1.1


Geceyarıları geçip gider. Şafak çöker gökyüzüne ve insanlar, bu gecede acılarını yeterince ustaca sakladıktan sonra yüzlerine eskimiş maskelerini geçirirler. Daha yeni bir gün gelmeden, biz o güne sahte bir yüzle girmeye çoktan hazırızdır.

Kalemle sabahtan beri karaladığım kağıdın dizlerim üzerinden çekilmesiyle, kulaklıklarımı çıkardım ve çatık kaşlarla çizimimi süzen adama baktım. "Ne yapıyorsun?"

"Portre çizdiğini bilmiyordum." diye oldukça ciddi bir şekilde konuştu ve kendini oturduğum bankın üzerine bıraktı.

"Bilmen gerekmiyor," uzanarak çizimimi Yoongi'nin elinden aldım ve tekrardan kaldığım yerden karalamaya başladım.

Kalp atışlarım hızlanmıştı. Sanarım buna sebep ise yanımda oturan siyah saçlı adamdı.

"Lenora," diye konuştuğunda bakışlarımı tekrardan ona çevirdim. Kaşlarımı da eşzamanlı olarak ne var dercesine kaldırmıştım.

"Hadi gidelim."

Gözlerimi devirerek çizimime geri döndüm. Geçen seferde sinemaya gidelim demişti ama bilin bakalım ne oldu? Sinemaya gitmekten vazgeçip denizi izlemeye sahile gitmiştik.

Eğlenmeye işsiz arıyordu. Ama gözden kaçırdığı bir şey vardı; ben işsiz değildim. Kesinlikle değildim.

"Gelmiyorum,"

Kaşlarını kaldırdı. "Neden?"

Kalemle kafamı kaşıyarak düşünüyormuş gibi yaptım ve tekrardan ifadesizce ona cevap verdim. "Bana emir vermeni sevmiyorum."

"Tamam," diyerek kafasını geriye attı ve derin bir nefes aldı. "Benimle gelmek ister misiniz hanımefendi. Zira sizi zorla götürmek gibi bir maksadım yok."

"Bu da fazla kibarca oldu." dedim gülümseyerek. Yoongi'nin gözleri kısa bir süreliğine dudaklarıma kaysada tekrardan gözlerime baktı ve bıkkınca omuz silkti.

"Ben gidiyorum. Canın isterse gelirsin."

Ve ayağa kalktı, ve küçük tripli çocuklar gibi bana arkasını dönüp yürümeye başladı. Kendimi onun bu haline gülerken bulduğumda, kalemle kağıdımı çantama sokuşturup onun arkasından fırladım.

Belki de amacı işsizlik yada, eğlence değildi. Belki Yoongi, gerçek bir şeyler istiyordu benden. Olamaz mı?

Koşarak onun yanına vardığımda kısa bir süreliğine yüzüme bakmış ve gülümsemişti.

Gülümsemesi çok güzeldi. Gerçekten çok güzel.

"Nereye gidiyoruz?"

"Sinemaya."

Sinirden güldüğüm halde onu onayladım. Yine gidemeyecektin ya, neyse. Onunla vakit geçirmek çok güzeldi. Bunu seviyordum.

Beklenmedik bir anda Min Yoongi'nin koluna girerek neşeyle konuştum. "Gidelim!"

Bu haraketi ben bile kendimden beklemediğim için Yoongi şaşkınlıktan yürüdüğü yolda duraksayarak ilk birkaç  dakika yüzümü iyice bir inceledi. Bakışları o kadar ifadesizdi ki yaptığım haraketten utanıp kolluna doladığım ellerimi geri çekmeye yeltendim ama elini elimin üzerine koyarak bunu engelledi. Şaşkınlıktan kalkmış kaşlarını indirdirdi ve gülümseyerek yürümeye devam etti.

Şöyle bir düşünüyorum da, Min Yoongi herşeyin sonunda psikopat bir pislik bile çıksa, yinede onu sevebilirdim. Çünkü şerefsiz öyle bir gülümsüyordu ki, bütün cennetler karşısında diz çöküyordu sanki.



Y.A

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top