🌑~6.Bölüm: Bilinmez başlangıç~🌑
Tuhaflıklar dolunay'ı
Keyifli okumalar
Medya: Emotional music; bury my heart.
~•~
"Korkma, gerçeğe bakacaksın."
~•~
Gold Willow'un ön kapısında dikilen dört kişinin arasında şüphesiz en çok şaşıran kişi Bianca idi.
Planı içerisinde gerçekleşen erken karşılaşma beklediği yerde değildi. Lord Anthony St.James, düşüncesine göre şu an yatakta olmalıydı. Fırtına da yaşadıkları olaydan kendisi ancak toparlanabilmişken nasıl olurda karşısında ki Centilmen kaba tabirle zıpkın gibi dinç olabilirdi.
"Elizabeth, yanlış görmüyorum değil mi?!"
Kekelemediğine şükretmişti Bianca, çünkü karşısında herhangi bir şey söyleyemeyecek gibi bakan centilmenin gerçekliğini sorgulaması gerekiyordu. Şaşkınca baktığı sevgili kuzeni ise kendisi gibi konuşmamıştı, başını evet manasıyla sallayabilmişti sadece.
"Siz...Siz nasıl bu haldesiniz?"
İşaret parmağı ile Anthony'i işaret eden Bianca, gözlerinin dolduğunu hissediyordu. Yaptığı ise tam bir kabalıktı.
Beyazlar içinde ki centilmenler ise hala yüzlerine tedirgince bakıyorlardı, sonra sonra Adrian St.James Anthony'nin omzuna elini koyup çekilmesini sağladı. Bianca ne yaptığını anlayamıyordu. Sadece burada olan bitene karşılık bekliyordu.
"Cevap verecek misiniz? Lord St.James nasıl bu kadar sağlıklı? Hemde...hemde... Ne olduğunu biliyorsunuz!"
Bianca, akmayan gözyaşlarına sevinmeliydi çünkü her an iki centilmeni hakaret yağmuruna tutabilirdi. Olan görüntüyü elleri ile tabir etmeye çalışması çok saçmaydı fakat gördüğü şey de tam olarak öyleydi. Başının ağrıdığını hissediyordu. Sinirlenmiş olduğu için miydi? Yoksa bulunduğu durumu anlamlandıramıyor muydu? Bianca seçeneklerden bıkmıştı.
Sonunda Anthony eliyle alnına düşen saçları geriye bastırdığında ileri doğru adım atarak konuşmuştu;
"Leydi Bianca,"
Koluna dokunan uzun parmakları hissettiğinde Bianca hışımla silkelenmişti. "Dokunmayın!" Toplum dışında da olsa izinsiz bir biçimde kendisine dokunması resmen pervasızlıktı.
"Salona geçelim, lütfen."
Adrian, sanki Bianca kendisini anlamayacakmış gibi Elizabeth'e doğru konuşmuştu.
"Ben açıklama bekliyorum, Lordum. Buraya oturmaya gelecek olsaydım, öncesinde bir çok kez gönderilen istekleri kabul ederdiniz."
Bianca asabını bozan sanki bir şey yokmuşcasına ukalaca olayı yönetmeye çalışan Lord Adrian'a tüm nefretini boşaltmıştı bir anda.
"Sizi dinliyorum Lordum, yoksa mucize mi demeliyim? Sizin yüzünüzden düştüğüm durumu umursamadığınız bugünü seçtiğim için de lütfen özürlerimi kabul edin!"
Dengesiz ve ardı ardına sıraladığı birbirinden bağımsız itamları ve bu kadar cesurca suçlayış biçimi herkesi şoke etmişti. Hatta Elizabeth alayla 'mucize' dediği kısımda "Bianca!" diyerek fısıldasa dahi pek etkili olamamıştı.
Bianca, sosyeteye tanıtıldığı zamanın böyle olmasını planlamıyordu. Çıkış yılı kendisinin istediğinin aksine berbat olmuştu. Kendisinin planladığı hiç bir eğlencesi için doğru düzgün soluk alamamıştı, sanki her şey elinde patlamaya yönelikti. Buraya gelirken daha olumlu bir tartışmaya gireceğini varsaymıştı. Fakat gördükleri kendisine başka bir baş belasını hatırlatmaktan başka bir işe yaramamıştı. düşüncesi bile tüylerini diken diken etmeye yetiyordu; Mahlukat. Kyanit gözleri nasıl unutabilirdi ki? Gördüğü şey ile ne zaman karşılaşsa başından bela eksik olmuyordu, bunların dışında ne zaman Anthony ile beraber olsa da başı dertten kurtulmuyordu. Artık hiç bir şeye olumlu bakamıyordu. Düştüğü durum kendi başına içinden çıkamayacak kadar karmaşıklaşmıştı.
Nasıl bir insan öyle bir durumda iken bu kadar kısa sürede iyileşebilirdi ki? Hangi insan? Düşüncesi bile korkutuyordu. Etrafında neler dönüyordu böyle?
Açıkça bozulan Anthony ise bu sözlerinden sonra yine de altta kalmayı seçmiş ve daha nazik konuşmaya çalışmıştı.
"Adrian, leydi Elizabeth'e bahçede eşlik ederken bizde sizinle çalışma odamda Mucizeyi konuşalım isterseniz Leydim?"
Lord Adrian kuzeninin yanından sıyrılıp itiraz edemeyen Elizabeth'in elini nazik sayılabilecek bir hareketle koluna almıştı. Onayını veya Elizabeth'in onayını beklememişti. Bianca, bu zorunlu tutum için kızarken aynısını kendisi de yaşamıştı. Anthony eldiveni olmayan elini tutarak kendisini kapıdan geçirdiğinde, parmaklarını avucundan kurtarmaya çalışmıştı.
"Bu saygısızlığa bir son verin, bana dokunmayın demiştim!"
Bu defa kendisi gibi iğneleyici bir cevap almıştı Bianca.
"İlk başta buraya izinsiz girerek saygısızlık yapan sensin Bianca."
Bianca bütün kuralları tek tek çiğneyen Centilmene karşı daha da köpürdüğünü hissediyordu. İzin almadan nasıl ismiyle hitap edebilirdi!
Sonunda parmaklarını kurtardığında centilmeni izlemekten vazgeçmemişti. Fakat diğer elinde tuttuğu eldiven tekini eline geçirerek ilerlemişti.
"Sizden öğrendiğim bir şey, malum kural tanımayan sizsiniz Mr.St.James."
Özellikle ismine vurgu yapmasına rağmen bu sefer herhangi bir cevap almamıştı Bianca.
Sonunda yürüdükleri holü bitirdiklerinde, sıcak kahve tonlarına sahip cilalı bir kapıyı onun için aralamıştı, Anthony. Geniş bir çalışma odasına adım attığında içeride olan koltuk takımlarına hemen arkasından giren centilmenin ilerlemesi ile yönelmiş ve ortalarında ayakta durmayı tercih etmişti.
Hoş Anthony de herhangi bir oturma ikazında bulunmamış, Bianca gibi ayakta kalmıştı.
"Şimdi değerli açıklamanızı duymayı çok isterim Lordum."
Eliyle havayı sallar gibi yelpazesini açan Bianca, Mavi irislerini centilmene pervasızca dikmişti.
Derin nefes alan Anthony, sınırlarını zorlayan Bianca'ya kısa bir süre için hayran duymadan edememişti.
Genç kız; karşısında aslan yüreği yemişcesine cesur, anlamlandıramadığı her şeyi çekinmeden soracak kadar pervasız ve sivri dilli, sinirini bozduklarında aynı şekilde karşılık vermekten çekinmeyecek kadar da sertti.
Anthony bu yüzden kısa bir an nereden başlaması gerektiğini bilememiş, sonra ise aklına yeni yoldaş gelmişti.
"Bianca,"
"İsmimi kullanmanız için izin vermedim hatırladığım kadarıyla, nasıl bu kadar kısa sürede bu kadar dinç olabildiniz, konumuz buydu."
Bıçak gibi sözünü kesen Leydiye bir an inanamaz gibi bakmaktan kendini alıkoyamamıştı Anthony. Lakin Bianca, o kadar kırılmış ve sinirlenmişti ki davranışlarını iki kez düşünmeye tenezzül etmiyordu. Karşısında kim olursa olsun, bir dük varisi onun itibarını böyle saçma sapan oyunlar silsilesi ile mahvedemezdi.
"Bizi merdivende dinlediğini biliyorum Leydim."
Anthony kibarlıkla konuşmaya başlamanın Bianca için işe yaramadığını sonunda anladığında susup dinlemesi için keskince konuya girmişti.
"İtiraz etmenizin yararı yok, ikimizde gerçeği biliyoruz. Hepimiz bir şeyler saklıyoruz."
"Hepimiz değil."
İtirazını duymazdan gelen Anthony, Bianca'nın üzerine doğru bir adım attığında sözlerine devam etmişti.
"Tahminim doğruysa siz duyduğunuz ve bizim bahsettiğimiz kişiyle karşılaştınız bile."
"Neyden bahsettiğinizi anlamıyorum."
Geriye adım atmaktan kendini alamamıştı Bianca. Bu an da oturmak gözüne çok mantıklı gözükmüştü.
"Bal gibi de anlıyorsunuz,Leydim."
Leydim kelimesine bilerek eklediğini bilen Bianca gerildiğini hissediyordu.
"Yıllar sonra ilk kez mavi ay ortaya çıktı, ne zaman gökte o renklere bürünmüş bir ay gördünüz?"
"Görmediniz."
Bianca hararetli anlatımın saçmalığından bir şey anlayamamıştı. Bunu düşünen Centilmen de üstelik kendi kendine cevaplıyordu. Küstah.
"Bu kadar yeter, siz tam olarak ne saçmalığından bahsediyorsunuz? Bu sözler bana nasıl bu halde olduğunuzu açıklamıyor Lordum."
Bu hararetle bir adım öne atarak dip dibe olmalarını sağlayan Bianca yelpazesini gelişi güzel göğsüne vurmuş, sürekli aynı elle tutulur gerçeği savunmayı tercih etmişti.
"Bütün gerçekler bir yanılsamadan ibarettir, gözlerini aç ve gerçekten bak."
Anthony ısrarını görmezden gelerek başladığı konuyu sürdürmeye devam etmişti. Sözlerinden sonra kendisini ve onu göstererek bu sözünü canlandırması için oda aynı şekilde Bianca'ya bakar olmuştu.
"Ancak gönlünle hisset. İstersen efsun bozulur, Ayın tuhaflıklarının nadide güzelliklerini görürsün."
Bianca istemsizce dediklerine uyarken bir anda silkelendi. Hala daha beklediği açıklamaya gelememişlerdi.
"Ne efsunu? Siz...siz."
Bianca aklında cereyan eden büyüsel şeylerden dolayı bir an korkmaktan kendisini alıkoyamamıştı. Ciddi ciddi belki bir büyücü ile konuşuyordu? Sonuçta öyle bir mahlukatın olduğunu gördüğünden beri bu düşünce çok saçma durmazdı. İyileşmesini de açıklardı. Değil mi?
"Ne ima etmeye çalışıyor.."
"Sen bir büyücü müsün?!"
Parmağı ile göğsünü dürtmüştü bu sefer, bunun ardından elinde olmadan dikkatsizce ve hızla arkasına doğru bir kaç adım atmıştı. Böylece ayağı dikkatsiz adımları yüzünden burkulmuş ve koltuğa bodoslama, oldukça kötü bir durumda oturuvermişti. Fakat Bianca, ne halde olduğunu umursamaktan çok sinirinin köşeye çekildiği ve korkunun vücudunu ele geçirdiği bir pozisyona düşmüştü.
O sırada Anthony karşısında meydana gelen silsileyi takip edememiş boşluğu tutan ince parmakları Bianca'nın kolunu bir iki saniye ile ıskalamıştı.
"İyi misiniz?"
Yarım yamalak baş sallayışını gördükten sonra eliyle yüzünü sıvazlamıştı Anthony. Her ne kadar başlangıçta normalde olan konuşmalardan bir tanesinde olacaklarını varsaysa dahi Bianca'nın karakterini tamamıyla es geçmişti.
"Oradan bakılınca nasıl gözüküyor bilemiyorum fakat büyücü gibi bir saçmalığa ait değilim. Günümüz genç kızlarına göre Hayli geniş bir hayal gücünün olduğunu da itiraf etmem gerek."
Bianca kabul etmediği yakıştırmanın sanki gerçekte varmış gibi bir reddetmeyle savuşturmasını doğru mu anlamıştı? Emin değildi. Ciddi miydi? Yoksa kendisi aklını mı kaçırıyordu?
"Eğer mantıklı bir açıklama yapmayacaksanız kaçık olduğunuzu düşüneceğim. Ayrıca günümüz genç kızları hakkında ne biliyorsunuz ki, genel bir yargıyla beni itham ediyorsunuz?"
Elleri ile destek alarak düştüğü yerden kalkan Bianca hararetle daldığı konuşmaya yelpazesini yüzüne sallayarak bitirmişti. Yaşadıklarına gerçekten inanamıyordu! Nasıl bir karmaşanın içine düşmüştü bir bilse, Ah bir bilse de bu çıkmazdan bir an önce kurtulabilse ne güzel olurdu.
Gittikçe küstahlaşan konuşmada artık kimse saygısızlığı umursamıyor gibiydi.
"Daha iyi bakmanızı tavsiye ederim. Bir deneyin eğer istediğimi verirseniz sizi mantıklı bir aydınlatma ile cevaplandıracağım."
Bianca hala sözlerini vurgulayan Centilmene ciddi misin bakışı atamadan duramamıştı. Mavi irislerinin kapladığı göz bebekleri küçülürken centilmenin eliyle verdiği hadi hadi hareketi oflamasına sebebiyet verdi bu yüzden. Fakat yüzüne salladığı yelpazesini durdurmamıştı.
Hala daha anlamlandıramadığı sağlam vücudunu dikkatle süzmeye başladı. Göz bebekleri hızla ilerliyordu, ince ayrıntıları görmeye çalışarak dikkatle bakmaya çalışıyordu.
Fakat aklından geçen düşünceye de hakim olamıyordu.
Toplum önünde böyle bir olayı gerçekleştirse herhalde bugüne kadar yaşanmış en büyük sükseye imza atabilecekti. Hoş toplumda artık ona Madam White'dan çok sükse kraliçesi diyordu ya. Yeni ismini az buçuk haketmiş olurdu.
Siyah saçları habersiz ziyaretleri sebebiyle gerçekleştirilmeyen eskiz antrenmanının vereceği dağınıklıktan az buçuk uzaktaydı. Fakat sanki saçları biraz pütürlenmeye başlamıştı. Bianca doğru mu gördüğüne emin olamadı. Gördüğü şey gerçek miydi?
Yok daha neler! Hayal görüyordu kesinlikle hayaldi.
Fakat... fakat Anthony'nin saçlarının etrafını sarı bir ateş almıştı, artık daha berrak gözüküyordu. Simli bir dokusu vardı, duman gibi her teline sirayet etmiş gibiydi. Kafası sinirden alev almış olabilir miydi? Böyle olmuş olmalıydı. Ah! Ne saçmalıyordu. Resmen başından alevler saçılıyordu.
Gözlerini hızla kırpıştırdı bunun üzerine fakat her odaklandığında aynı manzarayla karşılaşıyordu irisleri. Bu sefer sımsıkı kapattı ve içinden saymaya başladı yeterli vakit geçtiğinde tekrardan gözlerini aralamış lakin bu sefer çığlık atmaktan geri duramamıştı.
Centilmenin bedeninin üstünde ince bir sis dumanı gibi tüten sarı ateşten vardı artık, her tarafını ince bir tabaka misali kaplıyordu. Hafif uzun saçlarını dalgalandırmaya başlamıştı, o an dikkatini bir şey daha çekmişti. Kulak uçları....
Kulak uçları normalde olduğundan biraz daha sivriydi sanki... Sanki, hayır gerçekten öyleydi!
"Siz!... Siz.... ne...ne..siniz böyle!"
Tekrardan geri çekilen Bianca, korkuyla kollarını iyice kendisine çekmişti. Gerçekten de neye bulaşmıştı böyle!
"Sakin olur musunuz, lütfen. Sakin. Gördüğünüz şey neydi? Bana açıklar mısınız?"
Yavaş ve dikkatle üzerine gelen adamdan kaçmaya çabalayan Bianca, koltuk takımının arasından sıyrılıp boydan boya cam olan kısma yanaşmıştı.
"Uzak durun! Yak...yaklaşmayın!"
Eliyle kendisinden uzak durması adına koluyla uzatan ve aralarına koyan Bianca çaresizdi,ne yapacağını nasıl bu durumdan sıyrılacağını bilmiyordu. Bütün dirayeti uçup gitmişti adeta, buradan çikabilirse bunları nasıl aklından çıkaracaktı.
"Bianca! Sakin olur musun? Ne gördün?"
Derin nefes alarak ciğerlerine alamadığını düşündüğü nefesleri toplamaya çalıştı Bianca. Ne diyecekti? Neden diyecekti? Aklını karman çorman etmişken birde ondan açıklama bekliyordu. Hala daha küstah.
"Benden...ben..den ne istiyorsun anlamıyorum! Fa..kat uzak dur! Yaklaş..ma!"
"Sana zarar vermeyeceğim, Şunu keser misin? Gerçekten zarar vermeyeceğim.Sadece soruma cevap ver.Lütfen."
Bianca ne yapacağını bilemiyordu. O yüzden en kolay ve duruma göre makul olarak dediğini yapmaya karar verdi.
"Senin sivri...sivri kulakların vardı,"
Olumluca başını sallayan Centilmen bir adım daha atmıştı. Bunun üzerine kendisinden uzaklaşmasını ister gibi hafif bağırarak başka bir şeyi daha dile getirmişti Bianca.
"...Ve sarı Alevin!"
İyice boydan pencereye gerileyen Bianca, üstüne gelen Anthony'den artık kaçma şansı olmadığını biliyordu. Centilmenin beyaz takımından ayırdığı, geriye kalan son eldivenini kenara atarken Bianca'nın buğulu gözlerinin önüne düşen bir kaç saç tutamını yakalamak için uzatmıştı. Zaten hâli hazırda ürkek bir ceylan gibi olan Bianca bu hareketle nefesini tutmuştu. Anthony saçını sağ kulağının ardına atarken sanki bir üçgenden geçirmiş gibi hissetmesi tamamen bu sebepleydi. Tamamen.
"Kendine bir bak,"
Siyah kaşları ile dibinde durdukları boydan camı işaret ettiğinde Bianca, şaka yapıyor olmasını istemişti. "Ha.. hayır."
Titreyen sesi ile güçsüz bir karşılık verdiğinde içinden kendisine kızmıştı Bianca, az sonra yere yığılacak dahi olsa gururunu ezdirmekten nefret ediyordu."Hayır, hayır,ha-yır... hayır.."
"Dene lütfen." Israr eden Centilmen korku dolu gözlerine samimiyetle bakıyordu. Eldivensiz ellerinden birisini tuttuğunda toplum kurallarını keşke aşmamış olsaydık diye düşünmeden edemedi Bianca.
"Bianca?"
Israrlı ve tok sesi bunu yapması için tekrar ikaz edince yavaşça döndü Bianca. Fakat göz kapakları açık mavi irislerine kapanmıştı bile, titrediğini hissediyordu. Büyük ihtimal elini tutan Anthony'de bunu hissediyordu.
"Korkma, gerçeğe bakacaksın."
Gözlerini yavaşça aralarken, hafif yansımalarını tutan camı bulanık görüyordu Bianca. Bu anda gözlerinin fazlasıyla dolduğunu anlamış tekrardan hızla gözlerini kırpıştırmıştı.
Yansımaları tıpkı daha demin şahit olduğu gibiydi sarı saçlarının arasından kendisini belli eden sivri kulakları ve üstünde dumanı tutan turuncu sarı sise benzer ateşi... Arkasında daha büyük gözüken Anthony'nin sarımsı ateşiyle karışıyordu. Kendisinin gerçeği bu muydu?
Bianca bu sefer gururunu kıran gözlerinin doluluğunu tutamamıştı, bir damla yanağından süzülüp akarken camı daha net görebiliyordu. Derin bir nefes daha alarak boş elini dolu dizgin atan kalbine bastırmak için elbisesinin üstünden koymuştu.
Kalbi sanki içinde alev almış gibiydi, yanıyordu. Bu yüzden tekrardan gözlerini kırpıştırarak pencerenin ilerisine bakmıştı Bianca.
Bahçenin geniş seyir alanına bakan pencerenin manzarası sık ormanlık arazi ile bitiyordu. Fakat Bianca'nın geriye sendelemesi bu sebeple değildi.
Ağaçların önüne çıkmış fakat gölgelerinden sıyrılmamış şeyi çok iyi tanıyordu; Mahlukat. İşte yeniden ve yeniden oradaydı, sanki tam karşısındaydı.
Çok sevdiği gölgelerinden her hareketinde az buçuk sıyrılmış ve kyanit gözlerini adeta Bianca'nın mavi irislerine sabitlemişti.
Bianca, onca...onca mesafeden böyle bir şeyi fark ettiğine inanamıyordu.
Kendi elleri ile gününün akışını öyle bir çevirmişti ki, buradan kurtulabilir miydi emin değildi.
Nasıl bir gerçekliğe düşmüştü böyle?
Yazan: Eliana Wallace.
Selam!
Buraya kırılma noktalarımızın ilki ile geldim. Bundan sonrası epey karmaşık.
Bianca sosyete ile ilk yılını biraz daha sancılı geçirecek diyebilirim.
Anthony için tahminlerinizi ve sorularınızı çok merak ediyorum.👀😸 Benzerlikler konusunda da açığım.🤓
Kyanit gözler için de sohbet etmek isterim, kendisi benim favorimdir diyebilirim🤭🙆🏻♀️.
Bölüm kısa fakat özdü. Umarım beğenmişsinizdir. Lütfen okuyan herkes köşede bulunan yıldızla bölümü yıldızlarsa çok sevinirim benim için büyük bir teşvik oluşturuyor🙆🏻♀️.
Küçük de olsa yorum yaparsanız sıcak bir sohbet edebiliriz belki buna da çok sevinirim.💁🏻♀️🤓
Yeni bölümde görüşmek üzere ✨🌼.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top