31 | kameralar
Bölüm Şarkısı: BIG Naughty, EXY, Raiden - Home
Söylediğim şeyi başta ciddi algılamayıp bir kahkaha tufanı kopardığında tek kaşımı kaldırıp ona bakmayı sürdürdüm. Sanırım yeterince ciddi olmamıştım. Ona öylece bakmaya devam ederken benden bir tepki alamayınca gülüşü yüzünde solmuştu. Boğazını temizledi. "Sen ciddisin?" Başımı salladım. "Gayet," gözlerinin içine bakıp onu süzmeye başladım. Benim ölmemi istemiyordu. Peki ya neden? Sanırım onlar için tahmin ettiğimden daha önemliydim.
"Hepsi üzerinde deneyebiliriz ama sen hariç," bir anda ciddileşip arkasına yaslandığında dirseklerimi masaya koyup ellerimi birbirine kenetledim. "Neden?" Sorduğum soruyla beraber bu durum hoşuna açıkça gitmediğini belirterek gözlerimin içine baktı. "Bizim için önemli olduğunuz doğru ama sen başkası için çok daha önemlisin," anlamayarak ona bakmaya devam ediyorken bir anda ayağa kalkmasıyla olduğum yerden kalkmayarak gözlerimle hareketlerini takip ettim.
"Kardeşim ile tanışmanı öneririm. Benimle geçireceğin vakit bu kadardı," hayatımda daha önce hiç görmediğime kesinlikle emin olduğum kare gülüşüyle gülümseyip arkasını dönüp gittiğinde kardeşinin kim olduğunu merak etmiştim. Benimle ne derdi vardı, nasıl birisiydi, diye sorularla kafamı meşgul ediyorken yemeğimi çoktan bitirmiştim.
Oflayarak etrafıma bakıyorken garson kıyafetleriyle giyinmiş birisi yanıma geldiğinde açıklama yapması için içimden dua ediyordum. Çünkü çok fazla sıkılmıştım ve V'nin kardeşini merak ediyordum.
"Benimle gelin," saygıyla eğilip elini öne doğru uzattığında yerimden kalkıp arkasına takıldım. Nereye gideceğimi ilk kez bu kadar merak ediyordum.
"Buyurun," gösterişli yerlerden uzak bir yere geldiğimizde önümdeki kapıya kayıtsız bakışlar attım. Neresiydi burası, öleceğim oda mı? Kendimle alay ederek kapıyı açtığımda tahmin ettiğimden büyük bir odayla karşılaşmayı beklemiyordum. Kapıyı kapatıp içeriye girmeli miyim, diye bakışlar atarken içgüdüsel olarak odanın ortasına geçmiştim.
Karşımda, sağımda, solumda hatta arkamda olmak üzere her yerde olan küçük televizyonlar ve kameralara bakarak şaşkınlığımı gizlemeye çalışsam da başarılı olamıyordum. Kendi etrafımda döndükten sonra gördüğüm büyük ekranda ki görüntüye yaklaştım.
Bu benim gözümden dışarıyı gösteriyordu.
"İlginç, değil mi?" Duyduğum sesle irkilip arkamı döndüğümde resmen 'ben tehlikeliyim' diye bağıran birisini görmüştüm. Vücudunun %80'i dövme ile kaplanmış, kaşında ve alt dudağında olan piercingler ile gerilmemek elde değildi. Asla dış görünüşe aldanmayan birisiydim ama böyle yerlere düştüğümden beri herkes ve her şeyden şüpheleniyordum.
"Bunlar bizim gözümüzden görülen görüntüler, değil mi?" Mantıklı gelmediği için bir de ona sorduğumda yan ağız gülerek başını sallamıştı. Bu manyaklar gözlerimize kamera mı yerleştirmişti? "İlginç olduğunu söylemiştim," tek tek kameralara bakıp en son Juyeon'un gözünden olduğunu düşündüğüm görüntüye geldiğimde gözlerimi kısarak izlemeye başladım.
Elinde olan zincir kaplamalı kolyeyi çevirip duruyordu. Önceden bir insanı elinden tanıyacağımı söyleseler buna inanmazdım ama şu an bunu yaşadığıma inanamıyordum.
Kolyeye takılı olan kısmı açtığında içinden çıkan resmi görünce derince yutkunmuştum. Saçları sarı olan bir çocuğun yanağını öperken ki fotoğrafı vardı. Bu bahsettiği kişi olabilir miydi? Eğer öyleyse -ki büyük ihtimalle oydu- benim aklıma ne için girmişti? Doğrusu suçlu olan o değildi, ben kendim ondan hoşlanmıştım.
"Böyle bir durumda birini sevmek yanlış bir zamanlama, olmaz mı?" Arkamda olan kişiyi unutmuştum. Eğildiğim kameraya bakmayı kesip ona döndüm. Başından beri beni izliyor olmalıydı. "Bilmem, size sormak lazım." Neyime güvenerek böyle dediğimi bilmiyorken göz bebeklerinin büyüdüğünü gördüğümde fark etmeden doğru bir şey söylediğimi anlamıştım. Cidden mi? Bizim grubumuzdan birini mi seviyordu? Ah, hayır bunun için delirmiş olmalıydı ya da ben böyle düşünerek çok fazla çizgi roman okuduğumu belli ediyordum.
"Ağabeyim olan biten ve her şeyi baştan sona anlattığını söyledi. Bunun karşılığında ise ölmek istediğini söylemişsin, doğru mu?" Sürekli bir şeyleri sorarak neyi amaçlıyordu anlamıyordum ama herhalde beni test etmeye çalışıyordu.
"Eğer size bir faydası olacaksa ve geri döneceksem burada ölmekten korkmam," kendime güvenen bir şekilde omuzlarım dik duruyordum. Bu halim neden herkesi şaşırtıyordu, anlamamıştım. Bizleri başından beri izliyorlar ise bu tavırlarım yabancı gelmemeliydi.
"Seni öldürmeyeceğimi de sana söylemiş olmalıydı," kaşlarımı çatarak ona baktım. Sonunda şu merak ettiğim konuya gelmiştik. "Beni neden diğerlerinden ayrı tutuyorsunuz?" Kollarımı göğsümde birleştirdim. Artık bu sorunun cevabını almalıydım.
"Seni izlediğim süre boyunca senden etkilendiğimi söylemeliyim ve bir süre daha seni izlemek istiyorum."
Yutkundum.
Lafını soktuğum cümlenin ucunun bana dokunacağını hiç düşünmemiştim. İşte şimdi mal gibi kalmıştım.
"Beni izlemenin etkileyici olduğunu mu söylüyorsun?" Onun saygı içerisinde konuşmadığını fark edince ben de kendi cümlelerimde ki saygı ifadelerini kaldırmıştım. Kesinlikle ağabeyi daha saygılıydı. "Öyle de denilebilir," ellerini ceketinin cebine koyup rahat bir şekilde bana baktığında ettiği itirafın bir tek benim için mi büyük bir olay olup olmadığını düşünüyordum.
Resmen beni izlerken benden etkilendiğini söylemişti!
"Tam olarak neyimden etkilendiğini sorabilir miyim?" Evet, bu durumda merak ettiğim tek soru buydu. Elini ensesine götürüp kaşıyormuş gibi yaptığında bu hali gözüme sevimli gelmişti. Vay be, ben de birilerini etkileyebiliyormuşum, diye düşünmeden edememiştim.
"Orası da bana kalsın, zamanı geldiğinde öğrenirsin belki," iddialı bir şekilde konuştuğunda egosunu zedelememek için üstüne gitmek istememiştim. İlk kez birisinin benden etkilendiğini öğrenmek benim için yeni olduğundan böyle tepki vermiştim zaten. "Pekala ama o halde ne yapacağız?" Beni öldürmeyecekse o zaman ne yapacaktı? Bu şekilde devam etmemi bekliyor olamazdı, değil mi?
"Başından beri devam ettiği gibi oyun alanına geri döneceksin," işte, bunu duymak istemiyordum. Tahmin ettiğim şeyi öğrenmek sinirimi bozmaktan başka bir halta yaramamıştı. Kendime güvenen bir edayla gülümsedim.
"Sence bu kadar bilgi sonrasında beni geri göndermek mantıklı bir hareket mi?" Bana kalsa oldukça saçma bir hareketti ama onun kafasında yatan planı bilemediğim için öylece kalakalmıştım. "İstemesek bunları zaten öğrenemezdin," birkaç adımla aramızdaki mesafeyi kapattığında fark etmeden nefesimi tutmuştum. Yakından daha korkunç geliyordu.
"Akıllı birisi olduğunu zaten biliyorum, Jaehyun. Bunu ispatlamana gerek yok ama başka şeyleri ispatlaman için bunları zaten bilmen gerekiyordu. Oraya gittiğinde ne demek istediğimi anlayacaksın ve bunun için bana teşekkür edeceksin. Sana bir nevi şans veriyorum," söylediklerini şu anda gerçekten anlamıyordum. Belki dediği gibi geri döndüğümde aklıma anlık gelecek ve hatırlayacaktım. İşte o zaman ne olur, ben de bilmiyordum.
"Peki şu an için teşekkür etmem gerekiyor mu?" Tebessüm ederek sorduğumda göz ucuyla bana baktıktan sonra arkasını dönmeden önce konuşmuştu.
"Seni hemen göndermeyeceğim. Ben de seninle vakit geçirmek istiyorum. Şimdilik buranın tadını çıkar."
Arkasını dönüp gittiğinde kaldığım bu odada ne yapacağımı düşünürken gözümün önünde olan kameralarla sinsi bir şekilde gülümsedim.
Bana güvenmemeliydi. Beni burada bırakmak yapabileceği en saçma hareket olabilirdi. Belki de bilerek beni burada bırakmıştı ama bu umurumda değildi.
Mikrofon olduğunu düşündüğüm ses kaydedici cihaza yaklaşıp yeşil tuşa bastım. Yeşil tuşun kenarında olan tuşun üzerinde ise ses değiştirici yazıyordu. Şimdi numaralarını anlamıştım ama o düğmeye basmayıp kendi sesimle konuşacaktım. Boğazımı temizleyip ağzımı yaklaştırdım.
Bu güzel haberi onlara vermeliydim.
"Selam, gençler! Beni merak ettiniz mi ya da özlediniz mi, bilmiyorum ama dönüşümün efsane olacağını bilmelisiniz."
Merhabalar!!!
Hemen Hyunjae'yi yollamak istemedim ama burada kalarak da ne yapsın hiç bilmiyorum nshwoewpd o yüzden fikirleriniz varsa söylerseniz çok makbule geçer cancağızlarımmm
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top