Bölüm 11: Yanlış Zamanlama🦊

🦊

Dışarıda bir kadının "BURASI BENİM YURDUM NE CÜRETLE KIZLARIMIN ODASINA GİRERSİNİZ!" bağıran kadının sesinden sonra doğrulmak istediğimde kapının kırılması ve içeriye Murat, Olcay, Pelin ve arkalarında duran yurdun Müdüresini gördük. Bize şok içinde bakmaya başladıklarında Merih ile ikimizde aynı anda birbirimize baktık.

"Yok artık!”

"Yok artık!"

Diyerek tekrar onlara döndüğümüzde Pelin bile şok içinde bize izledi. Hatta bir ara "Oha, burada bile mi?" dediğini duydum. Bu yüzden de Merih'i yataktan yani daha çok üstümden atmam bir oldu. Yere düşmesiyle acıyla inlerken bende korkuyla güldüm.

"Abi, bak çok yanlış anladınız." dediğimde ikisi de öfkeyle bize doğru gelmek istediğinde Pelin ve ne zaman geldiğini görmediğim Ferit, ikilinin önüne geçti.
 
"Yurdumda ne halt yiyorsunuz siz!" bağırdığında bu seferde bize sinirle bakan Aslan türündeki Müdireye baktım. Merih ise yerden kalkarak bana döndüğünde bende ona döndüm.

10 Dakika Sonra

Ben yatakta otururken Merih de yerde oturarak yatağa yaslanıyordu. İkimizde sessizce onlara bakarken Ferit dudağını ısırarak kendine engel olmaya çalışıyordu. Ne kadar denesede en sonunda bu sessizliği bölen onun eğlendiğini gösteren gür kahkahasıydı. Herkes ona dönünce ellerini kaldırarak "Özür dilerim, özür dilerim ama.... ama bu... ah, aynı yatakta olmanıza rağmen inkar etmeniz!" diyerek kahkaha atmaya devam edince Merih ve abimler aynı anda ona sinirle bakmaya başladı.

"Kes!"

"Kes sesini!"

"Sus!"

Üçünün de aynı anda bunu söylemesiyle korkarak geri çekildi ama sessizce gülmekten de kendini almadı. Herkes sessiz olunca Murat sinirle bana dönerek "O yanlış anlama tam olarak neydi? Senin... tövbe, tövbe kardeşimsin ağzımı açtırma." diyerek arkasını döndüğünde dudağımı ısırdım. Tamam, yanlış anlamanında yanlış anlaması oldu.

"Aslında sadece yanlış zamanlama oldu. Biraz önceki durum görüldüğü gibi değildi." mırıldandığımda Olcay sinirle bana doğru adım atmak istedi ama Pelin, onun önüne geçerek bana doğru gelmesine engel oldu.

"Kızı sıkıştırmayı kesin, hem oldularsa size ne? Sevgililerdi artık hızlı evliliğe yol aldılar." dediğinde Merih'le ikimizde aynı anda ona baktık. O ciddi mi?

"Ne evliliği?" sorduğumda hepsi aynı anda 'Sen salak mısın? ' bakışı attığında dudağımı ısırarak gözlerimi kaçırdım. Öksürerek "Yani şey, o söylediğim gerçek değildi, sadece o anda uydurduğum bir şeydi. Bu da çok yanlış bir durum oldu." dediğimde Murat sinirle gülmeye başladı. Sanırım akıl sağlığını kaybetmeye başladı.

"Yalan diyor, yanlış diyor. Kızım sen mal mısın? Biraz önce gördüklerimizin ne olduğunun farkındasın değil mi?" sorduğunda kafamı iyice eğdim. Bunlar da anca bana bağırıyor, biraz da Merih'e yüklerseniz ölür müsünüz? Hoş onun kafasını da iyice ağrıttıktan sonra böyle bir şeyi düşünmemde saçma oldu ama neyse.

"Tamam, görülen görüldü olan oldu. Şimdi ne yapacağız? Babama anlatırsak Mısra'yı sağ bırakmaz. Anlatmazsak da... Can denen dingille evlendirmeyi planlayacak." dediğinde herkes aynı anda Olcay'a döndü. Bu sinir bozucu durum her açıldıkça başım ağrıyor ya! Hayır, Can da normal olsa tamam diyeceğim ama o herkesten daha çok anormal! Düştüğüm durumun içine edem. Bir daha asla kitap ve filimlerdeki karmaşaların çözümlerine uymayacağım.

"Evlenmiyorum! Beni rahat bırakın artık!" diyerek sinirle yataktan kalkarak dış kapıya ilerlediğim de Olcay sinirle kolumu tuttu. O kolumu tutunca Merih bu sefer araya girdi. Merih girince de Murat da durur mu o da araya girdi. Hepsi birbirine karşı öldürücü aurasını yaymaya başladığında kolumu yavaşça onlardan kurtararak "Dize ile evlenebilirim hiç sorun değil." diyerek onun arkasına geçince Ferit bir daha kahkaha atmaya başladı.

“Sayenizde evlilik programı izliyorum!" diyerek daha da gülünce herkes ona döndü. Bende Merih'in daha da arkasına geçerek onun duyacağı şekilde,

"Eğer tişörtün üzerinde olsaydı yanlış anlaşılmazdık." dediğimde sinirle bana baktı.

"Sence tek sorun bu muydu?" sorduğunda sinirle omzuna vurdum.

"İyi be, hepsi benim suçum." dediğimde Olcay'ın bizi korkuyla bölmesi bir oldu.

"Bittik! Babam arıyor." dediğinde hepimiz ona döndük o ise hızlıca "Ben cevap veremem, sen cevap ver." diyerek telefona yanıt verip Murat'a verdi. Durum bu olunca Murat sinirle ona baksa da mecburen sakin bir ses tonuyla konuştu.

"Baba!"

"...”

"Bu... bulduk baba.”

"..."

"Tamam ama..."

"..."

"Şey, senin Karanlara açıkça bu evliliğin iptal olduğunu söylemen lazım."

"..."

"Şöyle ki baba, bu ikili yani.... Onlar gizlice evlenmiş." demesiyle babamın ve bizden kocaman bir "Ne?" geldi ama Murat bizi umursamadan babama bir şeyler daha söyleyerek telefonu kapattı.

"Abi ne evliliği?" dediğimde sinirle bana doğru adım attığında Merih'in daha da arkasına saklandım.

"Ne diyecektim, kızı evlenmeden önce... senin yüzünden katil olacağım ben!" dediğinde başımı daha da eğdim. Bu şok üzerine herkes susarken Ferit sırıtarak konuştu.

"Ee, bunlara evli dedin ama bizimkilerin yanına gittiğinizde evli olmadıkları ortaya çıkar. O zaman ne yapacaksınız?" sorduğunda ortam kesin bir ölüm sessizliğine büründü. En sonunda bu sessizliği arkada aşırı sessiz olan Meltem bozdu.

"Şey, biz tarafsız bölgede olduğumuz için bu evlilik çok da zor olmaz." dediği sırada herkes ona dönünce yutkunarak birden sustu. Varlığını bir an unuttuğumuz küçük ispiyoncuya Merih'le aynı anda sinirle aramızı yönlendirdik. Aurayı hissedince, korkuyla köşeye sindi. O böyle yapınca Murat bizden daha da sinirli bir aurayla, ikimize de engel oldu.

"Tamam ikinizde kesin! Haklı, tarafsız bölgede olduğumuz için evlilik işi kolay olur." dediğinde tekrar ona döndük. O ise iç çekerek "Tamam, birini gönderelim ve sizin kimlikleri alalım daha sonrada şu olayı halledelim yoksa her an biri sizin yüzünüzden katil olabilir." dediğinde herkes onu onayladı. Bu konuşmadan sonra Murat abi dediği gibi birilerini göndererek kimliklerimizi aldırdı daha sonra da bizi açıkça odaya kilitleyip tüm dosyaları ve işleri halletmek için kendileri gittiler.

"Bizsiz de yapabilirler mi?" sorduğumda yatağa iyice yayılarak gözlerini kapattı.

"Biraz parayla çok da zor değil. Hatta biz gitmeden evlenebiliriz bile.” dediğinde yüzümü buruşturdum.
 
"Ben hiç böyle hayal etmemiştim." diyerek yerde oturarak kendi yatağımın bazasına iyice yaslandım.

"Nasıl bir şey hayal ediyordun?" sorduğunda gülerek ona baktım.

"Siz erkekler bunu saçma buluyorsunuz ama aşık olduğum bir adamla evlenerek ve tabi..." mırıldanarak kafamı geri atıp, kafamın çok yumuşak olmasada babadan daha yumuşak olan kısmına koyup "Çok hoş bir kır düğünü." dediğimde mor ve sarı gözleriyle sessizce beni izledi.

"Sanırım bunun bir kısmı olmasada gerisini yapabilirim." dediğinde anlamayarak ona baktım. Benim bakışımı görünce "Ailem bu evliliğe ne kadar karşı olsa da kesinlikle şatafatlı bir düğün yaparlar. Bu sayede de senin kır düğünü hallolur." dediğinde doğrulup ona gülerek baktım.

"Pardon ama kış ayında ne tür bir kır düğünü olacak?" sorduğumda elini saçıma geçirerek yavaşça kafamı itti.

"Aptal mısın sen? Unuttun galiba ben Belgin ailesinin oğluyum, ilkini sıradan sonrasını senin istediğin gibi yapabiliriz.” Dediğinde tamamen doğrulup dizlerimin üzerinde ona yaklaştım.

"Gerçekten de yapar mıyız?" sorduğumda ifadesi birden dondu. Onun bu ifadesine anlam veremeyerek "İyi misin?" sorduğumda yutkunarak oturduğu yatakta iyice geri çekildi.

"İyiyim." diyerek yatağa uzandığında bende onun yanına oturdum.

"Gerçekten de bunu yapacak mısın?" bir daha sorduğumda beni kafasıyla onaylayarak gözlerini kapattı. Onun bu haline gülerek “Benimle zorla evlenmiş gibi oluyorsun ve...” dediğimde gözlerini açarak bana dikkatle baktı. Onun bakışı biraz korkutsada sakin kalarak “Benimle evlenmek zorunda değilsin. Nikah memurunu getir...” konuşamadan gözlerini tekrar kapatarak güldü.
 
“Zorla olduğu doğru ama evlendiğim kişi sensin.” dediğinde ona anlam veremeyerek baktım. Benim onu izlememden rahatsız olmuş olacak ki iç çekerek “Bak kişiliğin bana uyuyor. Yani ilk defa istediğim bir şeyi ailemden birine sormadan yapmış oluyorum. Ama sen bu evlilikten rahatsız olacaksan...” demek istediğinde gözlerini açtı. Kafamı iki yana sallayarak,

“Hayır, dediğin gibi... kişiliğin eğlenceli ve şikayetçi değilim. Sadece seni zora sokmuş gibi hissediyorum.” dediğimde iki elinide kafasının altına alıp güldü.

“O zaman evlenmemizde hiçbir sorun yok.” dediğinde ona ayak uydurarak kafamı salladım. Bu halime sırıtarak "Şu aşık olacağın adam nasıl birisi peki?" sorduğunda şaşkınca ona baktım. Neden konuyu buna getirdi? Ayağa kalkıp ona bakarak geri adımlarla diğer yatağa ilerledim.

"Ah, şey... bilemem görünüm olarak yakışıklı olması yeter." dediğimde tek kaşını kaldırması bir oldu. İfadesine gülerek "Aslında romantik olmalı." dediğim anda yüzü düştü. Nedensiz üzgün ifadesine gülerek, "Ama öyle cıvık türden değil. Şey gibi...kendi tarzında romantik olmalı." dediğimde surat ifadesi kendini yavaşça sırıtmaya bıraktı. Bana dikkatli bir şekilde bakmaya başladı. Onun bakışını görünce "Böyle sert olmalı ama abartmamalı... yani gerektiğinde sert olmalı.” dediğimde kafasını sallayarak beni dikkatli dinleyince yüzümü buruşturarak kendimi, Meltem'in yatağına bıraktım. "Beni bu kadar umursayacağına sen söyle. Sen nasıl bir kızla beraber olmak isterdin?" sorduğumda ne ara doğrulduğunu anlamasamda o yatağa tekrar uzanarak gözlerini kapattı. Onun umursamaz haline şaşkınca bakarak "Ben söyledim ama sen... ah, boş versene!" diyerek bende Meltem'in yatağına uzandım.

"...sen..." dediğinde söylediğinden sadece tek bir kelime duyduğum için anlamayarak ona baktım ama o sadece gözlerini kapatmış sessiz bir şekilde uyudu. Bende onun söylediği kişiyi daha merak ederek gözlerimi kapattım. Kimden hoşlanıyor? Benimle evlendiği için bunun şu anlık bir önemi yok ama nedense çok merak ediyorum.

🦊BÖLÜM SONU🦊

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top