_TOPLUM_!¿
Muhabbetle selam ederim.
Bir önceki söyleşide 'İnsan' meselesini gücümüz ve idrakimiz yettiğince ele alıp üzerinde fikir beyanında bulunmuştuk.Faydalı olmuş olmasını Cenab-ı Hak'tan niyaz ediyorum.Çünkü amacımız ve gayretimiz bunun içindi.
Bu söyleşide ise kıymetli büyüğüm @Sualsiz07 ile insanın varlığıyla vücud bulan,insanın varlığıyla mânâ bulan Toplum'u ele aldık.Gayretimiz ve çabamız unutulmaya yüz tutmuş hakikatleri yeniden hatırlatmaktır.
Sizlerde okurken saygı çerçevesinde kendi fikirlerinizi beyan edebilirsiniz.
Aynı şeyleri düşünmek zorunda değiliz.Farklılığın zenginlik olduğuna inanıyorum.Bu yüzden aynı safın insanı olmasakta aynı alemin insanı olmamız sebebiyle birbirimize saygı duymak mecburiyetindeyiz.
Başlayalım!
•••
*)Yaşam sahasında toplum bir bütün müdür yoksa bütünü oluşturan parçalardan biri midir?
-Toplum bir bütündür,aile ise toplumun DNA'sıdır.Bir toplumun tüm yapısal özellikleri,ailede gizlidir.
*)Aile'yi bu cevabınızla yaşamın merkezi haline getirdiniz.Öyle ise "Tüm gerilemelerin ve ilerlemelerin ana noktası ailedir."demek doğru mudur?
-Bir ölçüde doğrudur.Zira her birey, pek çok yetkinliğini ailede kazanır ve eğitim hayatıyla bunu pekiştirir. Donanımlı yetişkin bireyler toplumun aydınlık tarafını teşkil eder ki yozlaşmanın karanlığına karışmayalım.
*)Bir çoklarımızın yanıldığı bir durum ise burada ortaya çıkmış oluyor haliyle.Eğitim okullarda değil,bireyin ailesiyle olan münasebetinde başlıyor.Peki sizce bir bütün olarak değerlendirdiğiniz toplum aile'nin öneminin farkında mı?
-Bizi biz yapan toplumsal değerlerimiz aile yoluyla bireylere iletilmekte.Bu kavramın önemini idrak edemeyen toplumlar,içinin oyulup boşaltıldığını ve gün gün yok olmaya terk edildiğini de fark edemez.Önce kültürel aşınımlar başlar,sonra aidiyet bağları makaslanır ve son tahlilde bir bakmışsınız;ne dalınız kalmış ne kökünüz...
*)Aileler sizce omuzlarına yüklenen bu yükten daha doğrusu bu sorumluluktan haberdar mı?
-Bilinçli olmak zordur. Çoğu zaman algılarımızı kapatıp "mış" gibi yaşamak kolayımıza gelir; duymamış gibi, görmemiş gibi... Ancak ağır aksak da olsak hepimizin varmak istediği bir hedef var; o da iyi bir evlat yetiştirebilmek.
*)Toplumun özünün aile olduğuna değindiğiniz cevabınızı biraz daha irdelediğimizde de ailenin özünün birey olduğunu belirttiniz.Bir önceki söyleşimizde insanı konu almıştık zaten.Fakat tekrar sormak istiyorum.Sıradan bir insan veya birey olmuş ya da birey olabilmenin elzemliliğinin farkında olmak arasında ki fark nedir?
-Toplumdan aileye,aileden bireye gittiğinizde küçülüyor gibi görünen kavramlar yine ailede birleşiyor.Zira hiçbir insan tek başına var olamıyor. Aile hem birey üreten bir fabrika hem de toplumla birey arasındaki bağı tesis eden bir kurum.İnsan olmak,sıradanlıkla nitelenemez bana göre,eşref-i mahlukatsak bunun hakkını vermek vazifemizdir.Bize verilmiş en büyük nimet,aklımızdır. Okuyarak,araştırıp düşünerek, kendini geliştirmek ve mevcut kapasitemizi yükseltmek hepimizin amacı olmalı.
*)Aynı fikirdeyim lâkin mevcut toplumumuzun bireylerinde bu bahsettiğiniz özelliklerin kaçta kaçı mevcut?Hele ki durumu biraz daha özele indirgeyecek olursak ortaya daha vahim sonuçlar çıkacaktır fikrimce.
-Her şey,çocukların eline verilen kitaplar ve okumayı sevmek-sevdirmekle müspet bir duruma evrilecektir.
*)Her menfiyatı def edecek bir müspet durum olduğuna kanaat getiriyorsunuz öyleyse?
-Okuyarak aklımızı beslemenin, öğrenmenin insanı özgürleştireceğine inanıyorum ki okuma alışkanlığının çocukluk döneminde kazanılması gerektiğine bu yuzden değindim. Düşünmeye,fikir üretmeye üşenmeyen,bilgi satıcısı bir toplumun inşası çocukların hayal gücünü geliştirmekle mümkün.
*)Bu bahsettiğiniz çocuk eğitimi üzerinde dile getirilmesi özellikle dikkat edilmesi gereken nokta nedir?Ailenin ferdi olan ebeveynlere düşen nedir bu noktada?
-Rol model olmak.Çocuk söylenileni değil gördüğünü uygular. Okuyan bir ailede yetişen çocuk,kitapları sever ve okuma alışkanlığını temelden kazanmaya başlar.Siz çocuğunuzla konuşurken kaç sözcük kullanıyor, kendinizi hangi şekilde ifade ediyorsanız hepsi ayna misali size geri yansıyacaktır.
*)Bu değerlendirmeleriniz siz bir anne olunca daha da kıymet kazanıyor.Teşekkür ediyorum kendi adıma.Hepimizce malum olduğu üzere toplumumuzun bünyesin de birçok ırktan,kültürden insanlar var.Allah Hucurât suresi 13. ayet-i kerimede şöyle buyurur;"Ey insanlar! Şüphesiz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık, tanışasınız diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık, Allah katında en değerli olanınız O'na itaatsizlikten en fazla sakınanınızdır. Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir, her şeyden haberdardır."bu ayeti kerimeden anlaşılacağı üzere bu etnik farklılıklar bir rahmet ve zenginliktir.Size göre bu farklılıklar nasıl değerlendirilmeli?
-Dünya farklılıklarla güzel, yeryüzünde tek bir çiçek, yalnızca tek bir ağaç türü yahut tek bir hayvan yok. Hepsi sonsuz bir uyum içinde var oluş amacına hizmette. İnsanlığın farklı kavimlere bölünmüş olması da yaradanın sonsuz kudretinin bir yansıması. İnsanlığın problemi farklılıklar değil, şeytani nefisler ki kibir, aç gözlülük, nankörlük, acımasızlık, zorbalık ve benzeri hissiyatlar gözleri kör; kalpleri mühürlü hale getiriyor. Göze perde inip kalbe mühür vurulunca da Allah'ın dilsiz kullarım diye nitelediği hayvanlar bile birbirleriyle iletişim konusunda bizden daha ileri seviyeye ulaşıyor.
*)Size toplumumuzda ki bu kültürel zenginliği değerlendirmek adına bir fırsat verilecek olsa,yapacağınız proje ne için ve nasıl olurdu?
-Çanakkale türküsünü Türkiye'de yaşayan tüm halkların hep bir ağızdan ana dillerinde söylemelerini isterdim. Bizlere unutturulmak istenen şeyin Çanakkale ruhu olduğunu düşünüyorum. Hatırladıkça özümüze döneceğiz, özümüze döndükçe birbirimize sarılacağız.
*)Şiirin her meselede mutlaka bir karşılığı olduğuna inanıyorum.Bize nacizan bir şiir'i önerir misiniz?
-Davet;
Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket,
Bizim.
Bilekler kan içinde,
Dişler kenetli,
Ayaklar çıplak
Ve
İpek bir halıya benzeyen toprak,
Bu cehennem,
Bu cennet bizim.
Kapansın el kapıları,
Bir daha açılmasın,yok edin insanın insana kulluğunu,
Bu dâvet bizim....
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine,
Bu hasret bizim...
(Nazım Hikmet Ran)
*)Tüm yoğunluğunuza rağmen vakit ayırıp bana destek ve yardımcı olduğunuz için minnettarım efendim.
-Bu tatlı sohbet için siz Neşe Hanımcığıma teşekkür eder, sevgi ve saygılarımı sunarım.
*)Sonsuz saygı ve sevgi bizden Sualsiz Hanımcığım.
••••
Kardeşce,birbirimize saygı duymayı bildiğimiz,farklılığın sorun değil zenginlik olduğunu idrak ettiğimiz,huzurun hâkim olduğu bir dünya temenni ediyorum.
Selametle.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top