~36~
#BTS-Lights
Şaşırdınız di mi? Ben de şaşırdım sjoznskz yeni bölüm atmayı hiç düşünmemiştim.
Artık bol bol oy verip yorum yaparsınız di mi szoenoxs oylarınızı eksik etmeyin lütfeen iyi okumalar♡
Anka: Bir insanı çirkin diye dışlayabilir misin?
Anka: Sırf çirkin diye, ki çirkinin anlamı kişiden kişiye çok değişir ama sırf sana göre biri değil diye kenara itilmeyi hak ediyor mu?
Anka: Dış görünüş her şey için bu kadar önemli mi?
Anka: Ya içimiz? Dışı harika gözüküp içi çöplüğe dönmüş insanlar var. Onların bir kenara itilmesi gerekirken niye hayatımızın merkezine alıyoruz?
*Görüldü*
Çevrimiçi...
Yazıyor...
Çevrimiçi...
Bulut: Elbette dış görünüş her şey değildir.
Bulut: İnsanlar sanki kendileri çok iyiymiş gibi insanları bu şekilde seçiyorlar.
Bulut: İnsan seçimi çirkin, güzele göre yapılmaz aslında. Karakterine göre yapılır. İyi, güzel karakterli olanı alacaksın diğerini hayatının dışında tutacaksın. Ama çoğu insan dışı güzel olanı yanında istiyor. İçi nasıl? Bunu pek önemsemiyorlar.
Bulut: Aslında buraya bakarak bile o insanın nasıl bir kafa yapısına sahip olduğunu, kaliteli mi değil mi anlarsın.
Anka: Aynen, kesinlikle öyle.
Anka: Kalite dış görünüşünde, kıyafetinde değil aslında.
Anka: Asıl kalite senin kafanın içindekiler, kalbinden geçenler, insanlara davranışların...
Anka: Ama çoğunlukla bunlar göz ardı ediliyor.
Anka: Güzel görünmüyor diye okulda dışlananlar... Güzel görünmüyor diye işinde sıkıntı yaşayanlar... Güzel görünmüyor diye köleliğe layık görünenler...
Anka: Bunları yaşamak zorunda değiller oysaki.
Bulut: Evet...ve bunları yaşıyor diye kendini değiştirmeye çalışıyorlar Kendi yüzünü kabul edemiyorlar. Hep içine kapanık oluyor, kendini dışarıya gösteremiyorlar.
Anka: Ve bu yüzle yaşamak istemiyorlar...
Bulut: Oysa sen kendini böyle sevmelisin.
Bulut: Düşük IQ'lu insanların dediklerine takılarak kendini değiştirmek yerine cesurca, kendinle barışık bir şekilde yaşayarak kendini göstermelisin.
Bulut: Kimse mükemmel değil zaten.
Anka: Aynen... Aslında çirkin insan da yok. Sadece o güzelliği göremeyen insanlar var.
Bulut: Kesinlikle...
Bulut: Tabi zordur... Her ne kadar kendimizle barışık yaşamak zorunda olsak da ona ulaşmak zordur. Etrafından bir sürü yorum alacaksın, durmadan dışlanacaksın, derdini anlatabileceğin belki bir arkadaşın bile olmaz... Bunlarla yaşamak tabi zordur.
Bulut: Ama karşına seni sevecek insan çıkmayacak diye bir şey yok. Seni böyle seven hatta seni diğerlerinden daha güzel gören biri, birileri çıkacaktır.
Anka: Bu bir nevi bizim elimizde.
Anka: Güçlü durup, kendimizi severek yaşamalıyız. Zaten sevilmek istiyorsak öncelikle kendimizi sevmeliyiz. Biz kendimizi sevmiyorsak diğerlerinin bizi sevmesi biraz zor olur zaten ve de saçma.
Bulut: Aynen ve de bu yüzle yaşamak veya her ne ile eleştiriliyorsan...bu eziklik değildir. Asıl eziklik bunu kabul edip kendini değiştirmeye çalışmak. Ölümüne saklamak...
Anka: Kesinlikle. Sırf bunları yaşıyor diye hayatım berbat diyemez... Çünkü güzel şeyler de var. Sen o insanlardan dolayı dünyayı cehennem diyorsan, harika insanlarla birlikte olduğunda cennet dersin...
Anka: Hep zıtlıklar vardır bu dünyada. Mutluluk, hüzün... Gülmek, ağlamak... Güven, hayal kırıklığı... Her şeyi yaşarsın bazen ama olumlu şeyleri yaşarken hayatımda hiç olumsuz şey olacak diye düşünmeyeceğiz. Olumsuz şeyler yaşarken de olumlu bir şey yok diye karamsarlığa kapılmayacağız.
Anka: Olumsuz şeyi olumlu bir şeye dönüştürmek bizim elimizde. Üzüldüğümüzde mutlu olmak bizim elimizde...
Bulut: Aynen...
Bulut: "Ben seni olduğun gibi kabul ediyorum ve seviyorum."
Bulut: Bu söz söylenip hissettirilmesi lazım. Aynı şekilde "Ben böyleyim ve mutlu olmak benim elimde. Beni kabul eden böyle etsin." diyebilmeli bir insan.
Bulut: Zayıf olduğumuz şeyler vardır..ama bunları göstermek önemli değil. "Sen" olmak gerekir. Sadece sen... Sen böylesin, bu şekilde eşsizsin.
Bulut: Bunun farkına varıp öyle yaşamak gerekir.
Bulut: Aslında mutlu olmanın bir sırrı da bu...
Anka: Aynen...
Çevrimiçi...
Çevrimiçi...
Çevrimiçi...
Yazıyor...
Çevrimiçi...
Anka: Ah be...yine içimdekileri sana döküp rahatladım :))
Bulut: Ben de :))
Bulut: Bir de...
Bulut: Jimin'le konuştum, barıştık... Dediğin gibi, ona içimden geçenleri olduğu gibi anlattım. Aslında bitirmeme bile gerek kalmadan gülüp yanımda bitti.
Bulut: Senin de dediğin gibi 2 dakikaya kalmaz boynumda buldum onu :))
Anka: :)))
Anka: Bunu duyduğuma sevindim ^-^
Bulut: Ama yine de uğraşacak benimle -.-
Anka: Uğraşır tabi, ne sandın öylece affedeceğini mi :D
Bulut: Ó╭╮Ò
Çevrimiçi...
Yazıyor...
Çevrimiçi...
Anka: Peki ya...Suga?
Bulut: Onunla konuşmam biraz zor oldu. Açıkçası ben de hemen yanına gitmeye çekindim. Bir-iki gün sonra geri eve döndü. Birkaç bir şey almak için...
Bulut: Fırsat bu fırsat diye hemen yanına gittim.
Bulut: Tabi odasına girdim diye beni bir güzel tersleyip haşladı ama neyse... Sakin kalıp bekledim.
Anka: Aferin benim oğluşuma nekxnekx
Bulut: (◔‿◔)
Bulut: Sonra bir süre sessiz kaldık. En sonunda sordum, bir sıkıntısı mı var diye. İlk başta direndi ama...sonra konuştuk. İçimizi döktük.
Bulut: Dediğin gibi, son zamanlarda canını sıkan birtakım şeyler varmış. Kafası onlarla baya doluymuş. Hep birlikte onu düşünüp, halledeceğiz. O yüzden fark ettim de şimdi biraz daha rahat.
Anka: İyi bari sevindim...kolay kolay anlatamıyor sanırım, Tae..onu anlamaya çalışın. Sizi önemsiyor çünkü ve ufak bir hareketinizle size dökülebiliyor :))
Bulut: Evet...öyle, biliyorum ama o anda öyle düşünemedim işte. Bir daha böyle bir şey yapmayacağım. Ne olursa olsun.
Bulut: Onu anladım. Bir kez daha anladım...beni ne kadar önemsediğini ve koruduğunu...
Anka: Öyledir tabi :))
Bulut: Onu dinledim, sonra ben de içimden geçenleri söyledim. Seni nasıl gördüğümü, düşüncelerimi, senin sözlerinden de biraz bahsettim...
Bulut: Özellikle sözlerin bence onu etkiledi. Çünkü söylediklerini duyunca yumuşadı. O da farklı bakmaya çalıştı sanki.
Bulut: Öyle işte...şimdi iyiyiz. Tabi hâlâ arada kafama vuruyor. Sanırım ona attığım yumruğun acısını çıkartacak benden •_•
Anka: Nekxnekx
Anka: E hak ettin sonuçta ;)
Bulut: Neyse...sonuçta aramız artık iyi. Gerisi önemli değil ve de artık seninle de sıkıntısı yok. Tabi hâlâ sıcak bakmıyor pek...
Anka: Tabi öyle olur, şüpheyle yaklaşır. Zamanla...belki beni tanıdıkça düşüneceleri değişir.
Bulut: Belki değil, kesinlikle değişecek. Biliyorum ben onu. Hemen sana ısınsa bile biraz soğuk davranır. Doğasında var onun :))
Anka: :))
Çevrimiçi...
Yazıyor...
Çevrimiçi...
Bulut: Onlarsız olamayacağımı bir kez daha anladım.
Bulut: Kırgınlıklarımız olsa bile onları onarmalıyız, öylece bırakmamalıyız.
Bulut: Ağladığımda güldürdüler beni... Hayallerimizi birlikte gerçekleştirdik, gerçekleştiriyoruz...
Bulut: Gözlerim kapanınca o karanlıkta onlar bana ışık oluyor, yolumu aydınlatıyorlar. Korkusuzca yürüyebiliyorum onlarla.
Bulut: Gözlerim kapalı olsa da hiçbir şey görmesem de sorun değil...onlar elimden tuttuğu sürece. Onu anladım...
Bulut: Biz kendimiz çaresiz hissetsek bile etrafımıza çare olabilirmiş gibi hissediyoruz. Ne olursa olsun yardım ediyoruz.
Bulut: Çünkü aslında biz onlara yardım ederken onlar da bize yardım ediyor. Çaresizliğimizi yok ediyorlar.
Bulut: Hepsinin üstesinden birlikte geliyoruz. En karanlık gecelerde, biliyoruz ki güneş doğacak. Bu yüzden durmadan birlikte kalıp ilerliye adım atıyoruz. Tek başımıza olsak belki bu zor olurdu ama yanındakilerle bu çok kolay...
Bulut: Arkadaşlık böyle bir şey sanırım. Dostluk, kardeşlik...aslında bir. Çünkü hepsinde ortak duygular var.
Bulut: Arkadaşlığın tanımı çok fazla belki de... Hatta belki doğru dürüst tanımı bile yoktur çünkü ben yapamıyorum :))
Anka: Sen yapamıyorsan, kesinlikle yoktur o zaman :))
Bulut: Tabi öyledir ;)
Anka: Ama dediğin gibi, arkadaşlığı kelimelerle tanımlayamazsın. 'Arkadaşlık' sana hissettirdiği şeyler aslında ve o hislerin bir tercümesi yok fakat eşsiz oldukları kesin.
Bulut: Aynen... Ve Anka...
Bulut: Sen de benim için çok özel birisin. Nasıl, ne ara hayatımın merkezine kuruldun bilmiyorum ama bundan hiç şikayetçi değilim. İyi ki...iyi ki hayatımdasın.
Anka: Tae...sen de iyi ki varsın... Şu an cidden hislerimi anlatamıyorum. Ağlayacağım sanırım :')
Bulut: :'')
Bulut: Boşver ben seni anlarım, hissederim :)
Bulut: Kelimeler, ayrı konuştuğumuz dil...salla onları. Kalplerin karşılıklı konuşup anlaşması için kelimelere veya ortak dile ihtiyacı yoktur. Onlar anlarlar birbirlerini...
Anka: Evet, kesinlikle...
Bulut: Ama yine de senin için Türkçe öğreneceğim. Az az biliyor gibiyim zaten. Merhaba falan :D
Anka: :))) Ah Tae... Ben de az buçuk Korece biliyorum. Zaten İngilizce konuşuyoruz. Artık biraz Korece, biraz Türkçe, biraz İngilizce konuşarak iletişim kurarız enkxnekx
Bulut: Aynen, hangi dili konuştuğumuz pek önemli değil ;)
Bulut: Biliyor musun..?
Bulut: Sen de benim ışığımsın... Ne kadar uzak olursak olalım, ışığın düşüyor üzerime.
Anka: Ya Taehyung aniden şöyle şeyler söyleme, heyecanlanıyorum sniznskak
Bulut: ;)
Çevrimiçi...
Yazıyor...
Çevrimiçi...
Bulut: Anka...
Bulut: Buluşuruz di mi?
Bulut: Hepimiz...
Anka: Bunu çok isterim...ve olur bence, niye olmasın? Siz isterseniz^^
Bulut: Ah ben dünden hazırım zaten, hayalini kuruyorum hep. Ve gerçekleştirmek istediğim hayallerimden biri... Kesinlikle seninle buluşmak.
Anka: (◍•ᴗ•◍)
Anka: Ben de çok istiyorum Tae... olacaktır.
Bulut: Olacak...
*Görüldü*
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top