Bölüm 22: Kıskanç ve Aşık 🦊

🦊

Babaanne bana dikkatle bakarken Dize de aynı şekilde bakmaya başladı. Hadi ama ben bir şeyleri saklamak ya da geride durmak istedikçe neden böyle şeyler beni buluyor. Bir süre duraksadıktan sonra "Anneme borçluydu." dememle ikisi de şaşkınca bana baktı. Ah aklıma gelen ilk yalan ve neden bu yalan yüzünden başım belaya girecek gibi hissediyorum. Ya da girmez, zaten amca bana ayak uydurur.

"Annene mi borçluydu?" sorduğunda onu kafamla onayladım. Her neyse daha sonra bu konuyu bir şekilde hallederim. Babaanne bu konuya biraz takılsa da bana çok fazla yüklenmedi. Dalan sonrada Merih ile beraber bulunduğumuz odadan çıkıp, Merih’in odasına geçtik. Onun yorgun duran hali beni daha da kötü hissettirdi. Aptal pantere iki haftada daha da bağlandığıma inanamıyorum. Odaya geçtiğimizde köşeye yerleştirilmiş siyah geniş deri koltuğa oturduğunda bende onun yanına oturdum.

"Özür dilerim, benim yüzümden." dediğimde elini boynuma koyarak saç diplerimle oynadı.

"Saçmalama, ben biraz hazırlıksız yakalandım." dediğinde istemeden de olsa oluşan kahkahamı bastırmaya çalışarak onu onayladım. Benim bu halime iç çekerek "Kendini bu kadar tutma da gül bakalım." dediğinde gülerek ona sarıldım. Elini belime koyarak yüzüne bakmamı sağladığın da bana yaklaşmasıyla kapının çalması bir oldu. İkimizde aynı anda birbirimizden uzaklaşırken Merih "Gir.” dediğinde bende arkama yaslandım. Pelin içeriye hızlıca girerek bize baktı.

"Konseyin geldiğini duydum." diyerek hızlıca Merih'in yanındaki tekli koltuğa geçti. Ona dikkatle bakarak "İyi olduğuna sevindim." dediğinde ikimizin de gülümsemesi bir oldu.

"Ve sende şimdi mi geliyorsun?" sorduğunda Pelin biraz mahcup olmuşçasına ona baktı.

"Haberi aldığım anda aceleyle geldim ama onlar çoktan gitmişti." dediğinde Merih sırıtarak ona baktı.

"Takma kafana." diyerek yavaşça ona doğru eğilip ona dikkatle baktığında Pelin sanki bir şey hatırlamışçasına hızlıca ayağa kalktı.

"Ah, benim yarım kalmış bazı işlerim vardı. Gidip onları halledeyim." diyerek hızlıca dışarıya çıkarak kapıyı kapattı. Onun bu haline anlam veremeyerek Merih'e dönmemle onun beni öpmesi bir oldu.

"Onu çok takma." mırıldanarak bir kez daha öpmek istemişti ki kapının bir kez daha ama bu sefer çalmadan direkt açılması bir oldu. İçeriye Ferit'in girmesiyle küçük bir küfür mırıldanarak geri çekildi.

"Merih koçum konseye yakalanmışız.” diyerek direkt karşımızdaki koltuğa geçtiğinde Merih ağzına gelen tüm küfürleri söyleyerek arkasına yaslandı. Ben ise sessizce ona bakınca tek kaşını kaldırarak "Bir şeyi mi böldüm?" sorduğunda kızarmam bir oldu. 

"Aynen böldün kardeşim. Hadi şimdi bi... git istersen!" dediğinde ona dönmem bir oldu. O ise umursamadan Ferit'e baktı.

"Anladım ben, o zaman size kolay gelsin!" diyerek kalktığı gibi odadan çıkması bir oldu. Ben ise sinirle Merih'e döndüm.

"Dize! Neden öyle dedin?" dediğimde umursamazca parlayan mor gözlerini ortaya çıkardı.

"Ne demişim? Sadece bir fazlalığı kovdum." diyerek yüzüme yaklaşmıştı ki tekrar kapı çaldı. En sonunda sinirle gözlerini kapatarak "Sakin ol." mırıldanmaya başladı.

"Biri daha geldi." diyerek ondan uzaklaşmak istediğimde bana izin vermedi.

"Bırak çalsın! Çalar çalar gider." dediğinde kocaman gözlerle ona baktım.

"Saçmalama!” diyerek onu ittim. O ise gözlerini sinirle kapatarak çalan kişiye girmesini söyledi. İçeriye kumral saçlı ve kısa boylu bir kız girdi.

"Merih Bey, bakılması gereken dosyalar vardı da." dediğinde ona dikkatle bakmaya başladım. Biraz çekinerek konuştuğunda başta anlamasamda daha sonra dan kokusundan onun bir kurt olduğunu anladım.

"Getir." dediğinde Merih'in yavaşça sakinleştiğini kolayca anladım. Kız elindeki dosyaları masaya koyarak ona dikkatle bakmaya başladı.

"Bunları kontrol edip imzalamalısınız." dediğinde Merih derin bir iç çekerek dosyaları kontrol etti. Kız ise hâlâ aynı dikkatle ona bakmaya devam etti.  Bu kız dikkatle bakmaya devam ederse bende bu kızı dikkatle yüksek olan bir yerden atabilirim. Biraz önce saçma bir şekilde kıskanç hissettim. Sakin ol ve kafanı topla Mısra!

"Tamam, Selin bunu götür ve işaretlediğim yerleri babaanneme göster. O onaylarsa daha sonra imza için getir." dediğinde kaşlarımı çatmam bir oldu. Hayır, bu samimi hitap şekli de ne? Ben bunu mu bir yerlerden atayım yoksa bu salağı mı atayım. Ben iyice abartmaya başladım. Yani sadece çalışma arkadaşı ve ikiside sadece iş konuşuyor. Sakin ol!

"Nasıl isterseniz Merih... Bey." diyerek dosyaları toplamaya başladığında Merih geri çekilerek ona baktı. O Merih’i bilerek mi uzattı. Ben bu kızı yollarım ama! Kıskanç dersede desin ama bu nedir ya! İş için de olsa bir sınır vardır. Ben bu kızda sınır göremiyorum.

"Bu arada çıkarken kapıyı kapat ve kimsenin içeriye girmesine izin verme." dediğinde kız çoktan dosyaları toplamıştı. Merih'in bunu söylediğini duyduktan sonra bana kısa bir bakış atıp ona samimi bir gülümsemeyle baktı. Daha sonrada küçük bir onay sesi çıkararak dışarıya çıktı. Sadece iş arkadaşı! Sadece iş arkadaşı! Hay, iş arkadaşına ne b*k varsa bunlardan çıkmıyor mu zaten!

"O kızı kov!" dediğimde anlamayarak bana döndü. Direkt dedim diye mi böyle bakıyor? Yeterince açık söylediğime eminim.

"Kovmak? Neden böyle bir şey yapayım?" sorduğunda kapıya sinirle baktım.

"Kov işte! Görmüyor musun kız içine düşüyor." dediğimde kafasını iki yana sallayarak güldü.

"Kızıl Güzeli durumu yanlış anladın sanırım, o kız sadece ortaklardan birisi." dediğinde yanından kalkmam bir oldu. Bana şaşkınca bakarak "Kızıl Güzeli abartıyorsun." dediğinde gülerek diğer koltuğa oturdum.

"Haklısınız Merih Bey abartıyorum ben." dediğimde ona hitap etme şeklim yüzünden şaşkınca baktı.

"Merih... Bey?" sorarcasına bana bakınca arkama yaslandım.

"Aynen, Merih... Bey. Başka nasıl hitap etmeliyim ki!" diyerek koltuktan kalkmamla hızlıca odadan çıktım. O ise arkadan öylece bakakaldı. Tamam yaptığım çok çocukça olabilir ama o kız bildiğin içine düşüyor ve Merih Bey de buna müsaade ediyor. Benim sinirle dışarıya çıkmamla herkes bana döndü. Ben ise onları takmadan asansöre doğru ilerledim. Asansörün kapısı açılmasıyla arkadan Merih'in koşarak bana doğru geldiğini gördüm. Onun bu haline sinirle bakarak Asansörün kapanması için hızlıca düğmeye bastım. O ise kapanmaya yakın içeriye son anda girdi. Ona sinirle bakarak asansörü açmak istediğimde elimi tutarak bana izin vermedi.

"Mısra bu yaptığında ne? Yanlış anladığın bir şey yüzünden neden böyle davranmaya başladın?" sorduğunda yüzüne bakmadan tekrar tuşa basmak istedim ama o buna izin vermeyerek pençelerini ortaya çıkartıp tuşların olduğu bölüme geçirdi. Bunu yapmasıyla asansörün durması da bir oldu. Ben bu yaptığına anlam veremeyerek ona baktığımda "Bu yaptığın ne anlama geliyor? Bir anda çekip gidiyorsun ve şimdi de cevap vermiyorsun!" dediğinde biraz korkarak geri çekildim. O ise sinirle solumaya devam etti. Ne kadar korksam da bende sinirle bağırdım.

"Bir anlama geldiği yok! Sadece Merih Bey'in o aptal ortağına bu kadar güvenmesi ama evli olduğu kadına güvenmemesi sinirimi bozdu!" dediğimde geri adım atarak bana baktı.

"Sırf o kız yüzünden böyle mi davranacaksın?" sorduğunda kafamı iki yana salladım. Hayır, sadece o kızdan uzak durmanı istiyorum!

"Evet! O kız yüzünden böyle davranacağım!" bağırdığım da sinirle güldü.

"Sadece önemsiz bir kız için mi böyle davranıyorsun? Sırf bu yüzden böyle davrandığına inanamıyorum!" dediğinde dişlerimi sıkarak gözlerimi kapattım. Sakin olup, düşünerek konuşmam gerekiyor yoksa saçmalayacağım.

"O önemsiz kız dediğin biraz önce içine düşüyordu ve sende ona müsaade ediyordun." dediğimde şaşkınca bana baktı.

"Ben mi müsaade ediyorum?" sorduğunda sinirle onu onayladım.

"Evet sen! Sen ona izin vermesen nasıl bu kadar rahat olabilir? Biraz daha müsaade etsen kız üzerine atlayacak." dediğimde öylece bana baktı. Hayır, müsaade etmedi. Neden böyle dedim ki?

"Bunu dediğinde inanamıyorum! O kız 2 yıl boyunca benimle çalıştı ve asla böyle bir saçmalık olmadı." dediğinde kahkaha atmam bir oldu.

"Öyle mi? O kıza düşündüğümden çok daha fazla güveniyorsun bakıyorum da!" dediğinde kaşlarını çatarak,

“Mısra saçmalamayı kes! Bunun güvenle alakası yok sen fazla kıskançlık yapıyorsun!” dediğinde dişlerimi sıkarak

“Ben kıskançlık yapmıyorum! Hem yapıyorsam ne var, o kız sinirimi bozuyor.” dediğimde kafasını iki yana sallayarak elimi tutmak istedi. Ben ise geri çekilerek bana dokunmasına izin vermedim. Derin nefes alarak “O kız, onun bir daha yanına dahi yaklaşmayacaksın... aksi takdirde...” diyerek sinirle sustuğumda ne diyeceğini bilemeyerek bana baktı. Kafasını iki yana sallayarak,

“Aksi takdirde ne?” sorduğunda derin nefesler alarak ona baktım. Aksi takdirde ne? Hiç bir b*k yapamam! Ne söylersem söyleyeyim hepsi boş konuşma olacak çünkü ona karşı asla geri duramam. İkimizde sessiz kaldığımız da asansörün dışından bazı sesler gelmeye başladı. Sesler kolayca arıza için birilerinin geldiğini anlamamızı sağladı. Ben sessiz kaldıkça korkuyla bana bakmaya devam etti ben ise onu umursamadan açılmaya çalışılan kapıya baktım.

"Aksi takdirde hiçbir şey!" dediğimde şaşkın bir şekilde bana baktı ama onu umursamadan açılan asansörden dışarıya çıktım. O ise arkamda öylece olduğu yerde durdu. Dışarıya çıkmamla Selin denen kızla babaanneyi gördüğümde onlara kısa bir bakış attıktan sonra merdivenlerin olduğu tarafa yürüdüm. O kıza aşırı sinir kapmış durumdayım ve biraz daha orada durursam sinirim yüzünden Merih’e karşı hiç olmayacak şeyler söyleyebilirim ya da çoktan söyledim bile!

🦊BÖLÜM SONU🦊

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top