Bölüm 21: Görüşme 🦊

🦊

Arabada şaşkın bir şekilde Hasan amcaya bakmaya başladım. Ne yani o bir karışık kan ve bunu bana söylemedi mi? Benim bakışıma gülerek "Buna şaşırdıysan diğerleri yüzünden kalp krizi geçirebilirsin!" uyardığın da kafamı iki yana salladım.

"Onun hakkında bildiğin her şeyi anlat.” dediğimde omuz silkerek arkasına yaslandı.

"Evlendiğin kişiyi, o çocuğun abisi sanıyordum bu yüzden onun hakkında fazla bilgim yoktur ama sana şunu söyleyebilirim o çocuk abisinden daha tehlikeli!" dediğinde ona bakma şeklimi görünce iç çekerek "Bir karışık kan, annesi tahmin ettiğin gibi bir kedi ve sırf Merih doğurdu diye ortadan kaldırıldı. Hoş aynısını ona da yapmak istediler ama çocuk azimli çıktı. Kendisi için gönderilen tüm panterlerden tek seferde kurtuldu. Onun yaşındaki küçük bir çocuğun eğitimli panterlerden nasıl kurtulduğu muamma!" dediğinde yüzünde ona karşı az da olsa hayranlık vardı. Derin bir nefes alarak devam etmesini işaret ettiğimde "Her neyse, çocuk bu kadar yetenekli olunca Belgin ailesi onu hemen kabul etti. Bayan Bilge Belgin, bu çocuğa fazla ilgi gösteriyor. Sanırım o da bir altın panter bu yüzden, emin değilim. O aile her şeyi sır olarak saklamayı sever." dediğinde onu kafamla onayladım. Benim dalmış halime bakarak "Şunu da bilmelisin ufaklık! O çocuğu sakın kışkırtma! Abisi ile karşılaştırıldığında o ilerideki Belgin ailesinin lideri olacak. Hatta şimdiden konseyin başına geçeceği için eğitim almaya başladı. Konseydeki ilk karışık kan unvanını alacak." dediğinde elimi yüzüme koyarak gözlerimi kapattım.

"Bunda sıkıntı yok, her zaman bir yolunu bulur kurtulurum ben." dediğimde kahkaha attı.

"Haklısın ama aynı zamanda da fazla duygusalsın! Sana yaptıklarıma rağmen o adamı da hâlâ baban olarak görüyorsun." dediğinde elimi saçıma geçirdim.

"Bazı şeylerden ne yaparsan yap vazgeçilmiyor." dediğimde kafasını iki yana sallayarak camdan dışarıya baktı.

"Olabilir ama sen... boş ver geldik." dediğinde onu onaylanarak açılan kapıdan çıktım. Çıkmamla etrafa kısa bir bakış atarak buranın Belginlerin şirketi olduğunu anladım.

"Neden buraya geldik?” sorduğumda elini belime koyarak yürümemi sağladı.

"Konsey sen ve Merih ile aynı anda konuşmak istiyor." dediğinde onu kafamla onaylayarak etrafta olan siyah giyinmiş korumalara baktım.

"Hâlâ koruma olayını fazla abartıyorlar." dediğimde beni gülerek onayladı

"Evet, sonuçta her an biri bizi öldürmeye çalışabilir. Ve bilirsin kurşunu durdurmanın bir yolunu daha bulamadık." dediğinde gülerek onu onayladım. İçeriye girdiğimizde ortamda bazı sesler varken biz girdikten sonra sesler daha da arttı. Herkes bize bakarak kendi aralarında neden bu kadar yakın olduğumuzla ilgili konuşuyorlardı. Sessizce ikimizde asansöre bindiğimiz de "Yukarıda uslu dur ve kimseyle konuşma ben senin yerine hallederim." dediğinde onu kafamla onayladım. Asansör basılan kata geldiğinde ikimizde sessizce asansörden inerek korumalarla dolu kata geçtik. Bizim girmemizle herkes daha dikkatle bize bakmaya başladı. Hasan amca elini belimden çekerek "Bana yakın dur." dediğinde arkasına geçerek onunla aynı hizada yürüdüm. O bir odaya girmek istediğinde kapının buz kaplı olduğunu gördü.

"Bay Belgin tüm konseyle beraber kendisini içeriye kilitledi." dediğinde ikimizde korumaya baktık.

"Ve kapıyı açmaya çalışmadınız mı?" sorduğunda kafasını iki yana salladı.

"Yaşlılar sorun olmadığını söyledi." dediğinde Hasan amca tekrar elini kapıya koyarak tek seferde buzu kırıp kapıyı açtı. Adam gerçek bir yetenek ya! İkimizde içeriye girdiğimizde herkes bize döndü. Merih yaşlılar tarafından oluşturulan aura yüzünden yerde sinirli bir şekilde dizleri üzerinde oturuyordu. Onu gördüğümde korkuyla onun yanına gitmek istedim ama Hasan amca elini önüme koyarak bana izin vermedi.

"Bekle! Oraya gidip kendini öldürmek mi istiyorsun?" sorduğunda sersemlemiş bir şekilde duran Merih hızlıca bana baktı. Gözleri sinirden kan çanağına dönmüştü. Bırakıldığı anda birilerini kolayca öldürebilecek durumdaydı. Onu böyle görmeyi beklemediğim için biraz şaşırdım. Sinirle hırlayarak onlara döndüğümde Hasan amca tekrardan kolumu tutarak bana engel oldu. Ona sinirle baktığımda ise "Kendine hakim ol! Ne konuştuk?" dediğinde dişlerimi ve yumruklarımı sıkarak kolumu ondan çekip geri adım attım. Ben bunu yaptıktan sonra yaşlılar bana daha dikkatli bakmaya başladı.

"Demek Mısra sensin?" dediklerinde tek kelime etmeden konuşan yaşlı kadına döndüm.

"Evet, o. Ve sizde burada ne yapıyorsunuz... küçük bir çocuğu baskılayarak?” dediğinde yaşlılardan biri kahkaha attı.

"Küçük çocuk! Senin o çocuk olarak bahsettiğin pis kan her an bizi öldürebilir." dediğinde sinirim daha da arttı. Nasıl bir saçmalığın içindeyim!

"O kelimeyi bir daha Dize'ye karşı kullan, bak ben seni o kelimeye nasıl sokuyorum görürsün." dediğimde hepsi aynı anda bana baktı. Babaanne ve Dize bile bana şaşkınca baktılar. Tamam küfür etmek doğru bir hareket değil ama onlar da beni zorlamayı kessinler! Zaten kendini bir b*k sananlardan hep nefret etmişimdir.

"Mısra!” diyerek sinirle bana döndüğünde onun tam tersi yöne doğru baktım. Kafasını iki yana sallayarak "Ortalığı karıştırmayı kes!" dediğinde göz ucuyla onlara baktım ama tek kelime etmedim. Ben susunca "Tamam, onu buraya getirdiğime göre bu saçma toplantıyı hızlıca bitirelim." dediğinde ortam biraz sessiz kalsa da herkes birbirini onayladı.

"Tamam o zaman.” dediğinde tekrar aynı yaşlı kadına döndüm. Bana dikkatle baktıktan sonra "Buraya toplanmamız bile saçmaydı. Her neyse bu evlilik olmamalıydı ama oldu. Şimdi ise ikiniz boşanacaksınız ve sende bir daha panterlerin bölgesine girmeyeceksin." dediğinde tek kaşımı kaldırarak kadına baktım. Tam konuşacakken Hasan amca elini ağzıma koyduğunda babaanne konuştu. Benim konuşmamı niye engelliyorsun be adam!

"Böyle bir şey olmayacak!" dediğinde Merih sinirle bize bakıyordu. Sanırım onun bana dokunması biraz sinirini bozuyor gibi duruyor.

"Bu konuda Belgin ailesine katılıyorum." Demesiyle herkes Hasan amcaya döndü. O ise beni bırakarak onlara tamamen döndü. Ben ise uslu uslu onlara baktım.

"Genç ailesinin bu duruma en karşı olan aile olduğunu sanıyordum?" sorusuyla yaşlı adama baktım.

"Bir süreliğine fikrim değişti sadece." dediğinde herkes şaşkınca bize dikkatle baktı. Ben ise gülerek onlara baktım. Benim gülmem onları kışkırtmış olacak ki hepsi sinirle bana baktı. Hasan amca ise gözlerini kapatarak "Onları kışkırtmayı keser misin?" dediğinde omuz silkerek gülmeye devam ettim. Konuşmama izin vermiyorsan bırakta biraz eğleneyim.

"Çokta umurumdaydı. Hepsi bir avuç bunak." mırıldanmamla hepsi aynı anda aurasını serbest bıraktı. Hissettiğim aura üzerine biraz boğulduğumu hissetsem de bu o kadar da sorun olmadı. Sonuçta ben babamın ağır ve öldürücü aurası ile 16 yıl yaşadım. Ayrıca ben bir infazcıyım, benim auram onların arusından daha öldürücü. Ayrıca Hasan amca kısmi olarak beni kendi gücüyle koruyor. Benim auraya tepki vermediğimi görünce hepsi şaşkınca bana baktı.

"Cidden mi? Onları bilerek kışkırtmayı kes!" dediğinde omuz silktim. Benim bu rahat tavrım onları o kadar sinir etmişti ki her an bana saldırabilirlerdi. Hasan amca derin bir nefes alarak "Tamam sonuç olarak Genç ailesi ve Belgin ailesi bu evliliği destekliyor. Eğer bir sorun yaşıyorsanız bunu bizimle halletmeniz gerekecek." dediğinde hepsi ne diyeceğini bilemedi.

"Neden bu kızı savunuyorsun? Onunla ne tür bir ilişkin var?" sorduğunda yaşlı kadına baktım. Hasan amca ise göz ucuyla bana baktı.

"Bu sizi ilgilendirmez! Onun panterler için yeterince iyi olduğunu bil yeter." dediğinde hepsi ne diyeceğini bilememişti. Ben ise gülmeyi bırakarak Merih'e odaklandım. Aura onu çok fazla zorluyor ve bu onun için hiç iyi değil!

"Amca." dediğimde hepsi şaşkınca bana döndü ama ben umursamadan Merih'e baktım. O da beni anlamış olacak ki onlara döndü.

"Çocuğu rahat bırakın." dediğinde reddetmek istediler ama Hasan amcanın gözlerini görünce hepsi auralarını geri çekti. Ben ise hızlıca onun önüne yere oturdum.

"Dize iyi misin?" sorarak elimi yanağına koydum. Beni kafası ile onaylandıktan sonra konuşmak istediğinde yüzünü buruştuğu anda "Bekle, sana su getireceğim." diyerek köşede duran sürahinin yanına giderken yaşlılara hırlayarak baktım. Daha sonrada bardağa suyu doldurup tekrar eski yerime döndüm. Su dolu bardağı ona verdiğimde sadece biraz içti daha fazla içmeden bana baktı.

"Sana bir şey yapmadı değil mi?” sorduğunda kafamı iki yana sallayarak ona sarıldım.

"Bana bir şey olmadı yani bunu umursama." diyerek ona sıkıca sarılınca o da bana sarıldı. Hasan amca ise onlara son bir şeyler daha söyledikten sonra onları şirketten postaladı ve kendisi de daha sonra yanıma geleceğini söyleyerek ayrıldı. Ben ise Dize ile ilgilenmeye devam ettim. Babaanne bir süre sessiz kaldıktan sonra bana döndü.

"Hasan Genç onunla ne tür bir ilişkin var?" sorduğunda anlamayarak ona baktım. Benim bakışımı umursamadan "O adam farklı türler arası evliliğe kesin dille karşı çıkan birisi ama şimdiki yaptığı ve senin ona amca demen ne anlama geliyor?" dediğinde ne diyeceğimi bilemedim. Hah şimdi çık bu durumdan çıkabilirsen! Bu infaz olayını kimsenin bilmesini istemiyorum.

🦊BÖLÜM SONU🦊

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top