Bölüm 35: Sürpriz ve Kavga 🦊

🦊

Merih sakince beni onaylayarak "Anladım ben...." diyeceği sırada ifadesi donarak bana baktı. Dikkatle "Hamile misin?" diyerek gözlerime baktı. Onu onaylamamla bir süre düz bir ifadeyle bana bakmaya devam etti. Ardından da sırtüstü yere düşmesi bir oldu.

"Dize!" bağırarak hızlıca yanına diz çöktüm. Elini yanağına koyarak "Dize, Dize." diyerek endişeyle ona dokunduğumda Ferit'in içeriye girmesi bir oldu. Onu umursamadan "Dize gözlerini aç!" diyerek ona bakmaya devam ettim. Neden bir anda bayıldı? Çok mu ani söyledim? Yok! Normal karşıladı daha sonra... Ah, Dize neden bayıldın ki? Herkes mutfağa toplandığında hepsi şaşkınca bize baktı. Daha sonrada babaanne beni geri çekerek Ferit'in ona bakmasını sağladı.

"Sakin ol kızım. Ferit, kontrol et. Pelin sende doktoru çağır!" dediğinde Ferit onun kafasını ve nabzını kontrol etti. Pelin de babaannenin dediği gibi doktoru aradı.

"Sadece bayılmış. Kafası da sağlam duruyor." dediğinde korkuyla ona bakmaya devam ettim. Bu kadar ani söylememeliydim. Neden bu kadar ani söyledim ki zaten?

"Tamam onu kanepeye taşıyın." dediğinde herkes geri çekildi. Serdar amca ve Ferit de babaannenin dediği gibi kanepeye kadar Merih'i taşıdılar. Kanepede uyuyan haline korkuyla bakmaya başladım.

"Merih'e ne söyledin de bayılmasına sebep oldun?" sorusunu duyduğumda Selma Hanıma baktım. Dudağımı ısırarak önüme döndüğümde Babaanne sinirle konuştu.

"Sus, çocukların kendi aralarındaki özel olan bir konu seni alakadar etmez!" dediğinde hepsi merakla baksa da sustu. Bir süre sonra doktor gelip Merih'i kontrol etti. Ve bende bu süre boyunca baygın yatan halini izledim. Kendine gelmeye başladığında elini alnına koyarak küfür etmesi bir oldu.

"Si*tir!" diyerek şaşkınca bize baktı.

"Dize iyi misin?" sorduğumda bana kısa bir bakış attıktan sonra gözlerini kapattı. Neden gözlerini kapattı, ki? Sevinmedi mi? İstemiyor mu?

"Merih oğlum iyi misin?" sorduğunda bile babaanneye bakmadı. Onun sessiz kalmasından dolayı korkum daha da arttı. Bir süre daha gözlerini kapatsa da iç çekerek konuştu.

"Biraz önce çok tuhaf bir rüya gördüm." dediğinde hepsi ona baktı. Ben ise sinirle konuştum.

"O rüya değildi seni salak!" dediğimde tavana öylece bakmaya başladı. Daha sonrada doğrularak dikkatle bana baktı.

"Rüya değil miydi? Gerçek miydi?" sorduğunda onu sessizce kafamla onayladım. O ise duvara öylece bakmaya başladı. Tepki vermemesi daha sinir bozucu bir de bana bakmıyor. Gözlerimin dolduğunu hissettiğimde hıçkırmamla ağladığıma emin oldum. Ben ağlayınca hepsi bana döndü

"Se... sen.... sen sevinmedin mi?" sorduğumda kafasını iki yana sallayarak iki elini de yanağıma koyup bana baktı.

"Ağlama, Kızıl Güzeli. Ben... ben sevindim, sadece nasıl tepki vermem gerektiğini bilemedim." dediğinde bir kez daha hıçkırdım. O ise gözlerimi silerek "Hadi ama Kızıl Güzeli ağlama! Ben her gün böyle bir haber almıyorum ki! Ne tepki vermem gerektiğini bilemedim ben..." diyeceği sırada sinirle elini ittim.

"Ben de her gün böyle bir haber veriyordum zaten! Ayrıca her gün böyle bir haber alsaydın seni öldürürdüm!" diyerek ondan uzaklaştığım da Pelin kafası karışmış bir şekilde,

"Bekleyin, siz ikiniz ne hakkında konuşuyorsunuz? Ne haberi?" sorduğunda Merih sırıtarak beni kendine çekerek ayağa kalktı.

"Ne haberi olacak lan! Baba oluyorum!" diyerek bana sıkıca sarıldığında hepsi şok içinde bize baktı. Merih de elini yanağıma koyarak "Üzgünüm seni ağlatmak istemedim. Şu an çok mutluyum. Ben baba oluyorum!" dediğinde gözlerimi silerek ona baktım. Bu sırada da babaannenin ve Selma Hanımın aynı anda yere düşmeleri bir oldu. Korkuyla Merih'e sarıldığımda beni kendine çekmesi bir oldu. Neden herkes bunu duyunca bayılıyor?

2 Saat Sonra

Babaanne gülerek elimi tutup "Yarından itibaren eşyaları almaya başlamalıyız." dediğinde hepsinin heyecanla bana bakmasını izledim. Babaanne bayıldıktan sonra doktor başka kimsenin bayılmadığından emin olduktan sonra beni kontrol etti. O ayrıldıktan sonrada Babaanne şimdiden alışverişe başlamamız gerektiğini söyleyip duruyor. Merih en sonunda bu şekilde daraltılmama dayanamayıp elimi tuttu.

"O zaman izninizle, yeterince geç oldu biz evimize gidelim." dediğinde babaanne reddetmek istese de Merih ona müsaade etmeyerek montumu alarak giymemi sağladı. Eşyalarını almasıyla hızlıca dışarıya çıkmamızı sağladı. Evden çıkmamızla "Yorgun musun?" sorduğunda kafamı sallayarak ona sarıldım.

"Yorgunum." dediğimde elini omzuma koyarak beni kendine çekti. Daha sonrada kucağına aldı.

"Tamam o zaman, hemen eve geçiyoruz." dediğinde onu onayladım. Arabaya binmemi sağlayarak kendisi de sürücü koltuğuna geçti. Arabayı geçtiğinde ifadesi biraz tuhaftı. Eve gidene kadar da aynı ifadeyle kaldı. Bir şey söylemek istiyor ama söyleyemiyor muş gibi duruyordu. Eve geçtiğimizde kolunu tutunca direkt bana baktı. Ona bakma şeklimi görünce iç çekerek "O zaman, hastanede... yani... bu yüzden mi ağladın?" sorduğunda şaşkınca ona baktım. Daha sonrada onu onayladım.

"Ben şey... evet." mırıldanınca gözlerini kapattı.

"Neden?" sorduğunda kıyafetini sıkarak kafamı eğdiğimde "Neden Mısra? Ya da neyden korktun Mısra? Babaanneyle beraber o konuşma olmasaydı ne yapmayı planlıyordun? Bebeği aldırmayı mı? Bana bahsetmeden bunu yapacaktın değil mi?" bağırdığında kafamı iki yana salladım. Neden birden böyle bir şeyi soruyor?

"Öyle değil! Bunu yapmam!" dediğimde sinirle güldü.

"O zaman neden söylemedin? Babaannemle o konuyu konuşmadan önce bana neden söylemedin Mısra?" sinirle dişlerini sıkarak sorduğunda kafamı eğdim.

"Korktuğum için." dediğimde aynı sinirli mor gözleriyle bakmaya devam etti. Elimi geri çekerek "Babam gibi biri olmaktan korktum ve ne yapmam gerektiğini bilemedim!" dediğimde duraksayarak bana baktı. Gözlerimin dolduğunu hissetsem de umursamadan "Ben hayatımda hiç bir bebeği kucağıma almadım. Bir bebeğe nasıl bakılır bilmiyorum ve ben... ya zarar verirsem. Bu yüzden korktum ve söyleyemedim!" dediğimde hıçkırarak ona baktım. Ne diyeceğini bilemez bir şekilde baksada bunu es geçerek "Bunun için söyleyemedim ve ben.... ben aldırmayı aklımın ucundan geçirmedim. Ne kadar korksam da asla böyle korkunç bir şey yapmam! Ben asla böyle bir şey yapmam" dediğimde elini yüzüme koyarak gözümü sildi.

"Yine ileri gittim." dediğinde hıçkırmam daha da arttı.

"Benden uzak dur!" dediğimde ifadesi korkmuş bir hal aldı.

"Mısra." dediğinde sinirle onu ittim.

"Ben böyle korkunç biri miyim?" sorduğumda kafasını iki yana sallayarak kolumu tuttu.

"Hayır, ben öyle demek istemedim." dese de sinirle bir kez daha onu ittim.

"Onu aldıracağımı söyledin ama!" dediğimde kafasını iki yana salladı.

"Öyle değil ben... ben sadece... en başında bana bahsetmedin ve ben buna kızdım." dediğinde hıçkırmamı durdurmak istesem de bir türlü durduramadım. Gözlerimi kapattığımda beni kendine çekerek "Kızıl Güzeli, bak bana... seni üzmek istemedim ben sadece... bana söylemeyip böyle bir düşünceye girmenden korktum." dediğinde daha da hıçkırdım. Elini saçıma geçirdiğinde gözlerine baktım. Gözlerinin sarısını yavaşça ortaya çıkardı.

"Ben asla böyle bir şey yapmam ki." dediğimde alnımı öperek sarıldı.

"Üzgünüm Kızıl Güzeli. Ben tam bir salağım." dediğinde burnumu çekerek ona baktım.

"Evet, sen tam bir salaksın!" dediğimde beni onaylayarak daha sıkı sarıldı. Bende ona sarılarak "Aptalsın, büyük bir aptal." dediğimde beni onayladı.

"Özür dilerim, ben bir aptalım." dediğinde gözlerimi silerek ona daha sıkı sarıldım.

"Bir aptalsın!" bir kez daha dediğimde beni onayladı. Gözlerimin ağrıdığını hissettiğimde elini yüzüme koydu.

"Ben bir aptalım ama şu an uyu ve yarın istediğin kadar kız bana." dediğinde onu onayladığım da beni kucağına aldı. Boynuna sarıldığımda alnımı öperek odaya kadar sakince yürüdü. Yatağa uzanmamı sağladığın da "Bu aptalı affet olur mu?" sorduğunda gözlerimi kapattım. Yeterince yorgunum ve uykum var. Uyumaya yakın Merih'in "Üzgünüm Kızıl Güzeli, beni affet bir daha asla..." desede gerisini duymadım.

🦊BÖLÜM SONU🦊

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top