TANIYAMAMAK

TANIYAMAMAK

Kadıköy'de iş yerinde çayını yudumlamakta olan Başkomiser Kerem oldukça kötü bir gün geçirmişti. Bugün sevgilisinden ayrılmıştı. Morali bozuktu.

"Merhaba Komiserim" dedi içeriye giren Burcu.

"Merhaba Burcu nasılsın bakalım?"

"İyiyim, sağolun."

"Sevindim."

"Kötü bir haberim var"

"Anlat bakalım."

"Beşiktaş"ta, bir erkek cesedi bulundu".

"Devam et."

"Kurban 50 yaşında. İsmi Orhan Yıldırım Boşanmış. Zeytinburnun'da, oturuyormuş. Eski eşi Kadıköy'de elimizdeki adreste çalışıyor".

"Hemen gidelim" dedi Başkomiser Kerem.

Yoğun trafikte, herkes kendi düşüncelerine dalmış bir şekilde nihayet gidecekleri yere varmışlardı.

"Sizinle öldürülen eski kocanız Orhan hakkında konuşmak istiyoruz" dedi Başkomiser Kerem.

"Ne öğrenmek istiyorsunuz?"

"Arasının kötü olduğu birileri var mıydı?"

"O çok zor bir adamdı. Herkesle anlaşamazdı. Hep kendi dediği olsun isterdi. Başkalarının fikirlerine saygı göstermezdi".

"Eski kocanızın ölümüne pek de üzülmüş görünmüyorsunuz" dedi Burcu.

"Elbette üzüldüm. Bir zamanlar ona tapardım. Eğer o zamanlarda öldürülmüş olsaydı, şu anda karşınızda ağlıyor olurdum. Fakat evliliğimizin son yıllarında çok değişmişti. Ve beni aldattı. Bir kez değil, onlarca kez. Sırf küçük kızım için katlanıyordum. Sonra kızım büyüdü, yurt dışına yerleşti, kendi hayatını kurdu ve ben de onu hiç düşünmeden boşadım".

"Anlıyorum " dedi Başkomiser Kerem.

"Eklemek istediğiniz herhangi bir şey var mı?"

"Bir düşüneyim. Görüştüğü bir kadın vardı. Belki o bu konuda bir şeyler biliyordur".

"Peki teşekkürler " diyerek oradan ayrıldık.

Başkomiser Kerem, numaradaki kadını aradı.

"Merhaba ben Başkomiser Kerem. Sizinle Orhan Yıldırım hakkında konuşmak istiyorum."

"Size nasıl yardımcı olabilirim?".

"Orhan Yıldırım ölü bulundu."

Telefondaki ses bir an için kesildi.

"Orada mısınız?

"Orhan Yıldırım öldü mü? İnanamıyorum. Şok oldum ama üzüldüğümü söyleyemem. Onu kim ,neden öldürdü bilmiyorum. Fakat size onun hakkında bir gerçeği söyleyeceğim. Bir keresinde bana tecavüz etmeye kalktı."

"Şikayette bulundunuz mu?" diye sordu, Başkomiser Kerem.

"Beni tehdit etti, çok korkmuştum. Sessiz kaldım. Başka söyleyebileceğim bir şey yok."

Ertesi gün Berk, içeriye girdi.

"Bir cinayet daha işlenmiş amirim. Yine bir erkek. 60 yaşında. Avukat. Fatih'de oturuyor. Evli ve 2 tane oğlu var".

"Hemen yola koyulalım "dedi Başkomiser Kerem.

O gün hava oldukça yağışlıydı. Başkomiser Kerem, arabayı sürürken, Berk elindeki dosyadan aldıkları notları yüksek sesle okuyordu. Maktulun evine vardıklarında deli gibi yağan yağmur biraz dinmişti. Kapıyı çaldılar. Ufak, tefek bir kadın kapıyı açtı. Kendilerini tanıtıp içeriye girdiler.

"Kocanızı sizce kim öldürdü?"

"Bilmiyorum. Fakat kim yaptıysa iyi yaptı."

"Anlamadım?" dedi Başkomiser Kerem. Kocasının öldürülmesine iyi oldu birine de ilk defa rastlıyordu. Kadın gözleri uzak bir noktaya sabitlenmiş bir şekilde anlatmaya başladı.

"Yaklaşık 10 gün önce onu arabayla takip ettim. Beni aldattığından şüpheleniyordum. Keşke sadece aldatsaydı. Gördüklerim beni şoka uğrattı. Gencecik bir kıza tecavüz etmeye çalışırken gördüm onu. Parktaydı. Gece yarısıydı. Hemen oraya koştum. Sarhoştu. Kızı elinden kurtardım. Ve seni aşağılık pislik diyerek, bağırdım. Beni itti yere düştüm. Kolum çok fena incindi. O sırada koşarak uzaklaştı. Böyle bir adamla evlendiğim için kendimi asla affetmeyeceğim. İnsan birlikte yaşadığı kişiyi tanıdığını sanıyor. Ben sevdiğim adamı yıllardır tanıyamamışım. Onu hemen polise şikayet edecektim, fakat kız o kadar korkmuştu ki bana engel oldu. Hiç bir şey olmamış gibi kızı evine götürdüm. Ertesi gün dayanamayıp Fatih Karakoluna gidip ifademi verdim. Hapse girdiğini görmek isterdim ama cezasını çekemeden biri tarafından öldürülmüş. O günden beri onu görmedim"

Oradan ayrıldılar. Berk ile yürüyorlardı.

"Amirim bu iki cinayet tesadüf olamaz öyle değil mi?"

"Bence birbiriyle bağlantılı. Kadınlara tecavüz edenleri haklayan bir katil var karşımızda".

Ertesi gün 3.cinayet işlendiğinde artık katilin aynı kişi olduğundan adı kadar emindi, Başkomiser Kerem. Sokakta adaleti kendi yöntemleriyle sağlamaya çalışan biri özgürce dolaşıyordu. Başkomiser Kerem yeterli ipucu elde edemeyişinden dolayı çok gergindi. Olay yeri inceleme ve otopsi raporlarında hiçbir ipucu yoktu.

"Yer Cihangir. Bir erkek. Yaşı 40. İsmi Görkem Doğan. Bekar. Yalnız yaşıyor. İş yeri Bakırköy'de" dedi Berk.

"Haydi gidelim,"

Maktülün iş yerine vardıklarında sorguya çektikleri kişi iş arkadaşı Yaşar, idi.

"Sizce Görkem Doğan'ı kim öldürmüş olabilir?"

"Onu kim öldürdü en ufak bir fikrim yok. Fakat en son ikimiz beraberken o çok büyük bir yanlış yaptı. Geçenlerde Cihangir'de, beraber yemek yedik. İçki içtik. İçkiyi fazla kaçırdık. Sonra güzel bir kadın gördü. Onunla konuşmak için yanımdan ayrıldı. Kadına birlikte olmak istediğini söylemiş. Kadın hayır dedi. Dinlemedi. Kadın ayağa kalkmıştı. Onu kolundan tutarak zorla masamıza getirmeye kalktı. Kadını onun kolundan kurtardım. O sırada kadının arkadaşı geldi ve hemen oradan uzaklaştılar. Biraz içince kadına bu şekilde davranmasından dolayı çok sinirlendim. Ve ona artık iş dışında onunla görüşmek istemediğimi söyledim. Sapık adamın teki çıkmıştı. Oysa onu iyi biri sanırdım. Galiba insanlar zamanla gerçek yüzlerini gösteriyorlar. Ne yazık ki, o sapıkla aynı iş yerinde çalışmaya, ve onun suratını her gün görmeye mecburdum. Yine de öldürülmesine üzüldüm."

"Teşekkürler" diyerek oradan da ayrıldı Başkomiser Kerem.

Aradan üç gün geçmesine rağmen katille ilgili henüz bir gelişme yoktu.

Başkomiser Kerem iş yerinde geç saatlere kadar çalışmış, her bir dosyayı tekrar tekrar okumuştu. Saat gece 10'a geliyordu. Canı sıkkındı. Bugünlük bu kadar yeter dedi.

Ertesi sabah ofisine adımını atar atmaz telefonu çaldı. Olay yeri incelemeden Ahmet arıyordu.

"Komiserim size güzel haberlerim var. Bu sefer katil acele davranmış. Olay yerinde saç ve kan örneklerine rastlandı. Ayrıca yarımda olsa parmak izi bulduk. Parmak izi işimizi kolaylaştırıyor. Rapor akşamüstü elinizde olur. "

Başkomiser Kerem ofisinde yardımcısı Burcu ile karşılıklı oturmuş ellerinde kahve günün yorgunluğu ve keşmekeşini atmaya çalışıp pencereden dışarı bakarlarken olay yeri incelemeden bekledikleri rapor geldi. Aynı anda Berk içeriye girdi.

Raporda cinayet aletinin üzerindeki parmak izinin yardımcısı Berk'in parmak iziyle eşleştiği ifade edilmişti. Berk'ten alınacak olan saç örneği ile olay yerinde bulunan saçın DNA analizinin yapılması talep ediliyordu. Başkomiser Kerem raporu inanmayan gözlerle tam 2 kez okudu. Yavaşça kafasını kaldırıp yardımcısı Berk'e baktı. Berk anlamıştı her şeyin sona erdiğini. Bitmişti. O sırada Burcu dayanamayarak sordu.

"Amirim cinayetlerle ilgili bir gelişme mi var? Raporda ne yazıyor?"

Başkomiser Kerem cevap vermeden sessizce ayağa kalktı, kelepçeyi Berk'e taktı. Burcu anlamsız gözlerle bir Başkomiser Kerem'e bir Berk'e bakıyordu. Bu bir şaka olmalıydı.

"Berk, neler olduğunu sen anlatmak ister misin?"diye sordu.

"Çok sıkıldım amirim. Kadınlara yapılan muameleden, tacizden, tecavüzden çok sıkıldım. Her şey kız kardeşime tecavüzle başladı. Bundan tam üç sene önce kardeşim tecavüze uğradı.  Bunu sır gibi sakladık. Ne anneme söyleyebildik, ne de babama. Kız kardeşim bunu sadece benimle paylaştı. Canımdan çok sevdiğim kardeşimin bu olaydan sonra bir daha yüzü gülmedi. Ben de bu olaydan sonra bu tarz vakaları araştırmaya başladım. Pisliklerin peşine düştüm. İçeride 3-5 yıl yatıp, sonra serbest kalıyor, tekrar tecavüz ediyorlardı. Ben de bu sapıkları öldürmeye başladım. Her şey için çok üzgünüm. Cezasız kalmalarına içim el vermedi. Yapamadım, amirim."

Başkomiser Kerem ve Burcu ne söyleyeceklerini bilmez bir halde öylece birbirine bakıyorlardı. Neredeyse bütün zamanlarını birlikte geçirdikleri meslektaşları aradıkları katil çıkmıştı.Kerem, genç meslektaşı için üzülmüştü. Bundan sonraki hayatını hapishanede geçirecekti. Onun da bir hayatı, çocuğu, ailesi vardı. Fakat her suçlu, cezasını çekmeliydi.

Ve Başkomiser Kerem, anladı ki, insan ne hayat arkadaşını tam olarak tanıyabiliyordu, ne de iş arkadaşını. Sadece tanıdığını sanıyordu, o kadar.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top

Tags: #polisiye