Sarımsak


İdil'in çalışma alanının dışına çıktıklarında Özgür eşyaları kontrol etmek istediğini belirtmiş ve merdivenlere yönelmişti. Kalacakları odalar ikinci kattaydı. Teo ise İdil'le sohbet ederek geniş giriş kısmında ilerlemeye başlamıştı. Batan güneşin kızıllığı altında ikilinin gölgesi zemine düşüyordu. Yemek odası girişin solundaydı; mutfakla iç içe olduğunu belirtmişti İdil.

Eylem arkada kalarak kokulara doğru uzaklaşan ikiliyi süzdü. Cızırdayan etin sesine keskin kekik kokusu karışmıştı. Guruldayan karnını eliyle bastırarak bir süre bekledi. Teo rolünün hakkını veriyordu. İdil ona güvenmeye çoktan başlamıştı. Yine de bu tabloda Eylem'i rahatsız eden bir şey vardı, bir gerçeklik. Teo'nun egosunun etrafa yaydığı o agresif aura çok belirgindi.

Sarkaçlı büyük saatin gürültülü sesiyle kendine gelen Eylem lavaboya yöneldi. Giriş katta sadece alaturka bir tuvalet mevcuttu. Banyolar üst kattaydı. Eylem evin bir planını almak istemişti İdil'den. Büyüklük ölçülebilir düzeyde olabilirdi ama evin her bir alanını tek bir karede görmek Eylem'in işine gelecekti. Neyin nerede olduğunu bilmek her zaman için avantajdı.

Sağ taraftaki merdivenleri geride bırakıp ilerledi. Çalışma odası için giriş kapısına yakın olan koridordan geçmişlerdi. Banyo ise ondan bir sonraki koridordaydı. Karınca yuvası gibi pek çok kola ayrılmıştı ev. Burayı öğrenene kadar canım çıkacak, diye düşündü Eylem. Parmaklarını yüzeyin yarısını kaplayan duvar kağıdının üzerinde gezdirdi. Beyaz zemin üzerinde minik, yeşil yapraklar... Koridor genişti ve renk seçimi sayesinde alan oldukça ferah görünüyordu.

Krem rengi kapıları sayarak ilerlemeye başladı. Her yönde üçer tane vardı. Altı farklı yere açılan altı farklı kapı. Her birine tek tek dokundu. Hiçbir şey hissetmedi. Sonra kapılardan biri açıldı ve kıkırdayan bir kız dışarı çıktı. Siyah dalgalı saçı, eğilmiş olan yüzünün üstüne düşmüştü. Gömleğinin düğmesini ilikliyordu. Eylem'i görünceyse sessiz bir çığlık atarak irkildi. Anında hazır ola geçmişti. "Şey, ben..."

"Korkmana gerek yok." diyen Eylem ellerini havaya kaldırdı. Sakin ol der gibiydi. "Ben sadece banyoyu arıyordum."

"Burası hizmetli kanadı. Banyo sadece bize ait. Ev sakinlerinin kullandığı tuvaletse diğer tarafta. Yanlış yöne sapmışsınız." Kız oldukça mahcup bir şekilde konuşuyordu. Elleri arkaya gitmiş ve kapı kolunu kavramıştı. Bir şey gizliyor gibiydi. Sanki yüzü de kızarmıştı.

"Eve henüz geldik. Karıştırmış olmam çok normal." Eylem hafifçe tek omzunu silkti. Bir yandan da kızı inceliyordu. Oldukça güzel biriydi, esmer güzeliydi. Kopkoyu gözleri vardı, zeytin gibi. Burnu minicikti, dudakları ise dolgun. Minyon vücudu kıvrımlı hatlara sahipti.

"Ah siz o beklenen misafirler olmalısınız." Terleyen avuç içini elbisesine silen kız, elini Eylem'e doğru uzattı. "Ben Feride."

Eylem eli sıkıca kavradı, sıcak bir enerjinin içine aktığını hissetti. "Eylem." dedi gülümseyerek. "Seninle tanıştığıma çok memnun oldum Feride."

**

Feride'nin eşliğinde doğru yeri bulmuştu. Taş duvarlarıyla modern bir mağarayı andıran bir tuvalete giriş yapmıştı. Dikdörtgen şekilli ayna bir duvarı uçtan uca kaplamıştı. Ahşap kenarlarında sarı ışıklar parlıyordu. Lavabonun kenarlarındaki mermer yüzeyde minik mumlar vardı ama hiçbiri yanmıyordu. Havlular özenle dizilmiş ve askıya bir tanesi itinayla asılmıştı. Titiz biri burayı düzenliyor olmalıydı.

Eylem yüzünü yıkayıp ensesini ıslattı. Buz gibi su, yanan bedenini bir nebze olsun rahatlatmıştı. Odaya çekildiğimde uzun ve soğuk bir duş alacağım, diye düşünerek gözlerini sıkıca yumdu. Kakülündeki ıslak tutamlar gözünün üstüne düşüyordu. Sonra bir şey hissetti, kötü bir his. Hayır hayır... His değildi bu, bu kötü bir enerjiydi. Sanki uğursuzluk cisimleşmiş ve koridorları arşınlamaya başlamıştı.

Gözlerini kapalı tutmaya devam etti, kötülüğü derinden hissetmeye çalışıyordu. Bu soyutluktan asla hoşlanmazdı Eylem, belirsiz sezgiler diye adlandırırdı onları. Eşyalar ise enerjilerin biriktiği birer kaynaktı ve pek çok cevapla dolu olabiliyorlardı. Eylem de şu an hislerden ziyade belirgin bir eşyaya tutunmaya çalışıyordu. Nafile bir çaba, diye düşündü. Kötülük her neredeyse saklandığı deliğe kaçıvermişti.

Hayıflanarak etrafına baktı, bu sefer başarısız olmak istemiyordu. Lavabodan çıkıp karanlık koridorda ilerlemeye başladı. Mutfaktan taşan seslerde yoğun bir neşe mevcuttu. Sarı ışık geniş antreye sızmış ve sıcak bir hissiyat sunmuştu Eylem'e. İlerledi. Orman meyveli pudingin kokusu etleri bastırmıştı. Ağzının sulandığını hissetti. İçeri girdiğindeyse Peri'nin heyecanlı bir şekilde ayaklandığını gördü.

"Siz olmadan başlayamayacağımızı söyledim." dedi Peri titrek sesiyle. Masadaki peçeteyi buruşturuyordu bir yandan da.

"Gecikmediğiniz için minnettarım." dedi sarışın bir genç adam. Elindeki bardağı havaya kaldırmıştı. Karşılama törenindeki takım elbiseli Atakan Tozlu'ydu bu. Evin tek erkek çocuğu... Şimdiyse ceketini çıkartmış ve gömleğinin yakasını gevşetmişti. Üçgen çenesi ve çıkık elmacık kemikleri vardı. Gözleri yuvarlaktı, irisleri Peri gibi kehribar renkleri yansıtıyordu. Belli belirsiz çilleri olan yanaklarıysa kırmızıydı. Erkenden içmeye başlamış, diye düşündü Eylem. Çocuklar ve Atakan'ın eşi Sezgi ise ortalıkta görünmüyordu. "Bugün biraz ateşlendiler. Sezgi onların başında duruyor, bu gece bize eşlik edemeyecekler." Soru dolu bakışları ustaca yakalamış olan Atakan dudaklarını birbirine bastırarak uzaklara daldı.

"Geçmiş olsun." Eylem boş sandalyelerden birine oturdu. Yaşlıca bir kadın yemekleri servis etmeye başlamıştı. Ayşe olmalıydı bu. Eylem'in gözü Feride'yi aradı ama kız ortalıkta görünmüyordu. Herkes bir yerlere saklanmaya meyilli, diye düşündü Eylem bu sefer de. Bu koca evde saklambaç oynamak zorunda kalacağız.

"Umarım yemekleri seversin." İdil artık daha sevecen görünüyordu. Teo etkisiydi bu.

"Çok lezzetli görünüyorlar." diyen Eylem etini iştahla yemeye başladı. Haşlanmış sebzeler değişik bir sosa bulanmıştı. Yoğun sarımsak tadını hissetti ve bir anda midesi bulanmaya başladı. Ayağa kalkarken gözleri karardı ve dengesi bozulurken sandalyeye tutunmaya çalıştı.

Tutunamadı. Yere düşerken aklından geçen son şey sarımsak olmuştu.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top