyor. Benim ona bakışımı görünce "Kardeşim biraz rahatsız bu yüzden pek dışarıya çıkmaz. İlk defa farklı birini gördüğü için heyecanlandı." dediğinde duraksayarak ona baktım. Ah, o zaman onu anlıyorum. Bende hep aynı yüz gördüğüm için bunalmış hissederdim. Hizmetçilerin çocuklarını görünce de gizlice onlarla oynardım. Bu biraz üzücü. Genelde hiç bu kadar tuhaf bir heyecanım olmadı.

"Anladım. Bu senin için sıkıca olmalı." dediğimde omuz silkerek yanıma oturdu.

"Sizi korkuttuysam özür dilerim. Yabancı birini görmem ve birde kadın olarak çok nadir bir durum." diyerek elimi tuttuğunda bende onun elini tuttum.

"Özel bir mülke izinsiz girdiğimiz için üzgünüm. Abilerim bana yanlış konum göndermiş." dediğimde adam da karşımızdan daha çok sol çaprazımızda duran koltuğa geçti. Talha ise gözlerini ondan ayırmadan sağ yanımda ayakta durdu.

"Sorun değil. Bir yanlışlık olduğu belli. Bunu sorun etmiyorum ama konumu atanın abiniz olduğunu söylediniz. Kim olduğunu öğrenebilir miyim?" sorduğunda ona tereddütle baktım. Söylemem doğru olur mu ki? Benim bakışımı görünce gülerek "Ah, sadece yakın bir zamanda anlaşma yapacağım ve onlar dışında buranın konumuna kimse sahip değil. Sizin de soyadınız onlarla uymayınca merak ettim." demesiyle elime bakım. Daha sonrada Merih'e ve bana aldığım nişan yüzüğünü gösterdim.

"Evliyim, bu yüzden aynı değil." dediğimde elime bakarak beni onayladı.

"Ah, anladım." dediğinde kız sinirle abisine baktı.

"Tamam seninle konuşmasına gerek yoktur. Benimle konuş." dediğinde kıza baktım. Saf bir heyecanı var. Yumuşak bir aura hissettiğimde elimi karnıma koydum. Kızda elimi tuttuğu için bunu hissetmiş olacak ki "O aura senden mi geldi? Hamile misin?" heyecanla sormaya başladığında gülmem bir oldu. Vay canına, küçük Belgin bu kızın aurasını sevmiş gibi duruyor. Bana hala heyecanla bakması tuhafıma gitsede sakin kalarak güldüm. Fazla heyecanlı!

"Sakin ol. Evet, benden yani bebeğimden geldi." dediğimde gülmeye başladı. Bir süre bana heyecanla baktı ardından da gülerek,

"Vay canına! İlk defa hamile birini görüyorum!" dediğinde tuhaf hissettim. Bunu söylemesen de anlayabilirdim aslında. Bende sessiz bir şekilde bir süre ona gülerek baktım. Evet, böyle saçma bir konuşmayı nasıl sonlandırabilirim.

"Anlıyorum." diyerek kızın anlamsız heyecanına baktım. Gerçekten de fazla heyecanlı ama bu kadar heyecan çok fazla değil mi? Kız birden tuhaf sorular sormaya başlayacak korkusuna girmemle yüksek bir sesle kapı çarpma sesi duydum. Sese döndüğümde aceleyle bize koşan Merih'i gördüm. Hızlıca yanıma gelerek önüme tek diz çöktü.

"Kızıl Güzeli iyi misin? İyi misiniz?" sorduğunda onu kafamla onayladım. Gülerek ayağa kalkıp bana sarıldığında kız da hızlıca elini çekerek geriledi. Tamam bu çok ani oldu. Nasıl bu kadar hızlı geldi?

"Dize, sakin ol." dediğimde derin bir nefes alarak bir kez daha bana dikkatle baktı.

"Sakin olmak? Kızıl Güzeli silahlı adamlarla çevrili olduğunu söyledin ve telefon kapandı. Korkmam doğal değil mi?" sorduğunda dudağımı ısırdım.

"Sakin olun Dize Bey... eşiniz hiçbir zarar görmedi. Ve ona da dediğim gibi tekrardan üzgünüm." dediğinde Merih birden ezici aurasını yaymaya başladı. Kavga çıkacak! Adam hâlâ sakin kalmaya devam ederek "Anlıyorum, kızgınsınız ama buranın özel bir mülk olduğunun farkına varın! Eşiniz zarar görmüş olsaydı bu sadece onun hatası olurdu." dediğinde Merih'in elini tuttum. Bana döndüğünde mor gözleri biraz ürkmeme sebep oldu.

"Üzgünüm yanlış konuma gelen bendim." dediğimde sinirle gözlerini kapattı. Daha sonrada adama döndü.

"Tamam, o zaman. Onu burada ağırladığınız için sağ olun. Biz gidelim." dediğinde sessizce ayağa kalktım. Kapıya ilerlediğinde bende onu takip ettim, Talha da bizi takip etti. Sanırım çok kızgın!  Sanırım değil kesinlikle çok kızgın. Sabah bana açıkça başımı belaya sokacağımı belli eti ve bende başımı baya soktum. Tabikide bu kadar kızar. Ama umarım buradan gidene kadar da öfke problemlerini geride tutup sorun çıkartmaz.  Aksi takdirde çekeceğimiz var.

🦊BÖLÜM SONU🦊

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top