Bölüm 61: İsim 2 🦊

🦊

Evden çıktığımızda olduğu yerde bir süre durdu. Daha sonrada bana dönerek birden beni kucağına aldı. Şaşkınca boynuna sarıldığımda "Bir şey olmadığına emin misin?" sorduğunda dudağımı ısırarak kafamı boynuna koydum.

"Sadece, korktum." dediğimde derin bir nefes aldı.

"Tamam, Kızıl Güzeli. Sorun yoktur, ben buradayım." dediğinde yavaşça kafamı salladım. Sen, buradasın. Arabaya geldiğimizde sürücü koltuğunun yanındaki yolcu koltuğunu açarak oturmamı sağladı. Ona sıkıca sarılarak baktığımda "Ne oldu Kızıl Güzeli?" sorduğunda kafamı eğerek boynundaki elimi çektim. Daha sonrada kolunu sıkıca tuttum.

"Özür dilerim. Yine soruna sebep oldum." dediğimde o da elimi tutup diğer eliyle de yanağıma dokunarak alnımı öptü.

"Biraz öyle oldu ama sen iyisin bu da sorun olmadığı anlamına gelir." dediğinde onun gözlerine baktım. Sarının en güzel tonuyla bana baktığında elimi yanağına koyarak dudağını öptüm. Geri çekildiğimde o da alnımı son kez öpüp geri çekildi. Kapıyı kapatarak sürücü koltuğuna geçtiğinde ona baktım.

"Dize, buraya biraz fazla hızlı gelmedin mi? Yani gelmen çok güzel ama çok hızlı değil miydi?" sorduğumda direksiyonu tutarak bir süre öylece karşıya baktı. Bende karşıya baktığımda ciddiyetle arabayı çalıştırdı.

"Bilmiyorum. Telefon kapanınca olabildiğince gaza bastım." dediğinde şaşkınca ona döndüm.

"Ne demek gaza bastım. Ya kaza yapsaydın aptal!" bağırdığım da sessizce iç çekip arabayı büyük demir kapıdan çıkardı.

"Sıkıntı yok." dediğinde sinirle solumaya başladım. Normal bir şeymiş gibi bahsediyor birde! Sakince direksiyonun çevirerek "Merak etme, sen kendine dikkat et sadece." dediğinde kollarımı birleştirerek pencereden dışarıya baktım. Kendine dikkat etmiş! Ben senin karınım ama sadece o endişelenebilirmiş gibi konuşuyor. Pislik! Parmaklarımla ritim tutmaya başlamamla "Sinirlendin mi?" sorması bir oldu. Yüzüne bakmadan dışarıya bakmaya devam ettim. Derin bir nefes alarak "Hadi ama Kızıl Güzeli. Sadece... tamam bir dahakine dikkat ederim. Sen başını belaya sokma yeter ki." dediğinde göz ucuyla ona baktım. Yola bakıyordu ama arada da bana bakıyordu.

"Tamam. Evden de çıkmam, başıma bela da almam ama sende kendine dikkat et." diyerek ona döndüğümde bana kısa bir bakış atıp yola döndü.

"Tamam, dikkatli olacağım. Senin yanında uslu duracağım." dediğinde gülmem bir oldu.

"Uslu panterim." dememle sırıtmaya başladı.

"Yakında gelecek olan bir panter daha var. Unutma!" diyerek sağ elini karnıma koyduğunda gülerek elini ittim.

"Uslu dursana!" dediğimde geri çekilerek direksiyonunu tuttu.

"Tamam, tamam." dediğinde sessizce ona baktım. Gülerek yolu izleyen halini izlemeye devam ettim. Elimi karnıma koyarak bir süre öylece onu izledim.

"Dize, bebeğimizin adına şimdiden karar verelim." dememle gülen ifadesi hafif tatlı bir kahkahaya döndü. Bana kısa bir bakış atıp,

"Sen nasıl istersen Kızıl Güzeli." dediğinde dudağımı ısırarak güldüm. Bu adama kesinlikle aşığım! Tekrardan bana kısa bir bakış atıp "Peki türü Panter olduğunda isminin Deniz olması dışında başka önerin var mı?" demesiyle gözlerimi kısarak ona baktım.

"Aslında hiç düşünmedim ama bence ismine sen karar ver. Ben zaten bir isim belirledim." Dememle yavaş bir biçimde kafasını bir aşağıya bir yukarıya salladı.

"Peki o zaman, aklımda bir isim var aslında." dediğinde heyecanla ona döndüm. Benim heyecanıma kısa bir bakış atıp "Beğenir misin emin değilim." dediğinde sol bacağımı kendime çekerek ona döndüm.

"Dize! Çatlama da söylesene!" dememle bu halime kahkaha attı.

"Tamam, tamam." diyerek son bir kez daha bana baktı. Arabayı yavaşça durdurduğunda evin büyük girişinde olduğumuzu fark ettim. Geldiğimizi fark etmedim bile! Dışarıya bakmayı bırakıp arabanın girişten geçip kapının önünde durduğunda bana döndü. Kemeri yavaşça açtığımda "Eve geçelim öyle konuşalım." dediğinde onu kafamla onayladım. Arabadan indiğimde diğer iki arabada arkamızdan gelerek park ettiler. Arabaları görmemle hızlıca Merih'e döndüm.

"Sana hediye almıştım." dediğimde arkadaki arabalara baktı. Daha sonrada gülerek kafasıyla onayladı.

"Tamam Kızıl Güzeli." diyerek arabanın önünden geçip yanıma geldi. Birden beni kucağına alarak "Onlar getirsin bizde yukarıya çıkalım." dediğinde ona anlam veremedim. Benim bakışıma gülerek eve doğru yürüdü. Korumanın açtığı kapıdan girerek "Bir ayı gibi kokuyorsun. Bu yüzden seni biraz panter gibi kokutmalıyım." demesiyle gözlerimi devirmem bir oldu.

"Normal ve yakında kokuları gider. Beni panter gibi kokutmak istiyorsan yanında oturmamı sağla yeter." dediğimde sırıtarak yüzüme baktı. Yüzünü iterek "Farklı odada yatmak ister misin?" sorduğumda merdivenlerden bir anda oturma odasına yöneldi. Bu yaptığına kahkaha atarak arkadan gelenlere baktım. Talha tüm aldıklarımızı iki eliyle rahat bir şekilde tutarak yanımıza geldi. Merih beni koltuğa bıraktığında o da aldıklarımızı cam masaya bıraktı. Poşetleri bırakıp hızlıca çıktığında Merih yanıma oturdu.

"Hâlâ kokuyorsun." diyerek kafasını boynuma gömdüğünde ona sarıldım.

"Olabilir. Sen sanki kokmaya başlamamışsın. Şuna bak, benden daha fazla ayı gibi kokuyorsun." dediğimde kaşlarını çatması bir oldu. Bende kaşlarımı çatarak "Kavga ettin öyle değil mi?" sorduğumda omuz silkerek belime sarıldı.

"Belki, bir iki tanesiyle." dediğinde tek kaşımı kaldırdım. İfademi görmesiyle "İyi, sinirden hepsine geçirdim." dediğinde bu haline kahkaha attım.

"Gerçekten de yaramaz bir çocuk gibisin." diyerek saçını öptüm. Daha sonrada bende boynuna sarılarak "Kavga yok bir daha!" diyerek çenemi kafasına koydum. O ise küçük bir mırıltıyla beni onayladı. Sevimli aptal! Arabadaki konuşmamız aklıma gelince "Ee, senin düşündüğün isim neydi?" sorduğumda ikimizde aynı anda geri çekildik. Bir süre yüzüme öylece baktı. Daha sonrada sırıtarak elini karnıma koydu.

"Rüzgar diye düşündüm. Ama sen beğenmeyebilirsin." dediğinde bir süre ona baktım. Daha sonrada gülerek,

"Rüzgar..." dediğimde bana dikkatle baktı. Onun bu haline gülerek "Dize, Rüzgar ve Mısra." dediğimde kafasını salladı. Daha sonrada gözlerimi kısarak "Rüzgar..." diyerek uzattığımda neredeyse panter kulaklarını çıkartacak kadar heyecanla baktı. Bu haline kahkaha atarak "Rüzgar, baban fazla heyecanlandı." dememle dudağımı öpmesi bir oldu. Daha sonrada geri çekilerek karnıma doğru,

"Annen kesinlikle harika!" dediğinde kahkaha attım. O ise sevimli sevimli bana baktı.

"Babası daha harika ama ya Rüzgar Bey yerine Hanım olursa?" sorduğumda duraksayarak bana baktı.

"Kızıl Güzeli, Rüzgar ismi bilirsin kızlar içinde kullanılıyor." dediğinde tek kaşımı kaldırdım. Ben bunu yapınca "O zamanda Eyşan olur." dediğinde onu kafamla onayladım.

"Görüyor musun? Baban kesin olarak erkek olmanı istiyor." dememle yüzü düştü.

"O ne demek Kızlı Güzeli. Sağlıklı..." diyeceği sırada ona düz bir şekilde bakmaya devam edince birden gözlerini kaçırdı.

"Sağlıklı olsun da falan filan. Birde klişe bir cümleyi kullanıyorsun. Sence ben o cümleden sonra sana inanır mıydım?" sorduğumda omuz silkti.

"Yine de erkek olmasını istemem suç mu?" sorduğunda kafamı iki yana salladım.

"Suç değil de biraz ayrımcılık oldu gibi. Rüzgar ismini seçtin ama Eyşan ismi bir anda söylenmiş bir isim oldu." dememle iç çekerek geri çekildi.

"Tamam ismi bir anda öylesine söyledim ama güzel değil miydi?" dediğinde onu sakince kafamla onayladım.

"Evet güzel olduğu için fazla üzerine gitmiyorum. Her neyse, Dize bak ne buldum." diyerek masanın üzerindeki hediyelik mağazadan aldığım poşeti ona gösterdim. Poşete dikkatle baktığında "Diğerleri senin hediyen ama hepsi senin paranla alındı. Bu yüzden de hediye diyemem." dediğimde kafasını iki yana sallayarak güldü.

"Benim veya senin yok ikimizin, ikimizin parası yani hadi göster." dediğinde güldüm. Poşetten sevimli kediyi çıkartarak ona uzattığımda tek kaşını kaldırarak onu aldı.

"Sevimli bir kediye sahip olsam da bu da çok sevimli değil mi?" dememle gözlerini kısarak bir süre öylece kediye baktı. Onun bu haline gülerek "Beğenmedin mi? Bebeğimizin sevimli ve kavga etmediğimiz türü." dememle gülerek alnımı öptü.

"Kedilere gerçekten de düşükünsün." dediğinde dudağımı ısırmam bir oldu.

"Kedilere düşkün olmam sayesinde birlikteyiz ya!" dedemle kafasını salladı.

"Haklısın Kızıl Güzeli." dediğinde ona sıkıca sarıldım.

"Yorgun hissediyorum. Uyusak olur mu?" sorduğumda elini alnıma koydu.

"Hızlı yoruldun." dediğinde kafamı salladım.

"Evet, biraz fazla ayakta kaldım. Son olarak da o durum olunca biraz korktum." dediğimde saçımı düzelterek güldü.

"Tamam, o zaman." diyerek elimi tuttuğunda bende elini tuttum. Merdivenlere doğru yöneldiğimizde büyük boy aynasının yanından geçtik. Yanından geçtiğimizde kendimi tamamen farklı görmem bir oldu. Önüme dönerek Merih'in elini daha sıkı tuttum. Ben elini bu şekilde sıkınca "Kızıl Güzeli ne oldu?" sorması bir oldu.

"Hiç, yanlış bir şey gördüm sandım." dediğimde beni kafasıyla onaylayarak kendine çekti.q

"İyisin ama?" demesiyle kafamla onayladım. Benim onayımla daha da kendine çekti. Alnımı öperek "Fazla yorulmuş olmalısın." dediğinde sessizce onu onayladım.

'Yorgunluktan olduğunu sanmıyorum ve bence sende farkındasın Küçük Mısra!'

Sesini umursamadan Merih'le beraber merdivenlerden çıktım. Bu sesler artmaya başladı ve bunu Merih'e nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. Deli olarak görülmek istemiyorum. O beni böyle görmez ama korkuyorum.

🦊BÖLÜM SONU🦊

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top