Bölüm 2: Kara Kedi🦊

Düzenleme yapılan bölümlerde 🦊 işaret vardır.

🦊

Yavaşça yataktan doğrularak yastığımın yanındaki telefonumu aldım. Gözlerimi bir kez parmağımla baskı yaparak telefonuma gelen mesajlara kısa bir göz attım. Sıradan bir şekilde sadece markalardan ve marketlerden mesajlar geliyordu. Ne yazık ki, pardon iyi ki arayıp soranım yok. Kim baş ağrısı bir arkadaş ister ki! Yataktan hiç istemeye istemeye kalkarak oda da bulunan lavaboya doğru ilerledim. Küçük banyoya girdiğimde, aynanın karşısına geçerek "Vay canına, bugün de çok iğrenç bir gün." odada gürültülü bir şekilde hazırlanan kıza döndüm. Bu benim oda arkadaşımdı değil mi? Kafamı iki yana sallayarak elimi yüzümü yıkayıp tekrar odaya geçtim. Dün dokunmadığım bavuluma yönelirken o kızın,

"Dün olan hakkında konuşmak istemesede en azından tanışmamız gerek. Ben Meltem." yanıma yaklaştığında çoktan bulduğum eşofman takımını üzerime giymiştim.

"İyi, bende Esinti." diyerek yanından geçtiğimde sinirle dişlerini sıktı. Onu umursamadan başka bir köşeye attığım çantamı alarak oda dan ayrıldım. Bir arkadaş edinmek gibi bir niyetim yoktur! Yurttan ayrılarak ne uzak ne de yakın olan okul binasına geçtim. Çantamdan dosyaları çıkartarak hangi sınıfta olduğumu kontrol ederek ilerledim. Ben önüme bakmadan ilerleyince birinin omzuna çarpmam da bir oldu. O kişiye dönerek hızlıca “Pardon!" dediğimde çarptığım kız sinirli ifadesini bir kenara bırakıp bana gülerek baktı.

"Sen... sorun değil küçük Tilki!" diyerek yanındaki kızlara kafa işareti yaparak gittiğinde istemeden de olsa duraksamam bir oldu. O dünkü Panterdi ve biraz önce sorun değil deyip gitti. Vay canına, çok sakin bir panter. Ama adamları değil. Lanet Jaguarlar! Bende onları takmadan  kendi sınıfımı tekrardan aramaya başladım. En sonunda sınıfı bulamayacağımı fark edince nöbetçi bir öğretmene sordum. Biraz burnu kalkık bir tip olsada onun sayesinde hızlıca sınıfı buldum. Sınıfa adım atmamla ahıra girmiş gibi hissetmem bir oldu. Bunu düşünmem baya ironik oldu!

"Cidden mi?" mırıldanarak yavaşça arkada tek oturan çocuğun yanına geçtim. Kafasını sıraya koymuş panteri çok takmayarak bende kafamı sıraya koydum. En güzel uyku alanı kesinlikle öğrenci sırası olmalı!

🦊

Birinin elini sinirle sıraya vurmasıyla irkilerek "O hangi dingil..." diyerek doğrulmam bir oldu. Bana sinirli gözlerle bakan yaşlı adama bir süre öylece baktım. Yanımda uyuyan panterin de benden farkı yoktu yani küfür dışında ama ne yapabilirim. Neden elini sıraya vurarak uyandırma gereği duydu ki! Hani normal bir Anoxtra gibi uyandırabilirdi.

"Seni terbiyesiz uyumanız bitiyse eğer, sen müdürün odasına!" bana karşı sinirle konuşunca istemden de olsa duraksamam bir oldu.

"Neden?" sorduğumda yaşlı adam sinirle soluyarak konuşmak istedi ama ona izin vermeyerek "Müdürün odası zemin katta ve hah... bizde üçüncü kattayız ve bu çok zahmetli!" diyerek ayağa kalkarak yanından geçtim. Yavaş adımlarla ilerlerken "Sıçanlar ne zamandan beri seslerini yükseltir oldu, gerçekten de ben anlamıyorum." dediğimde öğretmenin kıpkırmızı kesildiğini gördüm ama umursamadan sınıfı terk ettim. O öğretmen bir fareydi ve bizim için sadece yemek ama burası tarafsız bölge olduğu için onlara saldırmak suç ve cezası ise yaptığına göre değişir. Biraz önceki yaptığım  terbiyesizce kabul ediyorum ama onun gibilere ne olduğunu hatırlatmazsan her zaman üste çıkmaya çalışırlar. Zemin kata geldiğimde etrafıma bakınarak müdürün odasını aradım. Şimdi güzel bir bahane bulmalıyım aksi takdirde babamın bunu öğrenmesi an meselesi! Odayı bulduğumda yavaşça kapıyı çaldım. İçeriden onay duymamla kendimi toparlayarak içeri girdim. Göze girmem lazım ve bunun içinde düzgün bir öğrenci gibi davranmalıyım. Sonuçta örnek öğrenciyi tüm öğretmenler sever! İçeriye girdiğimde tavşan kokusu almamla müdürün yanındaki kadına baktım. Vay anasını adam bir Panter ama üzerinden sadece tavşan kokusu alıyorum.

"İlk günden buradasınız, ne yaptığınızı öğrenebilir miyim?" sakin bir tonla sorduğunda omuz silkerek açıkça konuştum.

"Derste uyudum ve vahşi bir fare tarafından da uyandırıldım." dediğimde kaşlarını çatması bir oldu.

"Sen bir tilkisin ve öğretmenine vahşi mi diyorsun.” istemsiz oluşan bir merakla sorduğunda, bunu kendime kullanmaya karar vererek güldüm.

"Ne yazık ki, evet efendim." sakince boynumu ortaya çıkardım. Boynumun üzerindeki leke şeklindeki damgayı görmesiyle birden ifadesi şoka döndü. Sonuçta leke işaretini taşıyan hiçbir anoxtrayı ailesi asla okula göndermez. Ya kendilerini rezil edeceğinden yada utanç kaynaklarını saklama duygusundan dolayı.

"Dönüşümünü tamamlamadın mı?" şaşkın bir edayla sorduğunda omuz silktim. Hadi ama bana öyle bakma! Anladık beni sıradan bir insanla aynı görüyorsun ama şu anda tarafsız bölgedeyiz! Yakınında duran kadın onun ve benim ifademizi görünce öksürerek dikkatimizi üzerine aldı.

"Bu çok nadir bir durum ama bunu için üzülme belki ileride dönüşümü gerçekleştirebilirsin.” bana samimi bir gülümseme verdiğinde istemeden de olsa güldüm. Şu tavşanlarında duygusallıkları yok mu!

"Teşekkür ederim efendim ama ben bunu kafama takmıyorum zaten." cevabım üzerine ikili aynı anda donarak bana baktı. Sakince gülerek "Benim tek sorunum, bu yaşanan olayı aileme bildirmemeniz. Eğer babam bunu öğrenirse beni bölgemizden sürer." dediğimde kadın korkarak bana baktı ben ise mağduru oynamaya devam ettim.

"Anladım ama derslerin, onlar önemli! Bir daha saygısızlık yaparsan bunu ailene bildirmek zorunda kalacağımı bil!” dediğinde onu kafamla onayladım. Çıkmamı işaret ettiğinde gülerek hızlıca dışarıya çıktım. Aptal panter, sadece sevgilisi olan tavşanın bana acımasından dolayı böyle bir iyilik yaptı. Aslında türünün dışında biri ile beraber olmak nadirdir. Genelde kendi türü dışında başka bir türle ilişkiye giren anoxtralar dışlanırlar. Ama nedense bunlar tarafsız bölge deyip durumu abartmışlar gibi!

Fazladan bilgi, bu anoxtralardan doğan çocuklara karışık kan denir. Onlar nadirlerdir çünkü bu çocukların sağ kalma olasılığı azdır ya da doğdukları anda suikast girişimleri ile öldürülürler.

Sınıfa geri döndüğümde sıçanın bana sinirle bakmasını umursamadan o çocuğun yanına geri geçtim. Onun yanına oturduğumda etrafına kısa bir bakış attıktan sonra konuşmaktan vazgeçerek ki büyük olasılıkla beni yanından kovmak istedi ama diğer sırların dolu olduğunu gördü. Onu çok takmayarak kafamı tekrar sıraya koydum ama bu sefer o sıçandan gözlerimi ayıramayarak! Ders boyunca gözlerimi ondan ayırmayınca ifadesi biraz korkmuş bir hal aldı ama yine de kendini çok belli etmemeye çalışıyordu. Sınıftan ayılmasıyla kafamı kollarıma gömmem bir oldu.

Günümü sadece sırada uyuyarak geçirdikten sonra rahat bir şekilde yurda doğru yürüdüm. Sırf sessizlik için okulun arkasından yurda doğru yürüsem de yine bu sessizliği bozan dönüşmüş anoxtralarla karşılaşmam bir oldu. İki kurt ağacın üstündeki bir kediye doğru havlıyorlardı. Kafamı iki yana sallayarak "Pişt, koca kurtsunuz ama küçük bir kediyi mi sıkıştırıyorsunuz, sizi zavallılar!" dediğimde ikisi de aynı anda bana hırladı. Onların kuduz hallerini umursamadan cebimden, her öğrencide olan güvenlik alarmı çalıştıran kumandayı çıkartarak görmelerini sağladım. İkili bunu görünce normal hallerine dönerek sinirle bana baktılar. İkili  iç çamaşırlarıyla karşımda durmaya başladıklarında istemden de olsa onlara bakmamaya çalıştım. Dönüşümden sonra çıplak olmak çok sinir bozucu!

"Sadece sıradan bir kedi neden onu savunuyorsun." Dediğinde erkek kurdun yanındaki dişi kurt gülerek omzuna vurdu.

"Kendine saklamak için olmalı!" dediğinde yüzümü buruşturmam bir oldu. Kim çiğ et yer lan! Ayrıca kedileri besin kaynağım olarak göremiyorum.

"Hayır canım, ben pişmiş tavuktan hoşlanıyorum." diyerek umursamazca yanlarından geçtim. İkili sırıtarak bana bakmayı sürdürselerde duyulan uluma sesiyle birbirlerine baktılar. Ardından da yine kurt formlarına dönerek bana son bir bakış atıp ayrıldılar. Onların gittikleri yöne kısa bir bakış atıp kediye geri döndüm. "Hey, pisi pisi hadi buraya gel." dediğimde bana sinirle bakarak önüne döndüğünde onun bu haline istemeden de olsa güldüm. Sağ  ayağımla kendime destek vererek ağacın üzerine çıktığımda kedinin kuyruğunu kabartması da bir oldu. Elimi kaldırarak "Hadi ama gerçekten de seni yemek gibi bir planım yok." diyerek çıktığım ağaç dalına sakince oturdum. Benim oturduğumu görünce bir süre daha aynı şekilde kaldıktan sonra tehlike olmadığımı fark ederek sakince bana bakmaya başladı. Sıradan bir kedi gibi. Rengi simsiyah ve gözleri altın sarısı çok hoş! Farkında olmadan "Tüylerin çok güzel, benimkinin de siyah olmasını çok isterdim." gözlerimi kapatarak güldüm. Gözlerimi tekrar açarak "Keşke senin gibi sıradan bir tilki olabilseydim." dediğimde beni sorgulayan bakışlarıyla bana doğru yürüdü.

"Miyav." diyerek bacağıma sürtündüğünde gülerek onu kucağıma aldım. Benim bu hareketim üzerine sinirle pençelerini ortaya çıkardı. Onun sinirli haline gülerek,

"Sakin ol sadece aç görünüyorsun ve bende sana biraz yiyecek bir şeyler vermek istiyorum.” diyerek kucağımdaki kediye sarılarak ağaçtan atlayarak yere indim. Kurtları gittikten sonra yere attığım çantamı da alarak "Tavuk yer misin?" sorduğumda kendinin gözleri parlamaya başladı. Onum bu halini görmemle gülerek "Tavuk seviyorsun gibi ha?" diyerek kucağımdaki kediyle beraber yurdun olduğu tarafa doğru ilerledim.

🦊BÖLÜM SONU🦊

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top