Bölüm 39: İstek, Kontrol ve Yanlış Anlama 🦊

🦊

Bunu dediğimde kaşlarını çatarak "Ne oluyor Mısra?" sorduğunda gözlerimi kapatarak bir süre durdum. Daha sonrada derin nefes alarak,

"Amca senden yardım istiyorum çünkü... ben hamileyim." dememle şok içinde bana baktı. O konuşmadan hızlıca "Bak amca sen buna karşısın ama bana yardım etmen gerekiyor." dediğimde sinirle gözlerini kapattı. Daha sonrada derin bir iç çekti.

"Tamam, benden baban yüzünden mi yardım istiyorsun?" sorduğunda onu onayladım.

"Evet ama bu yardım biraz fazla olabilir." dediğimde beni onayladı. Konuşmam için işaret yapmasıyla "Senden babamın yazlık evine bomba koymanı istiyorum ama ondan önce evin içinden bir kutuyu da sağlam bir şekilde alman lazım." dediğimde dikkatle bana baktı.

"Kutu tamam ama bomba çok fazla!" dediğinde onu sakince onayladım.

"Biliyorum ama bana lazım ve merak etme. Bana bombayı kurmada yardım et ve tabi patlatmak içinde birini versen yeter." dediğimde belinden silahı çıkartarak arkadaki adamı vurdu. Bunu yaptığında sesten ve görüntüden korksam da o önümü kapatarak bana döndü.

"Tamam, bunu hallederim. Şimdi içeriye geçelim. Sana biraz çay ikram etmek istiyorum." dediğinde hızlıca onu reddettim.

"Üzgünüm amca yapmam geren başka şeyler daha var." dediğimde beni onayladı.

"Peki nasıl istersen." dediğinde gülerek arkamı döndüm. Birkaç adım atmıştım ki "Bu arada, ufaklığın türü panter olursa adını Deniz koy. Bu da büyük isteğinin karşılığı." dediğinde gülerek ona baktım.

"Sen nasıl istersen amca." diyerek arabaya doğru yürüdüm. Amcanın isteği fazla büyük değil ve onun için çok anlamlı. Onun için anlamı ise kendi kızının hamile olduğu zaman çocuğuna koymak istediği isimdi. Bunu bana bir hafta baktığı zaman boyunca hep bahsederdi. Ama kızı büyük bir saldırı sırasında öldürüldü ve o zaman yanında olduğum için beni kızı olarak gördü. O zaman amcadan nefret etsem de o haberi aldığı zaman bende çok üzülmüştüm. Kızına çok değer veriyordu ve onu hamileyken kaybetmesi çok ağır oldu. Bana o zaman annemin durumunu anımsatmıştı ve hâlâ da aynı şeyi anımsıyorum. Belki bana bakıcılık yapmasaydı kızını koruyabilirdi. Arabaya bindiğimde tedirgin bir şekilde bana bakan Talha'ya güldüm.

"Mısra Hanım iyi misiniz?" sorduğunda gülerek onu onayladım.

"Ben iyiyim. Şimdide seninle gitmemiz gereken bazı yerler var." dediğimde beni onayladı. Amcanın bölgesinden ayrıldıktan sonra ilk olarak siyah bir kutu aldık, sonra parfüm dükkanına giderek aradığım kokunun benzerini aldık. Parfüm ve kutuyu aldıktan sonra da çiçekli fular, toka, çiçekli elbise aldık. Ben bunları aldığımda Talha sorarcasına bana bakmaya başladı. Onun bakışına gülerek "Bunlar bize ileride lazım olacak." diyerek parfümü aldıklarımın üzerine sıktım. Daha sonrada bir kısmını da yere boşalttım. Benim yaptıklarımı anlamaya çalışarak bana bakıyordu ben ise umursamadan hepsini kutuya yerleştirdim. Telefondan saati gördüğümde "Geç kalacağız, Talha hemen hastaneye gidelim." dediğimde beni onayladı. Merih'i aradığımda biraz uzun sürse de telefonu açtı.

"Efendim Kızıl Güzeli." dediğinde sesinde hafif bir yorgunluk sezdim. Neden sesi bu kadar yorgun geliyor?

"Dize 15 dakika sonra kontrolüm var ve ben yoldayım. Sen gelmeyecek misin?" diye sormamla küfür etmesi bir oldu.

"...unuttum. Kızıl Güzeli hemen geliyorum. Kapattım." dediğinde onu onaylayarak telefonu kapattım. Şirkette tam olarak ne oluyorsa artık büyük bir şey olmalı. Sırf kontrole gelebilmek için her şeyi yaptı ama şimdi unutmuş. Büyük bir şeyler oluyor gibi duruyor. Kutuya kısa bakış atarak arkama yaslandım. Yorgun hissediyorum. Araba durduğunda Talha bana döndü. Ben ise o bir şey demeden arabadan indim. Peşimden gelerek hastanenin önünde durduğumuzda saate baktım. Merih daha gelmedi ve randevu saati de geçiyor.

"Yetişemeyecek." mırıldanmamla Talha tereddütle konuştu.

"İsterseniz siz girin, Merih Bey geldiğinde ben..." diyeceği sırada gülerek ona baktım.

"Sorun değil. O geldiğinde girmek istiyorum." dediğimde beni onayladı. Bir süre hastanenin önünde beklesek de gelen geçen insanlar yüzünden başımın döndüğünü hissettiğimde biri kolumu tuttu.

"İyi misiniz hanımefendi?" sorusuyla bana dikkatle bakan adama baktım. Onu onaylayarak kolumu çekmek istediğimde başım tekrardan döndü. Talha da korkuyla bir bana birde adama sinirle baksa da "Hanımefendi biraz otursanız iyi olacak. Peki iyi durmuyorsunuz." dediğinde elimi başıma koyarak onu reddetmek istedim. Bana izin vermeyerek "Boşuna reddetmeyin ve içeriye girin. Zaten bende doktorum içeriye geçelim nasıl olduğunuza bakalım." dediğinde onu reddettim.

"Hayır iyiyim. Sadece kalabalıkta olduğumuz için başım döndü." diyerek kolumu çekmek istediğimde Talha onun kolunu tuttu. Bu sırada başka bir kadın gelerek sinirle bize baktı.

"Ne oluyor burada?" sinirle sorduğunda adam iç çekerek kolumu bırakıp kadına döndü.

"Hanımefendi rahatsız gibi duruyordu ama beni yanlış anladılar." dediğinde kadın direkt bana baktı. Sonrada kaşlarını çatarak bileğimi tuttu.

"Eşim yanlış anlaşıldıysa kusura bakmayın ama solgun duruyorsunuz." dediğinde iç çekerek kadına baktım. Niye beni rahat bırakmıyorsunuz!

"Mısra Hanım ihtiyacı olmadığını söyledi." dediğinde ikiside Talha'ya döndü. Daha sonrada adam dikkatle bana baktı.

"Mısra, Mısra Belgin mi?" sorduğunda iç çekerek adama baktım. Bu sırada kadın gülerek,

"Ah, senin bugünkü son hastan." dediğinde duraksamam bir oldu. O son hasta mı dedi? Bekle kadın doğum doktoru o mu? Ama Merih bana onun adının Beren demişti. Benim bakışımı görünce kadın gülerek "Önce içeriye geçelim mi? Gerçekten de kötü görünüyorsunuz." dediğinde kafamı iki yana salladım.

"İyiyim sadece fazla kalabalık." dediğimde adam sakince kafasıyla karşıdaki sakin duran kafeyi gösterdi.

"O zaman kafeye geçelim." Dediğinde mecburen onu onayladım. Artık bayılabilecek kadar fazla kalabalık olmaya başladı. Kafeye geçtiğimizde kadın yanıma oturdu adam ise karşımıza geçti. Kadın bileğimi tutarak garsona benim için bazı şeyler sipariş verdi.

"Biraz önce son hasta dediniz ama siz..." diyeceğim sıra adam gülerek arkasına yaslandı. Kadın ise onun yerine,

"Eşimin adı Beren ve evet o bir erkek ki Beren ismini erkeklerde kullanıyor." dediğinde duraksayarak onlara baktım. Arkamda duran Talha'ya döndüğümde ise o da benim gibi bakıyordu.

"Her hastam aynı tepkiyi veriyor." dediğinde bende güldüm.

"Bence bu tepkiyi vermeleri normal." dediğimde kadın bileğimi bıraktı.

"Nabzınız normal, biraz daha sakin olursanız iyi olacak." dediğinde onu onayladım.

"Teşekkür ederim." derken duraksadığımda kadın sakince konuştu.

"Buse, ismim Buse." dediğinde gülerek onu onayladım. Daha sonra Beren Bey ki bunu demek çok tuhaf kaçıyor. Her neyse Beren Bey neden kontrole geç kalmama rağmen girmediğimi falan sordu. Bu şekilde konuşmaya başladık. Hoş ikiside çok tatlılar. İkilinin türü de geyik olduğu için fazla uzun boyuyla ve hoş bir yapıya sahipler. Bir süre ikiside bu şekilde bana baksa da en sonunda Buse Hanım telefonu çalınca yanımızdan kalktı. Beren Bey de eşinin yanına gitmeden önce son bir kez bileğimi tuttuğunda Merih'in sesini duymam bir oldu.

"Çek lan o elini!" sinirli Merih'e döndüğümde koyu mor gözleriyle Beren Bey’e baktı. Tamamdır birisi doktor için helva yapsın, parası benden!

🦊BÖLÜM SONU🦊

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top