Bölüm 55: Aşerme 2 🦊
🦊
Arabayı çalıştırdığında gülerek "O zaman gidip markete uğrayalım." diyerek çileği yediğimde bana kısa bir bakış atıp önüne döndü.
"Tamamdır. İstikamet market!" diyerek direksiyonu sağ eliyle çevirdi. El fetişim yoktur ama çok seksi duruyor. Ah, ben kesinlikle iyi değilim? Çileklerden birini ısırarak camdan dışarıya baktım. Tamam, bu düşünceler çok fazla olmaya başladı. Hadi sadece yemek düşünelim...Ay, kiraz olsaydı.
"Dize, kiraz da istiyorum ben!" dememle öksürmeye başladı. Korkuyla ona baktığımda, elini ağzına koyarak diğer eliyle de direksiyonu sıkıca tuttu. Dudağımı ısırarak "Sen kızdın mı?" sorduğumda kafasını iki yana sallayarak bana kısa bir bakış attı.
"Hayır, hayır... sana nasıl kızabilirim. Sadece istediğin şeye biraz şaşırdım. Sonuçta Mart'a bile daha girmedik." dediğinde kafamı eğerek çileğe baktım.
"Ama bak, çilek bulduk. Neden kiraz da bulamayalım ki?" sorduğumda beni kafasıyla onayladı.
"Haklısın Kızıl Güzeli. Biz bakalım. Olmadı onu da İnternet den bakarız." dediğinde onu hızlıca onayladım. Benim heyecanla onayladığımı görünce sol eliyle direksiyonu tutup sağ elini cebine koydu. Cebimden telefonu çıkartıp bana uzatıp "Babaannemi ara, evdeyse direkt yanına geçelim." dediğinde sessizce telefonu aldım. Daha sonrada telefonu açarak kilit ekranındaki geçen seferki ekran resmini gördüm.
"Silmedin." dediğimde sırıtarak bana baktı.
"Tabikide silmedim. Telefonu elime aldığımda bile sadece seni görmek istiyorum!" dediğinde dudağını ısırarak güldüm. Romantikliğini yediğim ya! Ekranı açarak aramalara girmek istediğimde telefona mesaj geldi. Merakla mesajı atan kişiye baksamda bilinmeyen numaradandı. Ona dönemle "Yola bakıyorum Kızıl Güzeli, benim için sesli okur musun?" demesiyle yanağımın içini ısırarak daha da güldüm. Bu adam benim içimi kesinlikle biliyor. Gülerek mesaja girerek sakince,
"Merih Bey, karşı şirket ihale için yüksek miktarda ödeme yapacağımızı öğrenmişler. Büyük sorun çıkacak gibi. Fiyatı değişelim mi yoksa, bunun için sizin bir öneriniz var mı?" bitirdiğimde Merih kaşlarını çatarak yola baktı. Onun bu halini görünce "Büyük bir sorun, öyle değil mi? Sen git istersen, beni abimlere bırakırsın." dediğimde daha da kaşlarını çattı.
"Olmaz! Geçen sefer seni bıraktım ne olduğunu gördük!" dediğinde gülerek onu izledim.
"Evet ama beni abimlerin yanına bırakırsan sorun olmaz." dediğimde tekrardan kafasını iki yana salladı. Derin bir iç çekerek "Beni reddetmeyi kes olur mu? Önemli bir şey ve gitmen gerekiyor. Hem Talha da arkadaki arabalardan birindeydi." dediğimde kafasını tekrardan iki yana salladı.
"Olmaz ama... benimle şirkete gelebilirsin. Yanımda durursun." dediğinde duraksayarak ona baktım. Daha sonrada kafamla onu onayladım.
"Olur!" dediğimde bu halime gülmeye başladı.
"Orada biraz sıkılabilirsin, bu yüzden de gitmeden önce almak istediğin bir şey var mı?" sorduğunda çileğe odaklanarak kafamı iki yana salladım. Daha da gülerek "Peki Kızıl Güzeli." diyerek arabanın yönünü değişerek şirkette en kısa olan yola doğru sürdü. Şirkete kadar tüm çilekleri yedim. Merih ise çatık kaşlarla arabayı sürdü. Şirkete geldiğimizde direkt toplantı odasına doğru yürüdü. Bende onun odasına doğru ilerledim. Odaya girmeye yakın Selin'i gördüğümde gülerek ona baktım. Hazır buradayken onunla oynasam ne olur.
"Selin, tatlım." dediğimde herkesin birden bana dönmesi bir oldu. Ben ona seslenince kendini gülmeye zorlayarak bana baktı.
"Merhaba Mısra Hanım. Benden, bir şey mi istiyorsunuz?" sorduğunda onu hızlıca onayladım. Dudağımı yalayarak bizi izleyen anoxtralara kısa bir bakış attım.
"Benim için biraz süt getirebilir misin? Eğer getirirsen çok mutlu olurum. Senden Dize'nin asistanı olduğun için istiyorum. Eğer beni reddedersen sana bir şey diyemem." dediğimde sinirle dişlerini sıkarak çevresine baktı.
“Ben Merih Bey’in asistanı değilim.” dediğinde tek kaşımı kaldırarak onu izledim. Benim bakışımı ve açıkça hamile olduğumu herkes bildiği için mecburen kafasını sallamaya başladı. Ne kadar farklı tür ilişkisine karşı olsalarda patronlarının çocuğunu taşıyorum ve kimse kolay kolay kaba olamaz. "Peki, sizin için süt... bulup geleceğim." arkasını döndüğünde hızlıca onu durdurdum.
"Ah, Selin. Lütfen çilekli olsun." dediğimde bana kısa bir bakış atıp tekrar önüne döndü. Sinirlenmiş gibi duruyor. Alt dudağımı yalayarak odaya girdim. Ah, bu çok iyi! Kendimi Merih'in koltuğuna atarak elimi karnıma koydum. Hafifte olsa büyümüş karnıma bakarak "Annen biraz eğlenecek, sende bunun keyfini çıkart bakalım." diyerek deri koltukla etrafımda döndüm. Bir süre öylece bekledikten sonra kapının çalmasıyla gülerek "Gir!" dedim. Selin yüzünde sinirli bir ifadeyle girerek bana baktı. Elindeki küçük paket sütü. Hızlıca masaya koyup çıkmak istediğinde "Bekle, ben paket olarak istemdim. Lütfen güzel bir şekilde cam bardağa koyup getirir misin?" diyerek paket sütü aldım. O ise tek kaşını kaldırarak beni izledi.
"İstersen, yoldan bir inek anoxtra bulayım da sana onun sütünü getireyim, ne derisin!" dediğinde şaşkınca ona baktım.
"Bu kadar kızmasana, bir süt istedik senden de! Neyse..." diyerek paket sütü açıp pipeti yavaşça yerine yerleştirdim. Beni izleyen haline gülerek "Canım, yiyecek bir şeyler istiyor. Benim için sipariş verir misin?" sorduğumda dişlerini sıkarak bağırmak istediğinde kapının açılması bir oldu. Selin sinirle kapıya baktığında bende kapıya döndüm. Merih içeriye girerek ikimize de bakmaya başladı.
"Kızıl Güzeli ne oluyor?" sorduğunda omuz silkerek sütü içtim. Selin ise sinirle bana bakıyordu.
"Hiç, ne olsun. Selin Hanımdan benim için bir şeyler almasını istedim." diyerek elimdeki paket sütü gösterdim. Elimdeki süte iç çekerek baktı.
"Selin çık sen." dediğinde Selin rahatlayarak odadan çıktı. Bana iç çekerek "Kızıl Güzeli, bir şey istiyorsan bana söyle." dediğinde omuz silkerek kendi etrafımda döndüm. Benim bu yaptığıma gülerek "Peki patron ve küçük yardımcısı ne istiyor acaba?" sormasıyla dudağımı yaladım.
"Biraz fazla acıkmış hissediyorum. Bu yüzden de güzel bir yemek sipariş verebiliriz." diyerek masaya yaslanıp kollarımı masanın üzerinde birleştirdim.
"Demek acıktınız." diyerek yanıma geldi. Boynumu öperek masanın sağ dan en üstteki çekmecesini açtı. İçinden bir restorana ait küçük bir broşür menü olduğunu gördüm. Arkadan sarılarak kağıdı masaya koydu. Bir yanmadan telefonunu çıkartarak "Seç bakalım." dediğinde gülerek onu onayladım. Daha sonrada elimi broşüre koyarak listeye baktım. Sırayla hepsini çevirerek neler olduğunu okudum en sonunda iç çekerek Merih'e döndüm.
"Sebze yemekleri hariç hepsini istiyorum. Gazlı içeceklerde yasak bu yüzden ayran istiyorum. Şalgam belki içerim. Tatlıdan da... hepsini birer dilim alsak." dememle bana 'ciddi misin?' bakışı attığında onu kafamla onayladım. Elini broşürü koyarak kulağıma eğildi.
"Hepsini yiyebileceğinden emin misin?" sorduğunda omuz silkerek ona döndüm. Dudağını öpüp broşürün üzerindeki elini tuttum.
"Yerim, sende bana katılırsın ve beraber yeriz." dediğimde kafasını iki yana sallayarak alnımı öptü.
"Anladım. Her birinden birer porsiyon." diyerek çıkarttığı telefondan numarayı girdi. Onun bu haline gülerek arkama yasladım. O restoranı ararken bende sandalyede kendi etrafımda dönmeye başladım. Benim bu halime gülerek siparişleri söyleyip telefonu kapattı. Benim bu halime gülerek durmamı sağladı. Kendine döndürerek "Öncelikle biraz uslu mu olsan Kızıl Güzeli." dediğinde kollarımı birleştirerek başka tarafa baktım.
"O ne demek!" dememle dudağımı öperek çenemi tuttu.
"Biraz önce ben gelmeseydim. Karışıklık çıkartacaktın, öyle değil mi?" dediğinde dudağını öperek güldüm.
"Birazcık, Selin'cimle oynayacaktım, o kadar yani." dediğimde daha da güldü.
"Ama oynamak yasak, sonuçta sen hamilesin ve sana zarar verebilecek bir şey yapabilir." dediğinde iç çekerek paket sütü gösterdim.
"Bozuk süt falan mı getirir." dediğimde kahkaha atarak benden uzaklaştı.
"Kim bilir. Kimseye güvenme sadece." dediğinde iç çekerek onu onayladım. Paket dahi olsa içinde zehir bile olabilir. Hoş tadı normaldi yani zehir yoktur. Ya da bozulmamış. Derin bir nefes alarak telefonumu çıkarttığım da mesajın gelmesi bir oldu. Kaşlarımı çatarak mesaja girdiğimde "Bir şey mi oldu Kızıl Güzeli?" sesini duyduğumda telefonu hızlıca kapatarak güldüm.
"Hiçbir şey, Olcay saçma sapan bir mesaj atmış." dediğimde kafasını iki yana sallayarak birkaç dosya alıp koltuğa geçti. Bende sakince telefonu açıp amcanın attığı mesajı okudum. Eğlence başlıyor gibi duruyor.
🦊BÖLÜM SONU🦊
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top