Bölüm 13: Kahvaltı 🦊
🦊
Kadının söyledikleri yüzünden birden öksürmeye başladım. Benim öksürmemden dolayı korkuyla bana bakarak "Tatlım iyi misin? Çok kötü öksürüyorsun. Hemen hastaneye..." diyeceği sırada kafamı iki yana sallayarak onu durdurdum.
"Ben iyiyim... sadece su..." dediğimde Merih torpido dan çıkardığı suyu hızlıca bana verdi. Suyu içmemle rahatlayarak gözlerimi kapattım. Biraz önce çocuk dedi ama ben bu konuyla ilgili hiç bir şey düşünmedim.
"İyi misin tatlım? Hastaneye gitmemiz daha iyi olmaz mı?" sorduğunda sakin bir gülümsemeyle ona baktım.
"Sorun yok, sadece bir öksürük o kadar." dediğimde beni onayladı. Bu konuyla ilgili Merih’le konuşsam iyi olacak. Bir süre arabanın içi sessizleştiğinde düştüğüm duruma küfür etmek istedim. Merih’te aynı şeyi istemez değil mi? Yani bu evliliği sadece o durumdan kurtulmak için yaptık, umarım Merih böyle bir şey istemez. Kadın sakince etrafına bakındıktan sonra şoföre döndü.
"Kahvaltı yapabileceğimiz bir yere gir." dedikten sonra bize gülerek "İkinizde aç olmalısınız. Hoş değilseniz bile ben acıkmış hissediyorum." dediğinde ben sessizce ona bakarken Merih ona güldü.
"Tabi hissedersin, kesin kahvaltıda sana verilenleri yememişsindir." dediğinde anlamayarak onlara baktım. Benim bakışımı görünce Merih sırıtarak "Diyetindekilerin çoğu sebze ve küçük porsiyon." dediğinde bende istemeden de olsa güldüm.
"Ah anlıyorum. Böyle olması çok kötü bir durum olmalı.” dememle ikili bana güldü.
"Haklısın güzel kızım. Ne yazık ki panter dahi olsan hasta oldun mu sadece verilenleri yiyebiliyorsun." dediğinde onu yavaşça onayladım. Bir süre sonra çok hoş bir çay bahçesine geldik. Üçümüz de boş olan bir yere geçtiğimiz de Merih benim yanıma oturdu ve babaannesi de karşımıza oturdu. Sipariş için gelen garsona tüm menüyü sipariş verdikten sonra bana gülerek "Ee, arabadaki konumuz yarım kalmıştı." dediğinde anlamayarak ona baktım. Bizim bakışımıza gülerek "Çocuk meselesi." diyerek bize daha dikkatli bakınca şok içinde kadına baktım. Hayır, yani o konu kapanmadı mı? Neden açıyorsunuz? Benim gibi zavallı bir tilki den ne istiyorsunuz ya? Benim bakışlarıma rağmen Merih gülerek konuştu.
"Babaanne sen bu konuyu Pelin ve Ferit ile konuş." dediğinde bende hızlıca kafamı sallayarak onayladım. Bize kısa bir bakış attıktan sonra gülerek konuşmak istedi ama konuşamadan garson gelince susarak onun tabakları koymasını izledi. İçimden garsonun hiç ayrılmamasını istedim hatta ayrılırken, içten içe kolunu tutup onu da masaya oturmasını sağlayasım geldi. Garsonun gidişine hüzünlü bir bakış attıktan sonra Bilge hanıma geri döndüm.
Garsonun gitmesiyle derin bir nefes alarak "Nerede kalmıştık, ha! Sizin çocuk konusu. İkinizde hiç kıvırmayın sakın. Zaten çok az ömrüm kalmış Dizemin çocuğunu görmeden gitmek istemiyorum." dediğinde ben hızlıca araya girmek istedim ama Merih benden önce davranıp araya girdi.
"Tabi babaanne, sende haklısın." demesiyle ona dönmem bir oldu. İkisi birbirine gülerek bu konuyu daha da ileriye götürmek istediklerinde Merih'in "Tabi hatta sen iste biz...” diyeceği sırada tüm gücümle ayağına tekmeyi bastım. Birden acıyla yüzünü buruşturarak yutkundu. Onun böyle olmasıyla kadın şaşkınca ona baktı.
"Ne oldu Dize, iyi misin?" sorduğunda bende sahte bir endişeyle ona baktım.
"Ne oldu, Dize...cim! " dediğimde bacağını sıkarak bana ve Bilge Hanıma güldü.
"Bir şey olmadı, iyiyim!" dediğinde Bilge Hanım onu onaylayarak yemeğine odaklandı. O yemeğe odaklanınca "Değinmemem gereken konuya değindim sadece.” mırıldandığın da onun bu haline güldüm. Bu az oldu sana! Masaya dönmemle pul biber konulmuş biberliğe gülerek baktım. Ardından da Merih'e göz ucuyla baktım. Dilimlenmiş büyük bir ekmek parçası alarak elimin altından da gizlice pul biberi aldım. Bilge Hanıma kısa bir bakış attıktan sonra peyniri ekmeğe sürdüm ardından da biberliğin yarısını peynirin üzerine döktüm. Elimdeki ekmeğe kısa bir bakış attıktan sonra Bilge Hanımın bakmadığı bir anda reçelide üzerine koyarak pul biberin üzerini kapattım. Merih yaptıklarımı görmüş olacak ki kocaman gözlerle bana bakıyordu. Onun bakışına gülerek ekmeği uzattım.
"Senin için sürdüm, ye." dediğimde yutkunarak ekmeğe baktı. Kafasını iki yana sallamasıyla üzgün bir surat yapmam bir oldu. Bilge Hanım benim ifademi ve uzattığım ekmeği reddeden Merih'i görünce sinirle ona baktı.
"Şuna bak! Kız seni düşünmüş ama sen, al çabuk onu." dediğinde babaannesini reddetmek istedi ama onun diretmesiyle mecburen ekmeği aldı. Yutkunarak önce bana sonrada ekmeğe baktığında sahte bir şaşkınlıkla ona baktım.
"Neden yemiyorsun Dize, içine zehir kalmadım herhalde." dediğimde dişlerini sıkarak bana baktı.
"Elinden zehir olsa yerim ben, sen merak etme!" diyerek kendini yemeye zorladığın da gülerek ona baktım. Zorda olsa ekmeği yutmasıyla daha da güldüm.
"Afiyet olsun canım! Hoşuna gittiyse ben bir tane daha yaparım." Dediğimde sağ eliyle ekmeği tabağa koyarken sol eliyle de ağzını kapatarak beni onayladı.
"O... olur a...ama ö... önce su...” diyerek ağzından daha hızlı nefes alınca gülerek ona yaklaştım.
"Ne istedin anlamadım." dediğimde daha da hızlı nefes almaya başladı. Suratı kıpkırmızı olduğunda Bilge Hanım şaşkınca ona baktı.
"Oğlum iyi misin?" sorduğunda, bu haline dayanamayarak kaymak konulmuş olan kaseyi alarak bir kaşık uzattım.
"Al bunu ye, daha iyi olursun." dediğimde hiç tereddüt etmeden yedi. Daha sonrada kaseyi elimden alarak yemeye başladığında Bilge Hanım daha da endişeyle ona baktı.
"Dize, ne oluyor oğlum?" sorduğunda tüm kaseyi çoktan yemişti. Bir süre daha gözleri kapalı durduktan sonra kendini gülmeye zorlayarak bize baktı.
"Hiç sadece bir an... neyse yemeğimize dönelim." dediğinde Bilge Hanım biraz tereddüt etse de yemeğine geri döndü. Bende kendimi tutmaya çalıştığımda onun bana kısa bir bakış attıktan sonra tekrar önüne dönmesine şüpheyle güldüm. Yaptığım hoş değildi ama hak etti! Bir süre tabaktaki ekmeğe baktı daha sonrada onu eline aldığında şaşkınca ona baktım. Yemeyecek değil mi? Bekle o ne yapıyor "Sen de biraz ye hayatım." dediğinde şok içinde ekmeğe baktım. Bilge Hanım ise bu halimize gülerek baktı. Çok yanlış anlıyorsun teyze!
"Ah çok tatlısınız!" dediğinde bu seferde ben ne yapacağımı bilemeyerek bir ona, bir Merih’e baktım. Beni, benim tuzağımla vurmaya çalışıyorsun demek!
"Çok düşüncelisin Dize." diyerek ekmeği elinden aldım. Benim tereddütsüz almama biraz şaşırsa da sakin tavırla beni izledi. Beni ise onu umursamadan önüme dönerek sanki gerçekten de yiyecekmişim gibi yavaşça ağzıma götürdüm. Benim ağzıma yaklaştırdığım ekmeğe dikkatle bakma şekline sırıtarak ekmeği elimden bıraktım . Ekmeği düşürmemle "Ah, ekmek... özür dilerim Dize ben yanlışlıkla düşürdüm." dediğimde benim bu hareketim üzerine şok içinde bakmaya başladı. Bilge Hanım ise benim sahte üzüntüme, samimi bir şekilde güldü.
"Yazık oldu ama olan oldu." diyerek küçük bir işaret yaparak ekmeği almalarını sağladı. Ekmeğin götürülmesiyle üzgün bir yüz yapmaya devam ederek Merih'e baktım.
"Özür dilerim, sen vermiştin ama ben..." diyerek daha üzgün bir şekilde suratımı asınca beni yavaşça kafasıyla onayladı.
"Anladım, kendini üzme bu kadar ben senin için yenisini hazırlarım." dediğinde Bilge Hanım durumu daha da yanlış değerlendirerek bize tatlı bir çiftmişiz gibi izledi. Bu kadın kesinlikle durumu çok yanlış anlıyor.
🦊BÖLÜM SONU🦊
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top